HADİS İLE ÖVÜLEN BİTKİLER
Peygamber Efendimiz, bir hadis-i şeriflerinde, “3 şey vardır bitkilerden, ölüm hariç her türlü derde deva vardır onlarda” buyruluyor. Bu hadiste sinameki ve kimyon bitkileri zikrediliyor. Hadisi nakleden sahabe efendimiz, “Üçüncü bitkiyi unuttum” diyor. Bu çok önemli bir şeydir. Çünkü Hazreti Peygamber’e yalan yere söz isnat edilmez. Peygamber’e ait olmayan bir sözü, onun diye nakletmek cehenneme davetiyedir. Böyle insanlar için, “Cehennemdeki yerine hazırlansın” diyor Resulullah… İşte bu sebeple, sahabe üçüncü bitkiden tereddüt ettiği için hatırlayamadım diyor. Çünkü o ağır sorumluluktan çekiniyor. Hadis, Kur’an’ın doğru anlaşılması için bizlere bir rehberdir. Hadise hakaret küfürdür. Yani dinden çıkmak demektir. Hadisi küçümsemek de küfürdür. Bu konuda tafsilat isteyenler Akaid ilminde küfür bahsine bakabilirler. Hadisi inkâr etmek ile Peygamber Efendimiz’in olmayan bir sözü, hadis diye anlatmak da adamı cehenneme sürükler. Hangi sebeple olursa olsun, hangi niyet ile olursa olsun hadis ile oynanamaz. Bazı kimseler memleketini çok sever. Evet, bir insanın memleketini sevmesi iyidir. Ancak bu sevgi adamı küfre sevk etmemeli… Bugün benim memleketim dünyanın en iyi memleketidir dedirtmek için hadis uyduranlar var. Maalesef bunun gibi büyük yanlışlar yapılıyor. Adam hoca ama dersine kimse gelmiyor. İnsan çekmek için hadis uyduruyor. Bunun İslam’da yeri yoktur. Bu yüzden sahabeler hadisi yanlış söylemekten tir tir titriyorlar. O yüzden Nesai’nin Hazreti Enes’ten naklettiği bu hadiste üçüncü hadis zikredilmiyor. Allah onlardan razı olsun…
İMANI İNKÂR KALDIRIR, GÜNAH DEĞİL
İman ile ilgili bir hadis-i şerifte, “Üç şey vardır, imanın aslındandır, imanın temelidir” buyuruluyor. Bunlar olmazsa iman binası yerinde durmaz. Bir adam kelime-i tevhidi söylediği zaman ona mümin gözüyle bakmak zorundayız. Eğer bakmazsak küfür bizim üzerimize gelir. Şimdi adam ama hocam, adamın yaptıklarına baksanıza diyor. Hayır, adam inkâr etmediği müddetçe bir şey diyemezsin. Günahı varsa asırlar sürse de cezasını ahirette öder. Günahkâr olur, kâfir olmaz.
Bir adama kâfir denildiği zaman o söz göğe çıkar, onu gök kabul etmez. Sonra yere iner, yer de kabul etmez. Eğer karşıdaki adam da kâfir değilse, söz sahibinin üstüne biner. Fakat emri maruf nehyi münker başka bir şeydir. Arkadaşına, çocuğuna, ailene usulünce anlatırsın, uyarırsın. Hakkı, doğruyu, güzeli anlatırsın. Mesela bir adam her gün alkol aldığında, “Ya Rabbi ben biliyorum, içki haramdır. Fakat bu pislikten kurtulamıyorum” derse kâfir olmaz. Bu adama kâfir denemez. İmanı günah kaldırmaz, inkâr kaldırır. Fakat şunu da ifade etmek lazım; günahta ısrar eden adam, küfür ile burun burunadır. Her an küfre düşme tehlikesi vardır. Ayağı diğer insanlara göre kolay kayar.
KALPLERDE OLANI ANCAK ALLAH BİLİR
Bir sahabe efendimiz, muharebe sırasında bir Yahudi askeri yakalayarak kafasını uçuracağı sırada, düşman askeri “La İlahe İllallah Muhammed Resulallah” demiş. Ancak sahabi, yalan söylüyorsun diyerek düşman askeri öldürmüş. Vaka Peygamber Efendimiz’e ulaşınca Resulullah, “Allah’ım ben orada değildim. Ben onu öldür demedim. Bu emri ben vermedim” diyor ve sahabiyi azarlıyor. O Yahudi asker, korkusundan mı böyle söyledi, yoksa o an gerçekten inanarak mı söyledi bilemeyiz… Peygamber Efendimiz, sahabeye, “İman etmediğini nereden biliyorsun, kalbini yarıp baktın mı?” diyerek çok kızmış. Kalplerde olanı ancak Allah bilir. Biz zahire göre hükmederiz. Şimdi bir adam camiye gelip cemaat ile namaz kıldığı zaman o adam bilin ki Müslümandır. Çünkü imama uyuyor bir kere. Ettehiyyatüokurken kelime-i şahadeti okumuş oluyor. Yaptıkları ne olursa olsun cemaat ile namaz kılan adama kâfir diyemeyiz. Amel, imandan bir parça değildir. Ve bu işin şakası da yoktur. Adamın imanını alırlar...
KÜFRE RIZA KÜFÜRDÜR
Mesela birkaç öğrenci, üniversitede bahçede bir arkadaşlarını bekliyor. Genç geç kalıyor. Arkadaşlarından birisi “Len koca gâvur nerede kaldın” diyerek kızıyor. Arkadaşı da buna gülüyor. Küfre rıza küfürdür. Bu ithama gülen adam, onu kabul ediyor demektir. Böyle bir durumda o da gürültüye gider. O yüzden dilini tutacaksın. Dinle, Allah ile oyun olmaz.
Bu işlerin şakası olmaz. Zahire göre hüküm verilir ve bir anda imanın gider. Bunu bileceksin ve önüne gelene kâfir demeyeceksin. Bu Hazreti Muhammed Mustafa’nın emridir, imanın temelidir.
“Muhammed’i kabul etmiyorum” diyen Müslüman sayılmaz
Peygamber Efendimiz, küfre girmeyene kâfir demeyi, onlara zarar vermeyi yasaklamıştır. Ancak sadece “La ilahe” diyenler iman dairesine girmiş sayılmazlar. Yani “Allah’ın tek olduğunu kabul ettim ama peygamber olarak Muhammed’i kabul etmiyorum” diyen adam Müslüman kabul edilmez. Eğer Allah’ın tek olduğunu kabul etse ve peygamber olarak kendine Hz. İsa’yı kabul etse yine iman dairesinin dışında kalır. Çünkü Kur’an-ı Kerim ilan edildikten sonra Muhammed Resulullah demeyen kâfir olur. Bugün iman kelimesi; La ilahe illallah Muhammed Resulullah’tır. Ancak Peygamber’in getirdiklerine inanmak ile mümin olunabilir. Allah bizleri batılı batıl bilip ondan kaçanlardan, hakkı hak bilip ona uyanlardan eylesin.
Âmin.
Prof. Dr. Cevat Akşit.