Asra And olsun; Gercekten insan ziyandadir
Rahman Rahim olan Allah'ın adıyla
Asra And olsun;
Gercekten insan ziyandadir
Ancak iman edip Salih amellerde bulunanlar, birbirlerine hakkı
tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka.(Asr
suresi).
Hiç şüphesiz ki yazdığımız satırların, dilimizden dökülen nağmeleri ve
aldığımız zerre kadar dahi nefesi bize verilen en kıymetli zaman
içerisinde gerçekleştirebiliyoruz ve zamanın bizler için çok önem
taşıdığını görmekteyiz.
Rabbimiz tarafından bizlere verilmiş olan bu muhteşem fırsatı hangi
yere işlev halde tükettiğimiz çok önemle üzerinde durulması gereken en
aktüel konulardan bir tanesidir,ki zamanın içersinde yüzüyoruz ,
oldukça global ve küreselleşmiş olan dünya, ciddi bir hızla ilerliyor
ve zamanı elimizde kontrol etmemizde bir hayli zorlaştı.İşlev halinde
olan bu kavramı , neye göre?kime göre?hangi ölçüye göre tasarlayıp
kontrol ettiğimiz sualimiz olmalı,hangi zemin üzerine acaba bina
ediyoruz biz Zaman Kavramını?
Zaman Rabbimiz tarafından insanoğluna açılmış en büyük kredidir,bize
verilen bu fırsattır, elbette ki fuzuli yerlere harcamamalıyız(Ey
iman edenler yiyin için israf etmeyin)Toplum olarak üzerine konuşulan
ama ne yazık ki onda bile başarısız olduğumuz israf konusunu bir
mercek altında incelemeye çalışırsak,sadece yiyecek ve içecek anlamda
israf olmadığını görürüz,insanoğlu zamanı dahi israf edebilir ve çöpe
atabilir en kıymetli dakikaları,dolayısı ile israf tasavvurumuzu
geliştirirken sadece mutfak bölgesine kapatmak bu ayeti biraz dar bir
bakış olur kanaatimce.
Asra yemin olsun diyor rabbimiz, yeminin olduğu yer varsa,Alarm
sinyalleri çalıyor demektir,altını kırmızı bir kalem ile çizmemiz
gerekiyor, dikkatli ve detaylı bir inceleme gerekmekte olduğunun
farkında olmamıza dair ciddi direktifler içermekte olan bir Yemin
var.
Peki, Asr nedir? Zaman, Çağ ve yüzyıl anlamlarına geldiği gibi
müfessirlerden biri asrın aslında bir şeyin özünü verdiğini de ifade
eder. Zaman kavramı nötr bir kelimedir aslında içini neyin özü ile
doldursak o kadar değer ve anlam yüklenir hayatımıza. Tereyağın özü
süttür mesela,maya için bir öz gerekir tabiki,o halde mayayı biz
nerden alıyoruz sorumuz o olmalı.Aldığımız öz ne kadar kaliteli ve
doğru olursa üründe hiç şüphesiz o kadar kaliteli ve güzel ollur.
Günlük hayatımızda olan her şey ister akidevi ister sosyal, aile
ve hukuk ne olursa olsun, bütün dünya ve ahiret işlerimizde hangi
özden istifade ediyoruz? Hükümlerimizin, olaylarımıza bakış açımızın
geldiği özkaynak nerden özümüzü biz yitirdik mi yoksa? Bizi kimler
mayalıyor? Vahiy mi yoksa beşeri ideolojiler sistemi, ya da heva ve
heveslerimiz mi?
Asr suresinde en göze çarpan bu değil mi zaten, insanın özünü vahiy
merkezli bir inşa projesi donatmaya çalışıyor rabbimiz, direkt
olarak ilahi çağrıya kulak verilmesini ve özünü yani temelini vahiyden
desayn ediyor.
Peki bu design hangi süreçten geçiyor gelin bir seyredelim. İlahi inşa
programı gerçekleşiyor ve maya atılıyor.
Asr suresi'nin Kuransal labor analizesi
İlk aşama:(İman etmek),Rabbimiz burada aklı ve kalbi harekete
geçiriyor, iman ayetleri ile doğruyu yani hakkı ve batılı eletiyor
insanın aklını ve kalbini tasdik ettiriyor, ululiyet ve rububiyet
sıfatlarında kendisine hiç bir ortaklık Kabul etmediğini kuluna
öğretiyor ve aklı selim ile iman gerçekleşiyor.
İkinci aşama: iman etmek sadece yetmiyor elbette, iman mahkumluluk
Kabul etmiyor, imanın iktidara geçiş aşaması gerçekleşiyor, aklın ve
kalbin yanında fiziksel ve bedensel uzuvlarda koroya eşlik ediyor ve
toplu çalışma gerçekleşiyor.insan bütün bedeni Allaha secde hali
positionunu alıyor ve Salih ameller üretmeye başlıyor .
Üçüncü aşama: İmanımızı ettik, Salih amellerde geliyor ve artik yeter
köşeye çekilip oturayım kendime yaşayım İslam'ı, namazını kıl fazla
aşırıya gitme derler ya o hesap. Tesbih çekeyim Yasinler okuyayım
ölüye ve hastaya,bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın
diyerek,örtümüze çekilmemiz caiz midir?
Cevap: Hayır Caiz değildir delilimiz
Ey bürünüp örtünen
Kalk (ve) bundan böyle uyar.(Müddeddir 1-2)
Tebliğ metodunda bile rabbimiz bir zaman aşaması üzerine duruyor, bu
süreçte öyle paldır küldür yapılması gereken bir süreç değil.
Peki Tebliğ etmeye başlamadan ilk önce nerden ne nasıl başlamalıyız,
bu süreci de sağlıklı bir zemin üzerine inşa etmemiz gerekecek,
Bakalım rabbimiz nerden başlamamızı emrediyorÖnce en yakın akrabanı
uyar" (Şuarâ Sûresi, 214).
İlk önce Aile, yakın akraba ondan sonra Mahalle ve arkadaşlarımız,
hakkı yüklenmek her kula farzdır, sadece kendimize yaşama bir lüksümüz
yok malesef, ne kadar zor olursa olsun taviz vermeden hakkı diretmek
ile görevliyiz.
Ve dördüncü aşama: Sabrı tavsiye etmek
İslam davasını yüklenen bir davetçi için oldukça büyük bir sabır
potansiyeli gerekmektedir, gerek kendi nefsi ile bir iç çekişmesi
gerekse ailevi ve toplumsal baskılar olsun, oldukça fazla yorucu bir
hayatı olacaktır ki bu kaçınılmaz bir yazgıdır iman edenlere.
İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece "İman ettik" demeleriyle
bırakılıvereceklerini mi sandılar? (Ankebut/2)
Ölümler, ayrılıklar, zülüm ve çileler iman edenin vazgeçilmezleridir.
Peygamberlerin yoludur, hangisine bakarsak bakalım bu ilahi
sünnetullah gerçekleşir. Bizlerde eğer bu Kuran halkasına üye isek ve
bir iman iddiamız varsa, o zaman buyurun ispata bir kalite kontrolü
bizim içinde uygulanacaktır.
'Sizi biraz korku, biraz darlık ve biraz mallardan canlardan ve
ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele. Onlara
bir musibet geldiği zaman biz Allah'a aidiz ve elbette ona döneceğiz
derler. Allah'ın mağfireti ve rahmeti onların üzerinedir. Ve doğru
yolu bulanlar da onlardır.' (Bakara 155-157)
Her ne kadar üzücü gibi gözükse de bu acılar ve çileler içinde
inanılmaz derecede faydaları saklıdır. İmanın kemale ermesi ve
olgunlaşması için bunlar gerekmektedir. Rabbimiz tarafından bizlere
sunulan bir yükselme aracıdır öyle kolay olsaydı Hz. Yusuf oturduğu
yerden sultan olurdu mısıra, ama bir bedeli vardı elbette,yada Hz
Musa'nın Nil nehrine bırakılarak taki Zorba Firavunun önünde dikilip
tebliğ etmesi gibi , bu tür bela ve zorluklar ile Allaha yakın olma
şerefini elde ettiler,dolayısı ile bizlere verilen bu imtihanların bir
hayır olduğunun idrakinde olmamız gerekmektedir.Bu şartlar altında
olduğumuz zaman içerisinde bizler iman edenler olarak birbirimize
sabrı tavsiye etmek ile sorumluyuz.
Asr suresi böylelikle bir ilahi inşa projesi gerçekleştirmeyi
hedefler.Zaman bizi kendine değil biz zamanı kendimize
uydurmalıyız,kaptan biziz bu geminin başında,vahiy merkezli bir zaman
ayarı ve rotamız yoksa bu yolculukta,unutmayın ki arkadan gelecek olan
Tsunami korkunç bir şekilde çarpabilir .Bu ilahi çağrıya kulak
vermeyenler daima o dev dalgalar içinde boğulmaya mahkumdur.O halde ya
ilahi merkezli bir proje yada hüsran.
FANİ DUNYA RADYO FORUM
