Gönderen Konu: DUA VE KADER  (Okunma sayısı 326 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı türkiyem

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 1983
DUA VE KADER
« : Ocak 08, 2019, 02:10:52 ÖS »
DUA VE KADER

Bu ümitsizlik ve dışlanmışlık hissi¸ bazen çok tehlikeli bir biçimde¸ "Bir kere bahtın kara olmaya dursun¸ ne yapsan boş; dua da etsen sesini Rabbine duyuramazsın." tarzında bir önyargıyı besler. Bu tür bir katı karamsarlık ve kötümserlik kapanına kısılan insan¸ her türlü başarısızlığın faturasını alın yazısına ve kadere çıkarır. Zanneder ki yazgı tümüyle onun düşünce dünyasının ve iradesinin dışında oluşmuş değişmez bir yasadır. Halk arasında sıkça kullanılan¸ "kader mahkûmu" ifadesi¸ bu tür bir anlayışın açık ürünüdür.

Dua¸ kulluğun en içten ve en açık göstergesidir. Çünkü içten ve yürekten inanmayan; dua etmez¸ edemez. Bu yüzden Allah¸ gerçek iman sahiplerinin özelliklerinden söz ederken şöyle buyurur:

 "Korkuyla ve umutla Rablerine yalvarmak üzere vücutları yataklardan uzak kalır ve kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcarlar."[1] İmanda içtenlik konusunda kalpleri iyi sınav vermeyen kimseler ise¸ iyiliği arzu ediyormuşçasına kötülüğü isterler. Zira insan¸ sonucun kendi lehine gerçekleşmesinde çok acelecidir.[2] Hâlbuki dua yalnızca insanın her arzusunun gerçekleşmesi için giriştiği bir eylem değildir. Her şeyden önce o¸ bir kulluk görevidir. İnsan her hâlükarda Allah'a yakarmakla yükümlüdür.[3] Bu bakımdan duanın asıl önemi¸ içtenlikle yapılan bir ibadet olmasından kaynaklanır.[4] Dolayısıyla Kur'an'da insanın¸ derin bir saygı ve büyük bir alçakgönüllülükle Allah'a yakarışı olmadığı sürece¸ O'nun katında hiçbir değer taşımadığı[5] açık bir şekilde vurgulanmıştır.

Bu bağlamda şu iki husus büyük önem arz etmektedir:

Birincisi¸ insan Allah'ın kendisine şah damarından daha yakın olduğunu[6] ve bu nedenle gerçek ihtiyaçlarını en iyi Onun bildiğini aklından hiç çıkarmamalıdır. Bu yüzden onun¸ "ben Allah'tan şunları istedim fakat O bana vermedi" demesi doğru değildir. İkincisi¸ o mutlaka duasının bir şekilde karşılık bulacağına inanmalıdır. Allah'ın "Bana dua edin¸ kabul edeyim…"[7] şeklindeki buyruğu bu gerekliliğe işaret etmektedir. Ancak bazen şeytan¸ insanın aceleciliğini ve hırsına düşkün oluşunu kullanarak onu ümitsizliğe düşürmeyi başarabilmektedir. Kur'an bu durumu açıkça şöyle ifade eder: "İnsan var ya¸ Rabbi kendisini imtihan edip de ikramda bulunduğunda ve bol nimet verdiğinde ‘Rabbim bana ikram etti' der. Onu imtihan edip rızkını daralttığında ise ‘Rabbim beni önemsemedi' der."[8]

Bu ümitsizlik ve dışlanmışlık hissi¸ bazen çok tehlikeli bir biçimde¸ "Bir kere bahtın kara olmaya dursun¸ ne yapsan boş; dua da etsen sesini Rabbine duyuramazsın." tarzında bir önyargıyı besler. Bu tür bir katı karamsarlık ve kötümserlik kapanına kısılan insan¸ her türlü başarısızlığın faturasını alın yazısına ve kadere çıkarır. Zanneder ki yazgı tümüyle onun düşünce dünyasının ve iradesinin dışında oluşmuş değişmez bir yasadır. Halk arasında sıkça kullanılan¸ "kader mahkûmu" ifadesi¸ bu tür bir anlayışın açık ürünüdür. Bu anlayışta olan insanlar¸ Hz. Peygamber'in¸ Ebu Hureyre'ye söylediği¸ "Kalem [ yazdı¸ mürekkebi bile] kurudu. Layık olduğun şey başına gelecektir"[9] şeklindeki sözünü kendileri için en önemli dayanak olarak görürler.

Hâlbuki bu¸ Kur'an'ın¸ "… Şüphesiz Allah¸ emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü/kader koymuştur¸[10] tarzındaki açık ifadesi doğrultusunda anlaşılması gereken bir sözdür. Nitekim Mevlâna¸ bu yüzden söz konusu ifadeyi şöyle açıklamıştır: "Kalem yazdı¸ mürekkebi bile kurudu" sözü de insanı en önemli işe teşvik etmek içindir. Şu halde kalem¸ herkesin işine layık olan mükâfat ve mücazatı yazmıştır. Eğri gidersen kalem de eğri yazar. Doğru gelirsen kalem de kutluluğunu artırır. Zulmedersen kötüsün¸ gerisin geriye gittin. Kalem bunu yazdı ve mürekkebi kurudu. Adalette bulunursan saadete erersin¸ kalem bunu yazdı¸ mürekkebi bile kurudu… Şarap içersen sarhoş olursun. Kalem yazdı¸ mürekkebi bile kurudu…"[11]

Bu açıdan insanın kader konusunda sonuçtan değil süreçten¸ yani kendi imkânları ölçüsünde yapması gereken hür türlü meşru işten sorumlu olduğunu bilmesi gerekir. Bu itibarla¸ insan meşru sebeplere sıkıca yapıştıktan sonra Allah'ın kendisi için takdir ettiği hayırlı sonucu sabırla beklemelidir. Örneğin¸ insan bazen yoksullukla uzun süre mücadele etmek zorunda kalabilir. Arzuladığı netice geciktikçe ümitsizliği artar. Aslında bu durum¸ insanın¸ kendi kurtuluş ve hayrının yalnızca tek bir seçeneğe¸ yani fakirlikten kurtulma neticesine bağlı olduğu düşüncesine saplanmasından kaynaklanır. Hâlbuki ahirete inanan bir insan için¸ sabırla çalışmaya ve alın teriyle kazanabildiği az kazancına kanaat ederek şükretmeye devam etmesi ne büyük bir saadettir. Zira yılgınlığın¸ karamsarlığın ve ümitsizliğin yerini gayretin¸ sabrın¸ tevekkülün¸ rızanın ve ümidin alması¸ insana bu dünyada iç huzuru verecek ahirette ise onu ebedi mutluluğa taşıyacaktır.

İnsan¸ yazgıyı bütünüyle kendi düşüncesini¸ iradesini ve eylemlerini belirleyen değişmez bir yasa olarak değil¸ tam aksine¸ bir yönüyle ilahi bilginin kendi düşüncesi¸ iradesi ve eylemlerine ilişkin ezeli bir öngörüsü[12]¸ diğer bir yönüyle de imtihan sürecini belirleyen ilahi iradenin bir tecellisi[13] şeklinde anlamalıdır.

 İnsanın¸ sınırlı aklıyla sonsuz ezeli bilginin kuşattığı bu kader sırrını tüm yönleriyle çözmesi mümkün değildir. Ancak bu durum onun hiçbir zaman kader mahkûmu olduğunu göstermez. Tam aksine kaderin tecellisinde kendi düşüncesi¸ iradesi ve eylemlerinin ne ölçüde rol oynadığını görmesini ve o oranda sorumluluk duygusu taşımasını sağlar. Bu açıdan kul ile Allah arasındaki ilişki statik değil dinamik bir ilişkidir. Bu bağlamda sözlü ve özellikle de fiili dua¸ kaderin oluşumunda etkili olan en önemli faktörlerden birisidir. Başarısızlıklarının ve yılgınlıklarının faturasını kadere çıkaranlar Rabbimizin şu buyruğuna kulak versinler: "Allah'a ve ahiret gününe iman edip de Allah'ın kendilerine verdiğinden (Onun rızası için) harcasalardı ne olurdu sanki! Allah onların durumunu hakkıyla bilmektedir. Şüphe yok ki Allah zerre kadar haksızlık etmez. Eğer [zerre miktarı] iyilik yapılırsa onu[n karşılığını] kat kat verir ve kendinden de büyük bir mükâfat bahşeder."[14]

----------------------------------------------------

[1] 32/Secde¸ 16.

[2] 17/İsra¸ 11.

[3]40/ Mümin¸ 14.

[4] Ahmed b. Hanbel¸ Müsned¸ Beyrut¸ tarihsiz¸ IV¸ 267.

[5] 25/Furkan¸ 77.

[6] 2/Bakara¸ 186; 50/Kaf¸ 16.

[7] 40/Mümin¸ 60.

[8] 89/İnsan¸ 15-16.

[9] Buhari¸ Sahih¸ tahkik: Mustafa Dîb el-Bağ⸠Beyrut 1987¸ V¸ (hadsi no: 4788)¸ 1953.

[10] 65/Talak¸ 3.

[11] Mesnevî¸ çeviren: Veled İzbudak¸ İstanbul 1988¸ V¸ 256-257.

[12] İmam-ı Azam¸ el-Fıkhu'l-Ekber¸ (İmam-ı Azamın Beş Eseri¸ M.Ü.İ.F.V. Yayınları¸ Nu. 49. İkinci Baskı¸ İstanbul 1992 içinde)¸ 56.

[13] 9/Tevbe¸ 51.

[14] 4/Nisa¸ 40.

 


* BENZER KONULAR

Tavaf Namazı Nasıl Kılınır Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 05:35:36 ÖS]


Kâbe'yi Görünce Okunacak Dua Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 05:27:09 ÖS]


Hac İle İlgili Hadis-i Şerifler Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 04:19:45 ÖS]


Hasan Ergüçlü - Hira Dağı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 10:16:42 ÖÖ]


Hasan Ergüçlü - Düştüm Çöllere Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 10:11:43 ÖÖ]


Öfkeyle Kalkan Zararla Oturur Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 08:50:20 ÖÖ]


Öfkeyi Kontrol Altına Almak İçin Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 08:46:24 ÖÖ]


Hayâlı Çocuk Yetiştirmek İçin Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 08:43:35 ÖÖ]


Cennet Annenin Ayakları Altındadır Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 08:33:08 ÖÖ]


Gönülden Boyun Eğelim Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 08:29:30 ÖÖ]


Ailemize Sahip Çıkalım Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:08:36 ÖÖ]


Müslüman Kadının Namazı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:58:31 ÖÖ]


Altı Öğrencinin Başlattığı Osmanlı’yı Çökerten Süreç Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:51:56 ÖÖ]


Umut ve Şükür Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:31:19 ÖÖ]


Bu dünyânın Fâni ve Basit Hayâtı Seni Azdırmasın Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:24:25 ÖÖ]


Ehl-i Sünnet İnancı Nedir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:16:44 ÖÖ]


Gözlük Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:23:43 ÖÖ]


Ölüm ve Gerçeğe Uyanmak Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:20:15 ÖÖ]


Bakış Açısı Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:15:28 ÖÖ]


Çalışmak ve Yapıcılık Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:10:59 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42