Gönderen Konu: !!!!!! ZULÜMDEN UZAK  (Okunma sayısı 382 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
!!!!!! ZULÜMDEN UZAK
« : Eylül 01, 2019, 09:35:30 ÖS »
ZULÜMDEN UZAK

Cenab-ı Mevlâ müberra kitabımız Kur’an-ı Kerim’de müminlere hitaben mealen şöyle buyuruyor:

“Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder; kötülükten meneder ve Allah’a inanırsınız.” (Âl-i İmrân, 110)

Mümin kimse zulmün her çeşidinden uzak duran kimsedir. Eziyet etmek, işkence ve baskı kullanmak zulüm olduğu gibi, birinin hakkını çiğneyip adaletten sapmak, bir şeyi eksik veya fazla yaparak işin hakkını vermemek de zulümdür. Hatta kişinin “Allah’ın hakları” diye tabir edilen kişisel ibadetlerini ihmal etmesi de kendisine zulümdür. Çünkü ebedi hayatını mahvetmektedir.

Yüce dinimiz İslâm’ın ilk yükümlülük olarak öngördüğü “iman”, kelime olarak “zulüm”le zıt anlamlıdır. Çünkü iman güven manasınadır. Müslüman kimse ilk başta güvenilir olan, kimseye zarar vermeyendir. Nitekim Fahr-i Kainat Efendimiz s.a.v. buyurmuştur:

“Müslüman, elinden ve dilinden müslümanların güvende olduğu kimsedir.” (Buharî; Müslim)

Müslüman ne kendine ne başkasına, ne insana ne hayvana zulmetmeme hassasiyeti taşır. Bütün işlerinde zulüm ihtimalini daima akılda tutar. Zulme ve zalime karşı da susmaz, zulmü reddeder ve elinden geldiğince engeller.

Bir müminin davranışlarını belirleyen sınır adalettir. Adalet de ilk akla geldiği üzere suçluların yakalanmasından, hak ettiği cezayı bulmasından ibaret değildir. Zulüm nasıl Cenab-ı Hakk’ın koyduğu sınırları aşmaksa, adalet de tek başına ve toplum içinde bu sınırlar içinde bulunmaktır.

Müslümanların zulüm ve fitneye karşı en büyük silahı barış ve kardeşliktir. Cenab-ı Mevlâ bizlere mealen şöyle emrediyor:

“Topunuz Allah’ın ipine sımsıkı tutunun, biribirinizden ayrılmayın ve Allah’ın üzerinizdeki nimetini düşünün. Sizler birbirinize düşmanlar iken o sizin kalpleriniz arasında ülfet oluşturup sizi yaklaştırdı da nimeti sayesinde uyanıp kardeş oldunuz. Hem sizler ateşten bir çukurun tam kenarında bulunuyordunuz da o tuttu, sizi ondan kurtardı. Şimdi size ayetlerini böyle beyan ediyor ki Allah’a doğru gidebilesiniz.” (Âl-i İmrân, 103)

Büyük günahlar içinde insanları en çok felakete sürükleyeni zulümdür. Zira Allah Tealâ kendisine karşı yapılan isyanı affedebileceğini, kul hakkını ise helal ettirip gelmemizi emir buyuruyor. Fahr-i Kainat Efendimiz s.a.v.’in şu uyarısı meselenin ciddiyetini de göstermektedir. Efendimiz s.a.v. buyuruyor:

“Mazlumun bedduasından sakın! Çünkü o bir ateş kıvılcımı gibi semaya yükselir.” (Hâkim, Camiü’s-Sağîr)

Güçlü ya da zayıf, hemen herkes zulme maruz kalmakla birlikte, zulmün genelde kimsesiz, sahipsiz, biçare kimseler üzerindeki tesiri daha can yakıcı oluyor. Allah Tealâ zalimleri sevmediğini, (Bakara, 57) zalim bir toplumu hidayete erdirmeyeceğini, (Bakara, 258) kıyamet gününde onların yar ve yardımcısı olmayacağını (Âl-i İmrân) açıkça buyurmuştur.

Bir müslümanın temel karakteri ve hedefi daima adalet üzere olmaktır. Adalet işlerin maddi ve manevi olarak yolunda gitmesini sağlayan tek unsurdur. Zulüm geçici bir sistem kurabilir, fakat asla devamlı olmaz. Zulmün yaygın olduğu bir ortamda her çeşit fitne ve fesat da yaygın olur. Haksızlıklar artar, rüşvet çoğalır, hırsızlık yaygınlaşır, hukuk sistemi doğru işlemez. Hukuk işlemediği için insanlar gayrimeşru yollara yönelirler. İslâm’ın zulüm konusunda gösterdiği hassasiyet işte bu noktada bir kez daha önem kazanır. Zira müslüman kişi hayatı bir bütün olarak düşünür ve en küçüğünden en büyüğüne zulmün her türlüsünden sakınır.

Müslüman zulmetmeyeceği gibi, zulme engel olmayı da kendi onuru sayar. Zulme uğrayana sahip çıkar. Fahr-i Kainat Efendimiz s.a.v. bir gün buyurdu ki:

– Kardeşine zalimken de zulme uğramışken de yardım et.

Sahabiler:

– Ya Rasulallah, zulme uğrayana yardım edebiliriz. Fakat zalime nasıl yardım ederiz, diye sordular. Buyurdu ki:

– Onu zulümden alıkoyarsın, bu da ona yardımdır.” (Buharî)

Hadis-i şerifte de gördüğümüz gibi, müslümanın zulme karşı tavrı zalimi de mazlumu da içine almaktadır. Mazlumu himaye ederken zalimin de kendisine zulmettiğini, ahiret hayatında hesaba çekileceğini hatırlatır, gittiği yoldan çevirmeye çalışır.

Ahir zamanda insanlığa yapılacak en güzel hizmet, zalimi de mazlumu da içinde bulunduğu karanlıktan kurtarmak olacaktır.

Fahr-i Kainat Efendimiz s.a.v. bir sefer esnasında sahabe-i kirama şöyle hitap etmiştir:

“Zandan, sebepsiz ithamda bulunmaktan sakınınız! Çünkü zan sözlerin en yalanıdır. Birbirlerinizin ayıplarını görmeye ve duymaya çalışmayınız. Karşılıklı çekişmeyiniz. Birbirinize haset etmeyiniz. Buğz etmeyiniz, birbirinize sırt çevirmeyiniz. Allah kullarına nasıl emretmişse öyle kardeş olunuz!

Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu yardımsız bırakmaz, onu hor görmez. Takva, (kalbine işaret ederek) işte buradadır. Takva işte buradadır.

Kişiye şer olarak müslüman kardeşini hor görmesi yeter. Her müslümanın diğer müslümana karşı ırzı ve malı haramdır. Muhakkak Allah sizin şeklinize ve bedenlerinize bakmaz. Kalplerinize ve amellerinize bakar.” (Buharî; Müslim)

Sözü büyük alimlerimizden Ebu Said Muhammed Hadimî k.s. hazretlerinin müslümanın zulme karşı tavrını açıkladığı cümleleriyle bitirelim:

“Müslüman zulmü reddeder, zulme engel olur. Komşusunu gözetir, sahip çıkar, onu korur. İnsanları ayıplamaz, onları şüphe içinde bırakmaz. İnsaf sahibidir, her şeyi insaf terazisinde tartıp değerlendirir. Kişilerin haklarını yerine getirmekte acele eder. ‘İnsan iyiliğin kölesidir’ sözü gereğince iyiliğe meyleder. İyilik üzere olur. İnsanların mübah sınırlar çerçevesinde tercihlerinin farklı olabileceğini bilir ve buna göre davranır. İnsanlara eziyet etmez, zulmü terk eder, kendisine yapılan eziyete ise tahammül eder.”

Cenab-ı Mevlâ bizi kendimize ve diğer insanlara zulmetmekten muhafaza buyursun.

 


* BENZER KONULAR

2014 - Ahmet Yağmur - Medine'ye Hasret Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:03:52 ÖS]


Asıl Derdimiz Dertsiz İnsanlar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:27:42 ÖÖ]


Hayatını Düzene Koymak İsteyen Müslüman Gençlere Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:17:49 ÖÖ]


Bizi Aldatan Bizden Değildir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:53:08 ÖÖ]


BenimKkim Olduğumu Biliyor musun Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:42:56 ÖÖ]


Çocuklarımıza Sahip Çıkmalıyız Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:35:33 ÖÖ]


Zulmün Zararları Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:22:59 ÖÖ]


Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:42:28 ÖS]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41