Gönderen Konu: Böyle Bir Dostum Olsun Dünya Ahiret Benim Olsun  (Okunma sayısı 703 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

anadolu

  • Ziyaretçi
Böyle Bir Dostum Olsun Dünya Ahiret Benim Olsun
« : Nisan 13, 2017, 12:53:40 ÖS »
Böyle Bir Dostum Olsun Dünya Ahiret Benim Olsun

İnsanoğlu muazzam bir donanımla yaratılmıştır. Küçük bir pıhtıdan cenin haline gelir, henüz dünyaya gelmeden ilahi bir kudret tarafından dünyaya hazır hale getiriliriz. Ve hazırlık tamamlanınca da, o sonsuz kudret tarafından Adem misali tanıştırılırız bu dünyayla. O anda başlar sıradaki ademin hikâyesi. Kendi tercihi olmadan verilen ilk ve son karardır bu.

Dünyayla tanışıklığımız başladığı andan itibaren öğretileri kaydetmeye başlarız. Uygulamalarımız, inançlarımız ve ufkumuz çevremizdekileri taklitten öteye gitmez. Ta ki idrak ve düşünce irademiz, taklitlerin yetersizliğini fark edinceye kadar. Bundan sonra hayatımız tercihlerimizden, tercihlerimiz de düşüncelerimizden güç alarak adeta bir film çarkını çalıştırır ve o çarka kaydedilen film kendi hikâyemizden başkası değildir.

Çoğumuzun hikâyesi aynı başlar; çocukken her beğendiğimiz oyuncağı alamayız ve mecburen birini diğerine tercih ederiz; okula başlarız çantamızı, ayakkabımızı hatta arkadaşlarımızı seçeriz; biraz daha büyür gideceğimiz liseyi, üniversiteyi seçeriz, okuyacağımız bölümü seçeriz; tecrübelerimiz arttıkça dostlarımızı seçeriz, yaşayacağımız il tercihlerimizi, icra edeceğimiz iş tercihimizi, eş tercihimizi, ev tercihimizi, kısacası yaşam tercihlerimizi yaparız durmaksızın.

Hikâyelerimizi farklı kılan tercihlerimizin farklılığı, tercihlerimizi farklı kılan kaynaklarımızın farklılığıdır. Peki biz bu tercihleri yaparken çarklarımız hangi kaynaktan güç alır? Kime göre, neye göre yön bulur bu tercihler? Ailemize, arkadaşlarımıza, düşüncemize, inancımıza, önceden yaşadıklarımıza göre mi? Yoksa her birimize gelecekten sahneler gösterilerek “bunu tercih edersen böyle olacak, diğerini tercih edersen şöyle” mi denir? Elbette hayır.

Birçoğumuz tercihlerde bulunurken bize bahşedilmiş olan akıl ve duygular sayesinde isteklerimizi ve yapabilitelerimizi ölçer, bir(kaç) bilene danışır, bizi yakından tanıyanlardan nasihat isteriz. Bunu yaparken de çoğu zaman başlı başına bizi biz yapana danışmayı unuturuz. Hâlbuki yaratıcımız daha soracağımız soruları sormadan onları cevaplamış, tercihlerimize nasıl yön vermemiz gerektiğini bizlere söylemişti.

Peygamber Efendimiz aleyhisselam buyuruyor ki: “Kişi dostunun dini üzeredir. Öyleyse her biriniz, kiminle dostluk kuracağına dikkat etsin.”1

Şimdi hepimiz bir dost hayal edelim; bizi dünyalık meşgalemizle meşgulken bile Allah’a yöneltecek, her daim doğruları söyleyen, bizi yalnız bırakmayacak, hasta olduğumuzda şifa bulacak, dertli olduğumuzda derman olacak, darda olduğumuzda bolluğa çıkartacak, yanlış yaptığımızda kızacak, arada bir müjdeli haberlerle gönlümüzü alacak, gereğinden fazla cesur veya küstahça davrandığımız zamanlarda gözümüzü korkutacak, kararsız kaldığımız doğru yönü bulduracak, adaletine ve inisiyatifine canı gönülden inandığımız, dünya ahiret beraberliğine güvendiğimiz bir dost, cehenneme gönderilmemize izin vermeyecek bir dost, herkese nasip olmayacak bir dost...

Hayal edebildiniz mi? Cevap ‘evet’ ise helal olsun kardeşim, ben bile bu yazıları yazarken ne yazdığımı bilmesem “ne saçmalıyorum acaba?” derdim kendi kendime. Hani demiş ya atalarımız “Bin bilsen de bir bilene danış” diye, orada söylenen bin bildiğimizden daha iyi bilen kişinin dostunuz olduğunu düşünsenize. Anlamazsak diye daha iyi anlayacağımız şekilde anlatacak kadar da düşünceli olsun bir de… İşte mükemmel dost profili! Var mı ki sahip olalım böyle bir dosta diye geçiyor akıllarımızdan belki. Ama var!

Önce tanışacak, konuşmaya başlayacağız. Konuştukça anlaşmaya başlayacağız. Arkadaş olacağız, sık sık görüşeceğiz, sonra sırlaşacağız. İçimizi açtıkça birbirimizde yeni cevherler fark edip bağlanacağız. Haliyle hâlleneceğiz. İşte o vakit mükemmel dost bizim dostumuz olacak. Siz Furkan deyin adına, onlar Mev’ize, ben Kur’an… İsmini nasıl zikredersek edelim, fark etmez. Hasta Şifa diye tanır, aciz Mecid diye… Her birininki özünde aynı ama ismi farklı mükemmel dost…

Öyle ki bu dostu bize gönderen Rabbimiz bize geçmişten ders alalım diye bizden öncekilerin yaşanmışlıklarını anlattığını “Sana bu Kur’an’ı vahyetmekle biz kıssaların en güzelini anlatıyoruz. Gerçek şu ki, daha önce kimsenin haberi yoktu.”2;

Anlamazsak diye bir de bizim dilimizden konuşturulduğunu “Muhakkak ki biz onu anlayasın diye Arapça bir kitap olarak indirdik.”3;

Dostları için doğru yolu gösterdiğini ve müjdeleyici olduğunu “İman edenlere sebat kazandırsın, Müslümanlara rehber ve müjde olsun diye Rabbin tarafından bir gerçek olmak üzere Kur’an’ı, Ruhül Kudüs’ün indirdiğini söyle.”3 ve daha nice ayetleriyle bizlere haber vermiştir.

Ayrıca Peygamber Efendimiz de bu dostun şefaatinin bizi cennete götüreceğini; “Kur’an; şefaat edici ve şefaati kabul edilen, söyledikleri doğrulanan bir savunmacıdır. Kur’an’ı önüne koyan kimseyi Kur’an cennete götürür. Kur’an’ı arkasında bırakan kimseyi ise cehenneme sürükler.”4.

Asla yanıltmayacağını; “Bilin ki bu Kur’an’ın bir ucu Allah’ın elinde, diğer ucu da sizin elinizdedir. Ona sımsıkı tutunun. Bunu yaptığınız takdirde asla sapmaz ve helak olmazsınız.”5,

Bu dostluğun en büyük zenginlik olduğunu; “Kur’an öyle bir zenginliktir ki, artık onun ötesinde bir fakirlik ve onun dışında bir zenginlik yoktur.”6 hadisleriyle bizlere müjdelemiştir. Artık bize de “böyle bir dostum olsun, dünya ahiret benim olsun” demek kalıyor. Dost’la kalalım inşallah.

------------------------------------------------------------------------------------

1- Ebu Davud, Edeb, 19, Tirmizi, Zühd, 45

2- 12/3,

3- 12/2; 16/102

4- İbni Hibban-Sahih,

5- Müsned-i Şihab-Kuzai

Ebrar Denizler

 


* BENZER KONULAR

Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:42:28 ÖS]


Kaza ve Kadere İmanın Keyfiyeti Üzerine Notlar Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:36:50 ÖS]


İnsan Hakları, Kadın-Erkek Eşitliği ve Adalet Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:31:26 ÖS]


PCLOUD ÜCRETSİZ ÖMÜR BOYU DİLEDİĞİNİZ KADAR DEPOLAMA ALANINA SAHİP OLMAK Gönderen: andrewmemut
[Nisan 26, 2024, 05:30:06 ÖS]


İnsan ve Dua Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 07:59:29 ÖÖ]


İman Etmeyenler Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 07:33:17 ÖÖ]


Sorumluluk Bilinci Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 06:57:24 ÖÖ]


Resulü Müctebâ Efendimiz (S.A.V.): “10 Haslet Vardır Ki Helak Olma Sebebidir Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 06:43:20 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41