Gönderen Konu: İslam Güzel Ahlakla Tebliğ Edilir (Okunma sayısı 98 defa)

fanidunya NET · « : **Dün**, 07:59:31 ÖÖ »

İslam Güzel Ahlakla Tebliğ Edilir

İnsanı diğer canlılardan ayıran şey akıl ve iradedir. İmtihan unsuru olan iyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin seçimini yapabilmek iradeye dayanır.

Bu iradenin sağlıklı yönlendirilmesi kaliteli bir tebliğ faaliyetinin de olmazsa olmazıdır. Efendimiz’in (s.a.v) hayatında bu bağlamda çokça ibretamiz olayla karşılaşırız. Baskı ve zorlama yerine sevdirme ve gönüllü olarak iradeleri itaate sevk etmek sünnet-i seniyyenin bariz bir özelliğidir. Bugün insanları İslam’ı yaşamaya davet eden her davetçinin bu konuyu derinlemesine kavraması ziyadesiyle önemlidir. Nitekim Allah Teala Efendimiz’e (s.a.v) hitap ettiği bir âyet-i kerîmede şöyle buyurmuştur: ‘’ Sen onlara kaba ve katı yürekli olsaydın, etrafından dağılıp giderlerdi.’’[1] İnsanların kurtuluşunu isteyen kimse elbette ki onların haktan koparak, pusulayı yitirmelerine razı olmaz.

Seyyid Kutub (r.aleyh) bu âyetin tefsîrinde şöyle der: ‘’Yüce Allah, Peygamberini (s.a.v) müminlere karşı şefkatli ve son derece yumuşak kılmıştır. Şayet kaba ve katı kalpli olsaydı etrafında kalpler birleşmez ve duyguların odak noktası olmazdı. Çünkü insanlar; şefkatli üstün bir gözetime, güler yüzlü bir hoşgörüye, kendilerini saran bir sevgi atmosferine, bilgisizlikleri, zayıflık ve eksiklikleri yüzünden usanmayan bir yumuşaklığa ihtiyaç duyarlar. Ayrıca, kendilerine veren; ancak onlardan bir şey beklemeyen, üzüntüleriyle ilgilendiği halde kendi derdiyle onları üzmeyen, yanında her zaman, ilgi, gözetim, şefkat, hoşgörü, sevgi ve hoşnutluk buldukları büyük bir kalbin varlığını arzularlar. İşte Resulullah'ın (s.a.v) kalbi böyle bir kalpti ve insanlarla birlikte böyle yaşıyordu. Bir kerecik olsun kendi şahsı için onlara kızmadı. Onlara beşeri zaaflarla işledikleri şeyler karşısında usanç göstermedi. Hayatın nimetlerinden hiçbir şeyi kendi tekeline almadı; aksine, elinde ne varsa hepsini büyük bir hoşgörü ve cömertlikle onlara verdi.’’[2]

İmâm Fahreddin er-Râzî de (r.aleyh) âyet-i kerîmenin tefsirinde çok önemli açıklamalar yaparak şöyle der: ‘’…Sahabeden birisinin de, ‘’Allahü Teâlâ bize olanca ihsanını verdi. Biz müşriktik. Eğer Hazret-i Peygamber (s.a.v) bu dini bize toptan, Kur'ân'ı da bir defada getirseydi, bu mükellefiyetler bize ağır gelir, bundan ötürü de İslâm'a girmezdik.. Fakat O, bizi bir tek kelimeye davet etti. Biz onu kabul edip, imanın tadına varınca, arkasından gelen hususları da, din tamamlanıncaya, şeriat mükemmelleşinceye kadar, rıfk yoluyla kelime kelime (yavaş yavaş) kabul ettik" dediği rivayet edilmiştir.’’[3]

Sahabenin (r.anh) bu beyanı çok önemli bir noktaya işaret etmektedir. Bunu iki noktada toplayabiliriz. İlki, tebliğde tedrîcîlik, ikincisi de güzel muamele. İslam daveti bu iki esasa istinat ederek insanların gönüllerini fethetmiştir. Günümüz davetçilerinin unutmaması gereken önemli bir husus olarak bunu işaretlemek yerinde olacaktır. Fahreddin Râzî’nin (r.aleyh) âyet-i kerîme bağlamındaki beyanlarını okumaya devam edelim. Kendisi şöyle diyor: ‘’… Peygamber gönderilmesinden maksat, peygamberin Allah'ın emirlerini insanlara tebliğ etmesidir. Bu maksat, ancak insanların kalpleri o peygambere meylettiği ve gönülleri o peygamberin yanında huzur ve sükûnet bulduğu zaman tamam olur. Yine bu maksat ancak o peygamber merhametli ve yüce gönüllü olup, onların kusurlarını ve hatalarını bağışlayıp affettiği ve onlara her çeşit iyilik, ikram ve şefkati gösterdiği zaman gerçekleşir. Bu sebeplerden dolayı peygamberin, kötü ahlaktan uzak olması gerekir. Dolayısıyla katı yürekli olmaması, aksine zayıflara yardıma meyli, fakirlere yardıma yönelişi, insanların kötülüklerini affı ve hatalara karşı müsamahası çok olan bir kimse olması gerekir.’’[4]

Efendimiz’in (s.a.v) yüce ahlakını ifade sadedinde Hz. Hatice (r.anha) validemizle arasında geçen şu olay da ziyadesiyle ibretâmizdir. İslam’a hizmet edenlerin kuşanması gereken ahlâk-ı nebeviye bu rivayette ana hatlarıyla ortaya konulmaktadır. Şöyle ki Efendimiz (s.a.v) Hira’da ilk vahye muhatap olduğunda, hemen evine dönmüş ve kendisini örtmelerini istemişti. Durumu gören Hz. Hatice (r.anha) ona asırları kuşatan şu sözlerle hitap etmişti: ‘’Hayır! Allah’a yemin ederim ki Allah hiçbir vakit seni utandırmaz. Çünkü sen akrabanla ilgilenirsin, işini görmekten âciz olanların yükünü yüklenirsin, yoksula kazanç kapısı sağlarsın, misafiri ağırlarsın, başa gelen her türlü musibette yardım edersin.’’[5]

Tabi tebliğ sorumluluğumuzu yerine getirirken yumuşaklık göstereceğiz diye hakikatleri gizlemek, dinin ciddiyetinin sarsılmasına sebebiyet vermek de son derece tehlikelidir. İmâm Râzî (r.aleyh) bu noktada ise şöyle demiştir: ‘’ Yumuşaklık ve rıfk ancak, Allah'a ait haklardan bir hakkı ihmâle götürmediği zaman caizdir. Fakat böyle bir ihmâle götürür ise caiz değildir. Allah Teala, ‘’Ey Peygamber, kâfirlerle ve münafıklarla savaş, onlara karşı çetin ol’’ buyurmuş ve zina haddini (cezasını) uygulama hususunda mü'minlere, ‘’Allah'ın dini hususunda (o zina eden erkek ve kadına) acıyacağınız tutmasın" (Nur/2) diye emretmiştir.’’[6]

Özetle, önce davamızı sevelim… Ardından sevdirelim… Nefret ettirmeyelim. Bunu da güzel ahlakı edinmekle başarabileceğimizi asla unutmayalım. Zira güzel ahlakı yitirenin bu davaya verebileceği hiçbir şey yoktur.

------------------------------------------------------------------------------------------

[1] Âl-i İmrân Sûresi, 3/159.

[2] Fî Zilâli’l-Kur’ân, 1/500.

[3] Tefsîru’r-Râzî, 9/50.

[4] Tefsîru’r-Râzî, 9/53.

[5] Sahîhu’l-Buhârî, 6982.

[6] Tefsîru’r-Râzî, 9/53.

İNTERNET RADYOMUZ 24 SAAT YAYINDADIR
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: İslam Güzel Ahlakla Tebliğ Edilir (Okunma sayısı 98 defa)

fanidunya NET

İslam Güzel Ahlakla Tebliğ Edilir

BENZER KONULAR