Gönderen Konu: TEVBE VE ALLAH’A YÖNELME  (Okunma sayısı 640 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
TEVBE VE ALLAH’A YÖNELME
« : Temmuz 29, 2017, 12:27:39 ÖÖ »
TEVBE VE ALLAH’A YÖNELME
 
Tevbe Eden Kullarına Allah’ın Rahmeti ve Affının Genişliği
 

29) Ebû Hüreyre (r.a.)’dan rivayetle, dedi ki: “Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:

“Allah-u Azze ve Celle mahlukatı yaratmayı taktir buyurduklarında, kendi katında, arşın üstünde bulunan Levh-i Mahfuz’una (kudret kalemine emrederek): “Şüphesiz Benim rahmetim gazabıma galiptir” diye yazdı.”[1]

v Yine Buhârî’den gelen (7404) bir rivayet lafzı şöyledir:

“Allahu Teâlâ mahlukatı yaratacağı vakit, kendi nefsi hak­kında hükmetmiş olmakla, kendi katında, arşın üstünde bu­lunan kitabına (Levhi Mahfuza): “Rahmetim gazabımı aşıyor” diye yazdı.”

v Buhârî’de (7453) geçen başka lafzı şöyledir:

“Allahu Teâlâ mahlukatı yaratacağı zaman, kendi katında, arşın üs­tünde bulunan (kitabına): “Hiç şüphesiz, Rahmetim gazabımı geçti” diye yazdı.”

v Bir başka lafzı (7554) ise şudur:

“Yüce Allah (c.c.) mahlu­katı yaratmadan önce, (kitabına): “Hiç şüphesiz, Rahmetim gazabımı geçti” diye yazdı. Öyle ki bu, kendi katında ve arşın üzerinde bulunan (Levh-i mahfuzunda) yazılı hâldedir.”

v Müslim’de (2751) gelen bir hadis lafzı ise şöyledir:

“Yüce Allah mahlukatı yaratmadan önce, kendi katında, arşın üze­rinde olan kitabına: “Şüphesiz Rahmetim gazabıma galiptir” diye yazdı.”

v Müslim’in başka hadis lafzı ise şöyledir:

“Allahu Teâlâ mahlukatı yaratmayı takdir ettiğinde, kendi nefsi hakkında hükmetmiş olmakla, kendi katında bulunan (Levh-i mahfuz): “Muhakkak ki Rahmetim gazabıma galiptir” diye yazdı.”

v Müslim yine kısaltılmış olarak şu lafzı da rivayet etmiştir:

“Allah-u Azze ve Celle şöyle buyurdu: “Rahmetim gazabımı (öfkemi) geçti.”

--------------------------------------------------------------------------------
 
[1] Müttefekun aleyh. Hadisin lafzı (3194) Buhârî'ye aittir.


Can Boğazdan Çıkmadığı Sürece, Günah­ları Tekrar İşlese De Çokça Günah İşle­yenin Tevbesinin Kabul Edilmesi
 

30) Ebû Hüreyre (r.a.)’dan gelen bir rivayette, şöyle dedi: “Nebî (s.a.s.)’in şöyle buyurduğunu işittim:

“Bir kula (bil­meden) bir günah isabet edip veyahut bir günah işleyip de:

“Ya Rabbi! Ben bir günah işledim. Yahut bilmeyerek ben bir günaha duçar oldum, kusuruma af ve mağfiret et.” diye (günahını itiraf ve) niyaz ederse, o kulun Rabbi:

“Demek ki kulum, (dilediği zaman) günahını affedecek ve (dilediği za­man da) cezalandıracak bir Rabbin olduğunu bildi. Öyleyse Ben de kulumu mağfiret ettim” diye buyurur.

Sonra bu kul Allah’ın dilediği zamana kadar (günah iş­lemeden) yaşar. Sonra bir günaha daha duçar olur veya bir günah daha işler ve:

“Ya Rabbi! Ben (bilerek) bir günah daha işledim veya (bilmeyerek) bir günaha duçar oldum. Kusu­rumu af ve mağfiret et” diye niyaz ederse, o kulun Rabbi:

“Demek ki kulum, kendisinin günahını bağışlayacak veya kendisini cezalandıracak bir Rabbi bulunduğunu gereği gibi bildi, öyleyse Ben de bu kulumu mağfiret ettim.” diye buyu­rur. Sonra bu kul Allah’ın dilediği zamana kadar (günahsız) yaşar. Sonra (yine) bir günaha duçar olup veya bir günah işlese ve:

“Ya Rabbi! Ben bir günah işledim veya bir günaha duçar oldum, kusurumu bağışla” diye Allahu Teâlâ’ya yal­varsa, o kulun Rabbi:

“Demek ki, kulum günahını affedecek veya (kendisini) cezalandıracak bir Rabbi olduğunu bildi. Ben de kendisini üç defa bağışladım. Artık (kul günah işledi­ğinde tevbe etmesini bilen) bu kulum istediği işi yapsın” diye buyurdu.”[1]

Müslim’in (2758) lafzı ise şöyledir:

“Bir kul bir günah işle­yip de:

“Ya Rabbi! Günahımı bağışla!” dese, bunun üzerine Yüce Allah:

“Kulum bir günah işledi ve günahını bağışlayacak veyahut da günahından dolayı kendisini cezalandıracak bir Rabbin olduğunu bildi” diye buyurur. Sonra (bu) kul yine günah işlese ve: “Allah’ım! günahımı bağışla” dese, bunun üzerine Allahu Teâlâ:

“Kulum bir günah işledi ve günahını bağışlayacak veyahut da günahından dolayı kendisini ceza­landıracak bir Rabbi olduğunu bildi” diye buyurur. Sonra kul tekrar bir günah işlese ve:

“Rabbim! Günahımı bağışla!” dese, bunun üzerine Allah (c.c.):

“Kulum bir günah işledi ve güna­hını bağışlayacak veyahut da kendisini cezalandıracak bir Rabbin olduğunu bildi. Artık (kul günahını işlediğinde tevbe etmesini bilen bu kulum): “İstediğini işle Ben seni bağışladım” diye buyurur.”

Hadis ravilerinden birisi olan Abdu’l-Ala şöyle dedi: “İste­diğini işle” kavlini üçüncüsünde mi yoksa dördüncüsünde mi buyurduklarını bilmiyorum.”

v Müslim’de geçen benzer bir rivayet lafzında:

“.... Dolayısıyla Ben kulumu bağışladım. Dilediğini işle­sin” ibaresi mevcuttur.

--------------------------------------------------------------------------------
 
[1] Müttefekun aleyh: Lafız ise Buhârî’ye aittir (7507).


fanidunya

  • Ziyaretçi
Ynt: Selim - Temiz, Hoş - Bir Kalp İle Allah’a Tevbe Edip O’na Yönelen
« Yanıtla #1 : Temmuz 29, 2017, 12:35:53 ÖÖ »
Selim - Temiz, Hoş - Bir Kalp İle Allah’a Tevbe Edip O’na Yönelen
 
31) Ebû Said El-Hudri (r.a.) dan rivayetle, dedi ki:

“Nebî (s.a.s.) şöyle buyurdu:

“İsrail oğulları içinde doksan dokuz kişiyi öldürmüş bir adam bulunmaktaydı. Sonra (tevbesinin olup olmayacağını) sormak için çıktı ve bir rahibe geldi. Rahibe:

“Kendisi için bir Tevbe imkanının olup olmadığını?” sordu. Rahip:

“Hayır” deyince onu da öldürdü. Yine (tevbesinin olup olmayacağı hususunda) sormaya baş­ladı. Bir adam:

“Filanca memlekete git” dedi. (Adam o memlekete ulaşamadan) adamı ölüm yakaladı. Göksünü git­tiği memlekete doğru yöneltti. Rahmet ve azap melekleri bu adamı (cennete ya da cehenneme götürmek için) tartıştılar. Allah (c.c.) adamın gitmekte olduğu memlekete:

“Yaklaş” diye, ayrılmış olduğu memlekete de:

“Uzaklaş” diye emir buyurdu. Sonra da:

“Her iki memleketin de arasını ölçünüz” diye me­leklerine emir buyurdu. Gideceği memlekete bir karış daha yakın bulundu ve günahı bağışlandı.”[1]

v Müslim’de (2766) geçen bir lafız rivayeti şöyledir:

“Sizden önceki (kavimlerde) yaşayan ve doksan dokuz kişiyi öldürmüş bir adam vardı. (Tevbesinin olup olmayacağının imkaniyeti hakkında) yeryüzünün en bilginine sormak için (çıktı). Bu rahibi söylediler ve o da Rahibe gelip:

“Kendisi doksan dokuz kişi öldürmüş. Kendisi için bir Tevbe imkanının olup olmadığını?” sordu. Rahip’te:

“Hayır” dedi. Bu cevap üzerine onu da öldürdü ve ölü sayısını yüze çıkardı. Sonra (yine tevbesinin olup olmayacağını) sormak için yeryüzündeki en bilgiliye sormak ihtiyacı duydu. Kendi­sine çok alim bir adamı söylediler. O da (ona gidip):

“Kendisi yüz cana kıymış bir kimsedir. Kendisinin tevbe etme imkaniyeti var mı?” diye sorar. O Alim de:

“Evet! Elbetteki, Tevbe ile kul arasına kim girebilir ki?” der. (Devamla): “Fi­lanca memlekete git, orada Allah’a (c.c.) kulluk eden bazı in­sanlar var. Sen de onlarla beraber Allah’a (c.c.) kulluk edersin. Ve sakın buraya bir daha gelme çünkü burası çok kötü bir memlekettir” dedi.

Bu cevaptan sonra adam yola çıktı. Yolu yarıladığı vakit, ölüm onu yolda yakaladı. Bunun üzerine Rahmet melekle­riyle azap melekleri münakaşaya giriştiler. Rahmet melekleri:

“O adam Allah’a tevbe etmiş ve kabul olunmuş bir kalp ile geldi” dediler. Azap melekleri de:

“Ancak o bir hayır işlemedi ki hiç” dediler. Bu münakaşaları üzerine insan sûretinde bir melek gelir. Azap ve Rahmet meleklerinin o adamı (tevbe için memlekete geleni) her ikisinin ortasına koymasını söyler ve:

“Her iki memleketin arasını ölçün, hangisi daha yakın ise ona göre (yeri belli olacak)”der. Melekler de ölçerler ve ba­karlar ki gideceği memlekete daha yakındır. Bunun üzerine Rahmet Melekleri adamı alıp (Cennete) götürürler.”

Hadis ravilerinden birisi olan Katade dedi ki: “Hasan-ı Basri “Adama ölüm geldiği zaman adam göğsüyle (sürüne­rek) gitmeye çalıştı (ancak kavuşamadan öldü)” lafzının da kendisine rivayet edildiğini” söylemiştir.

Yine Müslim’de geçen bir rivayet şöyledir:

“Bir adam doksan dokuz cana kıydı. Tevbesinin müm­kün olup olmayacağını sordu ve bir Rahibe gitti ve ona sordu. Rahip de:

“Senin tevben olmaz” diye cevap verdi. Bu cevabı alan adam onu da öldürdü. Sonra yine tevbe etmesi hakkında soru sormak için araştırmaya girişti. Sonra içinde salih insanların bulunduğu bir memlekete gitti. Yolun bir bö­lümüne gelince ölüm onu yolda yakaladı. Kendisi göğsüyle sürünmeye başladı (Memlekete ulaşmak için) ancak sonra öldü (ve kavuşamadı). Bunun üzerine Rahmet ve azap me­lekleri münakaşaya girdiler. Sonuç olarak salihlerin bulun­duğu memlekete bir karış daha yakın olunca o memleketin halkından (salihinden) kılındı.”

Bir hadis lafzı da şöyledir:

“Yüce Allah (c.c.): “(Adamın ilk kaldığı) memlekete uzaklaş ve (salihlerin bulunduğu) memlekete de yakınlaş” diye vahiy etti.”

--------------------------------------------------------------------------------
 
[1] Müttefekun aleyh. Hadisin lafzı Buhârî'ye (3470) aittir.


ALLAH'U TEALAYA TEVBE VE İTAATLE YAKINLAŞMA
 
32) Enes (r.a.)’dan rivayetle; Nebî (s.a.s.)’in Rabbi Azze ve Celle’den rivayet edildiğine göre (Allah (c.c.)) şöyle buyurdu:

“Kul Bana bir karış yaklaşırsa, Ben de ona bir arşın yaklaşı­rım. Kulum Bana bir arşın yaklaşırsa Ben de ona bir kulaç yaklaşırım. Bana yürüyerek gelecek olursa ona koşarak gide­rim.”[1]

33) Ebû Hüreyre (r.a.) dan rivayetle: Nebî (s.a.s.)’in Rabbi Azze ve Celle’den rivayetine göre şöyle buyurdu:

“Kulum Bana bir karış yaklaşsa, Ben de ona bir arşın yaklaşırım. Bana bir arşın yaklaşsa Ben de bir kulaç yaklaşı­rım.”[2]

  Müslim’in (3/2675) rivayetindeki lafzı şöyledir:

“Allah (c.c.) buyurdu ki: “Kulum Beni bir karış ile telakki etse (yaklaşsa) Ben de ona bir arşın yaklaşırım. Kulum Bana bir arşın yaklaşsa Ben de ona bir kulaç yaklaşırım. Kulum Bana bir kulaç yaklaşsa Ben de ona yürürüm, ona daha sü­ratli gelirim.”

  Yine Müslim’de (20/2675) geçen bir rivayet lafzı şöyledir:

“Allah-u Azze ve Celle buyurdu ki:

“Kulum Bana bir karış yaklaştığında Ben de ona bir arşın yaklaşırım. Bana bir arşın yaklaştığında Ben de ona bir kulaç yaklaşırım. Bana yürüyerek gelecek olursa, Ben de ona koşa­rak giderim.”

--------------------------------------------------------------------------------
 
[1] Buhârî (7536). Bir kulaç = 4 Zira (arşın). Açıklaması geçmiş idi.

[2] Müttefekun aleyh. Hadisin lafzı Buhârî'ye (7537) aittir. Önceden buna yakın bir hadis lafzı geçmiş idi.


Allah’ın Rahmetinin Genişliği ve Ku­lun İşlediği İyi Amellerin Kat Kat Verileceği
 

34) Ebû Zer (r.a.) dan rivayetle, dedi ki: “Resûlullah (s.a.s.) şöyle dedi:

“Allah-u Azze ve Celle buyurdu ki: “Her kim bir hasene (iyilik) işlerse, ona bunun on katı ve fazlası vardır. Kim de bir seyyie (kötülük) işlese, onun da karşılığı kendi misli gibi bir seyyiedir. Ya da mağfiret etmendir. Her kim Bana bir karış yaklaşırsa, ona bir arşın yaklaşırım. Kim de bir arşın yaklaşırsa, ona bir kulaç yaklaşırım. Kim de Bana yürü­yerek gelirse, ona koşarak giderim. Kim Bana ortak koşma­dığı sürece dünya dolusu günah dahi olsa gelirse, Ben de onu dünya dolusu mağfiret ile karşılarım.”[1]

35) İbn Abbas’tan (r.huma) rivayetle: Nebî (s.a.s.)’in Rabbi Azze ve Celle’den yaptığı rivayete göre şöyle buyurdular:

“Allahu Teâlâ iyilikleri ve kötülükleri yazdı. Sonra da bunları açıklayıp beyan etti. Her kim bir haseneyi düşünse de onunla amel etmese (onu yapmayı dü­şündüğü için) Allahu Teâlâ onu kendi katında tam bir hasene olarak (sevap) yazar. Şayet iyiliği düşünüp de bir de amel ederse o zaman Allah (c.c.) katında ona on haseneden yedi yüz hatta daha fazlaya kadar (sevap) yazar. Şayet bir kötülük düşünse ancak amel etmese (onu işle­mese), bundan ötürü Allah, katında ona bir sevap verir. Şa­yet bu kötülüğü işleyecek olursa Allah (c.c.) ona bir günah ya­zar.”[2]

  Müslim’de (131) geçen bir lafız şöyledir:

“Allah şüphesiz, iyilikleri ve kötülükleri yazdı, sonra da bunları açıklayıp be­yan etti. Dolayısıyla her kim bir iyilik yapmayı düşünürse, onu işlemese dahi, Allah, katında onu tam bir iyilik (sevabı) olarak yazar. Bir de o iyiliği işleyecek olursa, Allah (c.c.), ka­tında o iyiliği on iyilikten yedi yüz hatta daha çok kata kadar iyilik (sevabı) olarak yazar. Kim de bir kötülük düşünürse an­cak onu işlemez ise (işlemediği için), Allah (c.c.), katında onu bir iyilik (sevabı) olarak yazar. Şayet kötülüğü düşünmekle birlikte bir de onu işlerse Allah bu durumda ona bir kötülük (günahı) yazar.”

  Müslim’de gelen (208/131) rivayet lafzının ziyadesi şöy­ledir:

“Allah (c.c.) yazılanı siler. Helak olmayı hak edenden başkası da Allah indinde helâka uğratılmaz.”

36) Ebû Hüreyre (r.a.) dan gelen bir rivayet de, Resûlullah (s.a.s.) şöyle dedi:

“Allah-u Azze ve Celle buyurdu ki: “Kulum bir kötülük düşündüğünde onu yazmayın. Şayet onu işleyecek olursa o taktirde yazın. Bir iyilik düşünür de onu yapmazsa, onu da bir iyilik olarak yazın, yaparsa on katı sevap yazın.”[3]

  Yine kendisinden gelen (204/128) bir rivayet lafzı şöyle­dir:

“Allahu Teâlâ buyurdu ki: “Kulun bir iyilik yapmayı düşünüp de onu yapmadığı zaman ona bir sevap yazarım. Şayet bu iyiliği işleyecek olursa sevabını on kattan yedi yüz katına kadar yazarım. Şayet kulum bir kötülük düşünüp de işlemeyecek olursa buna bir günah yazmam. Ancak bu gü­nahı işleyecek olursa bir günah olarak yazarım.”

37) Ebû Hüreyre (r.a.)’dan gelen bir rivayette, Resûlullah (s.a.s.) dedi ki:

“Allah-u Azze ve Celle şöyle bu­yurdu: “Kulum bir iyilik yapmaya niyet eder de, işlemediği taktirde, bunu kendisi için iyilik yazarım. Bunu işleyecek olursa da ona on kat sevap yazarım. Kulum bir kötülük işle­meye niyet eder de, onu işlemezse, onun bu (kötülük) niyetini bağışlarım. Bu kötülüğü işlediği taktirde de ona, o kötülüğün aynısını yazarım.”

Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:

“Melekler: “Ey Rabbimiz! Şu kulun bir kötülük işlemek istiyor” dediler. Allah (c.c.) o kulunu meleklerden daha iyi görmekle beraber:

“Kulumu gözetleyin. Eğer kötülüğü işleyecek olursa aynısıyla günah yazın, eğer kötülüğü tek ederse ona bir sevap yazın, çünkü o kötülüğü Benim korkumdan dolayı terk etmiştir” diye buyurdu.”

Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:

“İçinizden biri, Müslümanlığı güzel yaparsa, Allah ile karşılaşıncaya kadar, işlediği her iyilik için on kattan yedi yüz kata kadar sevap yazılır. İşlemiş olduğu her kötülük için de aynısıyla (bir) günah yazılır.”[4]

38) Yine Ebû Hüreyre (r.a.)’dan gelen bir rivayette, Resûlullah (s.a.s.) dedi ki:

“Allahu Teâlâ buyurdu ki: “Kulum bir kötülük işlemeyi niyet edecek olursa; (Meleklerine); “Onu işlemediği müddetçe (günah) yazmayın. Şayet işleyecek olursa aynıyla bir günah yazın. Günahı Benim için terk ede­cek olursa ona bir sevap yazın” diye buyurdu. Şayet kulum bir iyilik işlemeyi niyet edecek olursa (Meleklerine): “O iyiliği işlemediği zaman bir sevap yazın. Şayet o iyiliği işleyecek olursa ona on katıyla yedi yüz kata kadar iyilik (sevabı) yazın” diye buyurur.”[5]

--------------------------------------------------------------------------------
 
[1] Müslim (2687). Bu hadis = Tevhid kitabı = konusunda geçmiş idi. Hadiste geçen: "Urabul and" = Dünya dolusu kadar demektir. Allah en iyisini bilir.

[2] Müttefekun aleyh. Hadisin lafzı Buhârî'ye aittir (6491).

[3] Müslim (128).

[4] Buhârî (42), Müslim (129). Lafız Müslim'e aittir.

[5] Buhârî (7501).

 


* BENZER KONULAR

Gözlük Gönderen: KOYLU
[Bugün, 08:23:43 ÖÖ]


Ölüm ve Gerçeğe Uyanmak Gönderen: KOYLU
[Bugün, 08:20:15 ÖÖ]


Bakış Açısı Gönderen: KOYLU
[Bugün, 08:15:28 ÖÖ]


Çalışmak ve Yapıcılık Gönderen: KOYLU
[Bugün, 08:10:59 ÖÖ]


Güzel Ahlak Rüzgârı Gönderen: KOYLU
[Bugün, 08:07:50 ÖÖ]


Reklamlar Diziler ve Ailemiz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:36:23 ÖÖ]


Hayat İbadete İbadet Neşeye Dönüşür Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:29:53 ÖÖ]


Zamana Yol Gösteren Kitap Kur'an’ı Kerim Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:21:15 ÖÖ]


Dünyada ve Ahirette Selâmet İstiyorsan Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:02:16 ÖÖ]


Yahya Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:55:29 ÖÖ]


İslâmî Değer Yargıları Gönderen: melek
[Dün, 08:21:13 ÖÖ]


Bilgi ve Bilgelik Gönderen: melek
[Dün, 08:18:10 ÖÖ]


Şahsiyeti / Karakteri / Görünümü Gönderen: melek
[Dün, 08:13:12 ÖÖ]


Doğruluk / Dürüstlük / Samimiyet / Emin Ve Güvenilir Olmak Gönderen: melek
[Dün, 08:08:33 ÖÖ]


Allah’a Saygı Peygamberlere Saygı Gönderen: melek
[Dün, 08:04:57 ÖÖ]


Peygamberimizin Bıraktığı Mirasa Sahip Çıkalım Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:42:04 ÖÖ]


Dünya Hayatına Aldanmamak Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:32:19 ÖÖ]


Selamette Olmak İçin Selam Gerekir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:20:08 ÖÖ]


Resulü Efendimiz (S.A.V.) Ümmetimden 27 Tane Yalancı Çıkacak” Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:11:43 ÖÖ]


Bir Zulüm Ki Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:03:56 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42