Kulluk, İtaat ve İbâdet
Bismillahirrahmanirrahim
Allah’a hamdolsun. Resulüne, alina ve ashabına, salat olsun. Ve bütün mü’minlere selam olsun.
Rabbimiz Zariyat süresi 56. Ayetinde şöyle buyuruyor; “Ben cinleri ve insanları ancak bana (ibadet ve itaatle) kulluk etsinler diye yarattım.” Demek ki yaratılışımızın gayesi, Rabbimize ibadet ve itaatle kulluk etmektir.
Zümer süresi 14. Ayette de şöyle buyuruluyor;
De ki: “Ben, dinimi Allah’a halis kılarak (ihlaslı olarak) yalnız O’na kulluk ederim.” Bu iki ayeti yanı, Zariyat 56. Ayeti ile, Zümer 14. Ayetine baktığımızda, burada çok ince bir nokta var. Allah’a has kılarak yalnız katkısız bir kulluk, itaat, ve tam bir teslimiyet ile kul olmamız emrediliyor. O zaman bizler ister fert olalım, isterse cemaat/cemiyet olalım, nerede ve ne şartta olursak olalım, ne pahasına olursa olsun, Rabbimizin bize biçtiği kulluk rolünü, bizden istendiği şekli ile tavizsiz, ayetlerde belirttiği gibi yaşamamız lazım. Yoksa önemsemeyip dikkat etmezsek piyasada çok sahte ilahlar var. Hayat boşluk kabul etmez, illa bu ilahlardan birine kayma eğilimi olabilir ve bundan dolayı Rabbimiz Zümer/14 te; De ki: “Ben, dinimi Allah’a halis kılarak (ihlaslı olarak) yalnız O’na kulluk ederim.” diye bizim söylememizi emrediyor.
Rabbimiz iradeyi biz kullarının eline vermiş, bakalım irademizi hangi yöne kullanacağız. Allah’a mi, kulluk yapacağız, yoksa sahte ilahlara/kullara mi, kulluk yapacağız.
Nahl süresi 36. Ayette Rabbimiz şöyle buyuruyor;
“Andolsun ki biz her ümmete: “Allah’a kulluk edin ve (Allah’ın emirlerini yapmaktan meneden ve hevâsına göre dine ait hüküm koyup tanrılık taslayan) tâğûttan kaçının.” diye tebliğde bulunan bir peygamber gönderdik. Onlardan kimine Allah (niyet ve gayretine göre) hidayet etti, kiminin hakkında da (kötü niyet ve amellerine göre) sapıklık (sıfatı) kesinlik kazandı. İşte, gezin dolaşın yeryüzünde de (peygamberleri) yalanlayanların sonu nasıl oldu bakın!” (Nahl 36)
Kulluk en yüksek bir derecedir. Ondan dolayı peygamber Efendimiz aleyhisselatu vesselam sultanlığı değil, kulluğu seçmiştir. İmanımızın tasdiki olan Kelime-i şehadeti okurken ”abduhu ve resuluhu” diyoruz. Burada çok önemli ince ve derin bir mana vardır. Çünkü ‘abd’ yanı kul kelimesi ‘resul’ kelimesinden önce geliyor, kulluğun önemine dikkat çekilmiştir.
Onun için Bizde pür dikkat kulluğumuzun farkında olmalıyız. Her an ve her adımda, her nefeste bir olan Allah’a kul, olduğumuzu bilmeliyiz.
Bakara süresi 133. Ayetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor; “Yoksa Yakub’a ölüm geldiği zaman siz orada mı idiniz? O zaman (Yakup) oğullarına: Benden sonra kime kulluk edeceksiniz? demişti. Onlar: Senin ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak’ın İlahi olan tek Allah’a kulluk edeceğiz; biz ancak O’na teslim olmuşuzdur, dediler.”
Ve yine Bakara süresinin 138. Ayetinde şöyle buyuruluyor: “Allah’ın (verdiği) rengiyle boyandık. Allah’tan daha güzel rengi kim verebilir? Biz ancak O’na kulluk ederiz (deyin)”
(Ve bizde öyle diyoruz) RABBİM Cümlemize gereği gibi kulluk etmeyi nasip etsin inşaAllah.