Gönderen Konu: Hayatın İçinden 1  (Okunma sayısı 115 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5922
Hayatın İçinden 1
« : Ocak 16, 2023, 09:13:22 ÖÖ »
Hayatın İçinden  1
 
Fatma Tuncerİnternetin yaygın olarak kullanılması, bilgiye ulaşımı kolaylaştırdı. İnsanlar artık istedikleri vakitte istedikleri bilgiye ulaşabiliyor, internet üzerinden toplantılar düzenleyebiliyor, ilmi çalışmalar yapabiliyorlar. Kırk yıl önce bir kişi bir konuda araştırma yapmak istediğinde kütüphaneye gider ve vaktin çoğunu burada geçirirdi.

İnternet bilgiyi parmaklarımızın ucuna taşıdı ve insanlar artık kitaba kolaylıkla ulaşabiliyor, dijital kütüphanelere üye olup istedikleri bilgiyi istedikleri vakitte elde edebiliyorlar.

Otuz yılı aşkındır evlerde bir araya gelip Kur’an ayetlerini tefsir eden ve kendilerini ilmi alanda geliştirmeye çalışan kardeşlerimiz yeni dönemde çalışmalarını dijital araçlar üzerinden sürdürüyorlar.

Kütüphaneler, internet siteleri ve eğitim alanında çalışan resmi ya da sivil kuruluşların bünyesinde hazırlanan eğitim çalışmaları ihtiyacımız olan bilgiye ulaşmamızı sağlıyor. Fakat bunca imkâna rağmen bilginin ete kemiğe bürünememesi, pratize edilememesi gibi bir sorunumuz var, bu sorunu bir türlü aşamıyoruz.

Savunduğumuz düşünceyi farklı perspektiflerden değerlendirebilecek kadar bilgiye sahibiz ancak hıfzettiğimiz bunca bilgi bizi insanlaştıramıyor… Peki neden? Ne oluyor da öğrendiklerimiz hayatlarımızı dönüştürmeye yetmiyor? Nerede hata yapıyoruz? Otuz yılı aşkındır devam ettiğimiz ilmi çalışmalar neden bizi kemalata ulaştıramıyor?

Dışarıdan baktığınızda göz alıcı renklere sahip olan içerisi ise metruk ve harabe olan bir evi andırıyoruz.

Bütün enerjimizi dışımızdaki dünyaya yatırıyoruz, konforlu mekânlarda yaşıyor, ekonomik ve sosyal statüler elde ediyoruz fakat iç dünyamız giderek çoraklaşıyor. İçimizde oluşan bu çatlaklar bizi dışarıdan esen rüzgâra karşı korunaksız hale getiriyor ve saldırılara karşı onurlu bir duruş sergileyemez hale geliyoruz. Zayıflıyoruz, çabuk vazgeçiyoruz ve istikrarlı bir duruş gösteremiyoruz. İçeriden göçüyoruz ve karşı tezlerin, karşı eylemlerin etkisinden çıkıp, kendi sığınaklarımızı, kendi cephelerimizi inşa edecek güce ulaşamıyoruz. Örgütsel işbirliği yapamıyor, oluşturduğumuz organizasyonları ayakta tutabilecek değerler üretemiyoruz.

İlmi sohbetler için bir araya geliyoruz ancak kalplerimizde yakınlık hissi oluşmuyor aksine birbirimizden uzaklaşmaya başlıyoruz. Zaaflarımızı tespit edip vahyin ışığında tedavi etmek yerine birbirimizi vuracak yorumlar yapıp aramıza soğuk duvarlar örüyoruz. Bilgiyi bir araç olarak değil bir güç olarak görüyor ve insanlar üzerinde baskı kurmaya başlıyoruz. O yüzden bilgi hazinemiz genişledikçe kibrimiz artıyor ve yıkıcı tavırlar sergilemeye başlıyoruz. Bilgiyi hikmetinden uzaklaştırarak zaaflarımıza kurban ediyoruz ve hastalıklarımızı tedavi edemez hale geliyoruz.

Yüce dinimiz bizi adalete, merhamete, kardeşliğe çağırıyor fakat bizim mahallenin ilim erbapları kim ne söylemiş, kim hangi mezhebin etkisinde kalmış, kim nerede ne yapmış bununla meşgul oluyor ve teferruatları devleştirerek çatışmaya zemin hazırlıyorlar. İnsanları din üzerinden vuran ve istedikleri gibi yargılayan, yeren, alaşağı eden bu kişiler ne yazık ki ürettikleri nefret atmosferi ile kardeşlik kavramını tahrip ediyorlar.

İlim insanı rehabilite eden ve olgunlaştıran etkin bir güçtür ancak insanın hayatında dönüşüm sağlayabilmesi için ilmin doğru kişilerin hayatlarında yer alması gerekir. İlim habis kişilerin eline düşmüşse hürriyetini kaybeder ve bu kişilerin menfaatlerinin hizmetkârı haline gelir. Ve hapis kişilerin kalplerine hapsolan ilim özgürleşmek için erdemli insanlara ihtiyaç duyar.

Fatma Tuncer.

RADYO  FANİDUNYA FM.
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

Çevrimdışı fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5922
Ynt: Hayatın İçinden 2
« Yanıtla #1 : Ocak 17, 2023, 09:06:29 ÖÖ »
Hayatın İçinden  2

Seneca, Roma’yı Yunanların müptela olduğu hastalık yıktı der ve bu hastalığın bireylerin, gerçek hayatta kendilerine hiçbir katkı sağlamayacak olan gereksiz şeyleri bilme iştahı olduğunu ifade eder. Bugün bu hastalık ne yazık ki bizim insanlarımıza da bulaştı ve gemi kıyıya doğru yaklaşırken biz başımızı çevirip hiç işimize yaramayacak malumatlarla meşgul oluyoruz.

Varlık âlemi bir kıpırtı ile uyanıyor ve güneş bütün canlıların kalbini ısıtıyor. Biz aciz kullar ise rehavete kapılmışız ve bir türlü uyanamıyoruz.

Saatler çalıyor, gün batıyor, yıldızlar geceyi delip geçiyor ve yer küre her dakika bir doğuma tanık oluyor fakat umursamıyor, başımızı çevirip geçiyoruz. Saatler ilerledikçe hırçınlığımız artıyor ve başımızı çevirip nefret denizinde yüzmeye devam ediyoruz. Zihnimizin kapasitesini zorluyor ve yüz yüze gelmediğimiz insanların kokuşmuş hayatlarını, harcadıkları paraları, atışmalarını, kavgalarını hıfzedip duygularımızı kirletiyoruz. Gemi kıyıya yaklaştıkça içimizden bir şeyler kopuyor ve kendimizle yüzleşmek yerine başımızı kuma gömüp bu kokuşmuş hayatla avunmaya çalışıyoruz.

Teknoloji bilgiye ulaşımı kolaylaştırdı ve artık hemen her konuda az ya da çok malumatımız var. Hiçbir ayıklama yapmadan, hiçbir şeyi ayırt etmeden verilen her şeyi alıyor ve sahipleniyoruz. Yüzlerini sadece ekranlardan gördükleri fenomenlerin hikâyelerini öğreniyor, dramlarına hüzünleniyor, neşelerini sahipleniyor ve bu kişilerle yapay bir bağ kuruyoruz. Cep telefonları dünyaya açılan bir pencere işlevi görüyor ve sabah kalkar kalkmaz ekrana düşen haberlere göz atıyor, siyasi ve kültürel çatışmaları, savaşları, işgal faaliyetlerini ve ruhumuzu yaralayan şiddeti yok sayıp üretilen düşmana odaklanıyoruz. İşe yarayıp yaramadığına bakmaksızın verilen her şeyi alıyor ve zihnimizin çöplüğünde güneş arıyoruz.

Seneca’nın dediği gibi bizi verilen her bilgiyi ayrıştırmadan alma ve sahiplenme iştahımız bitiriyor.

Çağın Firavunları sanal düşmanlar, sanal örgütler, sanal hikâyeler, sanal kahramanlar üretiyor ve bizi etki altına alarak istedikleri şekilde yönlendiriyorlar. Onların düşman dediğine düşman, dost dediğine dost diyoruz ve hayatımızı buradan gelecek malumatlara göre şekillendiriyoruz.

Soru sormak bir canlılık belirtisidir ancak biz bu cesareti kaybettik ve kalplerimizi kirleten bilgi, görüntü ve söylemleri hiç irdelemeden, sorgulamadan içimize alıp başımızın üstündeki güneşi söndürüyoruz. Zihnimiz bulanıyor ve sağlıklı düşünemez hale geliyoruz. Neye ihtiyacımızın olduğunu, neyi bilmek istediğimizi sorgulamaktan kaçınıyoruz, doğru-yanlış, faydalı-zararlı her şey birbirine karışıyor ve bu karmaşık alanın içinde hayat arıyoruz. Rabbimiz fasıklardan gelen haberleri araştırın diyor ama biz fasığın kim olduğunu unutmuşuz ve bu belirsizlikle yol almaya çalışıyoruz. Peki, bu vaziyette sapmadan, yalpalamadan yol almamız mümkün olabilir mi?

Teknoloji her şeye kolayca ulaşmamızı sağlıyor ve bilgiyi ayağımıza taşıyor. Bu araçların gücünden faydalanabiliriz, bu mümkün… Fakat bunun için ilk evvela rehavetten uyanmamız ve düşmanın bu araçları bizi içeriden vurabilmek için etkin olarak kullandığının farkına varmamız gerekir. Kurulan tuzakları görüp, dostu düşmandan, iyiyi kötüden ayırabilecek iradeye ve güce sahip olmamız gerekir. Aksi takdirde uyandığımızda her şeyi kaybetmiş olabiliriz.

Fatma Tuncer.

RADYO  FANİDUNYA FM.
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Murat Bozkurt - Single Eserleri Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:31:17 ÖS]


Grup Cemre - Yunus Emre İlahiler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:22:45 ÖS]


Tavaf Namazı Nasıl Kılınır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 05:35:36 ÖS]


Kâbe'yi Görünce Okunacak Dua Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 05:27:09 ÖS]


Hac İle İlgili Hadis-i Şerifler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:19:45 ÖS]


Hasan Ergüçlü - Hira Dağı Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:16:42 ÖÖ]


Hasan Ergüçlü - Düştüm Çöllere Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:11:43 ÖÖ]


Öfkeyle Kalkan Zararla Oturur Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 08:50:20 ÖÖ]


Öfkeyi Kontrol Altına Almak İçin Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 08:46:24 ÖÖ]


Hayâlı Çocuk Yetiştirmek İçin Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 08:43:35 ÖÖ]


Cennet Annenin Ayakları Altındadır Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 08:33:08 ÖÖ]


Gönülden Boyun Eğelim Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 08:29:30 ÖÖ]


Ailemize Sahip Çıkalım Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:08:36 ÖÖ]


Müslüman Kadının Namazı Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:58:31 ÖÖ]


Altı Öğrencinin Başlattığı Osmanlı’yı Çökerten Süreç Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:51:56 ÖÖ]


Umut ve Şükür Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:31:19 ÖÖ]


Bu dünyânın Fâni ve Basit Hayâtı Seni Azdırmasın Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:24:25 ÖÖ]


Ehl-i Sünnet İnancı Nedir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:16:44 ÖÖ]


Gözlük Gönderen: KOYLU
[Mayıs 18, 2024, 08:23:43 ÖÖ]


Ölüm ve Gerçeğe Uyanmak Gönderen: KOYLU
[Mayıs 18, 2024, 08:20:15 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42