Gönderen Konu: Sevmeden Görenler ve Görmeden Sevenler  (Okunma sayısı 1008 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Sevmeden Görenler ve Görmeden Sevenler
« : Ocak 08, 2015, 08:26:59 ÖS »
SEVMEDEN GÖRENLER VE GÖRNEDEN SEVENLER

 Kimi sevmeden gördü, kimi ise görmeden sevdi O’nu. Kimine görmek, kimine ise sevmek düştü… Payına sevmek düşenler, payına sevmek değil de sadece görmek düşenlerden daha nasipliydi şüphesiz. Payına görmek, sadece görmek düşen nasipsizler; O’nu sevmekten mahrum idiler. Nitekim O’nu sevmekten mahrum olmanın onları sürüklediği bataklıklar, yüreklerindeki karanlıklardan daha derindi. Ve onlar… Elleri kuruyan, soyları kesilen, kendilerine yazıklar olan, unutulacak olanlar…
Sevmeden görenler, görmeden sevenler… Bir de en müstesna olanlar; hem görme hem de sevme şerefine ulaşanlar vardı ki, onların makamı ulaşılamayacak olandı ve onlar ashâb-ı kiramdı. Bu şerefe onlardan sonra ulaşan olmadı, olamayacaktı.
Görmeden sevenler; ashâb-ı kiramın yolunda yürüyen ve onların ayak izlerini takip ederek en güzel yolu adımlamaya çalışanlardı. Bu yolda ilerlerken yol haritaları, kandilleri, azıkları hep o müstesnalardan kalan mirastı. Görmeden sevenlerle, sevmeden görenleri ayıran sevgi duvarıydı.
Sevgi, yürek lügatinde bir kelamdı ve sevmek her yürekte farklı bir anlam kazanandı. Sevmek, ilkin sadakatti Ebû Bekirleyin. Ne derse “doğru” demek, sorgulamadan ve düşünmeden bir an. Nereye çağırırsa gitmek ve bir anlık ayrılıkta dahi özlemekti. Ucunda ölüm bile olsa O’nunla hicret etmekti. Ali gibi yatağına yatmaktı ölüm pahasına. O’nunla ağlayıp, O’nunla gülmekti.
Sevmek, anmaktı. Bir an bile unutmamaktı. O’nu sevdiğini fısıldadıkça huzur bulmaktı. O’nu sadece fısıltıyla değil, haykırırcasına da anmak… Ve O’nu en kıymetli bulup sevdiği için; diğerlerinin de O’nun kıymetini anlamasını sağlamaktı. Böylece her ağızdan O’nun adı duyulacaktı. Nitekim O’nu dilinden düşürmeyenler o gün O’na en yakın olacaklardı.
Sevmek, korkmaktı. O’ndan değil, O’nu, O’nun sevgisini kaybetmekten korkmaktı. Öyle bir korkuydu ki bu; korkanı O’nu incitecek hatalardan alıkoyuyor, doğrulara sevk ediyordu. Korkanlar, yüceliyordu.
Sevmek, benzemekti. Her haliyle, her sözüyle O’na benzemek… Yürürken O’nun gibi, susarken ve konuşurken O’nun gibi olmak… Bu benzemenin bir adı da “Sünnet”ti. O’nun sünnetine uyup O’na daha yakın olmak, O’na ulaşmak için verilen bir uğraştı sevmek.
Sevmek, solmaktı. Bu dünyada vurgun yemiş bir gül misali solmak, madden unutulmak, şeklen kaybolmaktı. Dünya denen sınav yerinde nefsi yenerek, onu soldurarak bedende alçalıp ruhta yükselmekti. Bu yükseliş makamdan, mevkiden, şöhretten daha hayırlıydı. Bu yükselişin durağı O’na varmak, O’nu bulmaktı.
Sevmek, yanmaktı Mecnunleyin. Çöllere düşmekti ilkin. Sonra zaten erilen, ummanın kendisiydi. Esas olan; diğerlerine çöl olanı, kendine yol seçmekti. Adım attığı çölde ayaklarını yakan, yüreğini acıtan kumlara- ki kumlar ve çöller her devirde vardır- O’na giden yolda oldukları için sabretmek, O’ndan başka her şeye kör olmaktı, gönül gözünü açıp hakikati gösteren bir körlükle…
Sevmek, ölmekti. İki türlü ölüm vardı sevgide: Biri O’nun uğruna ölmek, O’nu korumak pahasına. O’nun nezdinde, inancı uğruna ölmek Yasir ailesi gibi. Bu tür ölmek bir şahitliği de beraberinde getirir. Ölümü ölümsüzlüğe, manayı şehadete taşır. İkincisi ise; O’na kavuşacağını düşünerek severek ölmektir. Bu ölüm, şehadeti isteyip de eremeyenlerindi.
Sevmek, dirilmekti nihayetinde. O’nu seven, O’nunla doğruyu bulan insan, özüne kavuşan insandı. O’nun yolu İslâm’dı. İslâm insana; özüne varmayı, kaybettiği yanını bulmayı, içindeki iyiyi keşfetmeyi, uyuyan ruhunu uyandırmayı öğretir. Böylece ölü kalpler dirilirdi. Sevmek, ölürken bile diri kalmanın adıydı. Kendi ölse bile, ardında ölümsüz bir sevgisi vardı.
Görmeden sevenleri kurtaracak olan, Sevgili’nin onları kendine kardeş saymasıydı. Duydukları özlem, Sevgili’nin onlara olan özlemi yanında az kalırdı; ama Allah Rahman’dı. O kullarını, Sevgili’yi ve sevgiyi yaratandı. Hakkıyla sevenler asla darda kalmazdı.

Betül BOZOĞLU

 


* BENZER KONULAR

Dünya Klasikleri - Serdar Yıldırım Gönderen: Serdar Yıldırım
[Haziran 07, 2024, 06:49:41 ÖS]


Karagöz İle Hacivat: Parayı Kim Buldu? Gönderen: Serdar Yıldırım
[Haziran 07, 2024, 06:42:55 ÖS]


İbrahim Sadri - Memleket Havalar 320 + Wav - ŞİİR ALBÜM Gönderen: fanidunya NET
[Haziran 02, 2024, 11:16:38 ÖS]


Sedat Uçan - Albümdışı & Single Eserleri Gönderen: fanidunya NET
[Haziran 02, 2024, 04:02:08 ÖS]


Cengiz Çelikel Albümleri 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Haziran 02, 2024, 03:44:42 ÖS]


Merhamet İhtiyacı Gönderen: türkiyem
[Haziran 02, 2024, 07:37:25 ÖÖ]


Korku ve Ümit Arasında Gönderen: türkiyem
[Haziran 02, 2024, 07:33:19 ÖÖ]


Konuşmak Susmak ve Kardeşlik Gönderen: türkiyem
[Haziran 02, 2024, 07:29:32 ÖÖ]


Fitne Ateşinden Kaçmak Gönderen: türkiyem
[Haziran 02, 2024, 07:24:49 ÖÖ]


İyiliğe Çağrı Gönderen: türkiyem
[Haziran 02, 2024, 07:20:01 ÖÖ]


Zulümden Uzak Gönderen: fanidunya NET
[Haziran 02, 2024, 07:02:45 ÖÖ]


Dosdoğru Yolun Dört Zırhı Gönderen: fanidunya NET
[Haziran 02, 2024, 06:55:39 ÖÖ]


Cennetin Anahtarı Gönderen: fanidunya NET
[Haziran 02, 2024, 06:51:53 ÖÖ]


Haccın Verdiği Şuuru Taşıyalım Gönderen: fanidunya NET
[Haziran 02, 2024, 06:43:19 ÖÖ]


Vücutta Kapanmayan Yaralar Gönderen: fanidunya NET
[Haziran 02, 2024, 06:35:23 ÖÖ]


Modern İnsanın Zaman Kafesi Gönderen: anadolu
[Haziran 01, 2024, 03:27:14 ÖS]


Evlilikle İlgili Gerçekçi Olmayan Beklentiler ve Doğru Bilinen Yanlışlar Gönderen: anadolu
[Haziran 01, 2024, 03:22:58 ÖS]


Çocuklara İbadet Billinci Kazandırmanın Önemi Gönderen: anadolu
[Haziran 01, 2024, 03:13:58 ÖS]


Evlilikte Proplerimizi Nasıl Çözeriz Gönderen: anadolu
[Haziran 01, 2024, 03:06:14 ÖS]


Otizim ve Beslenme Gönderen: anadolu
[Haziran 01, 2024, 02:58:09 ÖS]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41