ÖNCE EVLERİMİZDEKİ HARAMLARA ENGEL OLALIM
şuurlu Müslüman eşler olarak Emr-i bi’l-ma’ruf vazifemiz gereği, hem birbirimize hem de çocuklarımıza öncelikle farzları, namazı, tesettürü, güzel ahlakı, infakı, güzel geçinmeyi tavsiye edeceğiz. Nehy-i ani’l-münker vazifemiz gereği hem birbirimize, hem de çocuklarımıza öncelikle haramlardan uzak durmayı tavsiye edip, harama giden yolları kapatmak amacıyla televizyon, internet, telefon, gıybet ve dedikodu gibi hususlarda gereken tedbirleri alacağız.
İyiliğin emredilmesi, kötülüğün menedilmesi gereken ilk ve öncelikli merkezin evlerimiz olduğunu bileceğiz. İyiliği kendi evlerine hâkim kılamayanların, kötülüğü kendi ailelerine yasaklayamayanların sözlerinin topluma etki etmeyeceğini asla unutmayacağız.
Hayata hâkim olmasını istediğimiz tüm iyilikleri, önce evlerimize hâkim kılacağız, yasaklanmasını istediğimiz tüm kötülükleri de önce evlerimizde yasaklayacağız ki, Allah’ımız hedef ve ideallerimiz konusundaki samimiyet ve kararlılığımızı görsün.
Emr-i bi’l-ma’ruf nehy-i ani’l-münker görevine ilk önce “Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten meneder ve Allah’a iman edersiniz.” (Al-i İmran: 3/110) ayetinde belirtilen en hayırlı ümmetin temeli olan evlerimizden ve ailelerimizden başlayacağız.
Hz. Ömer’in (r.a) “Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyunuz” (Tahrim: 66/6) ayeti hakkında Efendimiz’e (s.a.s) “Yâ Rasûlallah kendimizi korumaya çalışıyoruz da, ailemizi nasıl koruyacağız” diyerek sorduğu soru karşısında Efendimiz’in (s.a.s) “Allah’ın size yasakladığı şeyleri ailenize de yasaklayın, Allah’ın size emrettiği şeyleri ailenize de emredin” nebevi cevabı gereği, Kur’an’ımızın emir ve yasakları konusunda ailemizi sürekli uyaracağız.
Efendimiz’in (s.a.s) “Kıyamet günü, kişinin yakasına tanımadığı birisi yapışır ve ondan şikâyetçi olarak der ki, sen beni hata yaparken ve günah işlerken görürdün, fakat beni uyarıp, engellemezdin” (Müslim) şeklindeki uyarısı gereği, belki de hayatımızda sadece birkaç kez karşılaştığımız, tanımadığımız insanların bile ‘bize neden iyiliği emredip kötülükten men etmedin’ diyerek yakamıza yapışacağı gün, bütün bir hayatı beraber geçirdiğimiz, her gün onlarca yanlışına şahit olduğumuz halde bir gün bile uyarmadığımız ailelerimizin de yakamıza yapışıp, bizden davacı olabileceğini asla unutmayacağız.
Efendimiz’in (s.a.s) “Günahkâr bir toplumdaki iyi kimseler, kötülükleri düzeltmeye güçleri yettiği hâlde düzeltmezlerse, Allah, ölümlerinden önce onların hepsine şiddetli bir şekilde azap eder.” (Ebu Davud) nebevi uyarısı gereği, aile fertlerimizin her hangi birinin işlediği ve gücümüz yettiği halde engellemediğimiz her günahın, evimizin ve ailemizin tamamını etkileyeceğini unutmayacağız.
“Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar, birbirlerinin velileri, yardımcılarıdır. İyiliği emreder ve kötülükten menederler, namazı ikame ederler ve zekâtı verirler. Allah ve O’nun Rasûl’üne itaat ederler. İşte onlar; Allah, onlara rahmet edecek…” (Tevbe: 9/71) ilahi emri gereği eşlerimizle birlikte evlerimizde emr-i bi’l-ma’ruf nehy-i ani’l-münker görevini yerine getirerek, iyiliğin hâkimiyeti, kötülüğün mağlubiyeti için yardımlaşacağız.
Efendimiz’in (s.a.s) “Allah’a yemin ederim ki, ya iyiliği ısrarla emreder, kötülükten alıkoyarsınız, ya da Allah sizin hepinize azap gönderir. Sonra siz azaptan kurtulmak için dua edersiniz fakat dualarınız kabul olmaz.” (Tirmizi) nebevi uyarısı gereği evlerimizde emr-i bi’l-ma’ruf nehy-i ani’l-münker görevini yerine getirmemenin hem bu dünyada hem de ahirette başımıza büyük belalar açacağını unutmayacağız.
FANİ DUNYA RADYO FORUM
