Gönderen Konu: ÖFKE  (Okunma sayısı 341 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
ÖFKE
« : Mayıs 26, 2018, 09:03:44 ÖS »
ÖFKE

“O takva sahipleri ki bollukta ve darlıkta Allah için harcarlar, öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da böyle güzel davranışta bulunanları sever.”

(Âl-i İmrân 3/134)

Öfke; engellenme, incinme veya gözdağı karşısında gösterilen şiddetli kızgınlık duygusudur. Kişi kendisine yapılan kadar, başkasına karşı yapılandan da incinebilir ve bundan dolayı öfkelenebilir. Kalbin derinliklerinde yer alan bu duygu, kül altında saklanan köz gibidir. Maksadına ulaşamayan insanın içinde tutuşan bu ateş, adeta onun kalbindeki kanın kaynamasına sebep olur. Sonuçta akıl, görevini tam anlamıyla yerine getiremeyeceğinden, insanın basireti bağlanır ve muhakeme gücü zayıflar. Bu sebeple Efendimiz (sav);

“Bir hâkim öfkeli iken, iki kişi arasında hüküm vermesin” buyurmuştur. (Tirmizî, Ahkâm, 7) Ayrıca kişi, aşırı bir şekilde öfkelendiği vakit, sakinleşince utanacağı birçok davranışta bulunabilir. Hatta aşırı öfke için “muvakkat (geçici) delilik” tabiri de kullanılmıştır. Aklın ve dinin kontrolünden çıkarak ifrat derecesine varmış olan öfke hâli, çoğu zaman saldırganlık boyutlarına ulaşabilir. Bu durumda kişi, öfkesine hâkim olabilmeli ve onu İslam ahlâkı çerçevesinde, muvazeneli bir şekilde kullanmasını bilmelidir. Nitekim Abdullah bin Amr'ın konumuzla alakalı olarak naklettiği aşağıdaki rivayet oldukça manidardır: “Rasulullah'tan duyduğum her şeyi ezberlemek maksadıyla yazıyordum. Kureyş'ten bazı sahabeler Beni bundan nehy etti ve:

-Hazreti Peygamber (sav) kızgınlık ve sükûnet hallerinde konuşan bir insan iken, Sen O’ndan duyduğun her şeyi nasıl yazarsın, dediler. Bunun üzerine yazmaktan vazgeçtim. Sonra durumu Rasul-ü Ekrem (sav)’e arz ettim. Efendimiz eliyle ağzına işaret ederek:

 “Yaz, canım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki bu ağızdan haktan başka bir şey çıkmaz. ” buyurdu. (Ebû Dâvûd, İlim, 3) Ben kızmam demedi. Belki Benim kızmam Beni Hakk dairesinden çıkarmaz buyurdu. Bir gün Hazreti Aişe (r.anha) kızdı. Rasulullah: “Ey Aişe! Şeytanın geldi.” buyurdu. Aişe: “Senin şeytanın yok mudur”, dedi. Rasulullah; “ Var idi. Fakat Hakk Teâlâ Bana yardım etti. Onu esir edip emrimin altına aldım. Öyle ki Bana hayırdan başka bir şey emretmiyor.” buyurdu. Benim öfkem yoktur, demedi.

Hazreti Peygamber (sav) ise öfkelendiğinde nefsine hâkim olan kimse hakkında; "Kuvvetli ve kahraman pehlivan, herkesi yenen kimse değildir. Kuvvetli ve kahraman pehlivan, ancak öfke zamanında nefsine mâlik olan ve öfkesini yenen kimsedir" (Müslim, Birr ve Sıla, 107) buyurmuştur. Nitekim Efendimiz (sav), öfkesini yenen kimselerin cennette elde edecekleri bir takım nimetleri, şu hadisi şerifiyle müjdelemiştir: “Bir kimse öfkesinin gereğini yapmaya kadir olduğu halde öfkesini yenerse, Allah Teâlâ kıyamet gününde halkın gözü önünde onu çağırır, huriler içinden istediğini seçmekte muhayyer kılar" (Riyazü's-Salihîn, I, 80)

Hadis-i şeriflerde öfke ateşinin, yine ateşten yaratılan şeytanla yakından ilgisi olduğu ifade edilmiş, öfke hâlinde tatbik edilmesi gereken belli başlı prensipler şöyle belirlenmiştir:

1) Allah'a Sığınmak: Rasulullah (sav), huzurunda birbirine söven iki kişiden birinin yüzünde öfke hali belirince şöyle buyurdu: “Ben bir söz biliyorum, eğer şu adam bunu söylerse öfkesi geçer. Bu söz, "Eûzu billahi mine'ş-şeytanirracîm: Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım” cümlesidir. ” (Buhârî, Edeb, 76; Ebû Dâvûd, Edeb, 3) Ayrıca Efendimiz (sav)'in Ümmü Seleme Annemize öğrettiği, “Ey Nebî olan Muhammed'in Rabbi Allah’ım! Günahlarımı bağışla ve kalbimin öfkesini gider” (İbn-i Hanbel, VI, 302) mealindeki duâsı da, öfkenin ateşinden kurtulmanın çarelerindendir.

2) Abdest Almak: Hazreti Peygamber (sav), “Gazap şeytandandır. Şeytan da ateşten yaratılmıştır. Ateş, ancak su ile söndürülür. Biriniz kızdığı zaman abdest alsın.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 3) buyurmak suretiyle, öfke ateşinin de abdestle söndürüleceğini belirtmiştir.

3) Bulunduğu Konumu Değiştirmek: Öfke halinde yapılması gereken bir başka şey de, kişinin bulunduğu konumdan daha pasif bir duruma geçmesidir. Bu husus, Efendimiz (sav) tarafından şöyle beyan edilmiştir:

“Dikkat ediniz! Öfke insanoğlunun kalbindeki bir ateş parçasıdır. Gözlerin kızardığını, boyun damarlarının şiştiğini görmez misiniz? Her kim bunun eserini duyarsa, yere uzansın.” (Tirmizî, Fiten, 26) Bir başka hadiste de “Biriniz öfkelendiğinde, ayakta ise otursun. Yine sakinleşmezse yanı üzere yatıversin” buyrulmaktadır. (Ebû Dâvûd, Edeb, 3)

4) Susmayı Tercih Etmek: Kavgalı iki kişinin, birbirlerine karşı hakaret ettikçe öfkelerinin dozunun arttığı bilinen bir durumdur. Bu sebeple olmalıdır ki Rasul-ü Ekrem (sav) “Biriniz öfkelendiğinde sussun” buyurmuştur. (İbn-i Hanbel, I, 239) Zira basit bir sebeple öfkelenen kişinin, gazap hâlinde hezeyanda bulunması durumunda, umulmadık sonuçların ortaya çıkması mümkündür. Hz. Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem, huzurunda Hz. Ebu Bekir'e hakaret eden birisine karşı O’nun bir süre ses çıkarmamasından hoşnut kalmış, daha sonra aynı şekilde karşılık vermesi üzerine oradan ayrılmak istemişti. Bilahare Hz. Ebu Bekir, yaptığının yanlış olup olmadığını sorunca, Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur:                     

“Doğrusu sustuğun vakit Senin adına o kişiye cevap veren bir melek vardı. Ancak aynı şekilde Sen de karşılık vermeye başlayınca melek gitti, yerine şeytan geldi. Şeytanın geldiği yerde Ben bulunamam.” (İbn-i Hanbel, II, 436)

Rasulullah'ın kızdığı anlarda öfkelendiği kimseden “yüzünü çevirmesi, onunla ilgilenmemesi” de bu tedavi metodunun bir başka çeşidi olsa gerektir. (Ebû Dâvûd, Libâs, 17; İbn-i Hanbel, III, 14) İslam ahlakında nefisini tatmin için öfkelenmek doğru bulunmamış, şahsı adına haklı bir sebeple bile olsa öfkesini yenip karşı tarafı affetmek büyük bir meziyet sayılmış ve konuyla alakalı gerekli tedavi yöntemleri tavsiye edilmiştir. Bununla birlikte kişideki öfke duygusunun bir de tefrit hali vardır ki bu durum “hamiyetsizlik” denilen şahsiyetsizliğe, korkaklığa, acizliğe, derbederliğe ve çeşitli maddî ve manevî zararların meydana gelmesine sebep olur. Dolayısıyla dinimizin meşru kıldığı hususlardan taviz verilmesi veya kutsal değerlerin tacize uğraması gibi durumlarda gösterilen öfke, yerinde ve olması gerekli bir tepkidir.

Nitekim şahsı için hiçbir zaman intikam almayan Allah Rasulü Sallallahu aleyhi ve sellem (Müslim, Fedâil, 79) Allah-u Teâlâ'nın koyduğu sınırlar göz ardı edildiği zaman, kızı Fatıma dahi olsa kimseyi affetmeyeceğini belirtmiştir. (Buhârî, Hudûd, 11, 12; İbn Mâce, Hudûd, 6) Hatta Rahmet Peygamberi (Nebiyyü'r-Rahme) olarak vasıflanan Efendimiz'in, Savaş Peygamberi (Nebiyyü'l-Melhame) diye de nitelendirilmesi bu dengenin bir tezahürü sayılmalıdır. (İbn-i Kayyim, Zâdü'l-meâd, I, 95, 96) Zira itidal noktasındaki öfke sayesinde, şecaat ve cesaret gibi temel ahlâki faziletler ortaya çıkmakta ve kişinin izzet-i nefsi korunmaktadır. Kişinin namusunu koruma gayreti, kâfirlerle savaşmak gayreti öfkeden hâsıl olur. Hakk Teâlâ, Rasulüne buyurur ki; “Kâfir münafıklarla cihad et.”

Öfke tamamıyla yok olmaz ve hem de yok olmamalıdır. Zira yok olması makbul değildir. Fakat öfkenin kuvveti, onun elinden ihtiyar ve irade dizginini almamalı, akla ve şer’a muhalefet ona galebe çalmamalıdır. Riyazet yoluyla, çalışmak ve cihad ile öfke kuvvetini bu dereceye getirmek mümkün olur.

 


* BENZER KONULAR

Ahmet Şafak – Şimdi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 04:44:02 ÖS]


Ahmet Şafak – Farkımız olsun Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 04:41:39 ÖS]


Hilmi Şahballı – Kucaklaşalım Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 04:37:51 ÖS]


Herkes İmtihandadır Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:19:51 ÖÖ]


Tevazu Göstereni Allah Yükseltir Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:05:02 ÖÖ]


Yükü Hafif Olan Kurtuldu Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:03:13 ÖÖ]


Çağın Kirlerinden Bismillah İle Arınalım Gönderen: türkiyem
[Bugün, 10:44:07 ÖÖ]


Pişman Olmak İçin Geç Değil Gönderen: türkiyem
[Bugün, 10:40:08 ÖÖ]


Allah'a Verdiğimiz Sözü Tutalım Gönderen: türkiyem
[Bugün, 10:27:58 ÖÖ]


Dua Hayatımızın Neresinde 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 09:10:39 ÖÖ]


DUaHaımııb Nerene 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 09:07:38 ÖÖ]


Ahiret Zarurîdir 6 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:59:47 ÖÖ]


İslam Birliği Zaferi Hayal mi 4 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:51:19 ÖÖ]


Dertsiz Müslümanlara Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:42:27 ÖÖ]


Kalabalıklar İçinde Yalnızlaşan Toplum Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:33:50 ÖÖ]


Ahirete Eli Boş Gitmemek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:27:03 ÖÖ]


Hayatın Altın Kuralları Gönderen: anadolu
[Dün, 05:08:59 ÖS]


İyimisiniz Gönderen: anadolu
[Dün, 04:54:57 ÖS]


Niye Ben Gönderen: anadolu
[Dün, 04:50:37 ÖS]


Gaflete Kapılmamaya En Dikkat Edilmesi Gereken Zamanlardan Biri Gönderen: anadolu
[Dün, 04:44:26 ÖS]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48