* FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: Haram Karışık Mallarla İlgili Muameleler  (Okunma sayısı 585 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 9015
Haram Karışık Mallarla İlgili Muameleler
« : Nisan 06, 2025, 08:50:02 ÖÖ »


Haram Karışık Mallarla İlgili Muameleler

Günümüzde her tarafta yaygınlaşan faiz, karaborsa, gasp, kumar, rüşvet gibi haram sebepleri ve kazançları nedeniyle bir şekilde etkilenmeyen kimse bulmak oldukça zordur.

Temiz ve helal kazanç hassasiyetine sahip insanlar, ne kadar titiz olurlarsa olsunlar en azından bu tür kaynaklarla kirlenmiş alanlarda bir şekilde muamele yapmak durumunda kalabilmektedirler. Bu noktada bu tür kaynaklarla karşılaşan hassasiyet sahibi insanımızın nasıl bir tavır alacağı nasıl bir yol izleyeceği önem arz etmektedir. Zira bir kimse, zulüm ve haksızlık cihetiyle doğrudan harama bulaşmasa da bir şekilde hediye, ikram, miras veya elinde olmadan düşülen faizli muamelelere maruz kalma gibi durumlar nedeniyle kirli kaynaklara bulaşabilmektedirler. Bu noktada fakihler, elinde haram karışık mal bulunan kimselerle muamele ve ortaklık yapmak yahut ikramlarını almak gibi durumları incelemişler ve çeşitli sorunlara el atmışlardır. Sözgelimi,

-Elinde haram karışık veya doğrudan haram bir mal ve para bulunan bir kimse

Bu tür mallarla alışveriş yapabilir mi?

- Bü tür mallarla ticaret yapan kimselerin ikramı alınabilir mi?

- Bu mallarla sermaye oluşturup helal ticari faaliyette bulunan kimsenin kazancı helal olur mu?

- Faizle borç kapatmanın hükmü nedir?

- Haram mal, satış, ortaklık, miras yahut hibe gibi yollarla 2. veya 3. şahıslara geçerse haramlık hükmü de geçer mi?

- Bu tür malları olan birinden borç alınabilir mi?

- Sermayesi bu tür mallar olan ve onunla ticaret yapan bir firma veya kurumda çalışan kimsenin aldığı maaş helal olur mu?

-Bu tür mallarla iş yapan kimselerle muamele, ortaklık veya borç ilişkisi aynı hükme tabi midir?

-Ortaklar arasında haram malı olan bir kimse varsa bu durum diğer ortakları etkiler mi?

-Haram maldan alacağın tahsili caiz midir?

- Faizli kredi ile kurulan iş ya da ticaretten elde edilen kazanç temiz olur mu?

- Haram karışık malı ile iş yapan firmanın ikramı yenebilir mi?

- Haram bir malı satın almış bir kimse bundan sorumlu olur mu?

Helal haram hassasiyetini çok zayıfladığı çağımızda bu gibi konularda zaruret ve onun menzilesindeki umumi hacet durumlarını da göz önüne alarak doğrudan haram muamelelere girmemesi şartıyla malına haram karışmış kimselerle muamelede fakihlerin çözüm üretici yaklaşımlarını görmekteyiz. Ancak fakihler, bu tür müşkillerin içine bir şekilde düşenlerle bu yolları sistematik hale getirip devam edenleri elbette aynı kategoride ele almamışlardır. İşte günümüzde bu tür sorunlar her an ve her yerde karşımıza çıkabilmekte haram veya haram şüphesi olan muameleler kılcal damarlara kadar sirayet etmiş bulunmaktadır. Tayyip ve helal kazanç derdinde olanların bu hassasiyet gereği takva yönünden meseleye yaklaşmaları isabetli olmakla beraber çoğu zaman umumî hacet ya da zaruret gibi nedenlerle şüpheden kaçma ve zamanla takva ile hareket etme imkânı bulunmaması nedeniyle fetva yoluyla çözüm bulmak kaçınılmaz olmaktadır.

Konuyla ilgili detaylar dergi yazısının boyutunu aşacağı için genel bir çerçeve çizerek yetinmek durumundayız. Ayrıntılı bilgi için “Fıkhi Açıdan Haram Kazanç ve Muamele Ahkamı (Erkam Akademi)” adlı yayınlanan kitabımızda detaylar mevcuttur.

Fakihler, haramın çoğalması temiz ve helal kazanç hassasiyetinin azalması sebebiyle fesadü’zzaman gerekçesine binaen muameleleri mümkün mertebe helal tarafına çekme imkanını zorlamışlardır. Bu şekilde ticaret ve muameleler çeşitlenip farklı veçhelere büründüğü ve bundan müstağni kalınamayacağı için Mecelle şerhinde belirtildiği üzere insanların muamelelerini imkân ölçüsünde sıhhata hamletmenin fesada hamletmekten evla olduğu ifade edilmiştir. (Ali Haydar, 2016, I:915) Buna göre muamelerde aslolan genişlik ve serbestlik olduğu esası göz önüne alınarak muteber bir müctehidin görüşüne uygun düşen bir akdi icra eden bir kimse akdin sıhhatine itikat ettiği için helal bir muamelede bulunmuş olur. Diyelim ki mesele tahkik edilip de bu görüşün hatalı olduğu zahir olsa bile o kazanç haram olup elden çıkarılması gereken bir kazanç olmaz. Burada yapılması gereken sadece o muameleyi terk etmektir. Zira tevil bir delile dayanması şartıyla günahı düşüren bir özürdür.

Sözgelimi faiz ödenmek üzere borç alınan bir para sermaye yapılarak helal bir ticarete başlansa Hanefi mezhebindeki nakitlerin tayin etmemesi ilkesi gereği bu helal ticaretten elde edilen kâr kirli bir kazanç olmaz. Zira sermaye yapılan para faizin kendisi değildir, faiz olan borç verene ödenen kısımdır yani faizle kazanç elde eden faizle borç verendir ancak bu durum faizi alıp vermek günahını düşüren bir mazeret olmaz. Faiz sorumluluğu hem alan hem veren için elbette devam eder o ayrı bir konudur. Bu nedenle nasıl olsa kredi ile sermaye oluşturup helal ticaret yapabiliyorum diye bunu sistematik hale getirmek ancak kendini aldatmak olur. Burada kastımız bir şekilde böyle bir duruma düşmüş bir kimsenin kredi ile oluşturduğu ticaretten kazandığı helal midir yoksa tasadduk etmesi gereken haram bir mal mıdır? meselesini aydınlatmaktır.

Zira aynı konuda Şafi, Maliki mezhebindeki diğer fakihler, herhalükarda fasid akid ile alınan nakitlerin de taayyün edeceğini belirttiklerinden bu kazancı temiz görmezler. İşte bu noktada çok zayıf bir delil etrafında oluşan bir hilaf olmamak kaydıyla fakihlerin ihtilafından çıkan rahmete matufen mahzurlu ya da mubahlığı noktasında Hanefi mezhep görüşü, meseleye kesin haram hükmü verilemeyeceğini göstermektedir.
Fakihler, malında haram bulunanları şu kategorilerde ele alarak farklı açılımlar getirmişlerdir.

a. Malının Tamamı Haram

Olanlarla Muameleler:

Genel olarak bu kimselerle muamele, ortaklık ve ikramlarını almak caiz görülmemiştir. Bunun gibi faizli borç vererek faiz gelirinden sermaye oluşturan kimselerle muamele caiz olmaz. Hele bunu sistematik olarak kolay ulaşılabilir hale getirmek o işleri caiz kılmayacağı gibi faiz günahını da düşürmez. Üstelik bu akdin izale edilip kaldırılması vaciptir. Sadece Maliki mezhebinde elindeki haram malla başka bir meşru ticaret sonucu bir mal alan kimseden 3. bir şahsın bu malı satın alması durumunda bu üçüncü şahısın sorumlu olmayacağı görüşü nakledilmiştir, zira sorumluluk satıcıdadır veya hibe edilmiş olursa hibe edendedir. (İbn Rüşd, 2004, XVIII, 564)

b- Malının Çoğunluğu Haram

Olanlarla Muamele:

Hanefi mezhebinde bizatihi muameleye konu olan malın haram olduğu bilinmiyorsa malının çoğu haram olan kimseyle muamele doğrudan haram olmaz ancak bunda kerahet vardır. Maliki mezhebinde de kerahet öne çıkmaktadır. Şafii ve Hanbeli mezhebinde ise, mala haram karışması tüm malı haram kılmaz ancak helal -haram mallar karışık olunca vera açısından sakınmak evladır. Kerahet durumu ise haram kısma dair şüphenin derecesine göre şiddetini arttırır. Nitekim Peygamberimiz (aleyhissalatu vesselam) yahudilerle onların faizli muamele yaptıklarını, içki alıp sattıklarını bildiği halde ticaret ve borç muamelesine engel olmamıştır. Burada sorumluluk mahzurlu işi yapanlaradır yoksa helal bir ticari muamele yapana değildir. Nitekim fitne ve zulüm dönemlerinde de Ashab- kiram (Allah onlardan razı olsun) ticari muamelelere devam etmişlerdir. Zira ticaret kapısını kapatmak mümkün değildir. (Hamevi, 1985, I,193; Gazali, 1983, II, 104)

c- Malının Çoğu Helalden Olan

Kimselerle Muamele:

Hanefi mezhebinde az da olsa malların haramdan tümden salim olmasının zorluğu dikkate alınarak malına az haram karışan kimselerle muamele, ortaklık, ikram ve hediyesinin kabulü kerahetle birlikte caiz görülmüştür. Şafii mezhebinde ise kerahat derecesi karışan haram malın oranına göre artar veya eksilir. Neticede bizatihi haram olduğu bilinmeyen karışık mallarda haram hükmü verilmez. Maliki mezhebinde ise, Hanefi mezhebine mutabık görüş yanı sıra ihtiyatlılık gerekçesiyle haramlık hükmü veren aşırı yoruma kadar geniş bir görüş farklılığı vardır. Hanbeli mezhebi zengin bir görüş farklılığa sahip olan bir mezheb olarak malın üçte biri veya fazlası haramla karışık olursa caiz olmayacağı görüşü yanı sıra malın durumuna göre kerahetin dereceleri olacağı görüşü de vardır. (İbn Maze, 1424, V, 367; İzz b. Abdisselam, 1990, I, 84-85; İbnü’l-Arabi, 2001, I,325) Müteahhirin Hanbeliler ise, şüphe ve ihtiyati öne çıkararak zarurat hallerinde cevaz verileceği görüşüne varmışlardır. (İbn Müflih, 2003, IV, 388-391).

d- Malının Durumu Bilinmeyenlerle Muamele:

Hanefi mezhebinde malın doğrudan haram olduğu bilinmiyorsa muamele caizdir. Şafii mezhebinde de görüş böyle olmakla beraber vera açısından terki evladır şüphe durumu kuvvet kazanırsa kerahet hükmü verilebilir. Maliki mezhebinde ise iki zıt yaklaşım vardır. Bunun nedeni şahsi sorumluluk ilkesi ile şerre alet olmama esasının gereği geniş bir çerçevede yaklaşım getirilmesidir. Hanbeli mezhebinde de kaçınmak evla almakla beraber zahirde haram olduğu bilinmiyorsa asli ibaha gereği sorumluluk olmaz tüm sorumluluk satıcıya ait olur. (İbn Teymiyye, 2005, 29:292)

Öte taraftan Hanefi mezhebi, haram malı olan birinden alacağını tahsil etmek isteyen bir kimsenin bu maldan alacağını kazâen alabileceğini ama diyaneten almamasının uygun olduğunu söyler. Zira haram mal, gasp hükmündedir. Malikilerde ise, caiz görülmemesi öne çıkar. Kerahet kaydı getirildiği de olmuştur. İbni Teymiyye göre ise, eğer bu mal gasp, ihanet, hırsızlık gibi haram yollardan ise helal olmaz sahibine iradesi gerekir ama durumu bilinmeyen mal asli ibaha gereği alınabilir, bilinmiyorsa soruşturmak da gerekmez. (İbn Teymiyye, 2005, 29:242-323) Neticede tek tip bir fetva vermek yerine durum farklılıkları dikkate alınmış gasp ve hırsızlık gibi iadesi vacip olanlarda müsamaha yapılmazken faiz, piyango gibi sahibi taayyün etmeyen mallardan alacağın tahsiline daha genişlik ve yaklaşılmıştır.

Hülasa müslümanın insan olması itibarıyla güna- ha düşmesi olabilecek şeylerdendir. Ferdi olarak günaha girmek başka bir şey günahı sürekli hale gelecek bir sistematiğe sokarak her seferinde hem temizlenmeyi hem işlemi sürdürmeyi iltizam etmek başka bir şeydir. Bu itibarla Müslümana düşen günahtan tevbe ve istiğfar ederek alternatif temiz kazanç yollarına yönelmesi, kendisini sürekli bir zaruret döngüsüne hapsetmemesi ve bu yönelişin bereketiyle mutlaka kendisine çıkış yollarının açılacağına inanmasıdır. Takva, haramdan arınmış temiz bir kazanç için gayret etmeyi, daha çok kazanma daha fazla ciro yapma gibi mazeret olmayacak sebeplerle haram muamelelere mazeret bulmaya mâni olmayı gerektirir. Ancak bilinmeden veya muamelelerin karmaşıklığı içerisinde sehven oluşabilecek hatalardan da bir an önce dönmek gerekir.

Tüm çabalara rağmen muamele yapılan kimselerin mallarındaki karışık durumlardan kaçınma imkânı olmadığında ise yukarıda tafsilatını verdiğimiz üzere en az mahzurlu olanı tercih etmeye gayret etmelidir.

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Kaynakça

Asbahi, M. b. (1994) el-Müdevvene. Beyrut.

Ayni, E. M. (2007) Minhâcü’s-sülûk fî şerhi Tuhfeti’l-mülûk. Thk. Ahmed Kübeysi. Katar: Vezâretu’l-evkâf.

Baberti, M. b.-R. (ty) el-İnâye Şerhu’l-Hidâye. Beyrut.

Baberti, M.-R. (tarih yok) el-İnâye Şerhu’l-Hidâye. Beyrut.

Balı, S., & Büyükşalvarcı, A. (2011). 1630’dan 2010’a Finansal Krizler Tarihi. İstanbul: Çatı Kitapları.

Baz, A. A. (1998). Ahkâmü’l-Mâli’l-haram. Ürdün: Dârü’n-nefâis.

Buhuti, M. b. (1430). Keşşâfü’l-kına’ an metni’l-İkna’. Riyad: Vezâratu’l-Adl.

Dalgın, N. (2010). Faiz Yasağıyla İlgili Farklı Yaklaşımlar. İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi(16), s. 77-110.

Desûkî, Ş. E. (ty). Hâşiyetu’d-Desûkî alâ Şerhi’l-Kebîr li’d-Derdîr. Beyrut: Dâru İhyâi’l-Kütübi’l-Arabî.

el-Baz, A. (1998 ). Ahkâmü’l-mâli’l-haram. Ürdün: Dârü’n-nefâis.

Gazali, E. H.-T. (1985). İhyâu Ulûmi’d-Dîn. İstanbul: Temel Neşriyat.

Gırnati, M. Y.-K. (1994) et-Tâc ve’l-iklil li Muhtasari Halil. Beyrut.

Hamevî, E.-A. Ş.-M. (1985). Gamzu Uyûni’l-Besâir Şerhu Eşbâh ve’n-Nezâir. Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye.

Hammad, N. (2001). Kadâya fıkhiyye muâsıra f’l-mâl ve’l-iktisâd. Dimeşk: Dârü’l-kalem.

Haydar, H. (2016). Düreru’l-Hukkâm Şerhu Mecelleti’l-Ahkâm. İstanbul: Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları.

Heytemi, E.-A. A. (1983). Tuhfetu’l- Muhtâc fî Şerhi’l-Minhâc. Kahire.

Heytemi, E.-A. A. (1983). Tuhfetu’l- Muhtâc fî Şerhi’l-Minhâc. Kahire.

İbn Abidin, M. E. (2000). Reddü’l-Muhtâr. Beyrut: Dâru’l-Fikr.

İbn Ebi Şeybe, E. B. (1409). Kitabu’l-musannef fi’l-ehâdis ve’l-âsar. Riyad.

İbn Maze, M. b.-B. (1424). el-Muhîtu’l-Burhânî fi’l-Fıkhi’n-Nu‘mânî. Thk. Ahmed Azzû İnâye. Beyrut: Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî.

İbn Müflih, E. A. (2003). Kitabü’l-furu’ ve Tashihu’l-füru’. Beyrut.

İbn Neccar, T. M. (1999) Müntehe’l-iradât. Thk. Abdullah et-Türki. Beyrut.

İbn Nüceym, Z. b. (1999) el-Eşbâh ve’n-Nezâir, Thk. Zekeriyya Umeyrat. Beyrut.

İbn Receb, E.-F. A.-H.-İ. (2001). Câmiu’l-ulûm ve’l-hukmi fî şerhi erbaine hadisen min Cevâmii’l-kelîm. Beyrut.

İbn Rüşd. (ty). Mesailu İbn Rüşd. Thk. Muhammed el-Habib et-Tickani. Beyrut-Mağrib.

İbn Rüşd, A. e.-H. (2004). Bidâyetü’l-Müctehid ve Nihâyetü’l-Muktesıd. Kahire: Darü’l-hadis.

İbn Rüşd, E. V.-H. (1988) el-Beyân ve’t-Tahsîl. Thk. Muhammed Haccî. Beyrut: Dâru’l-Garbi’l-İslamî.

İbn Teymiyye, T. E.-A.-H. (2005). Mecmûu’l-Fetâva (3. Baskı b.). Mansura: Daru’l-Vefa.

İbnü’l-Arabi, E. B. (2002). Ahkâmu’l-Kur’ân. Thk. Muhammed Abdülkadir Atâ (3. Baskı b.). Beyrut: Darü’l-Kütübi’l-İlmiyye.

Keleş, Y. / İslam Ekonomisi ve Finansı Dergisi 2020 6(2) 211-236

İbnü’l-Hümam, K.-S. (ty). Fethu’l-Kadîr (2. Baskı b.) Beyrut: Dârü’l-Fikr.

İzz b. Abdüsselam, E. M.-S. (1990) Kavâidu’l-Ahkâm fî Mesâlihi’l-Enâm. Thk. Mahmud eş-Şankîti. Beyrut: Dâru’l-Meârif.

Karafi, Ş. E.-A.-M.-M. (1994) ez-Zahîre. Thk. Muhammed Haccî. Beyrut: Dâru’l-Garb.

Kasani, A. E. (1982). Bedâiu’s-Sanâi‘fî Tertîbi’ş-Şerâi‘. Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-Arabî.

Kurtubi, E. A.-H. (1964) el-Câmi li ahkâmi’l-Kur’ân. Kahire.

Maverdi, E.-H. (2000). Ahkamu’s-Sultaniyye. Beyrut.

Nevevi, E. Z. (ty.) el-Kitabü’l-Mecmû Şerhu’l-Mühezzeb. . Cidde: Mektebetu’l-İrşâd.

Ruheybani, M. b.-H. (1994). Metâlibu üli’n-nühâ fi şerhi Gâyeti’l-münteha. Beyrut: Mektebü’l-İslami.

Semerkandi, E.-L. N. (1386). Uyûnü’l-mesâil. Thk. Salahaddin en-Nahi. Bağdad.

Şevkani, M. b. (ty) es-Seylü’l-cerrâri’l-mütedeffik alâ hadâiki’l-ezhâr. Daru İbn Hazm.

Şeyhizade, A. b. (1998). Mecmau’l-Enhur Şerhi Mülteka’l-Ebhur. Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye.

Şürunbilali, E.-İ. H.-V.-M. (tarih yok) et-Tahkîkâtü’l-Kudsiyye, “Hıfzu’l-Asgarayn”, 52.Risale. Y. No: 00610. DİB Kütüphanesi.

Tahtavi, A. b. (1997). Hâşiyetu’t-Tahtavi alâ Meraki’l-felâh şerhi Nuri’l-îzâh. (T. M. el-Halidi, Dü.) Beyrut.

Teftazani, S. M. (tarih yok) et-Telvîh ila keşf-i hakâiki’t-Tenkîh (Cilt 2). Beyrut: Dar-u Erkam b. Ebi’l-Erkam.

Umrani, E.-H. Y.-h.-Y. (2000) el-Beyan fi mezhebi’l-İmam eş-Şafii. Thk. Kasım Muhammed en-Nuri. Cidde: Daru’l-minhâc.

Zeylai, O. b. (1313). Tebyînu’l-Hakâik. Kahire/Bolak: Matbaa Kubra’l-Emiriyye.

İNTERNET RADYOMUZ 24 SAAT YAYINDADIR.
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Kibir Özgüven Değildir Gönderen: webtasarim
[Bugün, 11:14:03 ÖÖ]


Ne Gibi Amelle Meşguldün Gönderen: webtasarim
[Bugün, 10:54:41 ÖÖ]


İhlâs Sûresi Gönderen: webtasarim
[Bugün, 10:48:20 ÖÖ]


Hayata İmanın Nuruyla Bakabilmek Gönderen: webtasarim
[Bugün, 10:34:19 ÖÖ]


Dünya Ateşini Ahiret Ateşine Tercih Edenler Gönderen: webtasarim
[Bugün, 10:30:08 ÖÖ]


Tercihlerimiz Gönderen: webtasarim
[Bugün, 10:21:58 ÖÖ]


Güzel Huylarla Bezenmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:18:15 ÖÖ]


İmanın Hayata Yansıması Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:08:05 ÖÖ]


Cahiliye Toplumu ve İslâm 11 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:48:29 ÖÖ]


Ruhsal Olarak Rahatlayabilmek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:33 ÖÖ]


Farz Allahü Tealanın Açıkça Emrettikleridir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:21:57 ÖÖ]


İslâm Güneşi Artık Uzak Ülkeleri De Aydınlatıyordu Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:10:54 ÖÖ]


Mehmet Emin Ay - Selam İmam Hatiplim 1995 - Enstrümantal 320 Kbps - NETTE İLK Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:52:10 ÖS]


Son Çıkan Single Eserler 1 320 kbps - NETTE İLK Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:35:32 ÖS]


Takva Toplumu ve Kardeşlik Gönderen: türkiyem
[Dün, 10:44:38 ÖÖ]


Tevhidî Eğitimde Namaz Gönderen: türkiyem
[Dün, 10:37:43 ÖÖ]


Model Ailenin Gerekliliği Gönderen: türkiyem
[Dün, 10:33:27 ÖÖ]


Cihadı Kuşanma Çabası Gönderen: türkiyem
[Dün, 10:28:47 ÖÖ]


Ta’lim ve Terbiye Üzerine Gönderen: türkiyem
[Dün, 10:24:02 ÖÖ]


Hz. Peygamber’in (sav) 33 Özelliği Gönderen: türkiyem
[Dün, 10:17:35 ÖÖ]