Gönderen Konu: SOSYAL İLİŞKİLERDE İYİLİK VE KÖTÜLÜK  (Okunma sayısı 467 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
SOSYAL İLİŞKİLERDE İYİLİK VE KÖTÜLÜK
« : Şubat 13, 2019, 11:48:49 ÖÖ »
SOSYAL İLİŞKİLERDE İYİLİK VE KÖTÜLÜK

İnsanlar tek başına değil, daima köy, kasaba ve şehirlerde diğer insanlarla birlikte yaşarlar, aynı sokağı, hatta aynı apartmanı paylaşırlar. İşte, alışverişte, parkta, hastanede, otobüste, vapurda, camide ve daha pek çok alanda birlikte bulunurlar. İnsanların komşuları, akrabaları, dostları ve arkadaşları olur. Öğrenci öğretmen, amir memur, işçi işveren, usta çırak, asker komutan olarak iş, görev, ürün veya bilgi alışverişi yaparlar. İster istemez iyi veya kötü sosyal ilişkileri olur. İnsan olumsuz bir söz, eylem veya davranışla karşılaşabilir. Mümin bu durumlarda nasıl bir tutum ve davranış sergileyecektir? Her şeyden önce şunu bilmemiz gerekir ki; insanın fıtratında iyilik ve kötülük yapabilme yeteneği vardır.

Dolayısıyla insan iyi ve kötü olanı bilebileceği gibi, iyi ve kötü duyguları taşıyabilir ve bunları yapabilir. (Şems, 91/8-9.) Toplumda bunun onlarca örneğini görüyor ve duyuyoruz. Yaşlı insanları kandırıp parasını ve altınlarını hile ile alanlar, hırsızlık ve soygun yapanların yanında sokakta yüklü miktarda bulduğu parayı ihtiyacı olduğu hâlde sahibine verilmek üzere karakola teslim edebilenler de vardır. Yıllarca anne ve babasına bakanların yanında sokağa bırakanlar da vardır. Komşusunun her türlü olumsuz davranışını sabırla karşılayanların yanında basit bir olumsuzluğa tahammül edemeyip kavga ve dövüş edenleri de biliyoruz. Aklıselim sahibi Müslümanın iyilik ve kötülük karşısında tavrı şöyle olması gerekir.

1. Mümin kimseye zulmetmez, kötülük etmez ve zarar vermez. Çünkü Allah, zulmü kendine de kullarına da haram kılmış ve "Ey kullarım birbirinize zulmetmeyin." (Müslim, Sahih, Birr, 55.) “Zulümden sakınınız. Çünkü zulüm, kıyamet gününde karanlıklardır.” (Müslim, Birr, 56.) buyurmuş ve zalimleri sevmediğini bildirmiştir. (Şura, 42/40.)

2. Mümin, kendisine bir kötülük yapıldığı, canına, ırzına, onuruna, malına, işine ve aile fertlerine karşı sözlü ve fiilî bir saldırı olduğu zaman iki hakka sahiptir:

a) Nefsi müdafaa yapabilir ve misli ile karşılık verebilir. "Kötülüğün cezası yine onun gibi kötülüktür." (Şura, 42/40.), “Eğer ceza verecekseniz size yapılanın misliyle cezalandırın.” (Nahl, 16/126.) ve “Kim zulme uğradıktan sonra kendini savunursa böyle hareket edenlerin aleyhine bir yol yoktur. Bunlar kınanmazlar ve cezalandırılmazlar." (Şura, 42/40-42.) anlamındaki ayetlerde bu husus, açıkça ifade edilmektedir.

Haksız saldırıyı önlemeye çalışmak ve meşru müdafaa ölçüleri içinde karşılık vermek, kınamayı ve cezayı gerektiren bir eylem değildir, hatta yerine göre bir erdemdir. Şunu da ifade etmemiz gerekir ki zulme maruz kaldıktan sonra misli ile karşılık vermek, her konuda caiz değildir. Mesela birisi bize iftira etse biz de ona iftira edemeyiz, birisi haksız yere bir yakınımızın canına kıysa biz de onun canına kıyamayız, kan davası güdemeyiz, birisi namusumuza saldırsa biz de onun namusuna saldıramayız, birisi malımızı çalsa biz de onun malını çalamayız. Bu suçları affetmezsek yargıya müracaat ederek hakkımızı arayabiliriz. Bir saldırı karşısında kişi nefsini savunur, misliyle mukabele eder veya yargı yoluyla hakkını alırsa zalim ile mazlum ödeşmiş olur. Zalim tekrar saldırmaya ve zulme devam ederse bu takdirde Allah mazluma yardımcı olur. Bu husus bir ayette şöyle ifade edilmiştir: “Kim kendisine verilen eziyetin dengiyle karşılık verir de sonra yine kendisine zulmedilirse elbette Allah ona yardım eder.” (Hac, 22/60.)

b) Yetkililere şikâyet edebilir. “Allah, zulmedilen kimse hariç kötü sözün açıkça söylenmesini sevmez.” (bk. Şûrâ, 42/42.) ayeti bunun delilidir.

Ayette geçen "zulüm" kelimesi, insana yapılan her türlü kötülük, haksızlık, zarar, hile, hak ve hukukuna tecavüz anlamındadır. Kendisine zulmedilen kimse, kendisine yapılan zulmü, kötülüğü, kötü sözü, kötü davranışı dile getirebilir, feryat edebilir, zalimi şikâyet edebilir, hakkını arayabilir, uğradığı haksızlığı, kendisine yapılan kötülüğü açıklayabilir, ilgililere duyurabilir ve kötü sözlerine karşılık verebilir.

3. Kötülüğü en güzel biçimde savar. Kötülüğe misliyle karşılık vermek adalet olmakla birlikte yüce Allah, sabredip kötülüğe karşılık verilmemesini istemektedir. “Sen kötülüğü en güzel bir şekilde sav.” (Fussılet, 41/34.) buyurmakta, adn cennetleri vaat ettiği aklıselim sahibi müminleri, “Onlar kötülüğü iyilikle savarlar.” (Râ’d, 13/22.) diye övmektedir.

4. Kötülüğe karşılık vermez, sabreder ve onu affeder. Şu ayetler, bu hususu ifade etmektedir.

"Kim affeder, bağışlarsa onun mükâfatı Allah'a aittir." (Şura, 42/40-42.) “Eğer sabrederseniz, elbette bu, sabredenler için daha hayırlıdır.” (Nahl. 16/126.) “Kim affeder ve arayı düzeltirse onun mükâfatı Allah’a aittir.” (Şûra, 42/40.) “Kim sabreder ve bağışlarsa, işte bu elbette azmedilecek işlerdendir.” (Şûra, 42/43.)  Kim kısas hakkını bağışlar, sadakasına sayarsa o, kendisi için kefaret olur.” (Maide, 5/45.) “Öldüren kimse, kardeşi (öldürülenin vârisi, velisi) tarafından affedilirse, aklın ve dinin gereklerine uygun yol izlemek ve güzellikle diyet ödemek gerekir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir.” (Bakara, 2/178.) Yüce Allah, Şûra suresinde suçlular karşısında müminleri iki kısımda zikretmiştir. Biri, suçlunun cezalandırılmasını isteyenler, diğeri suçluyu affedenler. Yüce Allah, affedenleri övmektedir: “Allah’ın mükâfatına erenler, öfkelendikleri zaman bağışlayanlardır.” (Şûra, 42/37.) Bir başka ayette ise şöyle buyrulmaktadır: “Eğer misli ile ceza vermekten vazgeçip sabrederseniz, elbette bu, sabredenler için daha hayırlıdır.” (Nahl, 16/126.) Bağışlama ve barışma, toplumsal uzlaşı açısından önemli, değerli ve erdemli bir davranıştır. İnsanları affetmek cennetin kendileri için hazırlandığı muttakilerin özelliğidir. (Âl-i İmran, 3/134.) Yüce Allah’ın kendisi de her suç ve günah sebebiyle insanları cezalandırmadığını bildirmektedir: “Allah, kullarından tövbeyi kabul eden, kötülükleri bağışlayan ve yaptıklarınızı bilendir.”  (Şûra, 42/25.)

5. Kötülüğe iyilik ile karşılık verir. Şu ayet bunun delilidir: “İyilikle kötülük bir olmaz. Kötülüğü en güzel bir şekilde sav. Bir de bakarsın ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki sıcak bir dost oluvermiştir.” (Fussılet, 41/34.) Kötülüğe misliyle mukabele etmek adalet iken kötülüğe karşı iyilik yapmak fazilettir. Bu itibarla yüce Allah, kötülüğün sadece affedilmesini değil kötülük yapana iyilik yapılmasını istemektedir. Çünkü kötülüğe iyilik ile karşılık verebilmek bir erdemdir.

Kötülüğe iyilikle karşılık vermek düşmanlığı yok eder ve dostluğun oluşmasına sebep olur. Ancak kötülüğe iyilikle karşılık vermek kolay değildir, nefse ağır gelir. Kötülüğe iyilikle karşılık verebilmek için müminin sağlam bir imana, güçlü bir iradeye, sabır ve olgunluğa sahip olması gerekir.

6. Mümin, iyilik yapana iyilik yapar, iyi davranana iyi davranır, yardım edene teşekkür eder. Çünkü “İnsanlara teşekkür etmeyen Allah’a da teşekkür etmez.” (Tirmizî, Bir, 35.) Selam verene selam verir, ziyaret edeni ziyaret eder, hediye verene hediye verir, tebessüm edene tebessüm eder.

İyiliğe ve yardıma nankörlük ve hainlik etmez. Şu hadislerin nitelediği mümin gibi olur: “Mümin, başkalarıyla hoş geçinir ve kendisiyle hoş geçinilir. Başkalarıyla hoş geçinmeyen ve kendisiyle hoş geçinilmeyen kimsede hayır yoktur.” (Ahmed, II, 400.) “Müslüman, Müslüman'ın kardeşidir. Ona zulmetmez, haksızlık yapmaz, onu düşmana teslim etmez. Kim Müslüman kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da o kimsenin bir ihtiyacını giderir.

Kim bir Müslümanın bir sıkıntısını giderirse, Allah da o kimsenin kıyamet günündeki sıkıntılarından bir sıkıntısını giderir. Kim bir Müslümanın ayıp ve kusurunu örterse, Allah da o kimsenin ayıp ve kusurunu örter.” (Buharî, Mezalim 3.) “Sizden biriniz kendisi için sevip arzu ettiği hayırlı şeyleri mümin kardeşi için de sevip arzu etmedikçe gerçek anlamda iman etmiş olamaz.” (Buharî, İman, 7.)

İnsanın kendisine bir kötülük yaptığı, zulmettiği ve günah işlediği zaman bunu telafi edecek ve Allah’ın hoşnut olacağı bir iyi amel yapması gerekir.  Bu husus ifade eden ayet ve hadisler vardır: “Çünkü namaz gibi iyi ameller küçük günahları giderir.” (Hûd, 11/114) Peygamberimiz (s.a.s.) Ebu Zer’e şu tavsiyede bulunmuştur: Her nerede olursan ol, Allah’ın hoşnut olmayacağı işten sakın! Bir kötülük yaptığında, hemen ardından iyilik yap ki, onu yok etsin! İnsanlara, daima güzel ahlak ile muamele et!” (Ahmed, Müsned, V/169.)

İyilik ve kötülük hem Allah hem de insanlar katında bir değildir. Çünkü insan, iyiliğin yararını, kötülüğün zararını görür. Bu itibarla iyilik arzu edilen, kötülük ise arzu edilmeyen bir şeydir. İnsan iyilik yapanları sever, kötülük yapanlara kızar. Allah, iyiliği emretmiş, kötülüğü yasaklamış, iyilik yapanlara sevap, kötülük yapanlara ise ceza vaat etmiştir. Diğer taraftan Allah iyiliklere ve iyi amellere on katından (En’âm, 6/160.) 700 katına kadar (Bakara, 2/261.), musibetler ve kötülükler karşısında sabra ise hesapsız derecede (Zümer, 39/10.) sevap vereceğini, kötü amellere ancak misli ile karşılık vereceğini bildirmiştir. (En’âm, 6/160.)

Sonuç olarak yüce Allah, insanları iyilik ve güzelliklere teşvik etmekte, zulüm ve kötülüklerden sakındırmaktadır. Özellikle insanlar arası ilişkilerde iyiliği teşvik etmekte, kötülüğün en güzel biçimde savılmasını istemekte, böyle yapılabilirse insanlar arasında dostlukların oluşacağını bildirmektedir. Bu itibarla öfkelenen insana sabırla, cahillik edene hilim ile kötülük edene af ile karşılık verebilmek bir fazilettir, güzel ahlaktır, kin ve düşmanlığı önlemektir, barış ve dostluğa kapı aralamaktır.

 


* BENZER KONULAR

Nasıl Bir Mümin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:26 ÖÖ]


Nesline Kim Sahip Çıkar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:39:56 ÖÖ]


Öfkeden İntikam Hırsı Hüzünden Dert Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:26:40 ÖÖ]


Büyük Düşünenlerin Kelime Hazinesi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:19:04 ÖÖ]


Peygamberlerin İnsanlığa Hizmetleri Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:08:59 ÖÖ]


Cuma Günü ve Cuma Namazının Faziletti Gönderen: webtasarim
[Dün, 11:03:55 ÖS]


Zulme Rıza Zulümdür Gönderen: webtasarim
[Dün, 10:57:11 ÖS]


Elem ve Zoorlklara Karşı Sabır Gönderen: webtasarim
[Dün, 10:47:42 ÖS]


İyilikleeri Yok Eden Haset Gönderen: webtasarim
[Dün, 10:39:51 ÖS]


Gençlik Gönderen: webtasarim
[Dün, 10:33:40 ÖS]


Mehmet Kemiksiz - Dert Söyletir 320 kbps + Flac Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:10:00 ÖS]


Gülbe Şeker - Ellerim Küçük Daha 2 - 320 kbps + Flac Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:02:48 ÖS]


Mutsuzluk Kilo Aldırıyor Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:26:02 ÖÖ]


İslâm Ahlâkı-Ahlâkı Güzelleştirmenin Yolu Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:16:18 ÖÖ]


Çocuklarda Çalma Davranışı Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:10:15 ÖÖ]


Ayrılığın Acısı ve Tatlısı Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:03:45 ÖÖ]


Son Peygamber Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:38:32 ÖÖ]


Abdullah Akbulak - Kutlu Doğum 320 Kbps + Wav Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:30:08 ÖÖ]


Sana sığınırız Ya Rabbi! Gönderen: melek
[Mayıs 05, 2024, 06:33:30 ÖS]


Kabirdeki Kişi Tekrar Dünyaya Gelse Sizce Ne İle Uğraşır Ne Yapardı Gönderen: melek
[Mayıs 05, 2024, 06:19:41 ÖS]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42