Gönderen Konu: Zamanı Verimli Kullanma  (Okunma sayısı 89 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5843
Zamanı Verimli Kullanma
« : Temmuz 26, 2023, 08:20:40 ÖÖ »


Zamanı Verimli Kullanma

ZAMANINIZI akıllıca kullanmak için en önemli stratejilerden biri de, boşa harcadığınız süreyi büyük ölçüde azaltmaktır.

Zaman, günlük hayatımızda en çok kullandığımız kelimelerden biridir. Peki nedir zaman? Einstein’a göre zaman bir boyuttur ve biz bu boyutta akıp gidiyoruz.

Veysel’e göre de: “İki kapılı bir handa gidiyoruz, gündüz gece”dir. Haddizatında akıp giden zaman değil, biziz. Biz zamanda ilerliyoruz.

Başarılı insanlar zamanın değerinin farkındadırlar. Onlar bulundukları her yeri yaşanılır hale getirirler. Zamanlarını inci taneleriyle doldururlar.

Zaman dakikalardan ve saatlerden meydana gelir. Başarılı insanlar zamanın yönetimini ellerinde tutarlar. Zamanlarını nasıl geçireceklerinin plânlarını yaparlar. Defter tutarlar ve zamanlarını en verimli şekilde kullanırlar. Zamanı planlamak, onu en iyi kullanmanın yoludur. Örneğin çoğu zaman telefonla çok uzun, gereksiz konuşmalar yapıyoruz. Bunu azaltabiliriz. Hem kaynaklarımızı, hem de zamanımızı tüketiyoruz.

Telefonda hayat hikâyesi anlatılmaz. Bir metin yazdırılmaz, havadan sudan şeyler de konuşulmaz. Çok önemli ve kısa olacak bir bilgiyi, acil olduğu düşüncesiyle karşı tarafa iletebilirsiniz

Zaman, sizce paradan daha kıymetli değil mi? Belirli bir yerde, söz verdiğiniz zamanda hazır olmak, sizin değerinizi ve güvenirliğinizi artırır. Karşı tarafa, zamana ve kendisine çok değer verdiğinizi göstermiş olursunuz.

Her işi kendiniz yapmaya çalışmayın. Hem zamanınızı, hem de enerjinizi tüketirsiniz. Yapacağınız bazı işleri başkalarına da yaptırabilirsiniz.

Onlar yanlış yapar diye çekinmeyin. Yanlış yapsalar ne olur? İnsanlar yanlış yaparak hayatı öğrenirler. Herkes yanlış yaparım endişesine kapılsaydı, kimsenin iş yapmaya cesareti olmazdı.

Farkında olsak da olmasak da, hayatımızın her gününden dakikalar, saatler akıp gidiyor. Zaman insan için hiç şüphesiz paradan daha değerlidir. Para bulunabilir, ancak geçen zamanı bir daha geriye getirmek mümkün mü? Zaman, her gün bize 24 saat verir. 24 saat ise, 86.400 saniyedir. Her günün bize verdiği 86.400 saniyeyi iyi kullanmayı başaramazsanız, o zamanı bir daha geriye gelmemek üzere ebediyen kaybedersiniz. Başarılı insanlar zamanın kıymetini bilerek ve onu değerlendirerek başarı elde etmişlerdir.

Elektriği icat eden Edison’a “Dünyanın en önemli şeyi nedir?” diye soranlara; “Zaman” diye cevap vermiştir. Hayatın merdivenleri olan zamanı, çoğu kez boşa harcıyoruz. Hepimiz istisnasız günde 24 saate sahibiz. Bunu kullanmamız tamamen bizim denetimimiz altında olmalı. Bu 24 saatin efendisi veya kölesi olmak bizim elimizdedir.

“Birçok insan başarıya ulaşmak için ne kadar kısıtlı zamanı olduğunu hiç düşünmez. Şimdi ortalama 70 yıllık bir insan ömrünün nasıl geçtiğini bir hesaplayalım:

20 yıl uykuda,

16 yıl tahsil (8 yıl ilköğretim + 4 yıl lise + 4 yıl yüksek tahsil),

4 yıl yemek yiyerek,

4 yıl vasıtalara binip seyahat ederek,

5 yıl tıraş, giyinmek, toplantı, kuyrukta beklemek,

3 yıl ziyaret, aramak, telefon etmek vs.

3 yıl sinema, tiyatro ve tv izlemek, 1 yıl kayıp bir şeyi aramak.

Toplam: 56 yıl 70- 56 = 14 yıl Evet; hayatımızı kazanmamız, çalışarak başarılı olmamız için sadece ve sadece 14 yılımız vardır. Bu zaman bir ömür süresinin 1/5’i kadardır. İnsanların bu kadar çok zaman kaybetmelerinin en önemli nedeni zamanlarını plânlamamaktır. Evet; zaman tasarrufu yapmanın en iyi yolu, düşünerek plân yapmaktır. Kesinlikle bugünün işini yarma bırakmayalım, belki yarını göremeyebiliriz. Akıllı insan tek bir nefesini bile boşa harcamaz. Zira o bilir ki, hayat sayılı nefeslerden ibarettir ve her biri en kıymetli pırlantalardan daha değerlidir.

Sonuç olarak, hayatı yaşanır hale getirmenin en önemli esprisi, zamanın kıymetini iyi bilmek ve onu en iyi şekilde değerlendirmektir. Vesselam…

Hayata Yeniden Başlamak

Her sabah yeni bir başlangıçtır. Yeniden diriliş manasını taşıyan sabah, öyle mübarek bir vakittir ki, Kur’an’da muhtelif ayetlerde adına yemin edilir. 1

“Andolsun, aydınlandığı zaman sabaha...”

2 -  (Vessubhi izâtenefffese)

Ayette geçen “teneffese” kelimesini merhum Ömer Nasuhi Bilmen şöyle izah eder: “Teneffüs, esasen nefes almak, soluk alıp rahat etmek manasındadır. Burada, parlayıp nuraniyeti zuhur etti demektir. Sabah olup güneş tulûa başlayınca sanki sabah vakti sıkıntıdan, hüzün ve kederden kurtulup rahatça nefes almış olacağından o vaktin öyle aydınlanmaya başlamasına teneffüs denilmiştir.” 3

Gerçekten sabah, yeni bir nefestir. Hayata yeniden ve yenilenerek başlayışın ifadesidir. Önümüzdeki günün aynasıdır. Günü iyi değerlendirmek için sabah vaktinin kıymetini iyi bilmek gerekir. Merhum Elmalılı, “Uykunuzu da bir dinlenme yaptık.” 4

Ayetinin tefsirinde uykunun, “devamlı olmayıp bir müddet zarfındaki sükun ve yorgunluk içinde bir dinleniş ile o yorgunluğun kesilip ba’sü ba’de’l-mevt (yeniden diriliş) gibi uyanmak üzere hayatın istikbâline yeniden bir istirahat” olduğunu belirtir. 5

İnsanın gününün nasıl geçtiğini anlayabilmek için sabahının nasıl geçtiğine, güne nasıl başladığına bakmak lâzımdır. Zira neticeler, mukaddimelere, başlangıçlara bağlıdır.

Şeytanın Düğünleri

“Biriniz uyuduğu zaman şeytan onun ense köküne üç düğüm atar. Her bir düğüm attığı yere, ‘Gecen uzun olsun, yat, uyu!’ diye eliyle vurur. Şayet o kimse uyanarak Allah’ı anarsa, düğümlerden biri çözülür. Abdest alırsa, bir düğüm daha çözülür. Bir de namaz kılarsa, şeytanın attığı bütün düğümler çözülür ve böylece neşeli ve huzurlu bir şekilde sabahlar. Allah’ı anmaz, abdest alıp namaz kılmazsa uyuşuk ve tembel bir halde sabahlar.” 6

Hz. Peygamber’in yanında, bütün gece sabaha kadar uyuyan bir adamdan söz edilince Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“Öyleyse o adamın kulaklarına şeytan işemiştir.” 7

Bu hadislerden anlaşıldığı üzere, teheccüd namazı, sabah namazı insanı dinçleştirerek yeni bir güne şevkle ve huzurla başlamasını sağlamaktadır. Her yeni gün herkes için yeni bir âlemin kapısıdır. Bu âlemin şekli ruh dünyamızın rengine bağlıdır. Eğer sakin ve huzurlu bir şekilde güne başlayabilirsek, o günü akşama kadar aynı huzur içinde götürmemiz kolaylaşır. Önümüzdeki işlere şevk ve zevkle eğilir, faaliyetin lezzetini ve muvaffakiyetin tadını bütün ruhumuzla hissedebiliriz. Ortaya çıkabilecek beklenmedik üzüntü ve sıkıntılara daha rahat mukavemet edebiliriz. Bu hal, nefsinin ve şeytanın telkinlerine rağmen sıcak yatağından kalkıp, günün başlangıcında Rabbinin huzurunda namaza duran ve O’ndan yardım isteyen bir kula, rahmet sahibi Rabbinin bir ihsanı ve ikramıdır.

Buna karşılık, “şeytanın düğümlerini” çözemez, uyku sersemliği ve gevşekliği içinde, “Şeytan kulaklarımıza işemiş” olarak günlük işlerimize başlarsak, bu durumdan doğan isteksizlik gün boyunca devam eder. Dikkatimiz dağılır. Sinirlerimiz gerginleşir ve verimimiz düşer. Zira yaşadığımız o güne, o günün taşıdığı önemi hakkıyla idrak etmeksizin girmişizdir.

Halbuki ömür bize Cenab-ı Hakk tarafından verilen ve yeri başka hiçbir şeyle doldurulamayan çok kıymetli bir sermayedir. Bu sermayeyi günlük taksitler halinde harcıyoruz. Bu bakımdan hayatın gayesini tam manasıyla kavrayarak yaşayışını o istikamette tanzim eden bir kimse için sabah, hayatında yaşadığı günler sayısınca tekrarlanan bir dönüm noktasıdır. Bir imtihan dönemecidir. Nefisle olan mücadelesinde seheri, sabahı kazanan, bir manada hayat imtihanını da başarıyla verme yoluna girmiş demektir. Sabah vakti, yaratıcımıza verdiğimiz sözü hatırlamamız ve doğru yolda kararlılığımızı pekiştirmemiz için en müsait anlardan biridir.

Hz. Peygamber’in: “Allah’ım! Ümmetime gündüzün ilk vaktini bereketli kıl!”(8) duasından yararlanmak için de seher ve sabah vakitleri iyi değerlendirilmelidir. Hz. Peygamber (s.a.v.) bir seriyye göndereceği zaman, onu sabah erkenden gönderirdi. Hz. Fatıma (r.a.) şöyle anlatır:

“Bir gün sabahleyin (gün doğmadan önce) ben uzanmış idim. Rasülullah (s.a.v.) bana uğradı ve mübarek ayağı ile bana dokundu. Sonra:

‘Kızcağızım! Kalk Rabbinin taksiminde hazır bulun, gafillerden olma. Çünkü Allah fecir ile güneşin doğması arasındaki vakitte insanların rızkını taksim eder’ buyurdu.” 9

Sözün özü; sabahı kazanan günü kazanır, günü kazanan ömrünü bereketlendirmiş olur. Bir insanın Allah nazarında iyi bir insan olması, Hz. Mevlana’nın ifadesiyle adam olabilmesi namaz kılmasıyla mümkündür. Hz. Mevlana, “Adam olabilmek için elif gibi kıyamda, dal gibi rükuda ve mim gibi secdede duruş vaziyeti almamız gerekir.” der.

Yeniden Diriliş Şart!

“Biz (Musa’dan sonra) birçok ümmetler (nesiller) yarattık da, onların (devirlerinin) ömrü uzayıp gitti.” 10

Peki sonuçta ne oldu? “Mürur-u zamanla (zamanın geçmesiyle) kocadılar, şaşkınlaştılar. O neş’e köreldi. O iman dinçliği, o amel kudreti kalmadı. Kalpler katılaştı, din duygusu söndü. Türlü bid’atler, ihtilaflar, tahrifler ile din ve ahkam bozuldu. Özellikle sonlarına doğru fısk ve fetret çoğaldı.” 11

“İman edenlerin Allah’ı anma ve hak olarak inen (Kur’an’a) karşı kalplerinin saygıyla yumuşaması zamanı gelmedi mi? (Mü’minler) sakın bundan önce kendilerine kitap verilip de (onunla alakayı keserek) üzerlerinden uzun zaman geçmiş, kalpleri artık katılaşmış kimseler gibi olmasınlar, çünkü onlardan çoğu (Allah’ın emrinden çıkmış) fasıklardır.” 12

Bu ayette mü’minlere büyük uyarı vardır. Rivayete göre; mü’minler, Mekke döneminde daha gayretliydiler. Medineye hicret ettiklerinde rızık ve nimete kavuştular ve kalbî hassasiyetlerini biraz kaybettiler. Ayet, bunun üzerine nazil oldu. 13

Aradan uzun zaman geçmesi ile hissiyat kocayarak neşesini kaybeder. Şevke fütur, kalbe kasvet gelir. Bu ruhî kasvetten dolayı, fertler gibi toplumlar da dini neş’elerinde, meydana geliş, çocukluk, gençlik, olgunluk, yaşlılık gibi tavırdan tavıra çeşitli devirler yaşar. Bu şekilde ihtiyarlayan toplumlar, ancak neş’enin yenilenmesi yoluyla “ba’sü ba’de’l-mevt” (ölümden sonra dirilmek) gibi yeniden hayat kesbederek varlıklarını idame ettirebilir ve yine o şekilde gelişimini istihsal/elde edebilirler. 14

Tekrar bir şahlanış ve diriliş için ümitvarız. Zira imanı olanların imkanları tükenmez, inananlar hiçbir zaman umutlarını yitirmezler. Ümitsiz olamayız. Zira ümit biziz. “Kim ‘İnsanlar helak oldu’ derse, en felakette olan kendisidir.” 15

“Battık, bittik, tükendik...” gibi felaket tellallığı yerine: “Ey iman edenler! Sizi hayat verecek şeylere çağırdığı zaman Allah ve Rasülü’nün davetine uyun.” 16

Emrinin gereği yerine getirilmelidir. Bu diriliş, sadece sözle değil, İslâm’ı yaşayarak gerçekleşir. Çünkü hayat boşluk kabul etmez. Yaşamayanlar, yaşatamazlar. Yaşayanlar, yaşatanlar öldükten sonra da yaşarlar. Nasıl mı? İşte böyle:

İkinci Ömür Veya Yâd-ı Cemil

Her insan ardından hayırla anılmayı, amel defterinin kapatılmamasını ister. Hz. İbrahim de iyi bir namla anılmasını istemiş: “Rabbim! Bana hikmet ver ve beni salihler (zümresi)ne kat. Sonra gelecekler için de beni hayırla, doğrulukta anılanlardan eyle” 17 diye dua etmişti. Duası makbul olmuş, bundan ötürü her ümmet ona ayrı bir sevgi duymuş ve adını övgüyle anar olmuştur.

Şair Baki ne güzel söyler:

“Avâzeyi bu âleme Dâvud gibi sal.

Baki kalan bu kubbede bir hoş seda imiş.”

Gök kubbede hoş bir seda bırakabilmenin çeşitli yolları vardır. Kimi eserleriyle, kimi evlatlarıyla, kimi cömertliğiyle, kimi adaletiyle kimi de sesiyle bu sıfatı kazanır. Geride hoş bir seda bırakabilmek yani “hayırla anılabilmek” halka sunulan hizmetlerle ilgilidir. Bu hizmetin önemi ve kalitesine göre de hizmet sahipleri halkın gönlünde yaşar, ölümsüzlesin

İnsanlara hizmet götürmenin birçok vasıtaları olduğu gibi, geride iyi bir ad bırakabilmenin de çeşitli yolları vardır. Sevgili Peygamberimizde: “İnsan öldüğünde ameli (amel defteri) kapanır. Yalnız şu dört sınıfın sevabı devam eder:

Allah yolunda hizmet ederken ölen,

Öğrettiği ilimle amel edilen alim,

Verdiği para ile yaptırdığı faydalı eseri, ayakta duran hayır sahibi,

Kendisine dua eden hayırlı evlat bırakan kimse” 18  buyurmuşlardır.

Son söz yerine; hayatı yaşanılır kılmak için mücadele vermeli, ömrümüzü bereketlendirecek şeyler yapmalı, bereketsizleştirecek şeylerden uzak durmalı, gafillerden olmamalı, gök kubbede hoş bir seda bırakmalı, ikinci ömrün yaşanması için çalışılmalıdır.

-------------------------------------------------------------------------------------------------

1 - Müddessir Sûresi: 74/34; Tekvir, 81/18

2 - Tekvir Sûresi: 81/18

3 - Bilmen, Kur’an-ı Kerim’in Meâl-i Âlisi ve Tefsiri, 8/3979

4 - Nebe Sûresi:78/9

5 - Elmalılı, Hak Dini Kur’an Dili, 8/5536

6 - Buhari, Teheccüd 12; Müslim, Müsafirin, 207; Ebu Davud, Tatavvu, 18; İbni Mâce, İkamet, 174

7 - Buhari, Teheccüd, 13; Müslim, Müsafirin, 207; Nesai, Kıyamü’l-Leyl, 5

8 - Ebu Davud, Cihad 78; İbni Mâce, Ticarat 41; Darimi, Siyer 1; Ahmed, Müsned 1/154, 156, 3/416-417

9 - İbni Mâce Tercüme ve Şerhi, 6/232

10 - Kasas Sûresi: 28/45

11 - Elmalılı, a.g.e., 5/3740

12 - Hadid Sûresi: 57/16

13 - Bursevi, Ruhu’l-Beyan Tefsiri, 8/491; Kurtubi, el-Camiuli Ahkamil-Kur’an, 17/91

14 - Elmalılı, a.g.e., 7/4744

15 - Ebu Davud, Edeb, 85; Müslim, Birr, 139

16 - Enfal, 8/24

17 - Şuara, 26/83-84

18 - Ahmed, a.g.e., 5/261, 269; Münavi, Feyzu’l-Kadir, 1/471

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Öfkenizi Yyenebiliyor Musunuz Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 09:10:53 ÖÖ]


Yol Haritamız Kur’an Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 09:04:32 ÖÖ]


Ayetlerde Zikir Anmak Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 08:58:48 ÖÖ]


40 Ayette Müslümanın Kmliği Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 08:41:16 ÖÖ]


C Vitamini Cilt Gençleştiriyor Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 08:29:33 ÖÖ]


Tacettin Çoban - Yüce Allah'ım - Single 2 320 Kbps +Flac Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:02:16 ÖÖ]


Alaaddin Tan - Single Eserleri Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:55:11 ÖÖ]


Özgüven Takıntısı Sizi Özgüvensiz Yapmasın Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:46:43 ÖÖ]


Kötülüğü Ortadan Kaldırmak Görevimiz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:41:43 ÖÖ]


Sağlıklı Yaşamanın Sırları Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:33:59 ÖÖ]


Veren El Alandan Üstündür Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:30 ÖÖ]


Mümine Eziyet Etme - Câhili Karşına Alma Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:18:48 ÖÖ]


Kur’an’ın Örnekliğinde Aile Olmak Gönderen: KOYLU
[Dün, 07:00:16 ÖS]


Ticarî Alacakların Tahsili ve Borç Verme Muâmelesi Gönderen: KOYLU
[Dün, 06:56:02 ÖS]


Yanlış Dostluğun Neticesi Gönderen: KOYLU
[Dün, 06:42:01 ÖS]


Allah’ın Her Emrini Emrettiği Şekilde Yerine Getirmek Gönderen: KOYLU
[Dün, 06:33:07 ÖS]


Unutmamak İçin Gönderen: KOYLU
[Dün, 06:24:29 ÖS]


Nasıl Bir Mümin Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:57:26 ÖÖ]


Nesline Kim Sahip Çıkar Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:39:56 ÖÖ]


Öfkeden İntikam Hırsı Hüzünden Dert Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:26:40 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42