Gönderen Konu: Peygamberimizin Talim ve Terbiye Metodu 1  (Okunma sayısı 395 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Peygamberimizin Talim ve Terbiye Metodu 1
« : Kasım 12, 2018, 09:40:09 ÖÖ »
Peygamberimizin Talim ve Terbiye Metodu  1

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi vesellem halka şeklinde oturmuş bir sahabe topluluğunun yanına geldi.

- Niçin böyle oturuyorsunuz? Diye sordu. Ashab-ı Kiram hazeratı:

- Bize, başta İslam olmak üzere pek çok nimetler veren Allah’ı zikretmek için bir araya geldik, diye cevap verdiler. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem tekrar:

- Siz gerçekten sadece Allah’ ı zikretmek için mi toplandınız? diye tekrar sorduğunda Sahabîler yine:

- Vallahi sadece bu maksatla bir araya geldik, diye yemin ettiler. Bunun üzerine Hz. Peygamber:

- Israrla sormamın sebebi sizi itham etmek değildi. Cebrail bana: “Allah’ın sizlerle meleklerine karşı iftihar ettiğini haber verince ben de sizin tam olarak ne ile meşgul olduğunuzu anlamak istedim.” buyurdular. (Müslim, Zikir, 2701)

Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi vesellem, insanlığa Hak dini ve selamet yolunu öğretmek için gönderildi. Bu vazifesini yaparken de insanların yaratılışına çok uygun olan metotları uyguladı. Bu metodlar İslam davetçisi ve eğitimcileri için en güzel örnek olduğu için öğrenilmesi ve uygulanması gereken metotlardır.

Yukarıdaki örnekte Peygamber efendimizin eğitim ve terbiye metoduna dair güzel bir örnek görüyoruz. Allah Rasulü aleyhisselatu vesselam, ashabına Allah'ı zikretmeyi talim buyurmuştu. Birçok hadis-i şeriflerde zikrullahın en büyük ibadet olduğunu bildirmişti.

Onları zikrederken görünce çok güzel bir müjde vererek yaptıkları amelde şevkli olmalarına destek oldu. Buradan da eğitimcinin daima müjdelerle vererek teşvik edici olmasının önemini anlıyoruz.

İnsanlar, yaratılış olarak tembelliğe, ihmalkarlığa, peşin zevk veren şeylerle zaman öldürmeye, dünya işlerine, kendisini ilgilendirmeyen boş dedikodu ve malayani konuları merak etmeye ve daha birçok kusurlara meyillidir. Bütün bu nefsani arzulardan sıyrılıp vazifesine bakmak, ebedi alemde ona fayda sağlayacak olan sâlih amellerle meşgul olmak insanoğluna zor gelir. Bu sebeple insan talim ve terbiyeye muhtaçtır.

Öte yandan insanoğlu bu muhtaçlığını kabule yanaşmaz. Ekseriyetle insanoğlu kendini beğenir, bir ikazla karşılaştığı zaman hoşuna gitmez, başıboş olmak ister, nasihatlerin değerini bilmez, haklı sözler karşısında direnmeye eğilimlidir. Bu sebeple insanı terbiye ederken onun asi ve inatçı damarını kışkırtmamak gerekir. Bunun için de eğitimcinin son derece hassas davranması gerekmektedir.

Rasulullah sallallahu aleyhi vesellemin eğitim konusundaki sünnetine baktığımız zaman bunu çok güzel bir şekilde görüyoruz. Allah Resulü aleyhisselatu vesselam insanlara hem İslam'ı bir bütün olarak, hiçbir şeyi gizlemeden ve eksik bırakmadan öğretti ve emretti. Hem de bunu gayet yumuşak bir üslupla, sevdirerek, müjdeleyerek yaptı.

Müjdeleyin Nefret Ettirmeyin

Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem, bilhassa ashabının zor günler geçirdiği dönemlerde onları şevklendirmek için müjdeler verirdi. Buna en iyi örneği Hendek harbindeki hadiselerde görüyoruz.

Hendek savaşının diğer ismi Ahzab savaşıdır. Hicretin 5. yılıydı. Mekkeli müşriklerle Bedir ve Uhud savaşları yapılmıştı. İhanetleri sebebiyle Medine’den sürgün edilen Beni Nadr Yahudileri de Hayber kalesine yerleşmişlerdi ve bu kesimlerin hepsi Müslümanlara karşı kin besliyorlardı. İşte bu Yahudiler, çeşitli Arap kabilelerine elçiler göndererek Medine’de gün geçtikçe güçlenen Müslümanlara karşı toplu olarak saldırıp İslam'ı ortadan kaldırmak için bir ordu kurmayı teklif ettiler. İşte bu sebeple Kur'an-ı Kerim’de bu savaşa “kabileler topluluğu” anlamına gelen Ahzab ismi verildi.

O devir için oldukça büyük bir ordu topladılar. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem ashabı ile istişare ederek nasıl bir taktik izlemek gerektiğine dair fikirlerini sordu. Allah Resulü, istişare sırasında kavmin ileri gelenlerinin yanı sıra, gençlerin ve hatta garip kişilerin bile fikrine değer verirdi. Nitekim Hz. Selman-ı Farisi radıyallahu anhu, Arap olmayan, yabancı kökenli bir azadlı köle idi. Buna rağmen onun görüşünü de saygı ile dinledi ve uygun gördü. Onun fikriyle Medine etrafına bir hendek kazılması fikri benimsendi.

O sıralarda havalar soğuktu, kıtlık vardı. Öyle ki ashab-ı kiramdan birçoğu açlıktan karınlarına taş bağlıyordu. Peygamber efendimiz de onlara, kendi karnına ki taş bağladığını gösteriyordu. Üstelik o da ashabıyla birlikte kazıyor ve toprak taşıyordu. Bir yandan da ashabını şevke getirmek için neşide, yani marş söylüyordu. Neşidenin nakaratı da şöyleydi:

“Allahümme, lâ ayşe illâ ayşel-âhireh
Fağfiril-ensâra ve-muhâcireh!”

Manası:

“Allahım, asıl hayat âhiret hayatıdır, başka hayat yoktur;
Ensarı ve muhacirleri mağfiret et, bağışla”

Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem herkesi şevke getirmek için böyle dualar ederek çalışıyordu. Bu arada ashabından hiç kimsenin kıramadığı kayaları o mucizevi bir şekilde paramparça ediyordu. Bu sırada da müminlere müjdeler veriyordu:

“Kayaya birinci vuruşumda bana Yemen’in fethedileceği müjdesi verildi. İkincisinde Şam ve batı taraflarının, üçüncüsünde de doğu taraflarının müjdesi verildi,” buyuruyordu.

Hz. Câbir radıyallâhu anh şöyle anlatır:

Hendeğin kazıldığı günlerdi.

“Yâ Rasûlallâh! Eve gitmeme izin veriniz!” dedim. Eve varıp zevceme:

“Rasulullah sallallahu aleyhi veselleme ikram etmek için evde yiyecek bir şey var mı?” diye sordum. Zevcem:

“Biraz arpa ile bir de oğlak var.” dedi.

Oğlağı kestim, etini tencereye koydum. Arpayı da öğüttüm zevcem ekmek pişirmeye başladı. Et tencerede kaynamakta iken Rasûlullâh sallâllâhu aleyhi ve sellem’e gittim:

“Ey Allâh’ın Rasûlü! Birazcık yemeğim var, birkaç kişiyle beraber bize yemeğe buyurun.” dedim.

Rasûl-i Ekrem Efendimiz:

“Yemek ne kadar?” diye sordu. Ben de olanı söyledim. Bunun üzerine:

“Hem çok hem de güzel. Hanımına söyle, ben gelinceye kadar tencereyi ateşten indirmesin, ekmeği de fırından çıkarmasın!” buyurdu. Sonra ashâbına:

“Ey Hendek ehli! Câbir bize ziyâfet hazırlamış, haydi buyrun!” diye yüksek sesle nidâ etti. Oradakiler hep birlikte kalktılar. Ben telâşla zevcemin yanına koşup:

“Vay başımıza gelenler! Peygamberimiz, yanında Muhâcirler, Ensâr ve berâberlerindekilerle geliyor.” dedim.

Hanımım ise:

“Allâh Rasûlü sana ne kadar yemeğimiz olduğunu sordu mu?” dedi.

Ben:

“Evet.” dedim. Bunun üzerine:

“O hâlde telaç etme, Rasulullah aleyhisselatu vesselam senden daha iyi bilir.” dedi.

Bir müddet sonra geldiklerinde, Rasûl-i Ekrem Efendimiz sahâbîlerine:

“Birbirinizi sıkıştırmadan giriniz!” buyurdu.

Ashabı kiram onar kişilik gruplar halinde eve girdiler. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem ekmeği koparıyor, üzerine et koyuyor ve her defâsında tencereyi ve fırını kapatıyor, ondan aldığını ashâbına veriyordu. Yiyenler kalkıp gidiyor, yerine yenileri geliyordu. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem her sefer aynı şekilde yemek veriyordu.

Sırayla gelip yemek yiyenlerin sayısı bine ulaştı. Rasulullah hepsi doyuncaya kadar, ekmeği koparıp üzerine et koymaya devâm etti. Ama yemek bitmedi, hatta bir miktar yiyecek de arttı. Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem, zevceme dönerek:

“Bunu ye, komşularına da ikrâm et, çünkü açlık insanları perişan etti!” buyurdu. (Buhârî, Meğâzî, 29; Müslim, Eşribe, 141; Vâkıdî, II, 452)

Rasûlullâh sallallahu aleyhi vesellem, böyle bir mucize ile o zor günlerde ashabının gönüllerini pekiştiriyordu. Daima onlara müjdeler vererek sabır ve sebatlarını kuvvetlendiriyordu.

Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem, bir yere muallimler gönderdiği zaman onlara da aynı şekilde davranmaları için nasihat ederdi. Hz. Muaz ile beraberinde gönderdiği Ebû Mûsa el-Eşarî radıyallahu anh'ı Yemen taraflarına vazifelendirdiği zaman, onları uğurlarken son tavsiyesi şu oldu:

“Müjdeleyin, nefret ettirmeyin; kolaylaştırın, zorlaştırmayın.” (Buhârî, İlim 12, Cihad 164; Müslim, Eşribe 70-71)

Hadis-i şerifin son kısmında bazı kaynaklarda “…Birbirinizle anlaşın, iyi geçinin, ihtilâfa düşmeyin!” ziyadesi de mevcuttur.

Alıştırma Yoluyla Öğretirdi

Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem, insanları ümitsizliğe düşürmez, gözlerini korkutacak şekilde işi zorlaştırmazdı. Bunun için Allah'ın emir ve hükümlerini tedrici bir şekilde yani alıştırarak öğretirdi. O öncelikle insanların kolay kabul edeceği şeylerden başlardı.

Henüz yeni Müslüman olmuş bir kişiye zoruna gidecek ve karşı çıkacağı şeyleri teklif ederek nefret ettirmezdi. Muallimlerine de böyle yapmalarını tavsiye ederdi.

Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem Yemen'e gönderdiği Muaz bin Cebel’e şu tavsiyelerde bulunmuştur:

“Sen Ehl-i Kitap bir kavmin yanına gidiyorsun. Onları, bir olan Allah'a iman ve benim de Allah'ı Resulü olduğuma şehâdet etmeye dâvet et. Eğer bunu kabul ederlerse, onlara, Allah'ın her gün ve gecede beş vakit namazı farz kıldığını bildir.

Eğer bunu da kabul ederlerse, Allah'ın kendilerine, zenginlerden alınıp fakirlere verilecek zekâtı farz kıldığını bildir. Eğer, bunu kabul ederlerse, sakın mallarının en kıymetlilerini alma!

Mazlumun duâsından sakın! Çünkü bu duâ ile Allah Taâlâ arasında bir perde yoktur." (Buhâri, Mezalim 9; Cihad 180; Meğazi 60; Müslim, İman 29; Ebu Davud, Zekat 5; Nesâî, Zekat 1, 46; Tirmizî, Birr 68; İbn Mâce, Zekâ 1)

Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem, kendisi de Allah'ın emirlerini öğretip tatbik ederken aynı hususlara dikkat ederdi. İçkinin yasaklanması gibi konularda ilgili ayetler tedrici bir şekilde inmiş, insanların yavaş yavaş bu kötülükten uzaklaşması sağlanmıştı.

Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem, muhatabının seviyesine göre tavsiyelerde bulunurdu. Henüz yeni iman etmiş kişilere beş vakit namazı ve İslam’ın şartlarını emrederdi. İmandaki derecesine güvendiği kişilere ise gece namazını ve başka nafile ibadetleri de tavsiye ederdi.

Hz. Ömer’in oğlu Abdullah İbni Ömer radıyallahu anhuma, gençliğinde bir rü’yâ görmüştü. Rü’yâsında ipek bir kumaş parçasının üzerine binerek uçuyor, cennetteki istediği yerlere konuyordu. Bu sırada birileri onu Cehenneme götürmek istedi. Hemen karşısına bir melek çıkıp, “Korkma!” dedi. Sonra alıp tekrar Cennete götürdü.

Hz. Abdullah ibni Ömer bu rüyayı, Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin zevcelerinden olan, ablası Hz. Hafsa’ya anlattı. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bunu duyunca:

"Abdullah ne iyi adam! Keşke bir de gece namazı kılsa!" buyurdu.

O günden sonra Hz. Abdullah geceleri pek az uyurdu. (Buhârî, Teheccüd 2, 21, Fezâilü's-sahâbe, 19, Ta`bîr 25, 36; Müslim, Fezâilü's-sahâbe 139, 140)

Hayrünnisa Yılmaz.

 


* BENZER KONULAR

Sana sığınırız Ya Rabbi! Gönderen: melek
[Bugün, 06:33:30 ÖS]


Kabirdeki Kişi Tekrar Dünyaya Gelse Sizce Ne İle Uğraşır Ne Yapardı Gönderen: melek
[Bugün, 06:19:41 ÖS]


Fitne Adam Öldürmekten Daha Kötüdür Gönderen: melek
[Bugün, 06:14:32 ÖS]


En Kötü Körlük İdrak Körlüğüdür Gönderen: melek
[Bugün, 06:10:00 ÖS]


Kıyametten Sonra Mezarından İlk Diriltilecek Olanlar Gönderen: melek
[Bugün, 06:05:30 ÖS]


Abdullah Akbulak - Dertli Yol 320 kbps + Wav Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 05:45:18 ÖS]


Cemaat Anlayışımızı Mümin Sorumluluklarımızı Gözden Geçirelim Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:44:31 ÖÖ]


Müslüman Gençlere Zikir Bildirisi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:27:36 ÖÖ]


Kıskanmak ve Muş Gibi Yapmak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:20:23 ÖÖ]


Dinine Tarihine Kültürüne Bağlı Gençler Yetiştirmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:13:57 ÖÖ]


Meyyit – Ölü - Ziyârete Gelenleri Tanır Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:07:16 ÖÖ]


Abdullah Akbulak - Zakirin Gözyaşı 2001 - 320 Kbps - Wav Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:37:43 ÖÖ]


Abdullah Akbulak - Sensiz Ağlar 2003 - 320 Kbps - WaV Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:13 ÖÖ]


Rabbin Gazabını söndüren kulunu Rabbine Sevdiren Gönderen: türkiyem
[Dün, 09:20:31 ÖÖ]


Her Kötülüğün Tek İlacı Gönderen: türkiyem
[Dün, 09:05:08 ÖÖ]


Hepimizin Kaçınılmza Sonu Ölüm Gönderen: türkiyem
[Dün, 08:58:13 ÖÖ]


Allahin Cennet Ehli İçin Hazırladığı Nimetler Gönderen: türkiyem
[Dün, 08:54:31 ÖÖ]


Cehennem Ateşi Gönderen: türkiyem
[Dün, 08:50:55 ÖÖ]


Kur'an ve Hadisler Çerçevesinde Din Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:34:28 ÖÖ]


Duanın Fazileti ve Vakti Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:16:55 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42