www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ
FANİDUNYA NET iSLAMİ YAŞAM HAYAT TOLUM VE AİLE => İSLAMİ YAŞAM HAYAT TOLUM VE AİLE => İslamda Helaller haramlar => Konuyu başlatan: fanidunya - Temmuz 29, 2017, 12:57:02 ÖÖ
-
Zulmün Haram Olması
42) Ebû Zer (r.a.)’dan rivayetle, Nebî (s.a.s.)’in Allah-u Azze ve Celle’den yaptığı rivayete göre şöyle buyurdu:
“Ey kullarım! Ben zulmü kendime haram kıldım ve sizlere de haram kıldım. Dolayısıyla, asla zulmetmeyin. Ey kullarım! Hepiniz delalet üzeresiniz, hidayet verdiğim hariç. Dolayısıyla Benden hidayeti isteyin Ben de vereyim.
Ey kullarım! Hepiniz açsınız, doyurduğum hariç. Dolayısıyla Benden doyurulmak isteyin Ben de doyurayım.
Ey kullarım! Hepiniz çıplaksınız, giydirdiğim hariç, dolayısıyla Benden giydirilmek isteyin, giydireyim.
Ey kullarım! Hepiniz gece-gündüz günah işleyip duruyorsunuz ve Ben de bütün günahları bağışlayanım. Dolayısıyla Benden istiğfar isteyin Ben de bağışlayayım.
Ey kullarım! Bana zarar verecek herhangi bir zarar veremezsiniz. Aynı şekilde fayda verecek bir iyilik de yapamazsınız.
Ey kullarım! Eğer sizin baştan sona hepiniz insanlarınız, cinleriniz, en takvalı kulun hâli üzere olmuş olsanız, bu Benim mülkümden bir şeyi artırmaz. Ey Kullarım! Eğer sizin baştan sona hepiniz insanlarınız, cinleriniz, en kötü kalpli kulun hâli üzere olmuş olsanız, bu Benim mülkümden bir şeyi eksiltmez.
Ey kullarım! Eğer sizin baştan sona hepiniz insanlarınız, cinleriniz bir hâl üzere olup, Benden bir şeyi isteseler, Ben de hepinizin istediğini versem, bunun Benim mülkümden eksilteceği, bir iğnenin denize sokulup çıkarılması durumunda alacağı sudan fazla değildir.
Ey kullarım! Bunlar ancak sizin amelleriniz olup, sizin (hesabınıza) sayıyorum sonra da size karşılığını vereceğim. Dolayısıyla her kim bir hayır görürse Allah’a hamd etsin. Kim de bundan başkasını görürse ancak kendi nefsini kınasın.”[1]
Hadiste geçen: “Denize sokulup çıkarılması kadar iğnenin alacağı sudan fazla değildir” sözü hakkında alimler şöyle derler: “Buradaki açıklama, anlatmaya, ifade edip fehm ettirmeye yönelik bir açıklamadır. Yani asıl olarak sudan hiçbir şeyin azalmayacağı manasındadır. Başka bir hadiste buyurulduğu gibi: “Allah’ın eli cömerttir. Vermek ondan bir şeyi eksiltmez.” Çünkü Allah-u Azze ve Celle katında olana eksiklik gelmez. Eksiklik ancak sınırlı ve geçici olana gelir. Yüce Allah’ın vermesi onun ihsan ve rahmetindendir. Nitekim bu ikisi Allah’ın ezeli iki sıfatı olup, bunlara asla eksiklik gelmez.
İğnenin denizden aldığı ile misal verilmesi, bu misal ile verilende eksilme olayının hissedilmeyecek derecede olması dolayısıyladır. Hedef ise, görülen ile mukayese etmek meselenin zihinlerde anlaşılmasını sağlamaktır. Nitekim deniz, gözle görülen şeylerin en büyük ve geniş olanlarından birisidir. İğne ise en küçük olanlarındandır. Aynı şekilde iğnenin madeni, denize daldırılınca suyu tutmaz.” Allah (c.c.) en iyisini bilendir.
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Müslim (2577).
Kibrin Haram Olması
45) Said El-Hudri’den ve Ebû Hüreyre (r.huma)’dan rivayetle ikisi şöyle dediler. Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“İzzet (şeref) Allah’ın izarıdır, kibriya, büyüklük de O’nun ridasıdır. (Allah-u Azze ve Celle buyurdu ki): “Her kim Benimle tartışmaya girerse ona azap ederim.”[1]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Müslim: (2620). Yüce Allah'ın "İzzet Allah'ın izarıdır, Kibriya ise O'nun ridası..." ile ilgili kavli hakkında ilim adamları şöyle dediler: "Hadisle geçen "izaruhû" ve "Ridauhu" kelimelerindeki (hu) zamirleri Allah'a râcidir. Ve hadisin sonunda Allah-u Teâlâ buyurdu ki" olacak.
Hadiste geçen: "Her kim Benimle tartışacak olursa ona azap veririm" kavli.hakkında ise şöyle demişlerdir: "Benimle tartışırsa yani bu konular (yücelik, kibir (büyüklenme) vs...)'da tartışmaya girip bunları kendi ahlâkından sayarsa, işte o kimse bu hadisteki ortaklar kapsamında olmuş olur. Bu da kibrin apaçık haram olduğunu gösteren şiddet belirten bir tehdittir. Hadiste geçen: "İzarım, ridam" gibi isimler mecaz olup güzel bir istiare sanatı mevcuttur. Tıpkı Arapların bir kimse hakkında: "Zühd onun gömleği, takva da kaftanıdır" dedikleri gibi. Bununla o kimsenin elbisesi kast edilmez. Bilakis o insanın sıfatı kast edilir. Allah en iyisini bilendir.
Sözünde Durmamanın Haram Olması
46) Abdullah bin Ömer (r.huma)’dan gelen rivayette Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdular:
“(Aldatıp) sözünde durmayan kimseye kıyamet gününde bir sancak dikilir ve: “Bu, filan oğlu filancanın cayıp sözünde durmamasıdır.” denilir.[1]
Müslim de (1735) şöyle rivayet etmiştir:
“Allahu Teâlâ kıyamet günü insanların gelmiş ve geçmişlerini topladığı zaman, her sahtekar sözünde durmayanın sancağı çekilir ve: “Bu filan oğlu filancanın sözünde durmayışıdır” denilir.”
Müslim’de gelen bir rivayet lafzı ise şöyledir:
“Şüphesiz sözünde durmayıp cayan kimseye kıyamet günü bir sancak çekilir ve: “Dikkat edin! Ben filancanın sözünde durmayışı, filancanın sahtekarlığıdır.” denilir.”
Hadiste geçen “sancağın çekilmesi” kavli; kıyamet gününde sözünde durmayana çekilip, başka insanlar o kimsenin sahtekar ve düzenbaz olduğunu görsünler diye belirtmiştir. Allah en iyisini bilir.
47) Abdullah bin Mes’ud (r.a.)’dan rivayete göre Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Her aldatıcı, sözünde durmayan kimsenin kıyamet günü bir sancağı bulunur.” Bu filancanın sahtekarlığıdır.” denilir.”[2]
Yine Müslim’de geçen lafız şöyledir:
“Her sözünde durmayan sahtekarın kıyamet günü bir sancağı bulunur ve onunla tanınıp bilinir.” Bu filancanın sahtekarlığıdır” denilir.”
48) Ebû Hüreyre (r.a.) dan rivayetle Nebî (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Allahu Teâlâ kıyamet günü üç kimsenin hasmıyım diye buyurdu. Bunlar: Benim için verip sonra da sözünde durmayan, hürü köle diye satıp parasını yiyen ve bir işçiyi çalıştırdıktan sonra ücretini vermeyen kemselerdir.”[3]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Müttefekun aleyh. Lafız Buhârî’ye aittir (6178).
[2] Müttefekun aleyh. Lafız Müslim’e aittir (1736). Buhârî'de (3187-3186) rivayet etmiştir.
[3] Buhârî (2270).
Riyanın Haram Olması
51) Süleyman bin Yesar’dan rivayetle, şöyle dedi:
Ebû Hüreyre (r.a.)’ın çevresindeki cemaat dağıldı sonra Şam (Suriye) bölgesinden bir kişi öne geçerek:
“Ey Şeyh! Resûlullah (s.a.s.)’den duyduğun bir hadisi bana anlat.” dedi. Ebû Hüreyre (r.a.) da: “Evet, Resûlullah’tan (s.a.s.) duyduğuma göre O şöyle buyurdu:
“Kıyamet gününde kendisi hakkında hüküm verilecek ilk kişi, şehid edilerek ölmüş olan kimsedir. Getirilir, kendisine nimetler anlatılır, o da bu nimetleri bilmiş olur. Allahu Teâlâ:
“Sen bu nimetler için ne yaptın?” diye sorar. O da:
“Senin yolunda şehid olana dek savaştım” der. Allahu Teâlâ’da:
“Yalan söylüyorsun. Sen hakkında: “Bu adam çok cesaretlidir” desinler diye savaştın, nitekim hakkında da böyle denildi” diye buyurur.
Sonra Allah emir buyurur, adam yüz üstü süründürülerek cehenneme atılır.
Yine ilim öğrenmiş ve okutup öğretmiş ve Kur’ân okumuş bir adam ilk hesaba çekilenlerdendir. O adamda getirilir. Allahu Teâlâ ona nimetlerini tanıtır, o da bunları tanır. Yüce Allah:
“Bunlar için ne yaptın?” diye sorar. O adam da:
“İlim öğrendim ve öğrettim, Senin için de Kur’ân okudum” der. Allahu Teâlâ:
“Yalan söylüyorsun. Sen ilmi, sana alim desinler diye öğrendin, Kur’ân'ı da: “Şu adam çokça Kur’ân okur.” desinler diye okudun. Nitekim öyle de denildi” diye buyurur ve emredip adam yüzü üstü sürüklenerek cehenneme atılır.
Yine dünyadayken kendisine Allah’ın (c.c.) çokça geniş rızk vermiş olduğu, her çeşit maldan lütfettiği bir adam getirilir. Allah-u Azze ve Celle ona nimetlerini tanıtır ve o da tanır. Allahu Teâlâ:
“Bunlar için ne amel işledin?” diye buyurur. Adam da:
“Senin infak edilmesini sevdiğin yollardan hiç birisini eksik etmeden infakta bulundum” der. Allahu Teâlâ da:
“Yalan söylüyorsun. Sen, hakkında: “Bu adam cömerttir” desinler diye infak ettin. Nitekim öyle de denildi.” diye buyurur. Sonra Allah emir buyurur ve adam yüz üstü sürüklenerek cehenneme atılır.”[1]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Müslim (1605).
-
Allah’ın Rahmetinden Ümit Kesmenin Yasak Olması
53) Cündeb (r.a.)’dan rivayetle, Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyrudu:
“Bir adam “Allah’a yemin olsun ki, Allah filancayı bağışlamaz” dedi. Allahu Teâlâ da (buna) şöyle cevap verdi: “Benim falanı mağfiret etmeyeceğim üzerine yemin eden kimdir? O kimseyi bağışdım ve senin amelini de boşa çıkardım.”[1]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Müslim (2621). Hadiste geçen "Et-Teellî" yemin demektir.
Müslümanlar Arasında Dargınlık ve Düşmanlığın Yasaklanması
54) Ebû Hüreyre (r.a.) dan rivayetle, Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Cennetin kapıları Pazartesi ve Perşembe günü açılır ve Allah’a ortak koşan kimse hariç herkesin (günahı) bağışlanır, Bir de kendisiyle kardeşi (İslâm kardeşi) arasında dargınlık, düşmanlık olan da bağışlanıp (cennete) giremez. Nitekim onlara: “Barışıncaya dek onları bekleyin, barışıncaya dek onları bekleyin, barışıncaya dek onları bekleyin” denilir.”[1]
Yine Müslim’den gelen bir lafız şöyledir:
“Ameller her Pazartesi ve Perşembe günü arz olunur. Allahu Teâlâ da, kendisine ortak koşan ve kendisiyle kardeşi arasında düşmanlık bulunan kişileri hariç herkesi bağışlar. Ve şöyle buyurulur: “Onları barışıncaya kadar gözetleyin, onları barışıncaya dek gözetleyin.”
Hadiste geçen “Erkû”nun manası gözetleyin demektir.
Yine Müslim’de geçen rivayet lafzı şöyledir:
“İnsanların amelleri her Cuma günü iki defa, Pazartesi ve Perşembe günü arz edilir. Allahu Teâlâ, kendisiyle kardeşi arasında düşmanlık olan bu kimseler hariç her mü’min kulu bağışlar ve: “Düşmanlıkları bitene kadar onları gözetleyin, onları bırakın (girmesinler) diye buyurulur.”
Hadiste geçen: “Yefie” kelimesinin manası, barış ve ülfete dönüş demektir. Yani düşmanlıkların bitmesidir.
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Müslim (2565). Hadiste geçen "Eş-Şahna" kelimesinin manası: Düşmanlık ve kindarlıktır. Ve yine hadiste geçen: "Enziru hâzeyni": Barışıncaya dek onları bekleyin" demektir. Allah en iyisini bilir.
Canlı Sûretler (Resimler) Tasvir Etmenin ve Heykeller Yapmanın ve Bunları Evlerde Veya Başka Yerlerde Bulundurmanın Haram Olduğu
55) Abdullah bin Ömer (r.huma) dan rivayetle Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Şüphesiz bu sûretleri (canlı resimleri, heykelleri) yapanlar kıyamet gününde azap olunacaklardır. Onlara: “Haydi! Hayat verin bakalım yarattıklarınıza” denilecek.”[1]
Yine Buhârî (7558)’de gelen lafız şöyledir:
“Bu sûretleri yapan kimseler kıyamet gününde azaplandırılacak kimselerdir. Onlara: “Haydi! Yarattıklarınıza can verin” denilir.”
Müslim’de (2108) gelen bir rivayet lafzı şöyledir:
“Sûretler yapanlar, kıyamet gününde azap görürler. Onlara: “Haydi! Yarattıklarınıza hayat verin” denilir.”
56) Ebû Zür’a (r.a.)’dan rivayet edilmiştir: “Ebû Hüreyre (r.a.) ile beraber Medine de bir bahçeli eve girdik. Evin üst tarafında sûret (resim) yapan bir ressam gördü ve ona; Resûlullah (s.a.s.) Allahu Teâlâ’nın şöyle buyurduğunu bildirdi:
“Benim yarattığım gibi bir şeyi yaratmaya kalkışandan daha zalim kim olabilir? Bir dane veyahut bir zerre yaratsınlar (da göreyim)!” dedi.”[2]
Yine Buhârî’de (7559) gelen bir rivayet lafzı şöyledir:
“Allahu Teâlâ buyurdu ki: “Benim yarattığım gibi bir şeyi yaratmaya kalkışandan daha zalim kim vardır? Bir zerre ya da bir dane ya da bir arpa yaratsınlar bakayım!”
Müslim’in (2111) rivayet ettiği lafız da şöyledir:
“Ebû Zur’a’dan rivayet edilmiştir: “Ebû Hüreyre (r.a.) ile birlikte Mervan’ın evine girdik. Orada sûretler (resimler) görünce: “Resûlullah (s.a.s.) Allah’ın (c.c.) şöyle buyurduğunu söylediğini işittim” dedi ve devamla:
“Benim yaratmış olduğum gibi bir şeyler yaratmaya teşebbüs edenlerden daha zalim kim olabilir! (Haydi!) bir zerre ya da bir dane veyahut da bir arpa yaratsınlar göreyim.”
57) Kasım bin Muhammed’den rivayetle, mü’minlerin anası olan Aişe (r.ha) üzerinde canlı sûretler (resimler) bulunan bir minder satın almıştı. Resûlullah (s.a.s.) bunları görünce kapının eşiğinde durdu ve içeriye girmedi. (Aişe (r.ha) devamla) dedi ki: “Olaya kızdığını yüzündeki ifadesinden anladım ve:
“Ey Allah’ın Resûlü! Allah’a tevbe ediyor, Resûlünden de özür diliyorum? Bir günah mı işledim?” dedim. Resûlullah (s.a.s.) de:
“Bu yastık neyin nesi?” diye buyurdu. Ben de:
“Üzerine oturup yaslanasın diye senin için satın aldım” dedim. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.s.):
“Bu sûretleri yapanlar kıyamet gününde azap edilirler. Kendilerine: “Yarattıklarınızı diriltin” denilecek. Melekler de içinde sûret bulunan eve girmezler” diye buyurdu.”[3]
Yine Buhârî’de (3224) geçen Aişe (r.ha)’nın rivayet ettiği hadisin lafzı şöyledir: Aişe (r.ha) şöyle dedi: “Resûlullah’a (s.a.s.) üzerinde canlı resimler bulunan bir küçük yastık almıştım. Peygamber (s.a.s.) eve geldiğinde iki kapının eşiğinde durdu ve yüzü (sinirden) değişiverdi ve ben de:
“Ne oldu bir günah mı işledim? Ey Allah’ın Resûlü” dedim. Resûlullah (s.a.s.) de:
“Bilmiyor musun ki: Melekler içinde sûret bulunan eve girmezler? Ve aynı şekilde bilmiyor musun ki: Kıyamet gününde bazı canlı sûretleri yapanlar azap görecekler ve: “Yaratmış olduklarınıza can verin” diye buyurulacaktır.” dedi.
Buhârî’de (5181) gelen yine bir hadis lafzı şöyledir:
Nâfi’den, onun da Kasım bin Muhammed’den Onun da Anamız Aişe (r.ha)’dan yaptıkları rivayete göre; Nebî (s.a.s.)’ın eşi Aişe (r.ha), üzerinde canlı sûretler (resimler) bulunan bir yastık satın aldı. Bu yastığı Nebî (s.a.s.) görünce kapının ağzında bekledi ve içeriye girmedi. Ben de kızdığını yüzündeki ifadeden okumuştum. Ben:
“Ey Allah’ın Resûlü! Tevbe ediyorum, senden de özür diliyorum, günaha mı girdim?” dedim. Resûlullah (s.a.s.):
“Bu yastık neyin nesi?” diye buyurdu. Ben de:
“Oturup, yaslanman için yastığı satın aldım” dedim. Bunun üzerine:
“Muhakkak ki bu canlı resimleri yapanlar kıyamet gününde azap görecekler ve kendilerine: “Yarattıklarınızı diriltin” denilecek ve Melekler içinde sûret bulunan eve girmezler” diye buyurdu.”
Yine Buhârî’de (5957) gelen bir lafız şöyledir:
“Aişe (r.ha) üzerinde canlı resimler bulunan bir küçük yastık satın aldı. Bu yastığı Resûlullah (s.a.s.) görünce, odanın kapısının eşiğinde durdu ve içeriye girmedi. Aişe (r.ha) onun kızdığını yüzündeki ifadeden anladı ve hemen:
“Ey Allah’ın Resûlü! Allah’a tevbe ediyorum, bir günah mı işledim?” diye sordu. Resûlullah (s.a.s.) de:
“Bu yastık da neyin nesidir?” diye sordu. Aişe (r.ha):
“Oturup, yaslanman için aldım” dedi. Resûlullah’da (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Muhakkak bu sûretleri yapanlar kıyamet gününde azap olunacaklardır. Onlara: “Haydi yaratmış olduklarınızı diriltin” denilecek. Melekler içerisinde sûret bulunan eve girmezler.”
Kısaltılmış olarak Buhârî’de (7557) gelen bir hadis lafzı şöyledir:
“Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Bu sûretleri yapanlar kıyamet gününde azap görecekler. Onlara: “Yarattıklarınızı diriltin” denilecek.”
Müslim’de (96/2107) gelen rivayet lafzı şöyledir.
Kasım bin Muhammed’den rivayetle, Onun da Aişe (r.ha)’dan gelen rivayette: kendisi üzerinde sûretler bulunan bir yastık alır. Nebî (s.a.s.) bunu görünce kapının ağzında durur ve içeriye girmez. Hz. Aişe onun sinirlendiğini yüzündeki hâlinden anlamıştı. Bunun üzerine Aişe (r.ha):
“Ya Resûlallah! Allah’a tevbe ediyor, senden de özür diliyorum, bir hata mı işledim?” dedi. Resûlullah (s.a.s.) de:
“Bu yastık da ne?” diye buyurdu. Aişe (r.ha):
“Üzerine oturman ve yaslanman için, senin için satın aldım” dedi. Bunun açıklamasından sonra Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Şüphesiz bu sûretleri yapan kimseler kıyamet gününde azap göreceklerdir. Onlara: “Yarattıklarınızı diriltin bakalım” denilecek.” Sonra da şöyle buyurdu: “Melekler içinde canlı resim bulunan eve girmezler.”
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Müttefekun aleyh. Lafız Buhârî'ye aittir (5961).
[2] Müttefekun aleyh. Hadisin lafzı Buhârî'ye aittir (5953).
[3] Müttefekun aleyh. Lafız Buhârî'ye aittir (2105). Hadiste geçen: "En-Nemrika" küçük yastık demektir.