www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ

FANİDUNYA NET TARİH, KÜLTÜR, SANAT, EDEBİYAT => KÖŞE YAZARLARI - KARMA => Fatma Tuncer => Konuyu başlatan: fanidunya - Eylül 14, 2019, 09:02:05 ÖÖ

Başlık: İNSANIN SERÜVENİ
Gönderen: fanidunya - Eylül 14, 2019, 09:02:05 ÖÖ
İNSANIN SERÜVENİ

Zahirine baktığınızda bir zerredir insan. Küçük bir taş parçası ile ufalanacak kadar zayıf ve çelimsizdir. Ancak o ruhunda ve benliğinde taşıdığı istidatları ile derin ve güçlü bir varlıktır. Öyle ki insanın kemalata ermiş ruhu,  bu kötülüklerle dolu dünyaya sığmamakta ve ebedi âleme hasret yaşamaktadır. Fani olan dünya onun ruhunda taşıdığı ulvi değerleri karşılamaya güç yetiremiyor. O yüzden insan bu dünyada gurbet içinde gurbeti yaşar…

İslam düşünürleri insanın sahip olduğu istidatların bir kısmının insani bir kısmının hayvani bir kısmın ise nebati olduğunu ifade etmişlerdir. İnsanı olgunlaştıran ve üst bir konuma taşıyan iksir ise imandan çağıldayan ve onu insan kılan üst değerler yani özel istidatlardır. Müslüman bu üst değerlerin gelişmesi ve hayat bulması için çaba sarf etmelidir.

Allah kâinatı insanın hizmetine ve yetkisine vermiştir fakat insanların çoğu bu yetkiyi kötüye kullanır ve karanlık kulvarlarda dolaşmaya başlarlar. Onlar kendilerini bu dünyanın ebedi müdavimleri zannederler oysa dünya bir konaklama mekânıdır. İnsan bu geçici mekânda dört imtihandan geçer: Hastalık, yaşlılık, yoksulluk ve varlık.

Hastalık Allah’ın kuluna bir imtihanıdır. Bediuzzaman, “Sanatkârın belli bir ücret karşılığında diktiği giysiyi bir kişiye giydirse ve onun üzerinde tamiratlar yapsa, kısaltsa uzatsa bu kişinin karşı çıkma hakkı olamaz, tıpkı bunun gibi beden Rabbimizin bir ihsanıdır o giydirdiği cisim gömleğini evirir çevirir ve çok vaziyetlerde değiştirebilir” der. Allah’ın arzında ve Allah’ın bahşettiği bedende hayat sürüyoruz. Ve bilmeliyiz ki; her şey onun ilmi ve iradesi dâhilinde gerçekleşiyor.

Yaşlılık Allah’ın bir rahmetidir. Her canlı gibi insan da doğar, gelişir, yaşlanır ve ölür. Yaşlılıkta kişi adeta çocukluk dönemine geri döner ve acze düşer. Artık gözlerinin feri gitmiştir, ayakları onu taşımamaktadır fakat bilgelik artar ve kişi kendini Allah’a daha yakın hisseder. İşte yaşlılığın en büyük kazanımı da budur.

Yoksulluk kişinin bazı şeylerden mahrum olmasıdır. Kişi eğer sahip olmadığı şeyler için sabrederse Allah’a daha yakın olur ve yoksulluğu manevi zenginliğe dönüşür.

Varlık: İnsanlarımız yoksulluğu bir mahrumiyet olarak görür ve çare ararlar. Fakat para ve mülkün bir imtihan olduğunu düşünmezler. Oysa kişi parasını nasıl harcadığından, israf edip etmediğinden hesaba çekilecektir. Ve varlıkla sınanmak yoksullukla sınanmaktan daha zordur…

FATMA TUNCER.