www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ

FANİDUNYA NET iSLAMİ YAŞAM HAYAT TOLUM VE AİLE => İSLAMİ YAŞAM HAYAT TOLUM VE AİLE => Genel Konular => Konuyu başlatan: gurbetciyim - Ağustos 23, 2017, 11:29:44 ÖÖ

Başlık: Müslümanlık haaytımızın Neresinde
Gönderen: gurbetciyim - Ağustos 23, 2017, 11:29:44 ÖÖ
Müslümanlık haaytımızın Neresinde?

Günümüz müslümanları olarak zor bir süreçten geçiyoruz. Ehli küfrün türlü saldırılarının yanında bizler de müslüman kimliğimiz ve kalitemizden tavizler vererek, her geçen gün olmamız gereken çizgiden uzaklaşıyor ve insanların gözündeki islamiyeti zedeliyoruz.
Bu hata ve hastalığı “kısmî müslümanlık” olarak tanımlasak yanlış olmaz heralde. Çünkü dini, parçalar halinde yaşar hale geldik. Adeta imece usulü müslümanlık ortaya koymaya başladık. Haccı, zengin ve yaşlılara, tesettürü, ihtiyarlara ve kadınlara , doğru sözlü olmayı, saf insanlara … havale eder olduk. Oysa ki din bütündür ve İslâm tam bir hayat dinidir. Yani bizim islâm oluşumuz hayatımızın her noktasından okunmalıdır. Müslümanlık bunu gerektirir. Bir insan camiide , cemaatinde sergilediği mümin tavırlarını evinde , sofrasında, çarşısında, pazarında, tatilinde(!) de ortaya koyabiliyorsa, gerçek müslümanlıktan söz edebiliriz. Öbür türlü namaz kılan ama güven vermeyen, tesettürlü ama ahlakı sorgulanabilen, hafız/hafize fakat değer görmeyen müslümanlar ortaya çıkar. Ve maaelesef halimizin izahı tam da budur ! Öyle ki insanlar bizim tavırlarımıza bakıp islama hayran olacak yerde, kendi durumlarını bizden üstün görür oldu. Bu durumdan sadece çağı , teknolojiyi ve bozulmuş düzeni sorumlu tutarak kurtulabileceğimizi sanmıyorum. Çünkü müslüman çağın gözüyle islama bakmaz, islamın gözüyle çağa bakar. Bundan dolayı islamın gözüyle çağa bakarak, bahaneler bulmak yerine , çabalayıp, gayret edip ve birbirimize destek verip, bu çağda da her yönden yaşanabilecek en güzel mümin hayatını yaşamalıyız. Yani masum bir insanı öldürmeyi müminliğimize yakıştırmadığımız gibi namahreme bakmayı, hayasız olmayı (erkek veya kadın ) yalan konuşmayı, gıybet etmeyi, haram ve şüpheli şeyleri yemeyi de müminliğimize yakıştırmamalıyız.Hakiki mümin çizgimizi şu veya bu görüşe göre değil Kuran ve sünnete göre belirlemeli bu ölçüleri kendilerine esas edinmiş müminlerden yardım ve tavsiye almalıyız. Ve faize bile cevaz verilen bu dönemde, “fetvacı” müslümanlıktan kurtulup ” Başkaları fetva verse de, sen fetvayı kalbine sor.” (Dârimî , Buyû, 2) hadisi şerifini kendimize ilke edinmeliyiz.

Velhasıl, her ne kadar müslümanlık ramazan eğlencelerine(!) ve kandillere indirgense de, hakiki müslümanlık için gayret etmek abartı, ayrıntı görülse de, tesettür bir bez parçası haline gelse de , doğru sözlü olmak saflık olarak anlaşılsa da, hayalı olmak hor görülse de , yani din bu zamanda garip kalsa da; bizler bu çağda da Ömer(r.a), Osman (r.a), Musab(r.a), Aişe (r.a), Asiye (r.a) , Hatice(r.a) … müslümanlığıyla yaşamak için çaba sarfetmeli, birbirimize hakkı ve sabrı tavsiye etmeliyiz .Sonunda çabamıza rağmen büyük işler yapamasakta “Müminin niyeti amelinden hayırlıdır. ” diyen Peygamber efendimizin( sallahu aleyhi ve sellem) sözüyle teskin olmalıyız.