www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ
FANİDUNYA NET iSLAMİ YAŞAM HAYAT TOLUM VE AİLE => İSLAMİ YAŞAM HAYAT TOLUM VE AİLE => İlmihal Bilgiler + islam Ansiklopedisi => Konuyu başlatan: melek - Ocak 07, 2017, 10:29:48 ÖÖ
-
Abdestin Sıhhatinin Şartları ve Sünnetleri
Abdestin doğru olabilmesi için temiz suyun, cildin her yerine temas etmesi, hayızlı ve lohusa olunmaması, abdesti bozan şeylerden uzak bulunulması ve bir de mum ve yağ gibi suyun vücuda sirayetini Önleyici şeylerin giderilmesi şarttır.
Abdestle İlgili Hükümler
Sık sakalın (sadece) dışım yıkamak farz olup konuyla ilgili ılarak verilen en doğru fetva da budur. Sakalın seyrek olması hainde ise, suyun cilde kadar sirayet ettirilmesi şarttır.
Yüzün çevresinden aşağıya doğru sarkan saçlar ile dudağın kapatıldığında içeride kalan kısmının yıkanması farz değildir. Birbirine yapışmış parmak aralarının, uzayarak parmağı kapatmış olan tırnakların altının ve tırnak altlarındaki su geçirmeyen hamur gibi şeylerin (giderilerek) yıkanması farzdır. Tırnak içinde (vb. yerlerde)ki kirler, pire ve benzeri şeylerin pislikleri suyun sirayetine mâni değildir. Dar olan yüzüğü (ileri geri) oynatmak gerekir. Ayak yarıklarını yıkamak zarar veriyorsa, suyu yarığa konulan ilacın üzerinden geçirmek yeterlidir. Saç veya sakalı tıraş ettikten sonra o mahalli yeniden yıkamak ya da meshetmek gerekmez. Tırnak kesilince ve bıyık kısaltılınca da tekrar yıkamak icab etmez.
Abdcstin Sünnetleri
Abdestin on sekiz sünneti vardır ki bunlar:
(1) Elleri bileklere kadar yıkamak,
(2) (elleri yıkamaya/ab-deste) başlarken besmele çekmek,
(3) misvak kullanmak, (misvak yoksa, yerine parmağı kullanmak),
(4) bir avuç suyla da olsa ağızı üç kere mazmaza etmek;
(5) buruna üç kere su çekmek (istin-şak);
(6) oruçlu olmayanların ağıza ve buruna suyu fazla fazla çekmeleri,
(7) bir avuç suyu, sık sakalın arasına alttan yukarı doğru temas ettirmek
(8) parmak aralarını (diğer parmaklarla) ovuşturmak;
(9) (azaları) üçer kere yıkamak;
(10) başa bir kerede kaplama meshetmek,
(11) başa kullanılan su ile de olsa, kulakları mesbetmek,
(12) (su döktükten sonra azaları) ovmak,
(13) azaları (ara vermeden) peşpeşe yıkamak,
(14) niyet etmek,
(15) Allah
Teâlâ'nın Kitâb-ı Kerîm'inde belirtilen sıra ve tertibe uymak;
(16) (azaları yıkamaya) sağdan ve
(17) parmak uçlarından başlamak,
(18) başın ön kısmından başlayarak meshetmek, boynu meshetmek, boğazı değil... Bu son dördünün müstehap olduğu söylenilmektedir.
Abdestin âdabı,
(1) yüksekçe bir yere oturmak,
(2) kıbleye dönmek,
(3) başkasından yardım beklememek,
(4) konuşmamak,
(5) niyeti hem kalp, hem de dil ile yapmak,
(6) (Resul Aleyhis-salâtü vesselam ve onun ashabından intikal eden) dualar okumak,
(7) her uzvu yıkarken besmele çekmek;
(8) (kulağı meshederken) küçük parmakları kulak deliklerine sokmak,
(9) bol olan yüzüğü oynatmak,
(10) ağıza ve buruna sağ el ile su vermek,
(11) sol elle sümkürmek,
(12) özürlü olmayanların namaz vaktinden önce ab-dest almaları,
(13) abdestten sonra şahadet kelimelerini söylemeleri,
(14) abdestten arta kalan sudan ayağa kalkarak içmek ve:
abdestte niyetin farz olduğu görüşündedirler.
"Allahümmec'alnî mine't-tevvâbîne vec'alnî mine'l-müteta-hhirîn= Allah'ım! Beni, (günahına) tevbe edenlerden ve temizlenenlerden eyle" diye dua olmak üzere on dörttür.
Abdcstin Mekruhları
Abdest alan kimseye altı şey mekruhtur (ki bunlar):
(1) Suyu israf etmek,
(2) suyu son derece cimri (mesheder gibi) kullanmak,
(3) suyu yüze çarpmak,
(4) konuşmak,
(5) bir özrü yok iken başkasından yardım istemek,
(6) her defasında yeni su alarak meshi üç kez tekrarlamak.
Abdestin Çeşitleri
Abdest üç türlüdür:
Birincisi: Abdestsiz bir kimsenin, nafile de olsa, namaz için, cenaze namazı için, tilâvet secdesi için ve bir tek âyet de olsa Kur'ân'ı tutmak için abdest alması farzdır.
İkincisi: Vacip olup Kabe'yi tavaf için alınan abdesttir.
Üçüncüsü ise mendubdur ki bu da,
1) uykuya yatarken,
(2) uykudan uyanınca,
(3) devamlı abdestli bulunmak için (alman ab-destler ile)
(4) abdestliyken abdest almak,
(5) gıybetten sonra,
(6) yalan söyledikten,
(7) insanlar arasım açmak için laf götürüp getirdikten ve
(8) yapılan her türlü hatadan sonra,
(9) (çirkin bir) şiir yazdıktan,
(10) namaz dışında kahkahayla güldükten,
(11) ölü yıkadıktan ve
(12) cenaze taşıdıktan sonra,
(13) her namaz vaktinde,
(14) cünüplükten yıkanmadan önce,
(15) cünüp olan kimsenin herhangi bir şey yemesi içmesi, uyuması ve cima etmesi için,!
(16) Öfkelenince,
(17) Kur'ân ve hadis okumak ve hadis rivayeti için,
(18) (şer'î) ilim okumak
(19) ezan, kamet ve
(20) hutbe okumak için,
(21) Peygamber Efendimiz (Aleyhissalâtü vesselâm)'i ziyaret,
(22) Arafat'ta durmak
(23), Safa ve Merve arasında say için,
(24) deve eti yemek için ve -meselâ kadına dokunulması meselesi gibi-
(25) ulemâ arasındaki ihtilaflı mevzulardan sakınmak için abdest almaktır.
Abdesti Bozan Şeyler
Şu on iki şey abdesti bozar:
(1) Ön ve arkadan çıkan şeyler,
(2) kan gelmeksizin doğum yapılması;
(3) ön ve arkadan çıkan şeylere ilâveten kan ve irin,
(4) ağız doluşunca
(5 )yemek, su, kan pıhtısı veya safra kusmuğu gibi
N. tzah, Forma;
pis (kabul edilen) mayiler kusmak, [öyle ki kusmuk ağızda güçlükr le tutulacak halde olmalıdır. Öte yandan aynı sebebe dayalı müte} ferrik kusmukların toplamı da bu çerçevede değerlendirilir],
(5) tükrükten fazla veya tükrüğe eşit kan gelmesi;
(6) uyku sebebiyle makatın yerdeki istikrarını kaybetmesi,
(7) yere düşmese dahî uyuklayan kimsenin makatının uyanmadan önce yerden yükselmesi,
(8) bayılma,
(9) delirme ve
(10) sarhoşluk halleri;
(11) nar mazdan çıkmak maksadıyla da olsa, ergin bir kimsenin uyanıkken rükûlu ve secdeli bir namazda kahkahayla gülmesi;
(12) erkek teL nasül uzvunun sertleşmiş bir haldeyken engelsiz (ve çıplak) olarak kadının tenasül uzvuna temas etmesi.
Abdesti Bozmayan Şeyler
Şu on şey abdesti bozmaz:
(1) Çıktığı yerden dışarı akmayan kan;
(2) (vücuttan) kan ak-maksızm, (cilt sathında beliren ve kendisine) "rüşte" de denilen ırk-ı Medenî gibi (çıban ve) et parçasının düşüp ayrılması;
(3) yaradan, kulak ve burundan kurtçuk çıkması;
(4) erkek tenasül uzvuna dokunmak ya da kadına dokunmak;
(5) ağzı doldurmayacak şekilde kusmak,
(6) çok da olsa balgam çıkarmak;
(7) uyuklayan kimsenin, makatı bulunduğu yerden ayrılmadan, sağa sola meyletmesi;
(8) bir mekânda istikrarlı bir halde, bir şeye dayanarak dahi olsa, (hatta dayanılan şey çekildiğinde düşecek tarzda bile olsa) uyumak,
(9,10) namaz kılan kimsenin, isterse rükû ya da secde halinde bulunsun, sünnete uygun tarzda uyuması.
Başarıya ulaştıran Allah'tır.
Kaza ve Kaderin, Hayrın ve Şerrin Hepsinin Allah’tan (c.c.) Olduğuna İman Etmek
9) Abdullah bin Mesûd (r.ah)’dan rivayetle, o dedi ki:
“Bizlere doğruyu söyleyen ve Allah katında da doğrulanan Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Şüphesiz sizden birinizin nutfesi, anasının karnında kırk gün bekletilir. Sonra aynı şekilde bir kan pıhtısı hâline gelir. Sonra bu kadar vakit geçtikten sonra bir et parçası hâline gelir. Sonra da Allahu Teâlâ bir melek gönderir. Meleğe dört esası yazması emredilir.
Kendisine “Bu kulun amelini, rızkını, ecelini ve cehennemlik mi yoksa cennetlik mi? olduğunu yaz.” denilir. Sonra da ona ruhu üflenir. Sizden biri cennet ehlinin işini işler; öyle ki cennet ile arasında bir zirâlık (bir arşın boyu) mesafe kalır; ama yazgı öne geçer ve cehennem ehlinin işini işleye durur, öyle ki cehennem ile arasında bir zirâlık mesafe kalır, ama yazgı öne geçer ve cennet ehlinin işini işlemeye başlar ve böylece cennete girer.”[1]
Buhârî’den gelen (6594) başka bir lafız da şöyledir:
“Sizden birinizin nutfesi, anasının karnında kırk gün bekletilir. Sonra aynı şekilde kan pıhtısı hâline gelir. Sonra bu kadar zaman geçtikten sonra bir et parçası hâlini alır. Sonra da Allahu Teâlâ bir melek gönderir ve ona dört hususu; rızkını, ecelini, iyi ya da kötü olup olmayacağını yazmasını emreder.
Allah’a yemin olsun ki, sizden biriniz cehennemlik amel işler, öyle ki cehennem ile kendisi arasında bir kulaçtan az ya da bir arşınlık mesafe kalır, ama yazgı (kader) öne geçer ve cennet ehlinin amelini işlemeye başlar ve cennete girer. Aynı şekilde kişi cennet ehlinin amelini işler, öyle ki cennet ile kendisi arasında bir kulaçtan az ya da iki arşınlık mesafe kalır, ama kader öne geçer ve cehennem ehlinin amelini işlemeye başlar ve cehenneme girer.”
Buhârî’de geçen (7454) başka bir rivayetteki lafız ise şöyledir:
“Sizden birinizin nutfesi anasının karnında kırk gün ya da kırk gece bekletilir. Bundan sonra bu kadar daha zaman geçince bir kan pıhtısı hâline gelir. Daha sonra bu kadar bir zaman daha geçince de bir et parçası hâline gelir. Sonra Allahu Azze ve Celle ona bir melek gönderir. Bu meleğe dört şeyi yazması hususunda izin verilir. Rızkı, eceli, ameli ve cehennemlik mi yoksa cennetlik mi olduğu... Sonra da Allah ona ruh üfler. Sizden biri cennet ehlinin amelini işler, öyle ki cennet ile arasında bir arşın boyundan fazla mesafe kalmaz, ama yazgı öne geçer ve cehennem ehlinin amelini işlemeye başlar, böylece cehenneme girer. Yine sizden birisi cehennem ehlinin amelini işler, öyle ki cehennem ile arasında bir arşın boyundan fazla bir mesafe kalmaz, ancak kader öne geçer ve cennet ehlinin amelini işlemeye başlar, böylece cennete girer.”
Müslim de (2643) Buhârî’nin ilk rivayetine benzer bir hadis rivayet etmiştir.
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Müttefekun aleyh. Lafız Buhârî'ye aittir. (3208)