www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ

FANİDUNYA NET iSLAMİ YAŞAM HAYAT TOLUM VE AİLE => İSLAMİ YAŞAM HAYAT TOLUM VE AİLE => İnsan ve Hayat => Konuyu başlatan: türkiyem - Ağustos 05, 2025, 10:55:08 ÖÖ

Başlık: Kişi Kazdığı Kuyuya Kendi Düşer
Gönderen: türkiyem - Ağustos 05, 2025, 10:55:08 ÖÖ
(http://www.fanidunya.net/resimler/besmele.png)

Kişi Kazdığı Kuyuya Kendi Düşer

Anlaşmayı bozan, verdiği sözde durmayan kişi, kendi aleyhine bir iş yapmış olur

Günümüzün sosyal olayları, geçmişin sosyal olaylarına benzemektedir. Toplumsal sözleşmenin düzenini bozanlar büyük günah işlemektedir.

Yaptıkları hareketin topluma ve kendilerine neleri getireceğini bilmeyenler ve bu bilince sahip olmayanlar, aslında kazdıkları kuyuya kendileri düşmektedir. Yüce Allah bunu şu ayetlerde açıklamaktadır:

"Çünkü onlar yeryüzünde kibirlendiler ve kötü tuzaklar kurdular. Halbuki kişi, kazdığı kuyuya kendi düşer. Onlar öncekilere uygulanan yasayı mı bekliyorlar? Allah'ın yasasında asla bir değişme bulamazsın. Allah'ın yasasında bir başkalaşma da bulamazsın." (Fatır, 43)

1. Onların bu nefretleri giderek kibre dönüştü. Şeytana isyan bayrağını çektiren bu kibir, onlarda ortaya çıktı; kendilerini uyarıcı peygamberlerinden üstün gördüler, kendilerini müstağni/yeterli hissettiler. Kibir, düşmanlığa dönüştü, Hz. Peygamber'i durdurmak, mesajını tebliğ etmesini engellemek ve tuzaklar kurmak için planlar yaptılar. Bu ayet de günümüzü anlatmaktadır. Sanki Cebrail, Hz. Peygamber'e bu ayeti şimdi getirdi.

Kendi düşünceleri, görüşleri veya felsefelerini Kuran'dan üstün gören, Müslümanları aşağılayıp kibir gösteren bu psikolojik durumlarını eyleme dönüştürüp Müslümanlara, İslam'a tuzak kuranlar bugün, geçmişten çok daha ileridedirler.

2. Yüce Allah, onların kurdukları tuzaklara kendilerini düşürdü. Bir bakıma kazdıkları kuyuya kendileri düştü. Ayette geçen "yehîku" kelimesi "kuşatır" anlamına gelmektedir. Yukarıdaki ayette geçen bu ifadeyi hatırlatan başka ayetler de vardır:

a. "Ey insanlar! Sizin taşkınlığınız ancak kendi aleyhinizedir." (Yunus, 23)

Taşkınlık yapmak, başkalarına zarar vermek anlamına alınırsa, toplumlar bütün olarak düşünüldüğü için bunun bütüne zarar vermek anlamına geldiğini söyleyebiliriz. Çünkü yara sadece olduğu yere zarar vermez, bütün vücudu rahatsız eder. İsra Suresi'nin 7. ayetinde, "Ve eğer kötülük ederseniz kendinize yaparsınız", Fussilet Suresi'nin 46. ayetinde ise "Kim de kötülük yaparsa aleyhinedir" buyurulmaktadır.

b. "Kim ahdini bozarsa, ancak kendi aleyhine bozmuş olur." (Fetih, 10)

Ayette geçen "nekese" kelimesi, "bozmak, iptal etmek, çözmek, izi silmek, ahdi bozmak ve ipin çözülmesi" manalarına gelmektedir. Kuran'da "sözünden geri dönmek" (Araf, 135), "anlaşmayı bozmak" (Tevbe, 12), "anlaşmayı ipi çözer gibi çözüp bozmak" (Nahl, 92) ve "sözünden dönmek" (Zuhruf 50) anlamlarına gelmektedir.

Bu kelime kendi içinde "ahdini bozmak" anlamını ifade etmektedir. Anlaşmayı bozan, bağlılığına ters düşen, verdiği sözde durmayan kişi, kendi aleyhine bir iş yapmış olur. Sözünden dönmenin olumsuz neticesi kendisine dönecek ve kendisine zarar verecektir.

Kötülükler, işleyenlerine geri dönmekte, onları kendi kazdıkları kuyularına düşürmektedirler. Kötülükler kimi zaman bu dünyada sahiplerini kuyuya düşürür, kimi zaman da ahirette cehennem çukuruna düşürür.

3. "Onlar öncekilere uygulanan yasayı mı bekliyorlar? Allah'ın yasasında asla bir değişme bulamazsın. Allah'ın yasasında bir başkalaşma da bulamazsın."

Yüce Allah, onlara bir soru sormaktadır. Bu soru, önceki toplumlara uygulanan toplumu çökertme yasasını bekleme üzerinde sorulmaktadır.

Önceki toplumlara uygulanan ilahi yasa, onların helak olmasıdır. Bu yasa, onların başına geldiğinde mi iman edecekler? O yasa, hayata geçince iman etme fırsatı bulamayacaklardır.

Yüce Allah'ın, toplumların helaki için belirlediği ölçüler veya dinamikler her zaman aynı kalmış, kalıyor ve kalacaktır. O sosyal yasada ne bir değişme, ne de bir başkalaşma bulunabilir.

Ayetin bu kısmında yer alan "sünnet", "yol, dosdoğru yol, ümmet, örnek, hukuk, yasa" anlamlarına gelmektedir. Tabiat kanunları Allah'ın sünneti, yani yasası olduğu gibi, toplumların sosyal yaşamı için belirlediği kanun ve yasalara da sünnet denmektedir.

Demek ki yüce Allah, geçmiş toplumlara uyguladığı ceza şekline "sünnet" demektedir. "Aynı sebepler, aynı şartlar altında aynı neticeleri doğurur" esasını yüce Allah burada "sünnet veya yasa" olarak tanımlamaktadır. Allah, eski toplumlara uyguladığı yasa gibi peygamberlere de yasa yani sünnet uygulamıştır: "Yine onlar, seni yurdundan çıkarmak için neredeyse dünyayı başına dar edecekler. O takdirde, senin ardından kendileri de fazla kalmazlar. Senden önce gönderdiğimiz peygamberler hakkındaki kanun/sünnet de budur. Bizim yasamızda hiçbir değişiklik bulamazsın." (İsra, 76-77)

Peygamberlere gösterilen ağır tepkilerin, eskiden gelen sosyal bir yasa olduğuna işaret eden yüce Allah, bu yasanın değişmeyeceğine de dikkat çekmektedir.

Allah'ın yasasında veya sünnetinde ne değişim ne de başkalaşım olur. Kimse de bunları onda gerçekleştiremez. Bir toplumun doğuşu, büyümesi, çürümeye başlaması veya çöküp yok olması konusundaki oluşumlar yasasında asla değişme ve başkalaşma yoktur.

İNTERNET RADYOMUZ FANİDUNYA FM 24 SAAT YAYINDADIR.

https://www.fanidunya.com.tr/