Ticari Simsarlık
Ticari hayat, yoğun ve girift faaliyetleri de geliştirmiş olan; ilişkiler, bağlantılar zinciridir. Mal ve hizmetlerin üretilmesinden sonraki etkinlikleri içine almaktadır. Emtia ve malların tüketiciye intikali, müşteriye yani kullanana ulaştırılması hizmeti ticaret kavramı içinde yer almaktadır. Bu komplike değişim ve kâr faaliyeti içinde; tanıtım, vekâlet, rehberlik, enformasyon vb. hizmetler oluşmuştur. Simsarlık da bunlardan biridir. Tarif olarak simsar; bir kuruluşa bağlı olmadan satıcı ile alıcı arasında alım-satım işlerine aracılık ve tavassut yapan, bu faaliyeti kendisine meslek edinen kimsedir. Halk arasında bu tür iş ve mesleklerle uğraşan kişilere "dellâl", "komisyoncu" vb. isimlerde verilmiştir.
Simsarlar ticarî mal, mülk (taşınmaz mal) ve menkul mal türünden ticarî nesnelerin ticaretine aracılık ederler.
Simsarlar, satıcının veya alıcının temsilcisi değildir. Vazifeleri her iki tarafı karşılaştırıp anlaşmalarına yardımcı olmaktır. Menkul Kıymetler Borsasının kuruluşundan sonra, bu konuda faaliyette bulunmak üzere "aracı" firmalar kurulmuştur. Ancak simsarlar, genellikle münferid olarak, yani tek başlarına çalışan kişilerdir. Borsalarda, kambiyo borsalarında, ticaret borsalarında kayıtlı sicil sahibi simsarlar da vardır. Yaptıkları işlerden dolayı, belirli bir tarifeye göre ücret alırlar. Bunun bilinen adı; simsariyye ya da simsarlık hakkıdır. İslâm Ülkelerinin değişik bölgelerinde simsarlıkla ilgili çeşitli gelenekler yerleşmiştir. Bazı simsarlık hakkını yalnız satıcılar veya yalnız alıcılar öder. Kimi zamanlar da her iki taraf da ödeme yapmak durumundadır. Uluslararası transit ticaretinin yoğun olarak geliştiği bölgelerde yayılmış olan İslâm Dini, iktisâdî-tıcâri ilişkilerle ilgili pek çok mesele hakkında hükümler koymuştur.
TANITIM VE PAZARLAMA HİZMETLERİ
İslâm Fıkhında simsarlık (sem-sere) meşru ve caiz görülen kazanç şekillerindendir. Nitekim Hz. Peygamber (a.s.) bir defasında simsarlara hitaben; "Ey tüccar topluluğu!" diye seslenmiştir. Simsarlığın "ticaret" olarak nitelendirilmesi onun ticaret gibi helâl ve meşru olduğuna delildir. Hadislerin açıklandığı kaynak kitaplarda bu konuda çeşitli yorumlar ya-pılmıştır. Fıkıh kitaplarında da dellâli-ye, semsere vb. işlerin hükmü yer almıştır. Satıcı ile tüketici arasında bir çeşit arabulucu, halk arasındaki deyimiyle "meyancı" olan bu meslek sahipleri ya bir tarafa ya da iki tarafa dayalı tanıtım hizmeti vermektedir. İletişim çağının gereği olarak, tanıtım ve pazarlama hizmetleri öne çıkmaktadır.
Yirmibirinci asırda tüketiciyi aydınlatmaya yönelik aracılık hizmetlerinin artarak gelişeceği tahmin edilmektedir.
İslâm Fıkhında, simsarlıkla ilgili bazı kanıtlayıcı hükümler ve şartlar öngörülmüştür. Satıcı (veya alıcı) ile simsarın kendi aralarında anlaştıkları bir meblağın simsara ödenmesi caizdir. Meblağın belirlenmiş ve rakamla ifade edilmiş olması bakımından en sağlam ve isabetli olan şekil budur. Muayyen bir malın, bu hizmetin karşılığı olarak verilmesinde de bir sakınca yoktur. Belirli ölçüler dahilinde, mahallî âdetlere de itibâr edilir.
Rakam belirtilmeksizin, kazancın belirli bir oranının (%5, % 10 vb.) komisyonculuk ücreti olarak zikredilmesinin caiz olup olmadığı tartışmalıdır. Kimi bilginler, ücret bedelinin net olarak belirtilmiş olmadığını dikkate alarak, bu tür bir ücret tesbitini geçerli görmemişlerdir. Ayrıca bu tür bir anlaşmada simsar, fiatı yükselterek kendi ücretini de (kendi oranının karşılığını) yükseltme eğiliminde olacaktır. Bazı bilginler ise, kazancın muayyen bir nisbetinin simsarlık ücreti olarak belirtilmesinde sakınca görmemişlerdir. Bazı hadis bilginleri, kendilerine ulaşan rivayetleri dikkate alarak; "şu malımızı sat! Şu fiattan fazlası senin olsun." şeklindeki akidleri de caiz saymışlardır. Simsar, İslâm Ahlâkı’nın öngördüğü doğruluk, güvenilirlik ve sadakat ölçülerine de uymak zorundadır. Ayrıca Peygamberimiz (a.s.) simsarlık konusunda üreticinin ve köylünün aldatılmasını önleyen kesin bir ölçü koymuştur: "Hâzır olan, hâzır ol-mayan adına mal satmasın!" mealindeki hadis-i şerif, şehrin yerlisi ve pazarın yerli esnafından olan kimselerin, dışarıdan gelen yabancı üreticilerin mallarına simsarlık yapmasını yasaklamıştır.
Şerh’li hadis kitaplarında bu hadis-i şerifin çeşitli rivayet şekilleri ve yorumu konusunda izahları yapılmıştır. Üreticilerin pazara ulaşmasını önleyen türden aracılık ve simsarlık da yasaklanmıştır.