Gönderen Konu: Hud Suresi  (Okunma sayısı 108 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5771
Hud Suresi
« : Ocak 06, 2024, 11:06:48 ÖÖ »


Hud Suresi

 Kur’an-ı Kerim’deki tertibe göre on birinci, iniş sırası itibarıyla elli kinci sure olan Hud suresi, 123 ayetten oluşmaktadır. Yunus suresinin ardından, İsra suresinden önce Mekke döneminin sonlarında indirilmiştir. Surenin 12, 17 ve 114. ayetlerinin Medine’de nazil olduğuna ilişkin bazı rivayetler müfessirlerin çoğunluğu tarafından kabul görmemiştir. Zira ayetler arasındaki konu ve üslup birliği, söz konusu surenin bütününün bir defada indiği kanaatini güçlendirmektedir. (İbn Âşûr, et-Tahrîr ve’t-Tenvîr (Tunus 1984), 11/311; Mevdûdî, Tefhîmü’l-Kur’ân, İstanbul: Fecir Yayınları, 1986, 2/371.) Sure ismini 50, 53, 58, 60 ve 89. ayetlerde geçen Hud Peygamber’in adından almaktadır. İlgili ayetlerde, Âd kavmine peygamber olarak gönderilen Hz. Hud’un (a.s.) hayatından kesitler sunulmakta, putperest halkına karşı vermiş olduğu tevhid mücadelesinden detaylı bir biçimde bahsedilmektedir. (Kur’an Yolu Türkçe Meâl ve Tefsir, 3/145-146.) Ayrıca söz konusu kavmin küfür ve yalanlarındaki ısrarcı tutum ve davranışları nedeniyle Allah tarafından büyük bir azapla cezalandırıldıkları belirtilmektedir. (Hud, 11/58.) Tefsir kaynaklarında surenin iniş nedenine ilişkin özel bir neden zikredilmese de geçmiş dönemde yaşamış inkârcı ve zalim toplumlara yapılan ikaz ve tehditlerdeki sert üsluba bakarak surenin, Müslümanlara yönelik baskı, tehdit ve işkencelerini giderek artırdıkları Mekke döneminin son yıllarında nazil olduğunu söylemek mümkündür. (Mevdudi, 2/371-372; Seyyid Kutub, Fî Zılâli’l-Kur’ân (İstanbul: Dünya Yayıncılık, 1991), 6/7.)

Hud suresi içerik ve üslup bakımından kendisinden önceki Yunus suresiyle büyük bir benzerlik gösterir. Yunus suresinde kısaca söz edilen peygamberlere ilişkin kıssaların bir kısmı, bu surede oldukça detaylı bir şekilde ve farklı açılardan ele alınarak anlatılmıştır. Ayrıca Yunus suresinin sonunda özetlenen dinî ilkeler ayrıntılı biçimde bu surede açıklanmıştır. Bunun yanında geçmiş peygamberlerin durumlarını ele alması açısından bu surenin, Bakara, Nisa, Maide, Araf ve Yunus sureleriyle de bağlantılı olduğu söylenebilir. Zira Bakara’dan itibaren başlayan bu anlatım Hud suresinde yoğunlaşmakta, konular daha da detaylı bir şekilde ele alınmaktadır. Ağırlıklı olarak tevhid vurgusu, bu çerçevede Allah’ın varlığı, birliği, O’nun iradesinin peygamberleri aracılığıyla vahyedildiği gerçeği ve peygamberlik olgusunun gelmiş geçmiş toplumlardaki görünümünün ele alındığı surede, başta Hud (a.s.) olmak üzere Nuh, Salih, İbrahim, Lut, Şuayb ve Musa peygamberlerin kıssalarına ve onların tevhid mücadelelerine işaret edilmektedir. Böylece Mekkelilere, Allah’a ve Resulü’ne itaat etmenin, şirke düşmemenin ve sadece Allah’a ibadet etmenin ve ahirete inanmanın gereğine vurgu yapılmaktadır. Bunun yanında surede Kur’an’ın mucize oluşu, öldükten sonra dirilme, hesap ve ahiret hayatı gibi inançla ilgili konulara da yer verilmektedir.

Abdullah b. Abbas’tan (r.a.) nakledilen bir rivayette, Kur’an’da Hz. Peygamber’i en çok etkileyen, onun saçlarının ağarmasına sebep olan ayetin Hud suresinde zikredilen, “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.” mealindeki 112. ayet olduğu belirtilmiştir. (Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-ğayb, (Beyrut: Dâru’l-Fikr, 1981), 18/71, 72.) Bu hususa dair rivayet edilen hadislerin en meşhuruna göre Hz. Ebu Bekir, “Ya Resulüllah, saçların ağardı.” deyince Resul-i Ekrem, “Beni Hud, Vakıa, Mürselat, Amme yetesâelûn (Nebe) ve İze’ş-şemsü küvvirat (Tekvir) sureleri kocattı.” demiştir. (Tirmizi, Tefsir, 56/6.)

Büyük ölçüde önceki peygamberlerin kıssalarına işaret eden Hud suresi, ilk ayetinde Kitaba (Kur’an-ı Kerim) vurgu yaparak başlar. Bu bağlamda Kur’an’ın herhangi bir insan tarafından ortaya konmuş bir kitap olmadığını, bilakis hikmetiyle her şeyi yerli yerince yapan ve ilmiyle her şeyden haberdar olan Yüce Allah tarafından sağlam bir şekilde tanzim edilmiş ve açıklanmış bir kitap olduğunu ifade ederek başlar. Devamında ayetlerin, Yüce Allah’ın emriyle Hz. Peygamber tarafından insanlığa tebliğ edildiği bildirilerek onun herhangi bir insan olarak değil, Cenab-ı Hak tarafından gönderilmiş uyarıcı ve müjdeleyici bir peygamber olduğu belirtilir. O’nun tüm insanlığı Allah’tan başkasına kulluk etmemeye çağırdığı, Allah’a itaat edenlerin cennete gireceğini müjdelediği, isyan edenlerin de cezalandırılacağını haber verdiği; insanlığa, tövbe edip Allah’a yönelmelerini, O’na sığınıp lütuf ve bağışlamasını dilemelerini tavsiye ettiği hatırlatılır. (Hud, 11/1-3.) Daha sonra gelen ayetlerde müşriklerin Allah’ın mesajlarına karşı duyarsız kaldıkları, O’na iman etmeyip şirk koştukları, bu nedenle ahirette mutlaka cezalandırılacakları, ancak iman edip salih amel işleyen samimi kulların ise büyük ecir ve mükâfata nail olacakları bildirilir. (ayet 8-11)

Devamındaki ayetlerde, Hz. Peygamber’in nübüvvetini ve Kur’an-ı Kerim’in Allah kelâmı olduğu hususunda şüphe uyandırmak isteyenlere karşı Resulüllah teselli edilmekte, onların sözlerine karşı güçlü olması ve tebliğ görevini yerine getirmesi gerektiği anlatılmaktadır. Ayrıca müşriklerin, beşer sözü olduğunu iddia ettikleri Kur’an’ın benzeri on sure getirmeleri istenerek onlara karşı meydan okunmaktadır. (ayet 12-14)

Kâinattaki tüm canlıların rızkını veren, yeri göğü yaratan Allah’ın sınırsız ilmine, engin kudret ve azametine dikkat çekerek hayatın bir imtihan olduğunu, insanların önünde sonunda Allah’a döndürüleceklerini bildiren ayetlerden sonra, kendilerine verilen fırsatları değerlendirmeyen inkârcıların ahirette azaptan kurtulma imkânlarının da kalmayacağı uyarısında bulunulur. Ancak Hz. Peygamber’in çağrısına uyarak iman edenlerin ve Rablerine içtenlikle bağlananların cennetle ödüllendirileceği müjdesi verilir. Bu arada kâfirlerin durumu, görme ve işitme duyularından mahrum kimselere, müminler de gören ve işiten kimselerin durumuna benzetilerek surenin giriş bölümü inkârcıları sağlıklı düşünmeye çağıran ayetle son bulur. (Hud, 11/15-24.)

Hz. Nuh ve kavminden söz edilen ayetlerde (Hud, 11/25-49.) tufan olayına geniş bir biçimde yer verilmiştir. Burada Nuh’un, “Ben size Allah’ın hazineleri benim yanımdadır demiyorum; gaybı da bilemem; ben bir meleğim de demiyorum.” şeklindeki samimi ifadeleri (ayet 31) İslam’daki peygamber telakkisini yansıtması bakımından; onun inkârcılar tarafında yer alan oğlunun gemiye alınarak kurtarılması için Allah’tan dilekte bulunmasına rağmen bu isteğinin reddedildiğini ve Nuh’un böyle yanlış bir dilekte bulunmasından mahcubiyet duyduğunu ifade eden ayetler (ayet 45-47), bir peygamberin evladı için dahi iltimas yapılamayacağı imasında bulunması açısından son derece anlamlıdır. (M. Eroğlu, “Hud Suresi”, DİA, 18/281-282.)

Surenin son bölümünde ise daha önce zikredilen peygamber kıssaları genel bir tahlile tabi tutularak cezalandırılıp helak edilen kavimlere haksızlık edilmediği, başta inkârcılıkları olmak üzere bizzat kendi kötülükleri yüzünden helake uğradıkları belirtilmiştir. İlahi ceza onlara birden gelivermiş, tapmış oldukları putları da kendilerini kurtaramamıştır. (Hud, 11/100-123.)

Diğer taraftan Kur’an kıssalarının her birisi insanlar için birer öğüt ve ibret vesilesidir. Ahiret azabından korkarak bunların üzerinde tefekkür eden milletlerin yükseliş ya da çöküşlerinde kendilerinden kaynaklanan sebeplerin bulunduğunu anlamalıdırlar. (Hud, 11/101.) Zira ilahi adalet, inkârcıların ve refah yüzünden şımarıp ahlaki çöküntüye sürüklenenlerin yakasını ahirette de bırakmayacak, ayrıca o gün Allah izin vermeden hiç kimse konuşamayacaktır. Ayrıca putların kendilerine şefaat edeceklerini sanan müşrikler de hüsrana uğrayacaktır. Allah’ın cezalandırma ve mükâfatlandırma kanununa göre inkârcılar cehenneme gidecekler ve orada acıklı bir azabı tadacaklar, müminler ise cennetle mükâfatlandırılacak ve orada sonsuz bir saadet içinde yaşayacaklardır. (Hud, 11/106-108.) Kur’an’ın getirdiklerine karşı çıkan ve tıpkı geçmişte helak olup giden kavimler gibi atalarını taklit ederek putlara tapan Araplar da inkârlarının cezasını çekecektir. Bu arada söz konusu surede Hz. Peygamber’e ve müminlere yönelik tavsiyelerde bulunularak onlardan dosdoğru olmaları, yalnız Allah’ı dost edinmeleri, namaz kılmaları ve sabretmeleri istenir. Geçmiş asırlarda yaşayan milletler arasında inanmış bir azınlığın dışında kötülüklerden uzaklaştıran ve iyiliği tavsiye eden faziletli kimseler kalmadığı ve artık onlara hiçbir nasihat tesir etmediği için helak oldukları anlatılır. (Hud, 11/116.) Bu bölümde ayrıca Allah’ın iyi olan ve iyilikte bulunan kimselerin ecrini zayi etmeyeceği (Hud, 11/115.), halkı iyiliğe yönlendiren ülkeleri zulümle yıkıma uğratmayacağı (Hud, 11/117.) yolunda vaatte bulunulmaktadır.

Hud suresinde, insanlar arasında görüş ve inanç farklılığı bulunmasının bir tesadüf olmayıp bizzat Allah tarafından takdir edildiği belirtilmiş, böylece dolaylı olarak bunun zihnî ve manevi gelişme gibi hususlarda Allah’ın insanlara bir lütfu olduğuna işaret edilmiştir. Geçmiş dönemlere dair anlatılanlarla Peygamber’in yüreğini güçlendirmenin, dolayısıyla ona ve diğer müminlere gerçeği bildirmenin amaçlandığı bildirilmekte, nihayet müminiyle münkiriyle herkesin dilediğini yapmakta serbest olduğu, fakat herkesin yaptığının sonucunu dikkate almak ve beklemek durumunda bulunduğu vurgulanmaktadır. (M. Eroğlu, “Hud Suresi”, DİA, 18/282.) Sure, “Göklerin ve yerin gizlisi (gaybı) yalnız Allah’a aittir. Her iş O’na döndürülür. Öyleyse O’na kulluk et ve O’na güvenip dayan! Rabbin yapmakta olduklarınızdan habersiz değildir.” (Hud, 11/123.) ayetiyle bütün işlerin Allah’a vardığı ve O’nun yapılan işlerden gafil olmadığı uyarısıyla sona erer.

Dr. Faruk Görgülü.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap


 


* BENZER KONULAR

Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:42:28 ÖS]


Kaza ve Kadere İmanın Keyfiyeti Üzerine Notlar Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:36:50 ÖS]


İnsan Hakları, Kadın-Erkek Eşitliği ve Adalet Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:31:26 ÖS]


PCLOUD ÜCRETSİZ ÖMÜR BOYU DİLEDİĞİNİZ KADAR DEPOLAMA ALANINA SAHİP OLMAK Gönderen: andrewmemut
[Dün, 05:30:06 ÖS]


İnsan ve Dua Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:59:29 ÖÖ]


İman Etmeyenler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:33:17 ÖÖ]


Sorumluluk Bilinci Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:57:24 ÖÖ]


Resulü Müctebâ Efendimiz (S.A.V.): “10 Haslet Vardır Ki Helak Olma Sebebidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:43:20 ÖÖ]


İyi Anne Baba Mısınız Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:34:11 ÖÖ]


Hasan Bitmez - Osmanlı Mehter Marşları 3 320 kbps + Flac Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 25, 2024, 11:34:58 ÖS]


Konuşma Ve Dinleme Adabı Gönderen: webtasarim
[Nisan 25, 2024, 11:26:55 ÖS]


Yüzünü Ahirete Ceviren Gönderen: webtasarim
[Nisan 25, 2024, 11:20:44 ÖS]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41