www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ

FANİDUNYA NET TARİH, KÜLTÜR, SANAT, EDEBİYAT => KÖŞE YAZARLARI - KARMA => Fatma Tuncer => Konuyu başlatan: fanidunya NET - Temmuz 21, 2022, 07:42:49 ÖÖ

Başlık: Mahremiyetin Kaleleri Nasıl Yıkıldı
Gönderen: fanidunya NET - Temmuz 21, 2022, 07:42:49 ÖÖ
Mahremiyetin Kaleleri Nasıl Yıkıldı
 
Teknoloji çağında yaşıyoruz ve insan elinin yerini alan araçlar hayatın hemen her alanında aktif olarak kullanılıyor. İnsan sadece elini değil, aklını ve iradesini de bu araçlara teslim etti ve tercih hakkını, etkinliğini, gücünü yavaş yavaş kaybetmeye başladı. Teknolojinin kitleler üzerindeki etkisini hissettiren sosyal medya aygıtları ise bireylerin ilgilerini celp ederek onları kendine bağımlı hale getirdi. Görünürlüğü her şeyin önünde tutan bireyler sığ bir bakış açısına sahip oldular ve perdenin arkasında çevrilen dolapları, yaşanan vahameti göremez hale geldiler, körleştiler.

Günümüzde sosyal medya araçları küresel kapitalist güçlerin kitlelere uzanan sağ kolu haline geldi. Hâkim sistem artık yıkım ve tahribatları masa başından sürdürüyor ve bireylerin kendilik algılarını, aile yapılarını, mahremiyet değerlerini teknolojinin gücünü kullanarak yıkıyor, zihinleri istediği şekilde dönüştürüyor. Birey ve toplumların dönüşümünün temel başlatıcı olarak tanımlanan teknoloji determinizmi bu zihniyetlerin emellerine alet edildi ve mahremiyet alanımızdan sosyal hayatımıza kadar uzanan sanal bir tehlike ortaya çıktı. İnsanlar mobil iletişim araçları ile günün her saatinde istedikleri paylaşımları yaparak mahremiyetin duvarlarını yıktılar ve görünürlüklerini öne çıkararak kendilerine bir yer edinmeye çalıştılar.

Geleneksel kültürün baskın olduğu dönemlerde insanlar mahrem alanın gizliliğini çocuklara erken yaşlarda öğretir ve hassasiyetlerin korunmasına özen gösterirlerdi. Zira İslam kültüründe mahremiyet özel hayatın perdesi, bireyin özgürlük alanı olarak görülmüş ve bu alanın tahrifatının hayatın tüm alanlarına etki edeceği vurgulanmıştır. Nitekim insanın hayatını dengede tutan mahremiyetin tarihi insanın dünyaya gelişiyle başlamıştır ve ağır sarsıntılar geçirse de özenle korunmuştur. Mahrem kabul edilen hususların görüntülenmesi ve dillendirilmesi sınırlandırılmış ve bu sınırlar asırlar boyunca muhafaza edilmiştir.

Bugün iletişim teknolojisinde yaşanan gelişmeler, bireylerin yaşam tarzlarını, tüketim alışkanlıklarını, iletişim biçimlerini ve mahremiyet algılarını doğrudan etkiledi ve hesapta olmayan sorunların ortaya çıkmasına neden oldu. Kendilerini tüketen nesneler olarak algılayan kişilerin değer anlayışı değişti ve insanlar mahremiyeti koruyan bütün perdeleri yırtarak görünürlüğü aşikâr etmeye başladılar.

Her şey görünen üzerinden değerlendirilmeye başlandı ve bireyler yapay kimlikler edinerek kendilerini bu kimlikler üzerinden tanımlamaya çalıştılar.

İslam kültüründe mahremiyetin korunması bireylere bir sorumluluk olarak verilmiş ve bu alanda verilecek tavizin hayatın tüm alanlarına zarar getireceği ifade edilmiştir. Ancak Müslümanlar dünya sahnesinde ekonomik, siyasi ve kültürel noktada bir varlık göstermeyince hayatlarını anlamlı kılan değerlerini korumadılar ve seküler kültüre entegre oldular. Köprünün altından çok sular aktı ve çocuklarımız popüler kültürün atmosferinden etkilenip, hayâ duygularını kaybettiler. Müstehcen görüntülerini yayarak gündemde kalmaya çalışan bireyler çağa uygun yaşayan ideal kişiler olarak görüldüler ve çocuklarımızı etki altına aldılar.

Aileden edindikleri ile dış dünyada karşılaştıkları arasında bocalayan gençler öz kimliklerini oluşturamadılar, kim olduklarına, ne olduklarına karar veremediler ve güçlü bir girdabın içine sürüklendiler. Üzerimize yağmur gibi yağan kir sadece onları değil toplumun bütün kesimini etkiledi ve bizler eteklerimize değen o kirlerini temizlemeye çalışırken çocuklarımıza ulaşamaz hale geldik…

Fatma Tuncer.

RADYO DİNEME LİNKİMİZ.

www.fanidunya.net