Gönderen Konu: Adalet Mülkün Temelidir  (Okunma sayısı 208 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı KOYLU

  • *****
  • İleti: 2264
Adalet Mülkün Temelidir
« : Mayıs 25, 2020, 08:37:05 ÖS »
Adalet Mülkün Temelidir

Yüce Rabbimiz, her cuma namazında hatiplerin hutbenin sonunda minberden inerken okudukları Nahl Sûresinin 90. ayetinde şöyle buyuruyor: “Şüphesiz ki Allah, adaleti, iyilik yapmayı, akrabaya yardım etmeyi emreder, hayasızlığı, fenalığı ve azgınlığı yasaklar. Düşünüp tutasınız diye size öğüt verir.”

Görüldüğü gibi ayet-i kerimede üç şey emrediliyor, üç şey de yasaklanıyor. Bunlardan “adalet” kavramı üzerinde durmak istiyoruz.
Adalet; herkesin hakkına riayet etme, hak ve hukuka uygun hareket etme, hakkı gözetme, yerine getirme, başkalarına haksızlık etmeme gibi anlamlara gelir. Adalet zulmün zıddıdır. Zulüm; hak sahiplerine haklarını vermemek, haksızlık etmektir. Adalet ise hak sahibi kim olursa olsun ona hakkını vermektir. Adaletle zulüm bir arada bulunmaz. Adaletin olduğu yerde zulüm olmaz. Zulmün olduğu yerde de adaletten bahsedilemez.

Allah âdildir, esmâ-i hüsnâsından/güzel isimlerinden biri de “el-âdil" dir. Adi; çok âdil, hiç zulmetmeyen, hakkaniyetle hükmeden demektir.

Allah kendisi âdil olduğu gibi insanlara da adaleti emreder ve adaletle muamele edenleri sever. Bu hususta Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulun “Allah size, mutlaka emanetleri ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne kadar güzel öğütler veriyor! şüphesiz Allah her şeyi işitici, her şeyi görücüdür.”(1)

"Her işte adaletli davranın. Şüphesiz ki adaletli davrananları Allah sever.’"(2)

İslam’ın getirmiş olduğu adalet evrenseldir. Sadece müminlere mahsus değil, bütün insanlara şamildir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur.

“Allah size, din hususunda sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik yapmanızı ve kendilerine adaletli davranmanızı yasaklamaz. Çünkü Allah adaletli davrananları sever. "’(3)

Adalet, daima haktan ve haklıdan yana olmaktır. Zulüm ise güçlüden yana olmaktır. Adalet, suçluya kim olursa olsun cezasını vermektir.

Adalet, kanun karşısında insanlar arasında makam-mevki, mal-mülk, kadın-erkek, zengin-fakir, köle-efendi, beyaz-siyah ve hatta müslüman-kafir diye hiçbir ayrım yapmaksızın herkese eşit muamele etmektir. Yüce dinimizin emri de budur. Allah böyle emrediyor. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruluyor:

“Ey iman edenler! Adaleti ayakta tutan, ve kendiniz, ana-babanız ve yakın akrabanız aleyhine de olsa, yalnız Allah için şahitlik eden kimseler olunuz. (Haklarına şahitlik ettiğiniz) zengin olsunlar, fakir olsunlar Allah onlara (sizden) daha yakındır. Hislerinize uyup adaletten sapmayın.’"(4)

Onlara acıyarak merhamet ederek adaleti yerine getirmekten kaçınmayınız. Allah sizden daha merhametlidir, onlara sizden daha yakındır. Toplumun huzuru, dirlik ve düzenliği için adalet şarttır, onun için adaleti emretmektedir.

Adalet karşısında dost düşman ayrımı da yapılmaz. Kim olursa olsun haklıya hakkı verilir. İsterse haklı düşman olsun. Kur’an-ı Kerim’de: “bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adil davranmaya itmesin. Adaletli olun. Bu, takvaya daha yakındır.”’5’ buyrulmuştur.

Peygamber Efendimizin tatbikatı da böyle idi. İnsanlar arasında adalet tevziinde hiç bir ayrım yapmazdı. Merhum Ziya Paşa, Peygamberimiz ‘in adaletinden bahsederken bir beytinde şöyle der:

Her nefsi tutardı ol Peygamber

Nefsiyle hukukta beraber.

Asr-ı saadette Mahzumoğulları kabilesinden Fatıma isminde bir kadın hırsızlık yapmıştı. İslamiyet’e göre hırsızlığın cezası ağırdı. Rasûlüllah bu kadına da aynı cezayı vermişti. Fakat daha önceki gelenek ve alışkanlıklara göre Kureyş’ten olan asil bir kimse bir suç işlediği zaman ona ceza uygulanmazdı. Bu kadın asil bir aileye mensuptu. Ona bu cezanın uygulanmasını istemiyorlardı. Hükmün infazının durdurulması için Rasûlüllah’a gidilip şefaatçi olunulmasını istiyorlardı. Fakat buna kimse cesaret gösteremiyordu. Bu işi ancak Rasûlüllah’ın çok sevdiği Üsâme yapabilir diyorlardı. Onun için Rasûlüllah’a Ûsame’yi gönderdiler. Ûsame Rasûlüllah’ın azadlı kölesi Zeyd’in oğlu idi. Rasûlüllah Zeyd’i de, oğlu Üsameyi de çok seviyordu. Üsame’nin böyle bir şefaatta bulunması

Rasûlüllah’a çok ağır gelmiş ve: "Allah’ın emrettiği hususta şefaat mı istiyorsun?” buyurmuş, sonra insanları mescidde toplayıp şöyle hitabetmişti: Ey insanlar! Sizden önce yaşamış toplumların neden dolayı yollarını şaşırıp saptıklarını biliyor musunuz? İleri gelenleri bir hırsızlık yaptığı zaman onu affeder, zayıf ve kimsesizleri bir şey çalarlarsa onları cezalandırırlardı. Allah’a yemin ederim ki Muhammed’in kızı Fatıma da hırsızlık yapsa onun da elini keserdim.”6’

Bu olaylardan gayet net olarak anlaşılmaktadır ki:

a- Adalet karşısında herkes eşittir. Zengin-fakir, asil-asil olmayan, idareci- halk... ayrımı yapılamaz.

b- Adaletten ayrılmak milletlerin helakine, medeniyyetlerin yok olmasına sebep olur.

c- Adalette aracılık etmek, suçluları himayeye çalışmak doğru değildir.

İdarecilerin Âdil Olması

Adalet herkes için güzeldir, halkı idare eden kimselerde olursa daha da güzel olur. Nitekim bir hakîm/hikmet erbabı şöyle demiştir: "Dört şey güzeldir. Fakat dört şey onlardan daha güzeldir-,

a- Haya erkeklerde güzeldir, fakat kadınlarda daha da güzeldir.

b- Adalet herkeste güzeldir, fakat idarecilerde daha da güzeldir.

c- Yaşlıların tevbe etmesi güzeldir, fakat gençlerin tevbe etmesi daha da güzeldir.

d- Zenginlerin cömert olması güzeldir, fakat fakirlerin cömert olması daha da güzel olur.”

Devletleri ayakta tutan en önemli esas adalettir. Onun için "el-Adlü esâ- sü’l mülk/adalet mülkün temelidir” yani devletin, ülkenin ve idarenin esası adalettir, denilmiştir. Peygamber Efendimiz çeşitli hadis-i şeriflerinde halka adalette muamele eden idarecileri övmüş, onların kıyamet gününde Allah’a en sevgili kullar olacağını, nurdan minberler üzerinde bulunacaklarını belirtmiştir. Peygamber Efendimizin bu konudaki hadis-i şeriflerinden birkaçı şöyledir.

“Hükmünde, yönetimi ve velayeti altındakiler hakkında adil davrananlar, Allah katında nurdan minberler üzerinde olacaklardır.’"7

“Adil devlet başkanı ve idareciler mahşer yerinde Allah’ın yüce lutfuna ve himayesine mazhar olacakların öncüleridir.’"8

“Kıyamet gününde insanların Allah-u Teâla’ya en sevgli olanı ve Allah’a en yakın bulunanı adil devlet başkamdir.”9

"Bir saat adalet, yetmiş yıl (nafile) ibadetten daha hayırlıdır.”"10

Biz, adaletiyle cihana ün salmış yüce bir millete mensubuz. Ecdadımız üç kıtaya sadece kılıç gücüyle hakim olmamışlar, ırk ve din ayrımı gözetmeden herkese adaletle muameleleri sayesinde hakim olmuşlardır. Gayeleri yeryüzünden zulmü kaldırıp insanlara adaletle hükmetmek olmuştur. "Avnî” mahlasıyla şiirler yazan Sultan Fatih bu gerçeği şöyle ifade eder:

Yokdurur zulme rızamız adle bir mailleriz

Gözleriz Hakk’ın rızasın emre kâilleriz.
Adalete Güven

Adalete güven çok önemlidir. Bir toplum içerisinde yaşayan herkes adalete güvenmeli, haksızlığa uğramayacağını, mutlaka adaletin yerini bulacağını ve neticede hakkını alacağını bilmelidir. Onun için devletin en önemli görevlerinden biri toplum içerisinde adaleti sağlamaktır.

Ancak adalet sayesinde fakirlerin, güçsüzlerin zayıfların hakları korunabilir. Sevgili Peygamberimizin bu dünyadan göçmesinden sonra halife seçilen Hz. Ebû Bekir halka irad ettiği ilk hutbesinde: "Ey insanlar! Sizin en hayırlınız olmadığım halde size halife oldum. İdaremde isabetli olduğum, güzel idare ettiğim sürece bana yardım edin. Doğruluktan ayrılırsam beni düzeltin. Doğruluk emanet, yalancılık hiyanettir. İçinizde zayıf olan, hakkını alıncaya kadar benim yanımda kuvvetlidir. İçinizde kuvvetli olansa, ondan başkasının hakkını alıncaya kadar benim yanımda zayıftır...”"11

Adalet sayesinde zorbaların, hak- hukuk tanımayanların şiddetleri, baskıları, zulümleri önlenebilir.

Adalet sayesinde haklıya hakkı verilir, zorbalara hadleri bildirilir.

Adalet sayesinde toplum kötülerin şerrinden, şirretlerin taşkınlıklarından korunur.

İnsanlar ve toplumlar ancak adaletin egemen olduğu ortamlarda mutlu ve huzurlu bir hayat sürebilirler.

Adalet herkese mutluluk getirir, onun için “adalet mucib-i saadettir” denilmiştir. İnsanlar adaleti yerine getirmezler, hak ve hakikat ölçüsünden ayrılırlarsa o zaman İlâhi adalet devreye girer. Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Biz bir ülkeyi helak etmek istediğimiz zaman o ülkenin bolluk ve refah sebebiyle şımaran elebaşlarına (kötülüklerden sakınmayı) emrederiz; buna rağmen onlar orada kötülük işlerler. Böylece o ülke helake müstahak olur. Biz de orayı yerlebir ederiz.”"12

Adalet Dinin Özüdür

Adalet dinin esasıdır, ruhudur, özüdür. Bütün peygamberlerin asli görevlerinden biri de insanlar arasında zulmün ve her türlü haksızlığın kaldırılması ve adaletin sağlanması için çalışmaktır. Nitekim Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur: “Andolsun biz peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirebilmeleri için beraberlerinde kitabı ve mizanı indirdik. Biz demiri de indirdik ki onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardır. Bu, Allah’ın, dinine ve peygamberlerine gayba inanarak yardım edenleri belirlemesi içindir. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, daima üstündür.”"13

Hz. Dâvud’a hitaben de şöyle buyrulmuştur “Ey Davud, biz seni yeryüzünde halife yaptık. O halde insanlar arasında hak ile hükmet, heva ve hevesine uyma. Sonra bu seni Allah’ın yolundan saptırır. Doğrusu Allah’ın yolundan sapanlara, hesap gününü unutmaları sebebiyle çetin bir azap vardır.”"14

Peygamber Efendimiz’e hitaben de şöyle buyurmuştun İşte onun için sen (tevhide) davet et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Onların heveslerine uyma ve de ki: Ben Allah’ın indirdiği Kitab’a inandım ve aranızda adaleti gerçekleştirmekle emrolundum. Allah bizim de Rabb’imiz, sizin de Rabb’inizdir. Bizim işlediklerimiz bize, sizin işlediklerinizde sizedir. Aramızda tartışılabilecek bir konu yoktur. Allah hepimizi bir araya toplar, dönüş de O’nadır.”"15

Âdil-i Mutlak

Mutlak ve hakiki adalet sahibi Allah’tır. Adaletin tam manasıyla gerçekleşeceği yer de öbür dünya yani ahirettir. Orada yegane hüküm sahibi olan Allah’tır. Allah, Fatiha Sûresi’nde de belirtildiği gibi “Maliki yevmiddîn/hesap ve ceza gününün sahibidir.” Bu dünyada zulme uğrayanlar, haklarını alamayanlar ahirette mutlaka alacaklardır. Orada ilahî adalet tahakkuk edecektir. “Allah aranızda hüküm verinceye kadar sabredin. O hüküm verenlerin en hayırlısıdır.’"16 Bunda kuşku yoktur. “Allah hüküm verenlerin en güzeli değil midir?”"17 Allah herkese yaptığının karşılığını eksiksiz verir. Hiç kimseye zulmetmez. “Şüphesiz Allah zerre kadar haksızlık yapmaz.”"18’ İnsanların kendileri aciz ve noksan oldukları için adaletleri de tam değildir. Ne kadar adaletli olmaya çalışsalar da hakkıyla adalet yapamazlar. Allah ise her türlü acizlik ve noksanlıktan yücedir. O nedenle O’nun adaleti tam ve kâmildir. O, mutlak adalet sahibidir. Şu veya bu sebeple bu dünyada adalet yerini bulmazsa ahirette mutlaka bulacaktır. Orada en büyük mahkeme demek olan “mahkeme-i kübra" da yargılanacaklar, hesaba çekileceklerdir.

Onun için Allah’ın kullarına haket- tikleri cezayı vermesi zulüm değil, adaletinin gereğidir. Allah kullarına ve bütün mahlukata asla zulmetmez. O şöyle buyurur. "Bu azab sizin yaptıklarınızdan dolayıdır. Yoksa Allah kullara asla zulmedici değildir.’19

1 - Nisâ Sûresi: 4/58

2- Hucurât Sûresi: 49/9

3- Mümtehine Sûresi: 60/8

4- Nisâ Sûresi: 4/135

5- Mâide Sûresi: 5/8

6- Buhâri. Enbiyâ, 54; Müslim, Hudûd, 8,9

7- Müslim, imâre, 18

8- Buharî, Edep, 36

9- Tirmizî, Ahkam, 4

10- Buhâri, Sulh, 11

11- tbn Hişam, es-Sîra, Beyrut, 1971, IV, 311

12- isrâ Sûresi: 17/16

13- Hadîd sûresi: 57/25

14- Sâd Sûresi: 38/26

15- şûrâ Sûresi: 42/15

16- Araf Sûresi: 7/87

17- Tîn Sûresi: 95/8

18- Nisâ Sûresi: 4/40

19- A!-i imrarı Sûresi: 3/182

 


* BENZER KONULAR

Arkadaşlık ve Dostluk Gönderen: webtasarim
[Dün, 08:34:41 ÖS]


Komşuluk İlişkileri Gönderen: webtasarim
[Dün, 08:24:14 ÖS]


İslam'da Kanaat Gönderen: webtasarim
[Dün, 07:00:27 ÖS]


Geleceğimizin Teminatı Çocuklarımız Gönderen: webtasarim
[Dün, 06:51:54 ÖS]


Kul ve Kamu Hakları Gönderen: webtasarim
[Dün, 06:43:40 ÖS]


İman ve Hayat Gönderen: webtasarim
[Dün, 06:32:41 ÖS]


Güzel Ahlak Kurallarında Nezaket Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:24:01 ÖS]


İnsanın İmtihanı Helal Gıda İledir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:31:58 ÖÖ]


Kur’an-ı Kerim ve Şehidlik Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:24:17 ÖÖ]


Ümmet Bilinci ve Camilerimiz Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:20:29 ÖÖ]


Yahudiler ve Yahudilik 26 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:08:47 ÖÖ]


Kur’an-ı Kerim’i Oku’maya Devam Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:57:35 ÖÖ]


Düşünerek Konuşan İnsanların En Akıllısıdır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:46:17 ÖÖ]


2024 - Umut Mürare - The_Piano Tones Of Emotions_320_Kbps Gönderen: fanidunya NET
[Ekim 30, 2024, 03:04:54 ÖS]


Umut Mürare - Kırık Kalpler 2024 - 320 kbps - FANİDUNYA NET'TE İLK Gönderen: fanidunya NET
[Ekim 30, 2024, 11:41:38 ÖÖ]


Ağzımızdan Çıkanı Kulağımız Duyuyor mu Gönderen: fanidunya NET
[Ekim 30, 2024, 08:17:08 ÖÖ]


Âhiret Zarurîdir 3 Gönderen: fanidunya NET
[Ekim 30, 2024, 08:08:09 ÖÖ]


Müslümanların Bütünlüğü Farzdır Gönderen: fanidunya NET
[Ekim 30, 2024, 07:56:24 ÖÖ]


Hastalıklarımıza Çare Gönderen: fanidunya NET
[Ekim 30, 2024, 07:46:00 ÖÖ]


Çalışıp Helâl Kazanmak İbadet Olur Gönderen: fanidunya NET
[Ekim 30, 2024, 07:32:22 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49