Gönderen Konu: RAMAZANIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ  (Okunma sayısı 330 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
RAMAZANIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
« : Haziran 11, 2018, 05:09:11 ÖÖ »
RAMAZANIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

“Ey Resûlüm! Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle davet et. Onlarla mücadeleni en güzel şekliyle yap. Gerçekten Rabbin, O, yolundan sapan kimseyi bilendir. O, hidayete ermişleri de bilendir.” (Nahil 16-125)

Bu ayet, ilmin, imanın, ihlasın ciddiyetin, sadakatin, dürüstlüğün ve hizmetin merkezine yerleşmiş harika umdeler bütünüdür. Ayette geçen Rabbinin yolu, hikmet, güzel öğüt, davet ve devamında mücadelenin en güzel şekli kavramları engin anlamlar içermekte ve mesajlar vermektedirler. Bunları anlayıp insanlara anlatmakla yükümlü olanlar, öncelikle ulemadır sonra da ümeradır. Bu kavramların her biri geniş içerikli konulardır. Burada özellikle Rabbimizin yolu en kısa ve en kapsamlı ifadesi ile Allah Teâlâ’nın kitabı Kur’an-ı Kerim’dir.

Bu kavramlardan daha çok üzerinde durulması gereken, Kur’an-ı Kerim konusu olacaktır. Ne manidardır ki, burada Rabbimizin yolunun her tür delili Kur’an-ı Kerim’dedir. Rabbimiz Allah Teâlâ bunu açıkça yine Kur’an-ı Kerim’de ifade etmiş ve meseleyi açıkça anlatmıştır. Anlaşılıp uygulamasını Müslümanların idrakine havale etmiştir.

“Ey insanlar! Gerçekten, Biz, içinde zikriniz olan; hayat ile ilgili her şeyi kapsayan bir kitabı size indirdik. Aklınızı kullanmayacak mısınız?” (Enbiya: 21/10) Bu ayet ile ne anlaşılması gerektiği açıktır. Nahl suresi yüz yirmi beşinci ayetinde ise insan ve çevresi ile ilgili her şeyin Kur’an’da mevcut olduğu düşünülünce Müslümanların neleri kaybettiği ve bunun yüzünden ne kadar zillet ve sefalete düştükleri açıkça ortadadır.

Bugün tüm İslam dünyasında sefaletin, zilletin, fitnenin ve tefrikanın hüküm sürdüğü görülmekte, bilinmekte ve yaşanmaktadır. Bu hali, İslam dünyasının inanç sisteminden kaynaklanıyorsa bırakalım sefaletin, zilletin, fitnenin ve tefrikanın girdabında bocalasın kalsınlar! Yok, eğer bunlar ârızi ise ve bunlardan kurtulma çareleri var ise tüm dünya Müslümanlarını intibaha çağırmak her müminin imanının gereği olduğu unutulmamalıdır.

Kur’an’ın, bütün gönülleri coşturacak dinamizmini, Müslümanlar kabul etmelidirler. Bunu kabul etmiyorlarsa, Müslümanları yine Kur’an ile uyarmak gerekecektir. İnanmış gönülleri hoplatacak uyarılar Kur’an-ı Kerim’de akış halindedir ve devam etmektedir; “Kabul edildikten sonra, hâlâ Allah’ın dini hakkında tartışanların delilleri, Rableri katında bâtıldır. Üzerlerine bir gazap ve onlara şiddetli bir azap vardır.” (Şura: 42/16)

Tabii Cenab-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’de ihtilafların çözüme bağlanmasını şöyle dile getirmektedir: “İhtilaf ettiğiniz herhangi bir şey hakkında hüküm Allah’a aittir. İşte bu hükmü veren Allah benim Rabbim’dir. Ben ancak O’na tevekkül ettim ve yalnız O’na sığınırım.” (Şura: 42/10) Bununla direk bağlantılı olan insanların ve cinlerin peygamberi Hazreti Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem ve Onu takip eden âdil İslam devletleri hep Rabbimiz Allah Teâlâ’nın Kitabı çerçevesinde yönetmiş ve yönetilmişlerdir.



 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42