Gönderen Konu: İslam'da Adalet  (Okunma sayısı 2020 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı melek

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2304
İslam'da Adalet
« : Nisan 15, 2024, 10:18:14 ÖS »


İslam'da Adalet

Adalet kelimesi "adele" fiilinden türemiştir. Adele fiili; düzeltmek, tashih etmek, eğri bir yoldan doğru bir yola meyl, sapmak, eşit olmak, dengede tutmak gibi manalara gelir.
Adl mastarı ise zulmün zıddı ve hükümde doğru olmak,[1] eşit olmak,[2] eşit kılmak(Allah’a şirk koşmak manasına da kullanılmaktadır bu anlamıyla),[3] orta yol, misil,[4] suçun karşılığı ceza, ölçü ve denge,[5] hak, bedel, fidye[6] gibi anlamlara gelmektedir.[7] Kısaca ifade etmek gerekirse adalet, dengeyi gözetmek, hak yememek, doğru yoldan sapmamak, ziyade ve noksan yapmadan hak sahibine hakkını vermektir.
Halife Abdulmelik, Said ibn Cübeyr’den adl kelimesinin manasını sorduğunda Said cevabında adaleti özetle şöyle ifade eder: “Adl dört kısımdır; İlk manası, “İnsanlar arasında hükmettiğinizde adalet ile hükmedeceksiniz!” (Nisa 4/58) emrine uygun olarak hükümde, yargıda adalettir. İkinci manası, yine “konuştuğunuzda adaletli konuşun(ölçüyü aşmayın)” (En’am 6/152) emrine uygun olarak sözde, kelamda adalettir. Üçüncü manası; doğru davranışa yöneliş adaletidir ki “kimseden o gün hiçbir fidye (adl) kabul edilmeyeceği günden sakının” (Bakara 2/123) ayetinde buyrulmaktadır. Dördüncü manası Allah’a eş koşmaktan kaçınmak manasınadır “ne var ki kâfirler, O’na eş koşarlar(ya’dilun)” (En’am 6/1) ayeti bunu bildirir.”
[8]

Müslim olsun, gayrimüslim olsun, dost olsun düşman olsun, zengin olsun fakir olsun, kral olsun çoban olsun ayrım yapmaksızın tüm insanlar arasında hükmedildiğinde adaletle hükmedilmesi pek çok Kur’an ayetinde emredilmiştir:

“Muhakkak Allah adaletle ve iyilikle emreder.” (Nahl 16/90);

“Bir de insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmediniz.” (Nisa 4/58).

“Söylediğiniz zaman -yakınınız dahi olsa- adil olun. Allah’ın ahdine vefa gösterin. İşte bunlarla size tavsiye (emr) etti; umulur ki öğüt alıp düşünürsünüz.” (En’am 6/152)

Kur’an ayetlerine göre samimi olarak iman etmiş bir kul, hakkı ve hukuku gözeterek herhangi bir konuda hüküm vereceği zaman adil ve tarafsız olur. Yakınları aleyhine dahi olsa adaletten sapmaz, şahitliğini gizlemez.[9] Ölçüde, tartıda hesap ve kitapta dosdoğru olur. İnsanları aldatmaz, aralarında ayırım yapmaz.[10] Düşman topluluklara karşı bile adaletli olur gerçeği saptırmaz.[11]

“Allah, sizinle din konusunda savaşmayan, sizi yurtlarınızdan sürüp çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan ve onlara adaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz. Çünkü Allah, adalet yapanları sever.” (Mümtehine 60/8)

“Ey iman edenler, Allah için hakkı ayakta tutanlar ve adaletle şahitlik yapanlar olunuz. Bir kavme olan kininiz, sizi adaletsizliğe sevk etmesin. Adaletli olun, çünkü o, takvaya daha yakındır. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.” (Maide 5/8)

Yetimin, öksüzün malını gözetir.[12]

Ne kendi heva ve istekleri ne de yakınlarının heva ve isteklerine göre hareket eder. Olay ve durumlara menfaat açısından değil doğruluk ve adalet açısından yaklaşır. Allah’ın adil olanları ve adaletle davrananları sevdiğini bilir.

İnançta adalet, Allah’ı inkâr ile çok tanrıcılık arasında Tevhid inancına yapışmaktır. Allah el-Adl’dır. Asla zulmetmez (Âl-i İmran 3/108) ve her varlığa layık olduğu imkân ve kabiliyeti en doğru şekilde bahşeder. Bu kâinat olması gerektiği şekildedir, kâinatta bir düzensizlik, dengesizlik göremeyiz,[13] zira Adl isminin tecellisi bunu gerektirir. Elimiz, gözümüz, kulağımız, kısaca her şey olması gerektiği yerdedir. Hastalıklar, sakatlıklar, çirkinlikler bile sağlığı, sağlamlığı, güzeli göstermesi açısından bir dengenin yani adaletin tecellisidir. Zulmü de yaratan Allah’tır, ancak zulmün yaratılması değil, zulmün insan tarafından kesbedilmesi insanın aleyhinedir. Allah zulmü yarattığı için zâlim sayılamaz.

Bir ressam çirkini çizmekle çirkin sayılamayacağı gibi, çok güzel bir sureti çizebilen ressam çok çirkin bir sureti çizemese o ressamın acziyeti anlaşılır. Dünyâda mahlûkâtın yaratılıştan gelen ne sermâyesi varsa, hepsi de Allâh’ın bir lütfudur. Hiçbir şey yapmadan oturan birilerine bir zengin gelip gönlünden öyle yapmak geldiği için para dağıtsa ve birine 10, birine 50, birine 100 lira verse, 10 lira alan bana zulmettin dese, belki o zengin 10 lirayı da alır, 100 lirayı 110 yapar. Bu durumda Allah Teâlâ, nîmetlerini eşit vermedi diye adaletsiz değildir.

Fıkıh ıstılahına göre adalet, herkesin yasal hakları olması ve sebep olduğu zulmün karşılığı olan cezayı görmesidir. Kimseye ayrıcalık tanınmaması, yasalar karşısında herkesin eşit olmasıdır. İslam’da hukuk Allah’ın adaletinin ifadesidir ve yasaklanan fiilleri yapmak nefse ve topluma zulümdür, yasakların gayesi de zulmü inananlardan uzak kılmaktır. (Enfal 51)

Asr-ı saâdette Benî Mahzûm Kabîlesi’nden hatırı sayılır bir aileye mensup bir kadın hırsızlık yaptı. Peygamber Efendimizin çok sevdiği sahâbîlerden biri olan Üsâme bin Zeyd’i af için aracı olarak gönderdiler. Bu talep karşısında Peygamber Efendimiz sallâllâhu aleyhi ve sellemin mübârek yüzünün rengi değişti. Çok sevdiği Üsâme’ye sitem dolu nazarlarla bakarak:

“Allâh’ın koyduğu cezâlardan birinin tatbik edilmemesi için aracılık mı yapıyorsun?” diye sordu.

Üsâme radıyallâhu anh, Peygamber Efendimizin ne kadar üzüldüğünü görünce son derece pişman oldu ve derhâl özür dileyerek:

“Ey Allâh’ın Rasûlü! Benim bağışlanmam için duâ et!” dedi. Efendimiz aleyhissalâtü vesselâm ayağa kalktı ve halka şöyle hitâp etti:

“Sizden önceki milletler, şu sebeple helâk olup gittiler: Aralarından soylu, makam-mevkî sâhibi biri hırsızlık yapınca onu bırakıverirler, zayıf ve kimsesiz biri hırsızlık yapınca da onu hemen cezâlandırırlardı. Allah’a yemin ederim ki, Muhammed’in kızı Fâtıma hırsızlık yapsaydı, elbette onun da elini keserdim!”[14]

İslam’da kölelere cezalandırma hususunda farklı davranılıp, hürlere uygulanan cezanın yarısının verilmesi ise kölelerin sosyal durumu, çevresi, eğitim eksikliği ve benzeri nedenlerle açıklanabilir.

Boşanma, alışveriş, kısas ve had davalarında de şahitlerden adalet vasfının sabit olması istenmektedir.[15]

Şahit olduğu hususu gizleyenin zalim olduğu beyan edilmektedir. Yargı konusunda adalet, nas bulunması halinde nasla hükmetmektir.[16]

Nas yoksa müctehidin ictihadıyla hükmetmesi, müctehid değilse müctehidlerin ictihadını esas almaktır. Yargıcın da her iki tarafı da dinlemeden ve sinirli iken hükmetmesi yasaklanmıştır.

İslam’da helaller ve haramlar da adil ve gayri adil hareketler olarak adlandırılabilir.

Helaller lehimizedir ve haramlar ise insanın kendine zulmüdür. Adaletin toplumda uygulanması ise muamelat ve cinayat hükümlerinin hâkimlerce yerine getirilmesiyle olur.

Bu nedenle hâkimlerde ve şahitlerde aranan ilk özellik adalet vasfıdır.

Ceza hukuku alanında ise adalet, suçun önlenmesine, suçluyu tedip ve ıslah etmeye, suçun aleniyetine, yayılmasına engel olarak kamu vicdanını ve yapıyı korumaya, suçun karşılığının verilmesine, suçlunun iyileştirilmesine yöneliktir. İslam’da kimse kimsenin yerine cezalandırılamaz,[17] cezalandırmada ayrıcalık tanınmaz.

Suç ile suça verilen ceza arasında bir denge vardır, haddi aşma yoktur.[18]

Hadlerde örneğin evli birinin cezası ile bekârın cezasının farklı olması da adalet gereğidir.

İbadette adalet; amelsiz başıboş bir hayat ile ruhbanlık hayatı yaşarcasına dünyadan el etek çekme arasında, İslam’ın emrettiği orta yolda, ifrat ve tefritten uzak kulluk etmektir.

İnsana farklı gözükse bile O’nun emrettiği, adalet, yasakladığı şeyi yapmak da zulümdür.
Ahlakta adalet; cimrilik ile savurganlık arasında cömert; korkaklık ile saldırganlık arasında cesur; cinsel rezillik ile cinsel soğukluk arasında iffet; ahmaklıkla şeytanî düşünceler arasında hikmet gibi erdemlerle dengeli olmaktır. Tüm bunlarda ve sosyal yaşamda kişinin hakkından fazlasını alması başkalarına, hakkından az alması da kendisine zulümdür, adaletsizliktir.

Dünya hayatında adaletin en kapsamlı tezahürü devlet adaletidir. Kuran da:

“Ey Davud! Biz insanlar arasında adaletle hükmedesin diye seni yeryüzünde halife kıldık! Sakın heveslere kapılma ki Allah yolundan şaşmayasın!” (Sâd, 26) ayeti devlet adaletinden bahseder. Hadiste de:

“Kıyâmet gününde insanların Allah Teâlâ’ya en sevgili olanı ve O’na en yakın yerde bulunanı, adâletli idârecidir. Kıyâmet gününde insanların Allah Teâlâ’ya en sevimsiz olanı ve O’na en uzak mesâfede bulunanı da zâlim idârecidir.” (Tirmizî, Ahkâm, 4/1329; Nesâî, Zekât, 77) buyrulmuştur.

“Küfür ile pâyidâr olunur, zulüm ile olunmaz!” sözü meşhurdur. “Adâlet mülkün (idârenin) temelidir.” denilmiştir. Siyasî düzenlerin temelinde adalet olmazsa sonu perişanlıktır, “zulm ile âbâd olanın sonu hüsran olur” sözü ne hoştur. Adil imamın, duasının icabet gördüğü, perdesiz olarak Allah katına ulaştığı, Rahman’ın arşının gölgesinde ferahlayacak yedi zümreden biri, -belki de ilki- olduğu hadislerde bildirilen hususlardandır.

Devletler arası savaşlarda ise İslam âlimleri, cihad olarak nitelenemeyecek her savaşı, işgal ve zulüm olarak niteler.[19]

Zulme rıza zulümdür. Zulmün karşısında durmayan o zulümden vebalini de kazanacaktır.

Peygamberimiz zâlime yardımcı olun dediğinde sahabe hayret ederek zalime nasıl yardımcı olunacağını sorarlar. Efendimiz de “zulmüne mani olarak …” der[20]

Mütenebbî’nin dediği gibi “Zulüm insanda olağan, varsa adil bir adam, vardır zulmüne mani olan.” Yüzüne bir tokat atana öbür yanağını da çevirmek ancak canavarın iştahını kabartır. Rabbimiz zalimlerin zulmüne uğrayana yardımı emreder (Nisâ 75-76). Rabbimiz, “Zalimlere meyletmeyin” (Hud 116) buyurur. Merhum Mehmet Akif ne güzel ifade eder bu gerçeği:

Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;

Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam

Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,

Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!

Adam aldırma da geç git, diyemem aldırırım.

Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!

Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...

İrticanın şu sizin lehçede ma'nası bu mu?

Allah’ın günahkârları isyanları sebebiyle cezalandırması da adaleti gereğidir:

“Biz, kıyamet gününe mahsus adalet terazileri koyacağız. Artık hiçbir kimse hiçbir şeyle haksızlığa uğratılmayacaktır. O şey bir hardal tanesi kadar bile olsa, onu getiririz (mizana koyarız). Hesapçılar olarak da biz yeteriz.” (Enbiya 21/47)

Namaz kılan bir insanla kılmayan bir insan, oruç tutanla tutmayan, cihad edenle etmeyen, gece kalkanla kalkmayan, her türlü zorluğa katlanıp dine hizmet edenle etmeyenin bir olduğu terazi, bunların bir tutulduğu bir ilâhî nizam adil olamaz. Hz Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem ile Ebu Cehil’i bir tartan terazi olamaz, hele hak terazisi hiç olamaz. Zira Yüce Rabbimiz yüce kitabımızda bize kendini şöyle tanıtıyor:

“Şüphe yok ki Allah zerre kadar haksızlık etmez...” (Nisa 4/40)

Hadis-i şeriflerde Rasûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Kimin üzerinde kardeşine karşı ırz veya başka bir şey sebebiyle hak varsa, dinar ve dirhemin bulunmadığı (kıyamet ve hesaplaşmanın olacağı) gün gelmezden önce daha burada iken helalleşsin. Aksi takdirde o gün, salih bir ameli varsa, o zulmü nisbetinde kendinden alınır. Eğer hasenatı yoksa arkadaşının günahından alınır, kendisine yüklenir.” [21]

Hak terazisi öylesine hassas ki, insanlar arası haktan öte hayvanlar arası hak bile hak sahibine iade edilecektir:

"Kıyamet günü hak sahiplerine haklarını mutlaka eda edeceksiniz. Öyle ki kabış (boynuzsuz) koyun için, boynuzlu koyundan kısas alınacak, taşa (niye bir başka) taş üzerine yüklenip kaldığından; adamın adamı niye yaraladığından sorulacak."[22]

Kendini bize böyle tanıtan Allah’ın haksızlara hesap soracağı bir mahkemesi ve yine haksızlığa uğrayanlara mükâfat vereceği bir saadet diyarı olacaktır.

--------------------------------------------------------------

[1] Enam 6/115, Nisa 135

[2] Nisa 4/3

[3] Neml 27/60, Enam 6/1

[4] Maide 5/95

[5] İnfitar 6–8

[6] Bakara 2/48

[7] İbn Manzûr, Lisanu’l-Arab, XI, 430-436

[8] İbn Manzur, Lisanul Arab, 11, s.431

[9] Nisa 4/135; Enam Suresi, 152

[10] Hucurat Suresi, 13; Nisa Suresi, 135

[11] Maide Suresi, 8

[12] En'am Suresi, 152; Nisa Suresi, 2; Nisa Suresi, 10

[13] Tebareke

[14] Buhârî, Enbiyâ, 54; Müslim, Hudûd, 8, 9

[15] Talak 65/2

[16] Nisa 4/58, Maide 5/42, 45, 47

[17] Enam 6/164

[18] Şura 42/40

[19] Turtuşi, Siracu’l-Mulük, Kahire, 1901,150-153

[20] Buhari, Mezalim 4, İkrah 7; Tirmizî, Fiten 68

[21] Buhârî, Mezalim 10, Rikak 48; Tirmizî, Kıyamet 2, (2421)

[22] Müslim, Birr 6, (2582); Tirmizi, Kıyamet 2, (2422)

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Ahmet Şafak – Şimdi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 04:44:02 ÖS]


Ahmet Şafak – Farkımız olsun Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 04:41:39 ÖS]


Hilmi Şahballı – Kucaklaşalım Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 04:37:51 ÖS]


Herkes İmtihandadır Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:19:51 ÖÖ]


Tevazu Göstereni Allah Yükseltir Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:05:02 ÖÖ]


Yükü Hafif Olan Kurtuldu Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:03:13 ÖÖ]


Çağın Kirlerinden Bismillah İle Arınalım Gönderen: türkiyem
[Bugün, 10:44:07 ÖÖ]


Pişman Olmak İçin Geç Değil Gönderen: türkiyem
[Bugün, 10:40:08 ÖÖ]


Allah'a Verdiğimiz Sözü Tutalım Gönderen: türkiyem
[Bugün, 10:27:58 ÖÖ]


Dua Hayatımızın Neresinde 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 09:10:39 ÖÖ]


DUaHaımııb Nerene 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 09:07:38 ÖÖ]


Ahiret Zarurîdir 6 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:59:47 ÖÖ]


İslam Birliği Zaferi Hayal mi 4 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:51:19 ÖÖ]


Dertsiz Müslümanlara Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:42:27 ÖÖ]


Kalabalıklar İçinde Yalnızlaşan Toplum Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:33:50 ÖÖ]


Ahirete Eli Boş Gitmemek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:27:03 ÖÖ]


Hayatın Altın Kuralları Gönderen: anadolu
[Dün, 05:08:59 ÖS]


İyimisiniz Gönderen: anadolu
[Dün, 04:54:57 ÖS]


Niye Ben Gönderen: anadolu
[Dün, 04:50:37 ÖS]


Gaflete Kapılmamaya En Dikkat Edilmesi Gereken Zamanlardan Biri Gönderen: anadolu
[Dün, 04:44:26 ÖS]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48