www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ

FANİDUNYA NET GENEL => KUR'ANI KERİM => Kur'an-ı Kerim Tefsiri => Konuyu başlatan: fanidunya NET - Ağustos 04, 2025, 07:58:40 ÖÖ

Başlık: Kur'an-ı Kerimden Bazı Mesajlar 5
Gönderen: fanidunya NET - Ağustos 04, 2025, 07:58:40 ÖÖ
Kur'an-ı Kerimden Bazı Mesajlar 5. Cüz - EKLENDİ.

Kur'an-ı Kerimden Bazı Mesajlar  5

NİSA SÜRESİ

31- "Eğer size yasaklanan büyük günahlardan kaçınırsanız sizin küçük günahlarınızı ِrteriz ve sizi değerli bir yere koyarız."

Tevbe ertelenmez, ertelenmemelidir. Büyük günah i؛leyenlerin vakit kaybetmeden  tevbe etmeleri gereklidir.

İradelerini kullanarak büyük günahları terk edenler küçük günahlardan tِvbe etmi؛ sayılmaktadır.

Büyük günah i؛lemeyi alı؛kanlık haline getirenler ise fâsık sıfatını alırlar.

38-  "Onlar Allah’a ve âhiret gününe inanmadıkları halde mallarını, insanlara gِsteri؛ için sarf edenlerdir. Bir kimsenin arkada؛ı ؛eytan olursa o ne kِtü bir arkada؛tır!"

58- "Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder..."

Yüce Allah, sorumluluk isteyen alanlarda yetkiyi  liyakatsiz ki؛ilere vermemeleri konusunda kullarını uyarmaktadır.

Hz. Peygamber, (s.a.s), emanete riayet etmeyenleri münafık vasıflı insanlar olarak ifade etmi؛tir.

Emanetler ehline verildiği ve adalete riayet edildiği müddetçe toplumlarda huzur ve saadet hakim olur.

Hıyanetler ve haksızlıklar ise huzursuzlukların, kavgaların, servet ve neslin helâk olmasının ba؛ sebepleri arasında yer almaktadır.

76- "... Şüphe yok ki Şeytanın planı (tuzağı) daima zayıftır."

Müminler ؛eytanın  hile ve düzenleri kar؛ısında korkuya kapılıp deh؛ete dü؛memeleri için uyarılmaktadır. اünkü ؛eytanın hilelerinin salih kullar üzerinde güçlü bir etkisi yoktur.

85- "Kim güzel bir i؛e aracılık ederse ondan kendisi için bir nasip olur; kim de kِtü bir i؛e aracılık ederse onun da buna denk bir payı olur..."

Yararlı ve güzel bir i؛te yol gِsteren, ِncülük eden onu yapan gibidir. İyilik ve ecirden ona aracılık eden kimseler de nasip alırlar.

İslâm'a aykırı kötü bir işe aracılık yapan da o kötülüğü yapmı؛ gibidir. Haksız bir talebin, kötü sonucun gerçekle؛mesi için yapılan aracılık da yapana sorumluluk getirir; haksıza, zâlime, kötülük edene verilen cezanın benzeri bir ceza ona da verilir.

86- “Size bir selâm verildiğinde ya daha güzeli ile veya dengi ile kar؛ılık verin. Allah, her ؛eyin hesabını tutmaktadır.”

Mü’min, kendisine verilen selama daha güzeliyle mukabele etmelidir.

Selâmla؛ma müslümanlar arasında bir ülfet, kayna؛ma, sevgi aracıdır. Bu nedenle selâmlaşma Kur’an’da ve Sünnet’te teşvik edilmiştir.

Selâm verip alanlar birbirlerine Allah’tan “iyilik, esenlik, rahmet, bereket” dilemektedirler.   

Bir müslümanın bir veya daha fazla müslümanla kar؛ıla؛tığı zaman selâm vermesi sünnettir,  birisi selam verince diğerlerinin onu alması farzdır.

93- “Kim bir mümini kasten ِldürürse cezası, içinde devamlı kalmak üzere cehennemdir. Allah ona gazap etmi؛, onu lânetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamı؛tır.”

Birçok âyet ve hadiste  küfür/şirk dışındaki günahların tevbe ile ortadan kalkacağı, silineceği ifade edilmektedir.

Şu halde bu âyeti de “tevbe etmediğ, pi؛man olmadığı takdirde” şeklinde anlamak mümkündür.

94- “...Size selâm verene, dünya hayatının geçici menfaatine göz dikerek “Sen mümin değilsin” demeyin...”

Kendisini müslüman olarak ilân eden ki؛inin yalan söyleyip söylemediğini merak ederek araştırmak mümine dü؛mez.

 Kesin olarak emin olmadıkça –؛üphe üzerine– insanların küfürlerine veya dü؛manlıklarına hükmedilemez.

135- “Ey iman edenler! Kendinizin veya anne babanızın ve akrabanızın aleyhine bile olsa adaleti ayakta tutun, Allah için şahitlik eden kimseler olun. (İnsanlar) zengin olsunlar, yoksul olsunlar Allah onlara sizden daha yakındır.

Öyleyse siz hislerinize uyup adaletten ayrılmayın...”

Kişi, en yakını bile olsa, onun suç işlediğine, kanunlara aykırı davrandığına şahit olduysa bunu yetkililere bildirmek zorundadır.

Adaletin gerçekleşmesini engellemek için şahitlikten geri durmak, mahkemeyi oyalayan davranı؛lar içine girmek de yalancı ؛ahitlik kadar adalete aykırıdır.

آyet-i kerime, bazı durumları halktan gizlemek mümkün olsa bile Allah’tan gizlemenin imkânsız olduğunu vurgulamı؛tır.

140- "O, size Kitapta ؛unu indirmi؛tir: 'Allah’ın ayetlerine küfredildiğini ve onlarla alay edildiğini i؛ittiğinizde, onlar bir ba؛ka söze geçmedikçe onlarla oturmayın, yoksa siz de onlar gibi olursunuz.'"

Dinin alaya alındığı yerde –bunu engellemeye gücü yetmeyen mümin– oturmayacak, o yeri ve o kimseleri terk edecek, onlardan uzaklaşacaktır. Aksi takdirde bunu yapanların cüret ve cesaretleri artabilir. Böyle bir davranış karşısında tepkisiz kalan müminlerin kutsal değerlerine yِnelik hassasiyetleri zaafa uğrayabilir.

Nitekim âyette geçen “Aksi takdirde ؛üphesiz siz de onlar gibi olursunuz” şeklindeki ağır uyarı, dini değerlere yönelik hakaret ve alay ifadelerinin açık veya kapalı bir ؛ekilde devam ettiği yerde müminin tepki gِstermesinin önemini vurgulamaktadır.

Böyle ortamlarda müminlerin vazifesi sükût etmemek, buna rızâ göstermemek ve bu davranı؛ı engellemektir.

142- ...Onlar (münafıklar) namaza kalktıklarında ü؛enerek kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar, Allah’ı da pek az hatıra getirirler."

Kendilerini müslüman göstermek durumunda olan münafıklar cemaatle namaza iştirak etmek mecburiyetinde kalmaktadırlar. Bu ise onların zoruna gittiğinden, kendilerine ağır geldiğinden isteksiz davranmaktadırlar.

Namazı cemaatle kılmak samimi bir müminle münafığı ayıran kıstas olarak kabul edilmiştir.

143- "Arada bocalayıp duruyorlar; ne onlara, ne bunlara! Allah’ın şaşırttığı kimseye asla bir yol bulamazsın."

Kendi iradeleriyle yanlı؛ yolu seçen kimseleri Allah zorla imana sevk etmez. Kendileri istemeyince –Allah da cebren imana getirmediğinden– kimsenin onları hidayete kavu؛turması mümkün olmaz.

Münafıklar, devamlı bir huzursuzluk, açık vermeme korkusu, iki tarafı memnun etme arzusu içinde ya؛amakta, ِmürlerini bِyle tüketmektedirler.

147- "Eğer siz iman eder ve şükrederseniz Allah size niçin azap etsin? Allah ؛ükre kar؛ılık veren ve her ؛eyi bilendir."

İman eden ve verilen imkânları yerinde kullanan, buna ek olarak diliyle de O'na ؛ükranlarını sunan kula Rabbi niçin azap etsin?

İbadet ve iyilik yerine kötülüğe sapan kimseler, yaptıklarının kar؛ılıklarını gördüklerinde kusuru Allah’ta değil, kendilerinde aramalıdır!

149- "Bir iyiliği açıklar veya gizlerseniz yahut bir kِtülüğü affederseniz ؛üphesiz Allah da ziyadesiyle affedicidir; O her ؛eye kadîrdir."

Kِtülük yapandan, hakka tecavüz edenden ؛ikâyetçi olma imkânı mümine verilmektedir.

Fakat taraflar için daha hayırlı olacaksa kِtülüğü bağı؛lamak, üstünü örtmek, onu başkalarının duymasına imkân vermemek ahlâk ve fazilete daha uygun bir davranı؛ olarak tavsiye edilmektedir.

Yüce Allah bağı؛layıcıdır, en asi kullarını bile affeder ve onlara rızık verir.

Kişi, Allah’ın Rahman ismini kendi karakterinde yoğurmalı, mümkün mertebe kendisine yapılan kötülükleri affetme yolunu seçmelidir.

5. CـZ/ DUA آYETİ

NİSآ SغRESİ

75- “(Rabbimiz)... Bize tarafından bir dost gِnder, bize katından bir yardımcı yolla!”

“(Rabbenâ)... Vec’al lenâ mil-ledünke veliyyâ. Vec’al lenâ mil-ledünke nasîrâ

(رَبَّنَا) ...وَاجْعَلْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ وَلِياًّۚ وَاجْعَلْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ نَصٖيراًؕ

(Bu metin DİB Kur’an Yolu Tefsiri’nden istifade edilerek hazırlanmı؛tır.)

Sevda Demirbağ Bayrak.

İNTERNET RADYOMUZ FANİDUNYA FM 24 SAAT YAYINDADIR.

https://www.fanidunya.com.tr/