www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ

FANİDUNYA NET TARİH, KÜLTÜR, SANAT, EDEBİYAT => SERBEST KÜRSÜ => Haftanın konusu => Konuyu başlatan: fanidunya - Temmuz 28, 2019, 08:40:22 ÖS

Başlık: SİGARAYI BIRAKMA ZAMANI
Gönderen: fanidunya - Temmuz 28, 2019, 08:40:22 ÖS
SİGARAYI BIRAKMA ZAMANI

(https://s18.directupload.net/images/190728/ecgcajfb.jpg) (https://www.directupload.net)

Hastalık ve yaşam standardı açısından sigara kullanımının sebep olduğu olumsuzluklar öylesine ciddî boyutlara ulaşmıştır ki bu konu artık Halk Sağlığı stratejisinin en önemli komponentidir. Buna rağmen sigaranın ve kullanımının toplumumuzda ve bilimsel platformlarda yeterince yargılanmadığı kanaatinde olduğumuz için böyle bir araştırmayı sunma gereğini hissediyoruz.

Bilindiği gibi tütün kullanımı sâdece tiryâkileri değil, makroekonomik ve çevresel boyutları hesâba katıldığında bütün insanlığı ve hattâ diğer canlıları etkilemektedir. Medikal bir yaklaşımla, sigara kullanılan kapalı bir mekânda bulunan ancak sigara kullanmayan bir kimse geçirdiği her saatte bir sigara içimindeki kadar nicel nikotin ve karbondioksit solumaktadır. Dumanın ana akımı tiryâkilerin akciğerlerine gittiği halde yan etkilenim sonucu konjonktivit, öksürük, hırıltılı solunum, göğüste sıkışma, burun akıntısı, genizde yanma gibi rahatsızlıklar ortaya çıkmaktadır.

Tütün dumanından pasif soluma aktif kullanımdan psikolojik olarak da farklıdır. Aktif sigara içimi çoğu zaman özgür bir seçim ve şartlanma olduğu halde, pasif soluma çoğu zaman bir mecbûriyetten kaynaklanmaktadır ve ilişkilerin devâmı için yapılan bir fedâkârlıktır.

Tütün dumanında kanser yapıcı maddeler de oldukça fazla sayı ve miktarda bulunmaktadır. Bir tek sigara 130 mg. benzopiren üretmekte ve bunun 100 mg.’ı yan akım yolu ile direkt ortam havasına karışmaktadır. Bunun çarpıcı bilançosu olarak dört kişi tarafından sigara içilen bir mekânda bulunan ve sigara içmeyen bir şahıs, bir saatte dört sigara içmiş kadar benzopiren alacaktır. “Medikal Journal” dergisi yaptığı araştırmada, sigara dumanının etkisinde kalan ama sigara içmeyen 100.000 kişiden yılda ikisinin çevreden aldıkları benzopiren etkisiyle akciğer kanserinden öldükleri sonucuna varmıştır.

Sigaranın herkes tarafından bilinen kronik etkilerinin yanında akut etkileri de olduğu ve akut zehirlenmelere dahi yol açabileceği unutulmamalıdır. Nikotine karşı tolerans gelişmesi yâni sürekli artan dozda nikotin kullanma ihtiyacı fiziksel bağımlılık ve yoksunluk oluşturmaktadır. Sigara dumanında aktif olarak bulunan, vücûda yabancı ve kanser yapıcı, tespit edilmiş 400’den fazla madde mevcuttur. Geniş popülasyon çalışmaları ile sigara dolayısıyla kalp-damar hastalıklarında, kanserde ve kronik hastalıklarda artmış bir ölüm oranı yüzdesi tespit edilmiştir.

Gebelikte sigara kullanımı kendiliğinden düşük, anne karnında ölüm, yenidoğan ölümü, ânî yenidoğan ölümü sebebidir ve uzun vâdede çocukta entellektüel ve fiziksel gelişim üzerine birçok olumsuz etkiler meydana getirmektedir. Ayrıca sigara kullanımı birçok hastalığın iyileşmesini tedâviye rağmen geciktirmekte, çeşitli kazâ ve ameliyatlardan sonraki yara iyileşmesini olumsuz yönde etkilemektedir.

Yapılan bir araştırma sigara içenlerin içmeyenlere oranla daha az miktarda C vitamini, posa ve A vitamini aldıklarını ortaya koymuştur. İçilen sigara miktârı arttıkça alınan posa, C ve A vitamini miktârı azalmaktadır. Araştırma bunun yanısıra sigara içenlerin içmeyenlere oranla daha az miktarda sebze, meyve, tahıl ve yağsız süt tükettiğini de ortaya koymuştur.

Ortaya çıkan veriler sigara sebebiyle kanser riskinin, sigaranın direkt olarak kanserojen etkisine ilâveten kansere karşı koruma sağladıkları düşünülen besinlerin daha az miktarda alınmasıyla da artabileceği izlenimini veriyor. Sigara yüzünden, alınan gıdâların % 50’sinin mideden bağırsağa geçişi 37 dakika yerine 56 dakikada olmaktadır. Böylece sigara besleyici maddelerin bağırsaktan emilip kana geçişini geciktirmektedir.

Bütün bu bilimsel açıklamalardan sonra artık sigara tiryakileri kendileriyle birlikte çok sayıda insanın sağlığına zarar verdiklerini idrâk etmelidirler. Ayrıca burada kul hakkı doğuran sebepler de vardır ve bu gâyet açıktır. Tütün kullanmayan insanlardan hiçbirisi çevresinde sigara içilmesinden hoşnut değildir. Zâten yukarıda saydığımız, sigaranın artık iyice bilinen zararları içmeyenler açısından hoşgörü sınırları içinde değerlendirilerek tolere edilebilecek kadar hafif değildir. Sigara dumanından en çok etkilenenler çocuklar, bebekler ve gençlerdir. Bu sektörün boy hedefi de her zaman olduğu gibi gençlerimizdir. Tütün sektörü var olabilmek için gençlere yönelik pazara muhtaçtır ve güvenmektedir.

Çocuk ve gençlerde ilk sigara içiminin grubun baskısı ile ve grup tarafından tanınmanın ilk şartı olarak başladığını düşünürsek, sorunun çözümü için önerilen programlarda grubun rolünün hesâba katılması gerekliliği âşikârdır. Ancak sigara bıraktırma kampanyaları nedense grupların rolüne ve olayın sosyolojisine önem vermez. Çocuklar ve gençler ilginç ve aldatıcı taktiklerle sunulan, çığırından çıkmış reklâmların bilinçsiz kurbanı olmaktadırlar. Doğrudan reklâm yapamayan sektör ise çeşitli filmler v.s. ile gençlere imaj satmaktadır. Bu daha etkili bir reklâm yöntemi olmaktadır. Sınırsız özgürlük, her çeşit mâcera ve düşler sanki sigara dumanında gizlidir ve sanki sigara içmek sosyal statünün bir gereği ve yaşamın da ayrılmaz bir parçasıdır. Bir günde îmâl edilen sigara sayısı tüm dünya nüfusunun iki katıdır. Bir günlük sigara îmâlatı sırasında fabrikalarda bulunan nikotin miktârı ağız yolu ile alındığı takdirde tüm insanlığı zehirleyebilecek aşırılıktadır.

Aslında bu araştırmada sunabildiğimiz ve sunamadığımız birçok sakıncası sebebiyle, bu illetin tiryâkileri hekimlerin gözünde yardıma muhtaç birer hasta hüviyetinde olmalıdırlar ancak bu çoğu zaman böyle olmamaktadır. Çünkü doktorların ülkemizde yarıdan fazlası sigara tiryâkisidir. Son yıllarda bâzı ülkelerde tütün kullanımı bir sağlık problemi olarak ele alınmaya başlanmış, halk sağlığı ve koruyucu hekimlik stratejisine dâhil edilmiştir. Fakat bu mücâdelenin sâdece tıbbın gayretleriyle başarıya ulaşması mümkün değildir. Özellikle ülkemizde sağlık teşkilatlarının bu gibi sorunlara ilgi göstermesi çok kolay bir iş değildir. Çünkü sağlık teşkilatlarının kendi problemleri müzmin bir haldedir. Pahalı, zor, sıkıntılı ve birçok ilâve problemlere yol açabilen tedâvi hizmetlerinin yerini ucuz, kolay ve daha güvenli olan koruyucu hizmetlerin alması birçok hastalık için, özellikle de bağımlılık oluşturan hastalıklar için mümkündür.

Sigara konusunda tıbbî personelin yanısıra din âlimleri, yöneticiler, eğitimciler, sosyologlar ve her türlü kitle iletişim vâsıtalarına çok önemli görevler düşmektedir. Din ve sağlık bilgisi ve eğitimi bu mücâdelenin başlangıcını teşkîl eder ve birçok zararlı ve bağımlılık yapıcı madde için yürürlükte olan üretim, reklâm ve satış kısıtlama ve yasakları sigara için de uygulanmalıdır.

Sigara ve benzeri zararlı alışkanlıklarda kişinin buna başlamasını engellemek, daha sonra vazgeçmesini sağlamaktan her zaman daha kolay ve önemli olmaktadır. Sigara kullanımını sürdürmenin psikolojik ve fiziksel bağımlılık olduğunu herkes bilir. Hemen kestirip atamamanın irâdî zayıflıktan kaynaklandığını kabûl etmeyen pek az tiryâki vardır ama bu illetten kurtulma çabası içinde olanların sayısı bahsettiğimiz yaygın kabûl ve itirâfa oranla çok azdır.

Zaman zaman moda hâline gelen çeşitli kampanyalar sigarayı bırakma konusunda bir dizi kural ortaya koymaktadır ve bunları duyanlarda sigaradan kurtulmanın ne menem bir pehlivanlık işi olduğu inancı yerleşmektedir. Siz en iyisi sigarayı bırakma işinden vazgeçin demeye getirilmektedir. Bu faaliyetlerle sigara gündeme alınmakta ve etkili reklama sebebiyet verilmektedir. Ayrıca sigaradan bahsedile bahsedile, içenler sigaranın müptelâsı, içmeyenler de bir zararın kaçınılmaz ortakları olarak şartlandırılmakta ve bu açıdan insanlar sigara bağımlısı veya zarar bağımlısı gruplarını oluşturmaktadır. Sigara içmeyenlerdeki sigaranın tesirleri kaçınılmaz olarak takdim edilmekte ve böylece sigaraya olan toplumsal reaksiyonun önüne geçilmektedir. Çok az bir insan çevresindeki bir tiryâkiyi uyarma cesâretini göstermektedir.

Belki şaşırtıcı ama sigarayı bırakma kampanyaları çoğunlukla sigaraya dokunulmazlık sağlamakta, içmeyenlerde de duyarsızlık oluşturmakta ve sonuçta kampanyalar bu işten büyük kârlar sağlayan tröstlere yaramaktadır. Sigara ve diğer bağımlılık yapan zararlı alışkanlıklar konusunda tıbbın medikal yaklaşımlarında, tiryâkilerin gerekli irâdeyi gösterememesi sebebiyle yeterli başarı sağlanamamaktadır. Bile bile sürdürülen her zararlı alışkanlık insan irâdesini ya teslim almakta ya da kendi içinde bir mücâdeleye sürüklemektedir ve sigara konusunda irâde genellikle bu mücâdeleyi kaybetmektedir.

Tıp doktorlarının %5O’den fazlasının sigara tiryâkisi olduğunu tekrarlarsak, sigaranın bünyeye olan zararlı etkilerinin bilinmesinin bu illetten vazgeçmeye olan katkısının ne kadar minimal boyutlarda olduğu herhalde anlaşılır. Bugün sigara kullanımı birçok zararlı alışkanlığa öncülük etmektedir. Bu bakımdan her sigara tiryâkisi hekimlerin gözünde yardıma muhtaç birer hasta konumundadır. Aslında sigara, yol açtığı hastalıkların belirtileri ile kendini gösterdiği zaman kişinin pek sigara içebilecek hâli de kalmamıştır. Bu anlamda aktif sigara tiryâkiliği bizce mânevî yönü ağır basan bir sıkıntıdır ve daha ziyâde mânevî eğitim, terbiye ve tedâvi gerektirir.

Dinimiz açısından da tütün kullanımı artık geldiğimiz noktada tartışma götürmemektedir. Konu hakkındaki bilinen tartışmalar yerini net görüş birlikteliklerine bırakmıştır: Sigara bir illettir ve mutlaka terkedilmelidir.

Tütün kullanımından en çok etkilenen yaş grubunun bebekler olduğuna konunun akademik kısmında parmak basmıştık. Elbette körpecik yavruların ciğerlerine Allâh’ın (cc) lütfettiği tertemiz havayı kirleterek aktarmaya hakkımız yoktur. Aksi takdirde hem kendi nefsimize hem de başkalarına zulmetmiş oluruz.

Bugün birçok kişinin sigaraya müptelâ ve onu yaygın bir şekilde kullanıyor olması sigara için geçerlilik ve tiryâkisi için de haklılık temeli oluşturmaz. En güzeli bir an evvel bu kötülükten uzaklaşmak ve kul hakkına riâyettir. Böylece bu işin aslında bir pehlivanlık işi olmadığını da anlamış ve irâdemize olan güvenimizi yeniden kazanmış oluruz.

İnancında samîmi bir Müslüman için zararlı hiçbir alışkanlığın terkedilmesi zor değildir. Hem zâten sigara, terkedilmesi gereken “tek” zararlı alışkanlık da değildir. İsteyen herkes her kötülüğü terkedebilir.