Gönderen Konu: CAMİ VE ÇOCUKLARIMIZ  (Okunma sayısı 275 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
CAMİ VE ÇOCUKLARIMIZ
« : Nisan 04, 2019, 01:16:36 ÖS »
CAMİ VE ÇOCUKLARIMIZ

     Evin iyisi sosyal tesislere yakın olandır. Böyle bir evde oturmak insana ek bir mutluluk
getirir. Ancak bazı insanların, -farkında olmadan ve suret-i haktan görünerek- işlediği
hatalar, küçük mutlulukları dahi yok ediyor.

     Bilhassa yaz günlerinde sokakta oynayan çocukların cami bahçesine sokulmamalarına
şahit oluyorum. Çocukları ellerini yıkamak için bile cami bahçesine almamanın ne İslâmî ne
de insanı bir tarafı vardır diye düşünüyorum... Cami avlusunu ve lavaboları temiz tutması
için görevlendirilen insanların çocukları cami çevresinden uzaklaştırmalarını anlamakta
güçlük çekiyorum... Öyle ki ezan okunurken terli terli şadırvana koşup abdest almak
isteyen çocuklar dahi, cami avlusundan uzaklaştırılıyor. Ellerini yüzlerini yıkamak için cami
avlusuna gizlice giren bazı çocukların ürkek ürkek cami içine, bilmedikleri fakat merak
ettikleri bir şeye bakar gibi baktıklarına şahit oluyorum. Bu çocukları yetiştiren anne-
babalara içten içe sitem etmekten kendimi alamıyorum.

     Cami görevlilerinin, bu konuda uyarılması ve eğitilmesi gerektiği kanaatindeyim.
Çocuklarla iyi ilişki kurmakta güçlük çeken görevlilere gerekli camiler, mescitler, çocuklar
sevdirilmeli ve problemlerinin çözüldüğü mekanlar olduğu gösterilmelidir. Bu mekanlarda ve
çevresinde cami görevlilerince düzenlenen kültürel etkinlikler, sportif yarışmalar çocukların
ilgisini çekecektir. Böylece çocuklar camilerin yalnız ihtiyarların, belli zamanlarda girip çıktığı
yerler değil bütün insanların huzur ve mutluluk duyduğu mekanlar olduğunu görecektir.

     Camiler, mescitler, çocuklara sevdirilmeli ve problemlerinin çözüldüğü mekanlar olduğu
gösterilmelidir. Bu mekanlarda ve çevresinde cami görevlilerince düzenlenen kültürel
etkinlikler, sportif yarışmalar çocukların ilgisini çekecektir. Böylece çocuklar camilerin yalnız
ihtiyarların, belli zamanlarda girip çıktığı yerler değil bütün insanların huzur ve mutluluk
duyduğu mekanlar olduğunu görecek, cami görevlilerini kendilerini kovalayan asık suratlı
insanlar değil, sevecen ve iyilik timsali insanlar olarak tanıyacaktır. İçinde bulunduğu
bunalımlı durumu rahatlıkla paylaşabilecektir.

     Çok merak ediyorum çocukken girmesi yasak edilen bir yere büyüyünce nasıl
alıştırılacak bu çocuklar? Oysa çok bilinen bir hadisi şerifde "Çocuklarınız yedi yaşına girince
onlara namazla emredin" (Ebu Davut) buyurulmaktadır.

     Çocukları camiden uzaklaştırma hareketini kim yaparsa yapsın ve bu gereksiz titizliğe
göz yuman kim olursa olsun ne insanlıktan ne de Hz. Peygamber'in hayatından haberi var
demektir. Hz. Peygamber (s.a.v) yakın çevresindeki çocuklara ve torunlarına o kadar ilgi ve
sevgi göstermiştir ki; camide namaz kıldırıyorken bile çocuklar omuzunda ve sırtındadır. Hz.
Zeynep'ten torunu Umame bu çocuklardan biridir. Hz. Peygamber onu namazda omuzuna
alır, rukua gittiğinde yere kor, kalktığında tekrar omuzuna alırdı. (Kütüb-ü Sitte).

     Bazen Hz. Peygamber secdeye gidince Hz. Hasan ve Hüseyin gelip sırtlarına binerlerdi.
Hz. Peygamber secdeden kalkarken onları yumuşak bir şekilde alıp yere koyarlardı.

Secdeye gidince onlar yine sırtına binerlerdi, bu durum namaz bitene kadar devam ederdi.

     Çocuk terbiyesinde dini terbiyeye öncelik verilmesine rağmen günümüzde
müslümanların çocuklarının yetişmesinde, bütün gayret ve maddi manevi imkanlarını,
sadece dünyevi geleceklerini kazanma doğrultusunda harcamaları, onların, ahiretlerine
yatırım yapmamaları inançlarına son derece aykırı bir durumdur. Namaz bitince de çocukları
alır dizlerine oturturlardı.

     Bir defasında Hz. Peygamber secdedeyken sırtına Hz.Hasan veya Hz. Hüseyin binince,
ininceye kadar secdeyi uzatmıştı.

     Bir başka zamanda da hutbe okuyorken Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin camiye girince
sözüne ara verip aşağı inmiş ve onları kucağına almıştı." (Nesai)

     Bütün bu örneklerden anlaşılacağı gibi Hz. Peygamber (s.a.v) çocuk ve torunları ile çok
yakından ilgilenmiş, onlara her zaman ve mekanda sevgi, anlayış ve sorumlulukla
yaklaşmış şefkatle muamele etmişken; bizim çocukları cami ve çevresinden uzaklaştırmak
için yaptığımız hareketleri nasıl yorumlayabiliriz? Cami ve cemaata alıştırma hususunda
bizlere en güzel örnek Hz. Peygamber (s.a.v) olmalıdır. O ne güzel örnektir.

     Kuranı Kerim açısından, aile terbiyesinde imandan sonra namaz öncelikli bir yer alır.
"Ehline (yani aile halkına) namazı emret! O hususta sabır da göster. (Taha/132) ayetinde
"ailene namazı emret" dedikten sonra, ayrıca omun hakkında sabretmenin emredilmesi çok
manidardır. Usanmadan emir ve ilginin devam ettirilmesi ve mutlaka neticenin alınması
gerekmektedir.

     Hz. Peygamber'in çocukları irşadlarında namaz üzerinde çok durduğu görülmektedir.
Enes (r.a) Tahrim Suresi'ndeki "Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve
taşlar olan ateşten koruyun" mealindeki ayet nazil olduğunda Hz. Peygamberin sabah
namazına çıkarken altı ay Hz. Fatıma'nın kapısına uğrayıp onları namaza çağırdığını
bildirmektedir. Oysa zamanımızda ağzını açtığında müslümanlığı kimseye bırakmayan,
kendisini gerçek kurtulmuş olarak gören birçok aile, çocuklarının ibadetlerine dikkat
etmemektedir. "Daha küçük, büyüyünce kılar. Biz de gençken böyleydik." düşüncesizliği ile
buluğa ermiş çocuklarını uyarmamakta, onlara yol göstermemektedirler. Sabahları "biraz
daha uyusun" diye sabah namazına kaldırmamaktadırlar. Oysa genç her konuda olduğu
gibi bu konuda da annebabasından ilgi bekler. İddia edilenin aksine ısrar ister.

     Namaz kılmayan bir öğrencime "Sen akıllı bir kızsın ve sana namazın farz olduğunu da
biliyorsun neden kılmıyorsun?" dediğimde "Ama öğretmenim annem bir kere kılmamı
söylüyor, ısrar etmiyor" cevabını verdi. Anneye durumu anlattığımdan kısa bir süre sonra
öğrencim sevinçle "Artık hiç namazımı bırakmıyorum öğretmenim" diye mutluluğunu benimle
paylaşmıştı.

     Aile terbiyesinde dini terbiyeye öncelik verilmesine rağmen günümüzde müslümanların
çocuklarının yetişmesinde, bütün gayret ve maddi manevi imkanlarını, sadece dünyevi
geleceklerini kazanma doğrultusunda harcamaları, onların, ahiretlerine yatırım
yapmamaları inançlarına son derece aykırı bir durumdur. Her aile, çocuğunu en iyi kendisi
tanır. Bu konuda çocuklarına nasıl davranmaları gerektiğini tesbit etmeli ve çocuğun
ibadetini yerine getirmesini sağlamalıdır.

     İslam dininde, cemaatla namaz teşvik edilmiş, hatta bazı ibadetler için cemaat farz
kılınmıştır. Cemaatle namaz müslümanların birbirleri ile görüşüp hallerinden haberdar
olmalarını, bilgi alışverişinde bulunmalarını, aralarında disipile yaşadığı çevreye ve
samimiyet kurduğu insanlara dikkat etmeli ve bu konuda çocuklarına iyi örnek olmalıdır.

     Çocuklarının namaz kılmayan, camiye gitmeyen bir çevre ile ilgi kurmasına engel
olmalıdır. Çocuğunu sadakatine güvendiği arkadaş ve dostlarıyla birlikte cemaatle namaz
kılmaya alıştırmalı ve buııa devam etmelidir. Camilerde yapılan sohbetleri ve öğretilen
dini esasları ve inançları takip etmelidir. Kuranı Kerimi okumaktan ve dinlemekten derin bir
zevk duymalı ve çocuklarına aynı zevki aşılamalıdır. Bu hususta ihmal ve gaflet
göstermemelidir

     Sahih hadislerde, cemaatle kılınan namaza verilecek sevabın tek başına kılınan namazın
sevabından 25 veya 27 kat olduğu, ayrıca cemaata katılanların sayısı arttıkça kılınan
namazın sevabının da artacağı haber verilmiştir.

     Bilhassa babalar, erkek çocuklarını eğitmekte çok dikkat etmelidirler. Cünkü erkek
çocuklar önlerinde örnek olarak babalarını görür ve onun gibi hareket etmeye özen
gösterirler. Vakit girince cemaatla namaz kılmaya yarışırcasına gitmelerini sağlamak için
çocuklarını teşvik etmelidirler. Gündüz rızık peşinde koşan babalar akşam ve yatsı
namazlarını çocukları ile kılmaya özen göstermelidir. Camiye gitmeyi adet edinen bir çocuk,
kendi iç yapısında imanın ruh ve mayısını kökleştirir. Allah'a itaatin zevkini ve heyecanını
taşır. Aynı zamanda iyilikler ve kötülükler hususunda Islâmın
buyruklarına baş eğip teslimiyet göstirir.

     Cemaata katılması çevresinde çeşitli yaştan ve seviyeden insanlarla ilfşkilerini
güçlendirir. Bilindiği gibi insanlarla sağlıklı ilişki kuranıayanlar, Allah'la sağlıklı ilişki
kuramazlar.

     Aile yaşadığı çevreye ve saıııinıiyca kurduğu insanlara dlkkat etmeli ve bu konuda
çocuklarına iyi örnek olmalıdır. Çocuklarının namaz kılmayan, camiye gitmeyen bir çevre ile
ilgi kurmasına engel olmalıdır. Çocuğunu sadakatine güvendiği arkadaş ve dostlarıyla
birlikte cemaatle namaz kılmaya alıştırmalı ve buna devam etmelidir. Camilerde yapılan
sohbetleri ve öğretilen dini esasları ve inançları takip etmelidir. Kuranı Kerimi okumaktan ve
dinlemekten derin bir zevk duymalı ve çocuklarına aynı zevki aşılamalıdır. Bu hususta ihmal
ve gaflet göstermemelidir.

     Ayrıca Kur'an ilimleriyle ve çocuğun anlayabileceği konularla ilgili toplantılara katılmaya
özen göstermeli ve çocuklarını da yanlarına almalıdırlar.

     Bilhassa kadınların bu konuda çok şikayetçi olduklarına şahit oluyoruz. Babalar kendi
arkadaşları ile ilişkilerini düzenlerken aile fertlerini pek kaale almamakta ve -erkek-kız
bütün çocukların, terbiyesi ve her yönden bilgilendirilme işi, annelerin üstüne atılmaktadır.
Oysa 10 yaşından sonra erkek çocukların babaları ile birlikteliği ve erkeksi bir takım olayları
paylaşımı onun bedensel, psikolojik ve sosyo kültürel gelişimi için çok önemlidir. Çünkü bu
yaşlardaki erkek çocuğun babasından öğrenmesi gereken çok şeyleri vardır. Babaların
öğretmeğe fırsat bulamadıkları şeyleri uygunsuz ortamlarda uygunsuz klşilerden
öğrenerek yetişen nice iyi aile çocukları telef olmakta, kötü evlat olmaktadır. Çünkü her
çocuk fıtrat üzere doğar ve onun iyi, kötü olmasına çevresi sebep olur.

     Şair Şevkl anne baba ilgisizliğinin yetimlikten daha kötü olduğunu, dörtlüğünde ne
kadar açık bir dille ifade etmektedir.

     "Gerçek yetim, ana-babası hayatını tamamlamış, Kendisini başaşağı yalnız bırakmış
kimse değil Asıl yetim, anası kendini boş işlere veren, Babası da durmadan kendini meşgul
gösteren kimsedir."

 


* BENZER KONULAR

Arkadaşlık ve Dostluk Gönderen: webtasarim
[Dün, 08:34:41 ÖS]


Komşuluk İlişkileri Gönderen: webtasarim
[Dün, 08:24:14 ÖS]


İslam'da Kanaat Gönderen: webtasarim
[Dün, 07:00:27 ÖS]


Geleceğimizin Teminatı Çocuklarımız Gönderen: webtasarim
[Dün, 06:51:54 ÖS]


Kul ve Kamu Hakları Gönderen: webtasarim
[Dün, 06:43:40 ÖS]


İman ve Hayat Gönderen: webtasarim
[Dün, 06:32:41 ÖS]


Güzel Ahlak Kurallarında Nezaket Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:24:01 ÖS]


İnsanın İmtihanı Helal Gıda İledir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:31:58 ÖÖ]


Kur’an-ı Kerim ve Şehidlik Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:24:17 ÖÖ]


Ümmet Bilinci ve Camilerimiz Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:20:29 ÖÖ]


Yahudiler ve Yahudilik 26 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:08:47 ÖÖ]


Kur’an-ı Kerim’i Oku’maya Devam Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:57:35 ÖÖ]


Düşünerek Konuşan İnsanların En Akıllısıdır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:46:17 ÖÖ]


2024 - Umut Mürare - The_Piano Tones Of Emotions_320_Kbps Gönderen: fanidunya NET
[Ekim 30, 2024, 03:04:54 ÖS]


Umut Mürare - Kırık Kalpler 2024 - 320 kbps - FANİDUNYA NET'TE İLK Gönderen: fanidunya NET
[Ekim 30, 2024, 11:41:38 ÖÖ]


Ağzımızdan Çıkanı Kulağımız Duyuyor mu Gönderen: fanidunya NET
[Ekim 30, 2024, 08:17:08 ÖÖ]


Âhiret Zarurîdir 3 Gönderen: fanidunya NET
[Ekim 30, 2024, 08:08:09 ÖÖ]


Müslümanların Bütünlüğü Farzdır Gönderen: fanidunya NET
[Ekim 30, 2024, 07:56:24 ÖÖ]


Hastalıklarımıza Çare Gönderen: fanidunya NET
[Ekim 30, 2024, 07:46:00 ÖÖ]


Çalışıp Helâl Kazanmak İbadet Olur Gönderen: fanidunya NET
[Ekim 30, 2024, 07:32:22 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49