BİLDİĞİYLE AMEL EDENE SORACAKSIN ÖĞRENECEKSİN
Peygamber Efendimiz buyuruyor, “İlim ibadetten daha faziletlidir.” Abdestsiz namaz olmaz değil mi? Abdest almayı bilmeyen adamın da namazı olmaz.
Yani bilmediğin zaman ibadet olmaz. Abdestsiz insanlar tavaf ediyorlar, telefonla konuşuyorlar.
Böyle iş olmaz, bileceksin, öğreneceksin, soracaksın… O yüzden ilim ibadetten hayırlıdır diye buyurmuş Efendimiz. Bazı sözler insanı dinden çıkarır. Mesela en büyük tehlikelerden birisi, ‘Benim kalbim temiz, niye haram olsun.’ O zaman sen Allah’ın emirlerini inkâr ediyorsun. Maalesef şimdi bilgisizlikten dolayı imanı bile muhafaza edemiyoruz.
Bilgi olmayınca yapılan ibadet boşa kürek çekmek gibidir. Camiye gidip imama uyup garantili bir namaz kıldıysanız iki namaz arasındaki günahlarınız silinir.
Bir de cami yolu Allah yoludur, camiye gelirken Hz. Azrail önünüzü keserse şehitlerle haşrolursunuz.
Başka bir şey de, camide, cemaatle namaza devam eden adam vefat ettiğinde imanla göçmüş olur.
Camide namaz kılan müminler safları sık ve güzel tutarlarsa şeytan araya giremez ve daha kâfidir. Eğer müminler topluca camide oldu mu Allah başımıza gelecek belayı def eder.
“PEYGAMBER EFENDİMİZ, HZ. ALİ’NİN SARIĞINI KENDİSİ SARMIŞTIR”
Başımızdaki sarık dini bir kisvedir. Bedir harbinde 313 Müslüman var. 2 atlı asker dışında 311 Müslüman'da kılıç, ok ve kalkan yok ve taşla savaşmak zorunda kalmışlar. Binden fazla da müşrik var, hepsi atlı, zırhlı. Bakınca teçhizatı olan kılıçlı, oklu savaşçılara karşı, taşla ve sopayla karşı koymak mümkün değil. Hele bir de sayı olarak az ise. Ama Allah’ın yardımı çok muazzamdır. Bedir harbinde sarıklı bin melek gelip Müslümanlara yardım etmiştir. Hatta o meleklerin arasında olan Hz. Cebrail’in de sarığı sarı renkmiş. İşte Bedir harbinde de Ebu Cehil gebermiş (gâvura ölmüş veya vefat etmiş denilmez). İşte sarık da Bedir Savaşı'ndan geliyor. Peygamber Efendimiz, Hz. Ali’nin sarığını da kendisi sarmıştır. Şimdi de bazıları çıkıp sarığa küfrediyor, kötü söz söylüyor. Sen kalkıp sarığa karşı ileri geri konuşursan imanın gider…
“MÜSLÜMAN’IN HARAMDAN UZAK DURMASI LAZIM”
Resulü Mücteba Efendimiz, “Dinin kıvamı varağdadır” buyuruyor. İçki haram, kumar haram, zina haram, gıybet haram gibi Allah bu haramların hepsini saymış ve bunlardan kaçınman gerekir. Bazı şeyler de şüphelidir, haram olup olmadığından tam emin olmamak yani. İşte onlardan sakınırsan ‘varağ’ sahibi olursun. Kesin haram olan şeylerden de sakınırsan ‘muttaki’ olursun. Ama en önemlisi ‘varağ’ sahibi olmaktır, şüpheli şeylerden bile uzak kalmaktır. Şimdi sigara diye bir zehir var. Sigaranın zararları birçok bilim adamı tarafından da ispatlanmış. Bizim dinimizin fıkıh kitaplarında da zehir içmek haramdır yazıyor. Ama birileri çıkıp sigara mekruhtur, fıkıh kitaplarında öyle yazıyor diye bana karşı çıkıyor. O kitaplar yazıldığı zaman sigaranın bu denli bir zehir olduğu henüz belli değildi, o yüzden mekruh olarak kabul edildi.
Müslüman kardeşim sen bilip bilmeden kalkıp sigara haram değil dersen olmaz. Sigaranın zehir olduğunu gösteren bunca delil varken sen kalkıp haram değil dersen sıkıntılı bir laf etmiş olursun. Onun için Müslüman’ın haramdan uzak durması lazım, haram şüphesi olan şeylerden de uzak durması lazım.
“AŞIRILIKLAR İSLAM’DA YOKTUR”
Amellerin en iyisi orta olandır. Aşırılıklar İslam’da yoktur. Çok fazla ve çok az diye bir şey yok, her şey kararınca olacak. Örneğin gece namazını fazla kılan bir adam var diyelim. Tüm gece namaz kılıyor, sonra iş başına gidince de uyuyor. İbadetini yapacaksın ama işinden geri kalmayacak derece idare edeceksin. İslam dini, Allah’ın dinidir. İslam dini de aşırı değildir, aşırılıkların ortasıdır. Bu yüzden biz orta yoldan hayır bekleyeceğiz. İyilik de böyledir.
İyilik, iki kötünün arasındadır. En kötü gidiş insanın kafasına göre gitmesidir. Dini konularda bu tamamıyla böyledir.
Mesele ben kalkıp bir hastaya reçete yapsam, ‘Sen doktor değilsin hocam?’ diyeceksiniz. İşte bu yüzden herkesin belli bir sahası, belli bir işi vardır. Buradan ne çıkarıyoruz; o zaman insan bir şey yapacağı zaman ilme ve bilime göre yapacak. Allah’ın emri de var bu konuda. ‘Bilmediğin şeyleri bilenlere sor’ diye emir var Kur'an-ı Kerim’de.
Sen bir mühendise, ustaya danışmadan ev yaparsan o ev yıkılır. O yüzden Peygamber Efendimiz'in de emri bu yönde.
“YEDİĞİNİZ İÇTİĞİNİZ KARAKTERİNİZE ETKİ EDER”
Resulullah Efendimiz, “İlim dindir. Dininizi kimden aldığınıza iyi bakın” diye buyuruyor. Yediğiniz içtiğiniz karakterinize etki eder. O yüzden de Allah ve Resul’ü neyin yenilebileceğini, neyin yenilemeyeceğini açıklamış. İnsanlığımızı korumamız için bize gösterilen yoldan gitmemiz gerek. Allah’ın bize gösterdiği nizam üzerine hayatımıza devam etmemiz lazım. Bu nizamı da kimden aldığın çok önemli. Bazı gâvurlar senden daha iyi İslam’ı biliyor.
Bazı gâvurlar senden daha iyi Peygamber Efendimiz'in hayatını biliyor. Sen şimdi onlardan İslam adına bir fetva alırsan olmaz. Adam sana yanlış bir fetva verir, günaha girersin. O yüzden zikir ehlinden, yani bildiğiyle amel edenden soracaksın, öğreneceksin. Şimdi gavur İslam tarihi profesörü fıkıh kurallarını bilebilir ama onlarla amel etmiyorsa bilgisinin hiçbir önemi yok. “Bir insanın kafasına göre hareket etmesi en şerli şeydir” diye buyuruyor Peygamber Efendimiz. Kafana göre hareket etmemek için öğreneceğin ilmi de herkesten öğrenmeyeceksin. Bildiğini yaşayan, karakterli âlimlerden alacaksın.
“NAMAZIN KURALLARI VAR, O KURALLARA UYACAKSIN”
Namaz kılındığı zaman kişinin namaz kıldığını idrak etmesi gerek. Sen namazdayken Allah’ı görmüyorsun ama Allah seni görüyor. Allah sana lütfetmiş iman nasip etmiş, sen de Allah’a inanıyorsun. Onun için şerefini korumalısın.
Mesela bir asker komutanın karşısındayken sağa sola bakamaz, kaşınamaz. Çünkü komutan askere ceza verir.
Allah’a karşı, onun huzurundayken namaza özen göstereceksin. Allah’ın karşısında el pençe divan duracaksın, huşu içinde namazını eda edeceksin. “Eğer namazınızı düzgün kılmazsanız bu namaz sizden kıyamet günü davacı olacak” diye buyuruyor Sevgili Peygamberimiz. Namaza durduysan önüne bakacaksın, gözün hareket etmeyecek, kafanı ve gözlerini yerden ayırmayacaksın. Fakat Kâbe’de namaz kılıyorsan o zaman Kâbe’ye bakacaksın. Namazın kuralları var, o kurallara uyacaksın. Namaz dinin direğidir. Namazı da hakkıyla kılmak gerekir.
“ALLAH’IN YARDIMI OLDUĞU ZAMAN SIRTIMIZ YERE GELMEZ”
“İlim müminin dostudur. Aklı da müminin delilidir.
Amel de müminin kayyımıdır. Yumuşak başlı olmak da müminin veziridir. Sabır da müminin askerlerinin emiridir” diyor Peygamber Efendimiz. Her Müslüman bunları bilmez. Bunları birbirimize öğreteceğiz, hepimiz doğru çizgiye gelene kadar kardeşlerimizi, eşimizi, dostumuzu uyaracağız. Ama tenkit ederek değil. Birisini uyardın, bir bilgi verdin adam sana kötü konuştu, o zaman da sabredeceksin, karşılık veremeyeceksin. İşte birbirine sert davranan, anlayışsız davranan müminler ‘emr-i bi'lma'ruf ve nehy-i anilmünker’ yapamaz. Birlikten kudret doğar.
Allah’ın kudreti, yardımı birbirini sevenlerle birliktedir. Allah’ın yardımı olduğu zaman sırtımız yere gelmez.
Prof. Dr. Cevat Akşit.
FANİ DUNYA RADYO FORUM
