Gönderen Konu: EVLİ OLANLAR BU YAZIMIZ SİZLERE  (Okunma sayısı 428 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
EVLİ OLANLAR BU YAZIMIZ SİZLERE
« : Temmuz 03, 2018, 06:25:22 ÖÖ »
EVLİ OLANLAR BU YAZIMIZ  SİZLERE

Özellikle evliliğin ilk yıllarında ve ara sıra diğer zamanlarda karı-koca kendi arasında birtakım sıkıntılar yaşarlar. Bu sıkıntıların muhtelif sebepleri vardır. Bazen kültürler arası farklılık, bazen birbirlerini tanıyamama, birbirleriyle anlaşamama veya anlaşmak istememe, kimi zaman da dış etkenler, maddi sıkıntılar, çocuk yetiştirme metotlarındaki farklılıkların neden olduğu anlaşmazlıklar ailede huzursuzluğa sebep olmaktadır.

Evliliğin ilk iki senesi içerisinde ceviz kabuğunu doldurmayacak basitlikteki mevzular ailede devlet sorunu haline gelebilmektedir. Hatta boşanmayla sonuçlanan vakıalar yaşanmaktadır. Bunun neticesinde evlilik devam etse de etmese de parçalanmış aileler, birbirlerine sevgi ve saygının kalmadığı eşler ve dolayısıyla mutsuz, huzursuz, anne babalı yetim çocuklarla dolu bir hayat ile karşı karşıya gelebiliyoruz. Aman Allah’ım! Tam da en büyük düşmanımız olan şeytanın istediği bir tablo bu.

“Şüphesiz İblis kürsüsünü (çadırını, sarayını) denizin üzerine kor, sonra askerlerini gönderir. Onlarda insanlara (musallat olarak) hak yoldan saptırırlar. Bunlardan (İblisin askerlerinden) fazilet ve mertebe bakımından iblise en yakın (ve üstün) olanı, fitne (ve fenalığı) en büyük olanıdır.

– İblise biri gelir ve derki, ben (insanoğluna) şunu ve bunu (mesela: Hırsızlık yaptırdım ve şarap içirttim. Vesaire…) der.

– İblis: Kıymet ifade eder bir şey yapamamışsın der.

– Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: – Sonra Şeytanın askerlerinden birisi gelir, ben falan kimse ile karısının arasını ayırıncaya kadar bırakmadım (aralarını kavga, talak, dedikodu ve emsali şeylerle ayırdım, ondan sonra geldim) der.

– Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

– İblis, (Karı ile kocanın arasını açan) askerine yaklaşır ve derki “Sen ne güzel kimsesin.” (Müslim)

Bu hadisi hiç düşündünüz mü acaba? Neden o şeytan, hırsızlık, zina vb. büyük günahlar için değilde sadece karı-koca arasını ayırdığı için tebrik ediyor. Nedeni çok açık. Şeytan müslüman bir ailenin bir arada mutlu ve huzurlu yaşamasını çekemiyor. Mesûd bir aile demek güçlü müslüman bir ümmet demektir. Çünkü toplumu oluşturan en önemli faktörlerden biri de ailedir. Eğer aileler yıkılırsa toplumun çöküşü daha hızlı olur. Burada şeytanı ilgilendiren kısım müslüman toplumun zedelenmesidir. Bu da ailelerin parçalanmasıyla olacağından, şeytan müslüman ümmetin binasını temelden yıkmaya başlıyor. Şeytan hilesini inceden inceye kurar. Ama bilelim ki onun hilesi zayıftır.(1)

Peki onun hilesi zayıf ise neden tuzağına düşmekteyiz? sorusuna şu cevabı verebiliriz: Bizim iman ibremiz sürekli yer değiştirmektedir. İlahi yönümüz ağır bastığında şeytan ve dostları en büyük düşmanımız olurken; toprak yönümüz daha ağır bastığında ise en yakınlarımızın sürekli bizim aleyhimize çalıştıkları düşüncesi hakim olur zihnimizde. Elbette hataya düşeceğiz. Ama şunu bilelim ki müslüman bir kadın ve erkek hangi durumda olursa olsun adalet çizgisini ihlal etmez.(2)

Nefsine ağır da gelse hak olanı yapmalı. Fıtratında olan kin duygusunu kafirlere ve şeytanlara karşı kullanmalıdır.

Öyleyse evlilikteki problemlerle ilgili bizi çözüme götürecek bazı yolları şu şekilde maddeleyebiliriz;

1- Empati: Kendini karşısındaki kişinin yerine koymak. Hepimiz birilerinin bizi anlamasını, kendisini bizim yerimize koymasını isteriz. Ama ilk önce biz, kendimizi onun yerine koymaktan çekiniriz. Halbuki bilmeliyiz ki evlilikte bu faktör bir çok problemi daha başlamadan çözebilmektedir. Kişi empati kurunca muhatabı gibi düşünmeye ve olaylara onun penceresinden bakmaya başlar. Bu da bir çok sorunun çözümünde faydalı olacaktır inşallah.

2- Sabır: Evlilikte eşlerin en çok ihtiyacı olan yol azığıdır sabır. Özellikle “yuvayı dişi kuş yapar” atasözüne muhatab olan müslüman kadınlara burada büyük bir rol düşmektedir. Karşılaştığı birçok olumsuz durumda sıkıntıyı emen bir sünger görevi görecektir. Yılmadan, söylenmeden, nankörlük ve düşmanlık beslemeden yolumuza devam edeceğiz. Çünkü aile fertlerine karşı sabrımız cennetimiz olacaktır inşallah. “Ben ve (çocuklara bakma eziyetinden) yanakları kararmış bir kadın, cennette şu iki parmağım gibiyiz.”   (İmam Ahmed, Ebu Davud) Ya da kocasını memnun ederek ölen bir kadının cennete girer hadisini hatırlayıp meşru her isteklerinde onlara itaat ederek cennetin kapısına kavuşuruz inşallah.

Kim bilir eşinin kendi kıymetini bilmediğini düşünen her bir kadın, kocasını memnun etmede sadece Allah’ın rızasını ve cenneti arzulamaya başlarsa Rahman olan Allah kocaları konusunda kendilerine bir kolaylık sağlayacaktır.

Sabır ile ilgili özellikle müslüman erkeklere de büyük bir iş düştüğüne inanıyorum. Çünkü kendimde bir kadın olarak biz kadınların ne kadar zor hizaya geldiğimizi biliyorum. Çünkü fıtratımız bu. “Kadın bir kaburga kemiğinden yaratılmıştır! Dilediğin bir tarz üzere doğru olamaz! Eğer ondan istifade etmek istersen, onda bu eğrilik olduğu halde ondan istifade edersin! İsteğine göre onu doğrultmak istersen onu kırarsın! Onun kırılması ise boşanmasıdır!” (Müslim) İşte bu hadise göre vasatı yakalamak erkeklere düşmektedir. Ki bu da büyük bir sabır istemektedir. Ama inanıyorum ki bu durum erkeklerin fıtratlarına aykırı değildir. Hz. Safiyye validemiz çok güzel yemek yapardı. Bir gün Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hz. Âişe’nin odasında iken ona yemek gönderir. Çok şiddetli kıskançlık hisseden Âişe validemiz gelen yemeği tabağıyla beraber yere çarpar. Tabak kırılır, yemek dökülür. Hiçbir şey söylemez Rasûlullah. Bir süre sonra sakinleşen Âişe validemiz yaptıklarına pişman olur ve peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem’e sorar: “Ya Rasûlallah! Yaptığım bu hareketin kefareti nedir?” Peygamberimiz buyurdu: “Tabağa aynıyla tabak, yemeğe misliyle yemek!”

3- Eşimize Değer Vermeli ve Bunu Belli Etmeliyiz: Sevgi olmadan, değer verilmeden kimse yaşayamaz. Hepimiz değer görmekten hoşlanırız. Ama şunu unutmamak gerekir ki değer görmek için değer vermek gerekir. Peki bu değeri en çok hak edenler kimlerdir? Ayda-yılda bir gördüğümüz ve karşılığında değer bulup bulamayacağımız meçhul birileri mi yoksa bize bir ömür boyu hiç usanmadan fedakarlık gösteren aile bireylerimiz mi? Tabi ki biz insanlardan menfaat görmek adına değer vermeyiz ama bugün insanlara şirin görünme adına her türlü fedakarlığı dışarıda insanlara gösterirken maalesef evlerimizin içini mahrum bırakmışız. Bir düşünelim eşimiz ve çocuklarımızla ilgili hiç mi güzel anımız olmadı? Eminim ki olmuştur. Hatta bu iyi durumlar kötü günlerden daha çoktur. Sadece şeytan gözümüzde kötü günleri çok göstermekte ve bizi çok kötü günlere sürüklemek derdindedir.

Eşimize sevdiğimizi gösterdiğimiz gibi “Seni seviyorum” cümlesini en az günde bir kere söylemek bizi alçaltmaz. Bilakis onun gözünde ve Allah katında yücelmesine vesile olur. Üstelik bu sözleri en fazla hak edecek olan da aile bireylerimizdir.  Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor:

“Rasûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ın yanında bir adam vardı. Derken oradan birisi geçti. (Aleyhissalatu vesselam’ın yanındaki):
“Ey Allah’ın Resulü! dedi, ben şu geçeni seviyorum.”

“Pekiyi kendisine haber verdin mi?” diye Aleyhissalatu vesselam sordu.

“Hayır!” deyince,

“Ona haber ver!” dedi. Adam kalkıp, gidene yetişti ve:

“Seni Allah için seviyorum!” dedi. Adam da:

“Kendisi adına beni sevdiğin Zât da seni sevsin!” diye mukabelede bulundu.” (Ebu Davud)

Evlerinizin içinin muhabbetle dolması duasıyla.

------------------------------------------------------------------

1. Nisa; 76

2. Maide; 8

Çevrimdışı gurbetciyim

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2149
Ynt: EVLİ OLANLAR BU YAZIMIZ SİZLERE 1
« Yanıtla #1 : Temmuz 04, 2018, 08:21:12 ÖÖ »
EVLİ OLANLAR BU YAZIMIZ  SİZLERE  1

Kadının fıtratında beğenilmek, önemsenmek, özel olmak gibi duygular vardır. Erkeklere tuhaf kaçan bu durum kadının duygu dünyasını oluşturan bir durumdur. O yüzden bir erkek, eşine vereceği değeri küçük olan bir hediyeyi, hanımını önemsediği hissini vererek, bu hediyeyi kendisine duyduğu muhabbetten dolayı aldığını itiraf ederek takdim ederse bu kıymetsiz zannedilen şey, kadının iç âleminde büyük bir mukabele görecektir.

4- Sevginin Belirtisi Olan Sürprizler Yaparak Eşimizi Dolayısıyla Kendimizi Mutlu Etmek

Bu konuyu erkek ve kadın fıtratını göz önüne alarak açıklamak gerekmektedir. Kadının fıtratında beğenilmek, önemsenmek, özel olmak gibi duygular vardır. Erkeklere tuhaf kaçan bu durum kadının duygu dünyasını oluşturan bir durumdur. O yüzden bir erkek, eşine vereceği değeri küçük olan bir hediyeyi, hanımını önemsediği hissini vererek, bu hediyeyi kendisine duyduğu muhabbetten dolayı aldığını itiraf ederek takdim ederse bu kıymetsiz zannedilen şey, kadının iç âleminde büyük bir mukabele görecektir.

Erkeğin fıtri yapısında da güzel gördüğü kadınla beraber olma duygusu vardır. Bu kadınlarca garip karşılansa da Allahu Teâlâ erkeğe böyle bir yaratılış vermiştir. “Nefsanî arzulara, (özellikle) kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere karşı düşkünlük insanlara çekici kılındı.” (Âl-i İmran; 14) Müslüman kadınlar bu durumu göz önünde bulundurarak, eşlerini memnun etme adına onlara, onların hislerini harekete geçirecek ilgiyi yapmak aynı zaman da Rahman’dan hanemize yazılacak salih bir amelde olacaktır.

“Kişinin zevkini yaşamasında hiç sevap olur mu ?” diye soran sahabiye Allah Rasûlü Efendimiz; “O suyu haram bir yere akıtsaydı, günah olmayacak mı idi? Öyleyse helâlından akıtması da sevaptır” buyurmuştur. (Müslim, Ebu Davud, Ahmed b. Hanbel) Bir kadın her an böyle sürpriz yapmaya hazırlıklı olmayabilir. Ama arada bir de olsa buna kendini alıştırması gerekir ki eşinin göz zinasına kaymasına neden olup onun günahına ortak olmasın. Bununla beraber bu durum eşler arası ülfeti arttırmada önemli bir etkiye sahiptir.

5- Eşinin Güzel Yanlarını Görmek

“Mümin, mümin hanımına karşı kötü duygular beslemesin; çünkü onun bazı huylarından hoşlanmasa da diğer huylarından hoşlanabilir.” (Müslim; Rada,61)

Âdemoğlunun kaderine her yönden eksiklik yazılmıştır. Kadınıyla erkeğiyle hiç kimse bundan istisna tutulmamıştır. … “çünkü insan zayıf yaratılmıştır.” (Nisa; 28) İnsan maddi ve manevi âleminde, hal ve hareketlerinde, olaylara karşı göstereceği reflekslerinde kusursuz değildir.
Evlilik kurumunda erkek özellikle bu durumu daha iyi bilmesi gerekmektedir. “Kadın bir kaburga kemiğinden yaratılmıştır! Dilediğin bir tarz üzere doğru olamaz! Eğer ondan istifade etmek istersen, onda bu eğrilik olduğu halde ondan istifade edersin! İsteğine göre onu doğrultmak istersen onu kırarsın! Onun kırılması ise boşanmasıdır!” (Müslim) Herhalde hayat içinde bunu tecrübe eden müslüman erkekler, kadınlarında gördükleri fıtrata ait kusurlara sabretmek yerine onları doğrultmaya kalkarsa Allah muhafaza onu kırar ki bunun sonu boşanmadır.

Bayan kardeşlerimde bu hadisin gölgesine sığınıp kusurlarını değiştirmek yerine umursamaz tavırlar içine girerlerse onlarda bu sonun müsebbibinden olabilir. Aynı zamanda kocalarının da kendileri gibi kusurlu olabileceklerini, değişmek için gayretleri sonuçsuz kaldığında buna katlanmaları gerektiğini unutmamalıdırlar.

6- Affetmek

Affetmek birçok güzelliğin kapılarını aralar bize. “…öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever.” (Âl-i İmran; 134) Eşimizde ve çocuklarımızda gördüğümüz hataları affedelim ki biz de affa layık olalım. Sonuçta karşımızda bulunan can da etten ve kemikten. Biz affeder, kusurlarını örtersek gün gelir onlarda aynı tavrı bizim için gösterirler. Bize aynı affedicilik ile muamele yapmasalar da kaybedecek hiçbir şeyimiz yok. Zira Allahu Teâlâ affedenleri sever. Ev halkımızı haksız olduklarında affetmek, onlara sosyal hayat içinde merhamet ile muamele yapmayı öğretecektir. Bugün toplum içinde hiç bir şeyden taviz vermeyen, insanları yanlışlarından dolayı kalın çizgilerle çizen kişilerin vakıalarına indiğimizde aile içinde bunun şahitliğine rastlayamamış olmaları büyük etken olmaktadır. Çekirdek ailede bunun örnekliğini göremeyen bireyler, toplum içine çıktıklarında affediciliğin pratiğini yaşamakta zorlanmaktadırlar.
7- Özür Dilemek

“Her insan hata yapabilir. Fakat hata yapanların en hayırlısı çokça tevbe edendir.”
(Tirmizî, İbn-i Mâce)

Hadiste her şey çok net ifade edilmektedir. İster koca ol, ister ev hanımı; ister yöneten ol, ister yönetilen her insan hata yapar. Kişiyi hem aile içinde hem aile dışında küçülten hata yapması değil hatalarını kabul etmemesidir. Önemli olan hata yaptıktan sonra bunu kabul edip peşi sıra özür dilemektir. Karşısındaki kişinin eşi olmasının yanında çocuğu da olsa hata sonucu özür dileme erdemliğini ortaya koyması gerekmektedir.
Maalesef toplumumuzda hata yapan nice eş, hanımını ve çocuklarını şımartmama adına hatasını kabul etse de özür dilemeye yanaşmamaktadır. Bu durum böyle devam ettikçe maalesef nice kardeşimiz ev hayatının kepenklerini kapatmak zorunda kalmışlardır. Boş bir gurur, aile içi enkaza dönüşmektedir.

Özrü sadece küçük, statüsü düşük, konumca ve makamca altta olan dilememelidir. Haksızlık, işlenen kabahat ve hatalar karşısında büyük de, idare edende özür dilemelidir. Özür dilemek insanı küçültmez, aksine büyültür ve yüceltir. Masumiyeti, hatadan korunmuşluğu bilinen, insanlara çok hassas ve kibar davranan Sevgili Peygamberimiz, buna rağmen bir Hutbesinde  kalabalığa seslenerek “Eğer sizlerden kimseye vurdumsa işte sırtım, gelsin vursun; bende alacağı olan varsa işte malım, gelsin alsın” (Muhammed Hamidullah, İslâm Peygamberi, İstanbul, 1980, C. II, 1165). Şeklinde özür beyanında bulunmuştur. (Prof. Dr. İbrahim Emiroğlu)

8- Eşinizi Başkasının Yanında Küçümsemeyin

Düşünsenize! Hangimiz bir insan yanında küçümsenip yaptıklarının hor görülmesini ister. Bu aklı başında olan her insanın üzüleceği bir durumdur. Bu yüzden ömrümüzü beraber geçireceğimiz, yoklukta ve genişlikte her daim sırtımızı dayayacağımız eşimiz ve çocuklarımızı bu sıkıntı ile karşı karşıya getirmemiz gerekmektedir. “Müslüman kardeşini hor görmesi kişiye kötülük olarak yeter.” (Müslim, Ebû Davud, Tirmizî)
9- Eşinizi Çok Nadir Gördüğünüz Bir Misafir Gibi Karşılayın

Her zaman gördüğümüz yüzler biz de alışkanlık yapar. Bazen varlıklarının bile farkına varmaz, kıymetlerini unuturuz. Ancak aramıza kısa veya uzun bir ayrılık girdiğinde eksiklerini hisseder, iç geçiririz. Ama ara sıra evimize misafir olarak gelenlere karşı olabildiğine cömert davranır, güler yüz gösterir, ne yapacağımızı şaşırırız. Bu, kınanacak bir durum değildir. Ancak sıkıntı olan insanlara karşı böyle davranışlar sergileyenlerin iş, eşlerine döndüğünde aynı hassasiyeti göstermemelerindedir. Eşimizi nadir görülen bir misafir gibi karşılamak yerine, geldiğinde, kaynanamızla, komşumuzla veya falanca ile yaşadığımız sıkıntıları kucağına bırakmak yanlış olan bir durumdur.

Erkek olan, iş yerinde müşterisine, patronuna gösterdiği nazik tavırları, ev halkına göstermekten aciz kalıyorsa bu durumda kınanması gereken bir tutumdur. Sokakta gördüğü her çocuğun başını okşayan elleri, kendi yavrusunu kucaklamakta kuvvetsiz kalmışsa bu düzeltilmesi gereken bir durumdur.

Özellikle mümin erkek ve mümin kadınlar ama özel de davetçi olan erkek ve bayanlar bu duruma daha fazla titizlik göstermeleri gerekmektedir. Davetçi olan aileler, ev halkına vakit ayırmada zorlansalar da aile bireyleriyle geçirecekleri kısacık bir zaman dilimini, verimli kılmaya çalışmalıdırlar.

Sükunete ulaşmış evlerin artması duasıyla.

 


* BENZER KONULAR

Kur’an’ın Örnekliğinde Aile Olmak Gönderen: KOYLU
[Bugün, 07:00:16 ÖS]


Ticarî Alacakların Tahsili ve Borç Verme Muâmelesi Gönderen: KOYLU
[Bugün, 06:56:02 ÖS]


Yanlış Dostluğun Neticesi Gönderen: KOYLU
[Bugün, 06:42:01 ÖS]


Allah’ın Her Emrini Emrettiği Şekilde Yerine Getirmek Gönderen: KOYLU
[Bugün, 06:33:07 ÖS]


Unutmamak İçin Gönderen: KOYLU
[Bugün, 06:24:29 ÖS]


Nasıl Bir Mümin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:26 ÖÖ]


Nesline Kim Sahip Çıkar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:39:56 ÖÖ]


Öfkeden İntikam Hırsı Hüzünden Dert Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:26:40 ÖÖ]


Büyük Düşünenlerin Kelime Hazinesi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:19:04 ÖÖ]


Peygamberlerin İnsanlığa Hizmetleri Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:08:59 ÖÖ]


Cuma Günü ve Cuma Namazının Faziletti Gönderen: webtasarim
[Dün, 11:03:55 ÖS]


Zulme Rıza Zulümdür Gönderen: webtasarim
[Dün, 10:57:11 ÖS]


Elem ve Zoorlklara Karşı Sabır Gönderen: webtasarim
[Dün, 10:47:42 ÖS]


İyilikleeri Yok Eden Haset Gönderen: webtasarim
[Dün, 10:39:51 ÖS]


Gençlik Gönderen: webtasarim
[Dün, 10:33:40 ÖS]


Mehmet Kemiksiz - Dert Söyletir 320 kbps + Flac Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:10:00 ÖS]


Gülbe Şeker - Ellerim Küçük Daha 2 - 320 kbps + Flac Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:02:48 ÖS]


Mutsuzluk Kilo Aldırıyor Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:26:02 ÖÖ]


İslâm Ahlâkı-Ahlâkı Güzelleştirmenin Yolu Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:16:18 ÖÖ]


Çocuklarda Çalma Davranışı Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:10:15 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42