İslam'a Göre Üstünlük Ancak Takvadadır
Resulü Mücteba Efendimiz buyuruyor: “Üç kişi vardır ki ben kıyamet günü onların hasmıyım. Allah adına yemin edip sözünde durmayanın hasmıyım.
Özgür Müslüman’ı satan kimsenin hasmıyım.
Çalıştırdığı işçinin hakkını vermeyenin hasmıyım.”
Peygamber Efendimizin hadis-i şerifte bahsettiği hasımlık günümüzde kullanıldığı anlamıyla değil.
Günümüzde hasımlar birbirini döver, öldürmeye kast eder. Peygamber Efendimiz bu kişilere kıyamet günü yardım etmeyeceğini, onlardan hesap soracağını söylüyor. Resulullah Efendimizin de hasım olduğu insanın vay haline. Peygamber Efendimizin hadis-i şerifte hasmım dediği ilk insan, Allah’ın adını kullanarak başkasına güvence verenler ve daha sonra sözlerinde durmayanlardır.
Çünkü ‘vallahi, tallahi’ gibi yemin cümleleri Allah’ı da şahit tutmak anlamına gelir. Allah’ı şahit tutarak başkasına güvence veren insan sözünden dönerse de büyük bir hata yapmış demektir. Allah’ın adını kullanarak yemin edip sözünden dönen adam ölmeden önce tövbe etmezse büyük sıkıntı çeker.
HEPİMİZ İNSANIZ VE EŞİTİZ
Tüm insanlar Hz. Adem ve Hz. Havva’dandır. Hepimiz insanız ve eşitiz. İslam’a göre üstünlük ancak takvadadır. O yüzden tüm Müslümanlar eşit ve hürdür. Yani mümin kimse esir, köle olmaz.
Peygamber Efendimiz de hadis-i şerifinde bir Müslüman’ı köle olarak alıp satanın hasmı olduğunu söylüyor. Bir adam düşünün güçlü, zengin ve mevki makam sahibi. Bu adam gidip yoksul, güçsüz bir Müslüman’ı köle olarak kullanıyor, onu satıyor. İşte o adam Peygamber Efendimizin hasmıdır. Çünkü mümin kimse köle olmaz, Müslüman Müslüman’ı ezemez. Hadis-i şerifte Peygamber Efendimizin hasmım dediği son kişi de çalıştırdığı kimsenin hakkını vermeyen işverendir. Resulullah Efendimizin başka bir hadiste bize söylediği gibi çalışanın hakkı, onun teri kurumadan verilmelidir. Biz çalıştırdığımız işçinin hakkını eksiksiz ve zamanında vermek zorundayız. İslam’ın emri bu.
KİBİR MÜMİNE YAKIŞMAZ
Peygamber Efendimiz başka bir hadis-i şerifte, “Şu kimselere bakılmaz, sahip çıkılmaz, bunlar helak olmuş/olacak kimselerdendir. Kibrini göstermek için giyinen adama bakılmaz. Allah’tan umudunu kesen adama da dönülüp bakılmaz” diye buruyor. Hadis-i şerifte kibir tehlikesinden bahsediliyor. Kibirlenmek dinimizde yasaklanmıştır. Öyle ki kibrinden dolayı en pahalı kumaşlarla bezenen, en moda şeyleri giyinen kimse helak olmuş ya da olacak kimselerdendir.
Bakın Ebu Cehil’de kibrinden dolayı iman etmeden öldü. Ebu Cehil, “Biliyorum Peygambersin ama iman etmeyeceğim” dedi kibrinden. O yüzden biz Müslümanlar da her ne iş yaparsak yapalım kibirden uzak duralım, kibir mümine yakışmaz.
Hadis-i şerifte, “Allah’tan umudunu kesen adama da dönülüp bakılmaz” diye buruluyor. Biz Müslüman olarak hatalarımızı bileceğiz. Yaptığımız hatalardan dolayı boynumuzu büküp affedilmeyi isteyeceğiz, bol bol tövbe edeceğiz.
Kur’an-ı Kerim’de, “Allah’ın rahmetinden umut kesenlerden olma” diye buyruluyor.
KINADIĞIMIZ ŞEY BAŞIMIZA GELİR
Kınadığımız şey başımıza gelir. Eksiksiz insan yoktur. Hepimizin eksiği olduğu gibi başkasının da eksiğinin olduğunu bilmeliyiz. Dinimize göre bir Müslüman kardeşimizin hatasını örtmemiz lazım.
Müslüman kardeşimiz bir yanlış yapıyorsa onu uygun bir dille uyarmak gerekir. Müslüman, Müslümanların onurunu korumak zorundadır.
Kınamak kolay olandır. Eğer biz yanlış hareketin doğrusunu öğretecek konumdan değilsek, yanlışın düzelmesi adına bir bilene sormamız lazım. Ondan yardım almamız lazım. Ama asla bir insanı hatasından, eksiğinden, kusurundan, yanlışından dolayı kınamamalıyız. Hele ki bunu toplum içinde, diğer insanların yanında asla yapmamalıyız.
Prof. Dr. Cevat Akşit.