www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ
FANİDUNYA NET iSLAMİ YAŞAM HAYAT TOLUM VE AİLE => İSLAMİ YAŞAM HAYAT TOLUM VE AİLE => İslami Aşk ve Sevgi => Konuyu başlatan: webtasarim - Mart 02, 2024, 08:52:20 ÖS
-
(http://www.fanidunya.net/resimler/besmele.png)
Sevgi Emek İster
Düşünüyorum da, bir kimse diğer birini onu sevdiğini söylese karşısındaki ona nasıl inanır. Karşısındakine sevdiğini söylemek yeterli olur mu, o inanır mı? Yoksa sevmek bir sözden ibaret mi? Yahut sevgi , anlatılırken söylenirken dahi farklı mı ifade ediliyor? Düşünün bir meyveyi çok seversiniz , onu yemek istersiniz . Bir yeri seversiniz oraya sık gitmek istersiniz. Bir rengi seversiniz, o renkten bir çok şeye sahip olmak istersiniz .
Bu misalleri çoğaltabiliriz .Lakin bir insanı seversiniz ,onu yemek istemezsiniz herhalde. Ama onunla sık bir arada bulunmak, bir şeyler yaptığınızda , yediğimizde hep onu hatırlayıp yanımızda olmasını isteriz. Bir şeylerimizi (üzüntülerimizi-sevinçlerimizi ) onunla paylaşmak isteriz. O halde sevmek için paylaşmak gerekli. Kendimiz için istediğimizi onun içinde istemek gerekiyor. Peki ama insanların kalbine sevgi damarcıklarını koyan kim?
Bu sorunun cevabını Rum suresinin 21.ayetinin mealinde buluyoruz: “O’nun ayetlerinden biri de kendilerine ısınasınız diye size kendi cinsinizden eşler vermesi ve aranıza sevgi ve şefkat koymasıdır. Şüphesiz bunda iyi düşünecek bir kavim için ibretler vardır.”
Bazen düşünüyorum da Allah; insanların kalplerine birbirlerine karşı duydukları sevgi, merhamet ve güveni koymazsa kim ne yapabilirdi? Mesela; birbirini yıllarca hiç tanımamış iki insan hayatın bir sürecinde bir şekilde tanışıp evleniyorlar. Ve bu iki insan yıllarca beraber yaşadıkları yuvadan, sevdiklerinden ayrılıp; ikisi yeni bir yuvanın temellerini atıyorlar. Yahut hayatın belli bir sürecinde tanışıp dost oluyorlar ve neredeyse yedikleri-içtikleri bir oluyor. Eğer Allah bunların kalplerine sevgi ve şefkati koymazsa kimin gücü yeter, kimin gücü yeter onların anlaşmasını sağlamaya?
Ve kalplere sevgiyi koyana karşı duyulan sevgi, Allah sevgisi... Müslüman sevdiğini Allah için sevecek, buğz edeceğine Allah için buğz edecekti. Ancak biz bunu ne kadar yapıyoruz?
Sevdiğimizi söylediğimiz kimseler Allah’ın sevdiği, razı olduğu insanlar mı?
Yapılmasından hoşlandığımız işler, fiiller Allah’ın razı olduğu fiiller mi? Oysa biz Allah ve Resulünü sevdiğimizi söylüyoruz. Bu ne çelişkidir, insan hem sevdiğini söyleyecek hem de sevdiğinin sevmediği şeyleri yapacak? Bir düşünelim, kimleri seviyoruz, kimlere dostum, canım ve arkadaşım diyoruz. Vaktimizi beraber geçirdiğimiz kimseler Allah’ı hatırlatıyorlar mı? Sohbet ve söylemlerimizde Allah ve Resulü ne kadar söz konusu oluyor? Bunların hepsi çok önemlidir; Çünkü yaptıklarımız fikrimizdekilerin-kalbimizdekilerin hayata aksetmesidir. “ Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir topluluğu Allah’a ve Resulüne düşmanlık edenlerle sevişir bulamazsın. Velev ki onlar, kendilerinin babaları, yahut oğulları, yahut kardeşleri veyahut hısımları olsunlar...” (58/22)
Şayet bizler Allah’ı ve Resulünü sevdiğimizi iddia ediyorsak (ki ediyoruz) bunun için emek vermeliyiz, Allah’ın razı olduğu ameller yaparak ve sevdikleri ile beraber olarak. Resulullahı örnek alıp sünnetini öğrenip yaşarsak ve Allah Resulünün hoşlanmadığı fiillerden uzak durarak sevgimizi yaşarız.
Hani sloganik olarak söylenen bir söz vardır; “Dava yürek ister, bilek ister”. Peki bu davaya sevgi duymayanlar yüreklerindeki anlık coşku ile, bileklerine güvenip ne keder yol kat edebilirler. Allah ve Resulüne duyulan sevgi kalplerine tam olarak sirayet edemeyenler; yazın en sıcak olduğu günlerde, ürünlerini hasat zamanı bırakıp Allah ve Resulünün çağrısına koşabilirler mi?
Elbette ki anlık tereddütler olabilir. Ancak anlık sevgiler değil de, kalplerinde
ebedi bir hayata kavuşabilme sevgisi yerleşenler anlık tereddütlerini çabucak aşarlar, aşabilirler. “Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Elbette ahiret yurdu takva sahipleri için daha hayırlıdır. Hala aklınız başınıza gelmeyecek mi?” (6/32)
Ve sırası geldiğinde mallarından verebilenler, canlarından da vazgeçip malın da,canın da gerçek sahibinin vaat ettiği cennete koşacaklardır. İşte Müminler, işte imanlarında sebat gösterenler, işte sevgilerinde samimi olanlar bunlardır.
Allah ve Resulüne duyulan sevgi İslam’ı öğrenip –yaşadıkça artar. Ve iman kardeşliği ,saf ve temiz bir sevgi. Hiçbir menfaate hiçbir çıkara dayanmayan sevgi. Tabiiki bunun ilk örnekleri Ensar ve Muhacir kardeşliği. Günümüz toplumunda ise insanlar her gün adeta birbirlerinden biraz daha uzaklaşıyorlar. Kendi kabuklarına çekiliyorlar. Bir yerine, ben zamirini kullanmak daha cazip geliyor. Bunun adına ister şehirleşmenin, ister modernleşmenin getirileri denilsin fark etmez. Her şey sanallaşmaya doğru giderken, insanlar da bundan geri kalmıyorlar. Ama sevginin sanalı olur mu?
Olsa nasıl olur? Bilemiyorum, daha doğrusu böyle bir şeye sevgi denilir mi? Sevgi sıcaklıktır, samimiyettir. Bazen dudaklardan dökülen söz, bazen gözlerdeki ışıltıdır.
İnsan sevdikleri için emek sarf eder. Sevgi fedakarlık, onun için bir şeylerden vazgeçmektir, paylaşmaktır. Haydi, sevdiğini söyleyenler ! Varmısınız; Sevdiğiniz ve sevdiklerimiz uğruna emek vermeye, gayret sarf etmeye.
Rabbimiz, kalbimizde Müminlere karşı kin ve garaz-haset bırakma. Sevdir bize sevdiklerini, yerdir bize yerdiklerini.
Amin.
İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.
RADYO FANİDUNYA FM
www.fanidunya.net