Gönderen Konu: Hayatın Sonbaharı - YAŞLILIK  (Okunma sayısı 313 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5885
Hayatın Sonbaharı - YAŞLILIK
« : Ocak 29, 2024, 08:34:44 ÖÖ »


Hayatın Sonbaharı - YAŞLILIK

Bizler farkına varamasak da hayat su gibi akıp geçti. Dünün çocukları bugünün gençleri, dünün gençleri de bugünün yaşlıları oldu. Dünkü yaşlılar toprağın altına gittiler.

Bizler yoktuk, Yüce Allah bizleri zayıf, güçsüz ve bakıma muhtaç bir çocuk olarak yarattı. Sonra güç kuvvet verdi. Daha sonra da eski güçsüzlüğümüze yeniden döndürdü.

Hayatın bu kaçınılmaz gerçeğini Yüce Kitabımız şöyle ortaya koymaktadır: “Allah, sizi güçsüz olarak yaratan, sonra güçsüzlüğün ardından bir güç veren, sonra gücün ardından bir güçsüzlük ve yaşlılık verendir. O dilediğini yaratır. O hakkıyla bilendir, hakkıyla kudret sahibidir.” (Rum, 30/54.)

Gençlik ilkbahar gibiydi, yaşlılık sonbahara benzedi. Sonra öyle bir kış oldu ki arkasından bir daha bahar gelmedi. Artık gören gözler önünü göremez oldu. Dağları aşan dizler düz yolda gezemez oldu. Kur’an-ı Kerim’de yaşlılık, “ömrün en düşkün çağı” (Hac, 22/5.) olarak ifadesini bulur. Çünkü çocukluktaki muhtaçlık, güçsüzlük ve kendine yetmezlik ile yaşlılıktaki muhtaçlık, güçsüzlük ve kendine yetmezlik farklıdır.

Çocuklukta hiçbir tavır ve davranıştan olumlu ya da olumsuz anlam çıkartılmazken yaşlılıkta durum böyle değildir. Yüze, söze ve davranışlara yansıyan tutumlar hemen fark edilir. Ayrıca yaşlılıkta yıl yılı, ay ayı, gün günü aratır. İnsan her geçen gün vücudundaki değişime tanıklık etmiyor mu? Fiziksel değişimin yanında insanın psikolojisinde, dayanma gücünde ve zihnî melekelerinde de zayıflıklar ortaya çıkmıyor mu? Bu sebeplerle aktif yaşamdan pasif yaşama geçiş yaşlılar için kolay olmaz. Eski günlere özlem duyulur. İlgi ve merhamete muhtaç hâle gelinir.

Eşinin, arkadaşının ve dostlarının bir bir hayata veda edişlerinin de yaşlıların hayatında farklı bir anlamı vardır. Yaşlılar eski dinamikliğinin, alıştığı ilginin, sözüne değer verilişinin hasretini duyar. Şayet değer veren evlatlara sahipse bunun için secde eder, dua eder, şükreder. Yaşlılığı ayrı bir bereket, umut, huzur ve mutlulukla geçer. Ama dinlenilmiyor, kendisiyle konuşulmuyor, yüzüne bakılmıyor, kendisine kıymet verildiği hissettirilmiyorsa… İşte o zaman yaşlılık hayatının acı zamanları başlamıştır. Kucağında büyüttüğü evlatlar ile arasına dağlar girmiştir. Belki gecenin karanlığında, sessiz ve yalnız odasında, uykusuz gecelerinde yanaklarından yaşlar süzülüyordur.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.), toplumun tüm kesimleri ile ayrım yapmaksızın ilgilendiği gibi yaşlılarla da özel olarak ilgilenirdi. Yaşlılarla saygı, sevgi, hürmet ve anlayış eksenli bir ilişki kurmuştu. Onları hayatın neşesine çekmek için şaka yapar, ikramda önceliği onlara verir, sözü onlardan başlatırdı.

Yaşlılıktan saçı ve sakalı bembeyaz olmuş, gözleri görmeyen ve yanına kadar getirilen yaşlı bir kişi için Peygamberimiz mahcubiyet duymuş, “Keşke getirmeseydiniz de biz onun yanına gitseydik…’’ diyerek yaşlılara olan hürmetini ortaya koymuştur. (İbn Hanbel, VI, 350.) Yine yaşlı anne ve babayı kastederek Rabbin hoşnutluk ve öfkesinin onların hoşnutluk ve öfkesine bağlı olduğunu belirtmiştir. (Tirmizi, Birr, 3.) Ayrıca Hz. Peygamber, “Eğer süt emen çocuklar, beli bükük yaşlılar, otlayan hayvanlar olmasaydı üzerinize azap sel gibi inerdi.” (Taberani, el-Mu’cemü’l-Kebir, XXII, 309.) diyerek yaşlıları, rahmetin devamının tecellisi olarak görmüştür.

Yaşlıların oturuşunda, kalkışında, hayata bakışında ayrı bir mana vardır. Yılların yüzlerine çizdiği çizgilerde, saçına sakalına bıraktığı ak tellerde ayrı bir güzellik vardır. Yaşlılar bizim için evimizin bereketi, sohbetimizin sıcaklığı, cenneti kazanmanın anahtarı, karanlık günlerimizde yolumuzu aydınlatan bir kandildir. Bu yüzden onların sağlık sorunlarıyla ilgilenilmesi, gönüllerinin hoş tutulması, kötü davranılmaması, kırıcı, azarlayıcı, rencide edici söz ve davranışlardan uzak durulması gerekir. Onları yalnız, yoksun ve yoksul bırakmadan, en küçük bir rahatsızlık belirtisi olarak onlara “öf” bile demeden, huzur içinde yaşayacakları sosyal bir ortamın hazırlanması, insanlık görevidir.

Sevgili Peygamberimizin şu sözünü hatırımızdan çıkarmayalım: “Bir genç, ihtiyar bir kimseye yaşı sebebiyle ikramda bulunursa Allah, yaşlılığında ona ikram edecek kimseleri mutlaka takdir eder.” (Tirmizi, Birr, 75.)

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Keşke Bilmiş Olsalardı Gönderen: anadolu
[Bugün, 09:02:12 ÖÖ]


Temiz ve Murdar Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:57:55 ÖÖ]


Ahmaktan Kaç Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:51:12 ÖÖ]


Müslümanın 24 Saati Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:37:18 ÖÖ]


40 Ayette Merhamet Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:23:17 ÖÖ]


İmanla Yücelmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:43:19 ÖÖ]


Amellerin En Faziletlisi Allah İçin Sevmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:58 ÖÖ]


Hayat Bizden Ne İster Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:50 ÖÖ]


Kibirden Mahrûmiyet Hâsıl Olur Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:14:51 ÖÖ]


Her Gün Tekâmül Etmelidir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:02:25 ÖÖ]


Güzel Geçimin Sırları. Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 07:42:25 ÖÖ]


Yol Azığı Sabır ve Namaz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 07:37:45 ÖÖ]


Yardımlaşma Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 07:26:22 ÖÖ]


Kur'an'da İnkarcıların Sıfatları Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 07:11:43 ÖÖ]


Kur'an Psikolojik Hastalıklara Şifadır Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 07:07:51 ÖÖ]


Hayat Bizden Ne İster Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:40:51 ÖÖ]


Zamanın Nabzını Tutmak Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:34:18 ÖÖ]


Emanet Ahlakı Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:25:04 ÖÖ]


Annenin Gözünde Çocuk Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:11:50 ÖÖ]


Ömür Hak Yolunda Tüketilmeli Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:05:21 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42