Menfaatçilik Hastalığı ve Kredi Kartı Hastalığı
Riba (faiz) yiyen kimseler, şeytan çarpan kimse kalktığı gibi kalkarlar. Bu durum onların, "alışveriş de tıpkı faiz gibidir" demeleri yüzündendir. (Bakara 2/275)
Menfaat, küçük kârların peşinde koşmak, büyük hayırları terk etmektir.
Menfaat hastalığı insanoğlunun içerisine yerleştirilmiş bir fitne ve imtihandır.
Menfaatlerinin peşinde kontrolsüzce koşan insanlar bu menfaat putunu öldürmediği sürece gerçek tevhide ve hakiki imana ulaşamazlar…
Bankaların Kredi Kartı kullanan insanlara verdiği (yemlik) küçük menfaatler, Kredi Kartlarının arkasındaki acı gerçeği görmemize engel olmaktadır. Aslında Kredi Kartı büyük bir musibet ve kişinin kendisini tüketmesidir.
Bankacılığın Mantığı:
Bankacılık sektörü en az faizle para alıp, en yüksek faizle para satan kurumlardır. Bütün sistem bunu üzerine kuruludur.
Eğer bir banka hiç faiz ödemeden nakit para elde eder ve bunu yüksek faizlerle satabilirse onun için bulunmaz bir durumdur.
İşte Kredi Kartları tam burada devreye girer. Çünkü her ay milyonlarca insan bankalara nakit para taşımaktadır. Bu şekilde bankalarda hiç faiz ödemeden topladıkları bu nakit paraları her türlü bankacılık oyunlarıyla yüksek faizle satmaktadır. Kart kullanan insanlar her ay bankaların değirmenine adeta su taşımaktadırlar.
Kredi Kartı Mantığı:
Türkiye’de yaklaşık 25-26 tane banka bulunmakta ve bu bankalardan alınan Kredi Kartı da 25-26 milyon kullanıcıya ulaşmaktadır. Yani her bankaya yaklaşık 1 milyon civarında Kredi Kartı düşmektedir. Her bir karttan aylık olarak bankaya bırakılan aylık meblağ, 500TL. civarındadır. Türkiyedeki her bankaya halkımız yaklaşık 500 x 1 000 000 = 500 000 000 TL. Nakit para ödemektedir. Bu orandaki nakit meblağ bir banka için faizli piyasa şartlarında değerlendirilmesi gereken önemli bir kapitaldir.
Bankalar halkımızdan alış- veriş aracılığıyla topladığı bu paraları ortalama 20 gün sonra alış-veriş yapılan yerle (esnafa) ödemektedir. Peki, bir banka 20 gün boyunca bu parayı ne yapmaktadır? İşte işin sırrı burada gizlidir. Eğer bu süre zarfında erkenden parasını almak isteyen bir esnaf olursa; esnafın alış-veriş kaşlılığında tüketiciden aldığı ürünün bedelinden %3-4 civarında bir kesinti yapılarak esnafa ödeme yapılmaktadır. Tabiî ki bu işlemin adı, faizdir. Yani hangi açıdan bakılırsa bakılsın Kredi Kartları bankalar için oldukça karlı bir durumdur.
Diğer taraftan tüketicinin yaptığı harcamalar sonucunda ödeme dengesini ayarlayamayanların (ki bunlar %8 civarındadır) cezalı olarak yapmış oldukları ödemeler de cabası.
Hiç düşünüyor muyuz? Bankalar niçin sokaklarda Kredi Kartı dağıtmaktadır? Niçin herkesin kart kullanması için bu kadar çaba harcanmaktadır? Gerçekten bu işte biz mi karlı çıkıyoruz yoksa onlar mı? Biz mi onları kullanıyoruz, onlar mı bizi?
Kartın Borcunu Zamanında Ödemek Mevcut Durumu Değiştirir mi?
Kredi kartı kullanmaktan vazgeçmeyi bir türlü düşünemeyen insanımız, kendi içine düştüğü durumu kurtarıcı mazeret üretmeyi de ihmal etmemektedir. “Zamanında ödersem bir şey olmaz”, “ Ben alış veriş yaptıktan 40 gün sonra ödüyorum” gibi sözler acaba ne derecede geçerlidir, bu mazeretler hakikati yansıtmakta mıdırlar? Gerçek bu söylenildiği gibimidir? Hayır. Çünkü zamanında ödemek kişiyi bulaştığı bu çamurdan kurtarmaz. Kart kullanan kişi ister zamanında ödesin ister geciktirsin ki bu daha kötüdür.
Kart kullandığı andan itibaren bankayla alış veriş yapmıştır. Bankayla alış veriş yapmakta, temiz ekmeğimizi çamura bulayıp yemekten farksız, hatta daha kötüdür. Kırk gün sonra öderim sözüne gelince. Buda çok doğru ve düşünülerek söylenmiş bir söz değildir. Çünkü kırk gün sonra esprisi ilk birkaç gün için geçerli olan bize bırakılmış (yemlik) menfaattir.
Para Kullanmakla Kart Kullanmak Aynı mıdır?
Para kullanmak yapılan bir hizmetin ya da bir ürünün bedelini ödemektir. Kart kullanmak ise, paraya alış-veriş yaptığınız yere değil de bankaya ödemek, bankaya borçlanmaktır. Dolayısıyla tüm para trafiği banka üzerinden yapılmaktadır. İşin en çirkin ve kirli yeri de tam burasıdır.
Banka topladığı bu paraları hemen ödemez, günlerce kullanıp faizcilik (tefecilik) yapar ve bizde bu işinde ona adeta yardımcı olmuş oluruz.
İnançlı bir insan, banka ile çalışmaktan, parasını ona taşımaktan hiç rahatsızlık duymuyorsa bankaya girmek ile markete girmek arasında bir fark yoksa kalbimizdeki içindeki bazı yerleri gözden geçirsin!
Ayrıca Kredi Kartı kullanmak, o kartların Amerika’daki gerçek sahiplerinin hesabına “tıp tıp” dolarları aktarmaktır.
Her kart çektiğimizde, birileri yoksullaşıyor birileri zenginleşiyor,
Her kart çektiğimizde, temiz ekmeğimizi çamura bulayıp yemiş oluyor,
Her kart çektiğimizde, bankaların yüzünü güldürmüş oluyor,
Her kart çektiğimizde, vahşi kapitalizmi güçlendiriyor,
Her kart çektiğimizde, Kartların arasındaki görünmeyen güçleri büyütüyor,
Her kart çektiğimizde, esnafın bizim yüzümüzden yirmi gün sonra parasını almasına sebep oluyoruzdur.
Kart kullanmayan insanın rızkı kirlenmez, bereketi azalmaz rahmet kalmaz , hayatında bolluk olur. Kart kullanan insan ise birçok hayırlardan mahrum olur.
Ey insanlar, yeryüzünde olan şeyleri helal ve temiz olarak yiyin ve şeytanın adımlarını izlemeyin ( Bakara2/168)
--------------------------------------------------------------------------------------
Türkiyede geliri olmayana kredi kartı verilmemeli. İpotek karşılığı da kredi kartı verilmemeli. Çalışanlara 1 maaş kredi karı verilmeemli. Değişti ise bilmem tek bankadan kredi kartı verilmeli. Bir kaç bankadan değil.
Kerdi kartı olanlarımız da nedense hastalık olmuş düzgün kullanmıyoruz. Mecbur kalmadıkça kredi kartı kullanmayalım. Ayağımızı yorganımıza göre uazatalım.