* FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: Kevser Süresi  (Okunma sayısı 27 defa)

0 Üye ve 21 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı anadolu

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 948
    • www.fanidunya.net
Kevser Süresi
« : Dün, 06:46:05 ÖS »


Kevser Süresi

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.

1- Gerçekten Biz, sana Kevser'i verdik.

2- Öyle ise Rabbin için namaz kıl kurban kes.

3- Sana buğzeden; şüphesiz ki zürriyetsiz olan, işte odur.

 Otoritelerin çoğunluğu bu sureyi Mekke döneminin ilk bölümüne ait sayarken İbn Kesir, büyük ihtimalle Medine'de nazil olduğunu görüşündedir.

 İmam Fahreddin er-Razi şöyle der: Bu sûre kendisinden öncekinin karşılığı gibidir. Çünkü önceki sûrede(maun sûresi) Allah Teâlâ münafıkları dört şeyle nitelendirmiştir: Cimrilik, namazı terk etmek, gösteriş yapmak ve zekat vermemek. Bu sûrede ise Allah Teâlâ; Cimriliğe karşılık "Gerçekten Biz sana Kevser'i verdik" (yani çok hayrı); namazı terk etmeye karşılık: "öyle ise namaz kıl" (yani namaz kılmaya devam et);
gösterişe karşılık. "Rabbin için" (yani O'nun rızası için insanları için değil; mâûnu vermemeye karşılık da: "Ve kurban kes" buyruklarını zikretmiştir.

 Seyyid Kutub da derki: Bu sûre Rasûlullah(s.a.v.)'e mahsustur. Burada Allah Teâlâ onun sıkıntılarını gidermekte, O'na hayrı va'detmekte, O'nun düşmanlarını, adlarının sonlarının kesilmesiyle tehdit etmekte ve O'nu şükür yoluna yönlendirmektedir.

 1)”Gerçekten Biz Sana Kevser'i verdik.”

 İmâm Ahmed İbn Hanbel der ki: Bize Muhammed İbn Fudayi.. Enes İbn Mâlik'ten nakletti ki: O, şöyle demiş: Rasulullah (s.a.s.) hafifçe daldı, sonra tebessüm ederek başını kaldırdı. Ya kendisi veya kendisine; niçin güldün? Denildi de Rasulullah (s.a.) buyurdu ki: Bana az önce bir sûre indirildi ve okumaya başladı: "Rahman ve rahim olan Allah'ın adıyla. Gerçekten Biz, sana Kevser'i verdik. Öyle ise Rabbin için namaz kıl ve kurban kes. Sana buğzeden; şüphesiz ki zürriyetsiz olan odur." Sûreyi okuduktan sonra dedi ki: Kevser nedir biliyor musunuz? Allah ve Rasulu en iyi bilendir, dediler. Rasulullah (s.a.) buyurdu ki: O, bir ırmaktır. Aziz ve Celil olan Rabbim onu cennette bana vermiştir. Onun üzerinde pek çok hayır vardır. Ümmetler kıyamet gününde ona gelir ve onun katları yıldızlar sayısıncadır. Kullar kendi aralarında tartışılar, ben derim ki:

Ey Rabbim; o benim ümmetimdendir. Bana denilir ki: senden sonra ne yaptıklarını nerden bileceksin? İmam Ahmed bu hadisi bu hadisi bu iki isnadla ve bu ifadeyle nakleder.

 Havz'ın nitelikleri bahsinde vârid olur ki, kıyamet gününde havuza gökteki iki oluktan Kevser ırmağının suyu akar ve gökteki yıldızların sayısınca onun üzerinde kaplar vardır.

 Buhâri der ki: Bize Halid İbn Yezid el-Kâhili.Hz. Âişe'den nakletti; ona Kevser sûresi sorulduğunda şöyle demiş: Peygamberimiz (s.a.)'e verilmiş olan bir ırmaktır.

 İki kıyısı içi boş incilerle doludur, onlun kabı yıldızlar sayısıncadır. Sonra Buhari derki: Bu hadisi, Ebu Zekeriyyâ, Ebu'l Ahvaz ve Muttarif, Ebu İshâk'tan nakletmişlerdir.

 İbn Cerir Taberi derki: Bize Ya'kub..İbn Ömer'den nakletti ki: Kevser, cennette bir ırmaktır. İki yakası altın ve gümüştendir. İnci ve yâkûtun üzerinden akar. Suyu sütten daha ak, baldan daha tatlıdır.

 Rasulullah(s.a.) bir defasında Ensar'a şöyle buyurdu: "Benden sonra siz bencillik ve akrabayı kayırma ile karşı karşıya kalacaksınız. Siz Kevser havuzu başında benimle buluşana kadar sabredin" (1)

 Birçok rivayetlerde Kevser’in cennette bir nehir olduğu ve Hz. Peygambere verildiği anlatılır. Ancak İbn. Abbas bu nehrin Hz. Peygambere verilen birçok hayırdan birisi olduğunu ifade etmiştir.

 Buhâri derki: Bize Ya'kûb İbn İbrahim… İbn Abbas'tan nakleder ki o, Kevser hakkında: Allah'ın(c.c.) peygambere sunduğu hayırdır, demiştir.

 İkrime ise, Kevser'in Kur'an, peygamberlik ve âhiret sevabı, olduğunu söyler.

 Kevser hakkında Rasulullah(s.a.) şöyle buyurmuştur: "O, havuz, ümmetimin, etrafında toplanacağı havuzdur."

2)"Rabbin için namaz kıl ve kurban kes."

 İbn Kesir şöyle der: "Sana dünya ve âhirette çok hayır verdik. Daha önce nitelikleri belirtilen cennetteki nehirde bu hayrın bir kısmıdır. O halde, nafile ibadetlerini, farz namazlarını ve kurbanını yalnız Allah için yap. Sadece hiçbir ortağı olmayan Allah'a ibadet et. Yalnız hiçbir ortağı olmayan Allah adına kurban kes.

 Nesef-î bu ayet hakkında şöyle der: "Yani seni lütufları ile üstün tutan, şereflendiren ve Allah'tan başkasına ibadet eden kavmine rağmen seni yaratıkların fitnelerinden koruyan Rabbine ibadet et. "Ve kurban kes" Putlar için kurban keserek onlara tapanların aksine, kurban kestiğin zaman Allah rızası için ve O'nun adıyla kes."

 Mevdudi(r.a.) şöyle der: Siyak ve sibaka dikkat edildiğinde anlamı şöyle olur:

"Ey peygamber, Rabbin sana o kadar büyük iyilik yaptı ve o kadar büyük nimet verdi ki, şimdi onun için namaz kıl ve kurban kes!" Bu emir verildiğinde kureyş'teki yâda bütün arabistandaki müşrikler değil, bütün dünyada ki müşrikler kendi yaptıkları tanrılara ibadet etmekte ve onlar için kurban kesmekte idiler. Burada maksat, namaz ve kurbanı sadece Allah için yerine getirecek müşriklerin tersine kendi yolunda sebat etmesini belirtmektedir.(2)

Kur'an da bir başka ayette buyurulduğu gibi: "De ki, nazmım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi Allah içindir."(3)

 Seyyid Kutub(r.a.)'de şöyle diyor: Bu sonsuz feyiz ve bereketin belirtilmesinden ve bereketin belirtilmesinden ve hilekârların hilesinin ona kâr etmediği ifade edildikten sonra Rasulullah(s.a.s.); Allah'a samimiyetle yönelerek kendisine verilen nimete şükretmeye tevcih ediyor. Namaz ve Allah adına kurban kesmesi buyuruluyor. "Öyle ise Rabbin için namaz kıl ve kurban kes." Kafanı müşriklerin şirkine takma. Onların Allah'tan başkasının adını anarak ibadet etmelerine, kurban kesmelerine iştirâk etme.

 Kesilen kurbanların üzerine yalnız ve yalnız Allah'ın adının anılması gerektiğinin Allah'u teâlâdan başkası adına kesilenlerle Allah adı anılmadan kesilenlerin haram oluşunun burada yeniden ifade edilmesi gösteriyor ki, bu din, hayatı bütünüyle şirkin fenalıklarından arıtıp temizleme konusunda son derece dikkat göstermektedir. Yalnız kafaları ve vicdanları değil, hayatın bütününü. Çünkü bu din apaçık ve saf tevhid dinidir. Bu yüzden de her hareketinde şirki ortadan kaldırmaya ön plana alır.

 İslâm, hayatı bir bütün olarak ele alır. Onu parçalara ayırmaz. Her türlü şirk şaibesinden korur. Hayatı samimiyetle ve açıklıkla Allah'a tevcih eder. Nitekim gerek kurbanlar, gerekse diğer ibadet şekilleri ve hayatî alışkanlıklar konusunda bu hususu görmekteyiz.(4)

 Rasulullah(s.a.s.) bayram namazı kılar, sonra kurbanını keser ve: "Kim bizim namazımızı kılıp kurbanımızı keserse kurban(sünnetine) uygun iş yapmış olur. Her kimde namazdan önce kurbanını keserse onun kurbanı yoktur" buyurdu. Bunun üzerine Ebû Bürde b. Dinâr ayağa kalkıp dedi ki:

Ey Allah'ın Rasulü! Bu günün et arzu edilen bir gün olduğunu bilip ben koyunumu namazdan evvel kurban etmiş bulundum, dedi.

Rasulullah(s.a.): Koyunun kurban değil, eti yenmek için kesilmiş bir koyundur" buyurdu. Bunun üzerine Ebu Bürde: Öyleyse benim henüz yaşına basmamış dişi bir oğlağım vardır ki iki koyundan daha iyidir. Onu kesecek olursam benim için yeter mi? Diye sorunca Rasulullah(s.a.s.):"Sana yeter, fakat senden sonra hiçbir kimseye yetmez" buyurdu.

 Hz. Ali'nin oğlu Huseyn(r.a.)'den Hz. Peygamber(s.a.)'in şöyle buyurduğu rivayet edildi:

Kim gönül hoşnutluğu ile, mükâfatını Allah'tan umarak, kurban keserse, bu kendisini cehennem ateşinde korur.(5)

 Ebu Hureyre(r.a.), Rasulullah(s.a.v.)'in:

 "Kimin kurban kesmeye gücü yeterde, kesmezse namazgâhımıza gelmesin" buyurduğunu rivayet etti. (6)

3) “Sana buğzeden; şüphesiz ki zürriyetsiz olan, işte odur.” Burada "şeneân" buğzetmek demek olup "eşşâniu"da buğzeden manasınadır. "Şanieke"den kasıt Rasulullaha düşmanlık eden herkestir.

 Ebter kelimesi ise, sonu(zürriyeti) olmayan kimse için kullanılır. Suddi şöyle der: "Kureyş, erkek evladı ölen kimseler "ebter" diyordu.

Hz.Peygamber (s.a.s.)'in oğulları Kasım ile Abdullah, Mekke'de; İbrahim'de Medine'de ölünce, kâfirler, "Yerine geçecek kimse yok" manasında, "ebter" dediler. Fakat daha sonra Allah Teâla, Hz. Peygamber(s.a.s.)'in değil düşmanlarının ebter olduğunu bildirmiştir. Zira o kâfirlerin neslinin kesildiğini, Hz. Peygamber(s.a.s.)'in ise, gün be gün artarak gelişip büyüdüğünü görmekteyiz. Ve bu durum kıyamet kopana kadar devam edecektir.

 Birinci ayette kendisinin (yani peygamberimiz s.a.s.) zürriyetsiz olmadığı bilakis kevsere sahip bulunduğu belirtilmişti. Bu ayette ise zürriyetsizin Hz. Peygamber olmadığını ifade ediyor.

 Gerçektende Allah teâlâ bu hususta onlara yaptığı tehdidini doğrulamış ve onların adı anılmaz olmuştur. Bugün biz bu yüce ifadenin doğruluğunu daha öncekilerin görmedikleri derecede geniş ve yaygın şekilde görüyoruz. Şüphesiz ki iman, hak ve hayır "ebter" olmaz. Çünkü onun kökü derinlerdedir, dalları yaygındır. "Ebter" olan ne kadar parıldasa da, nekadar süslense de, küfürdür, bâtıldır ve kötülüktür.

 Hz.Muhammed(s.a.s.) hakkında o iğrenç sözleri söyleyenler, yolunu kestiklerini sananlar şimdi nerdeler? Kim anıyor onları; izleri nerede?

 Ama milyonlarca Müslüman her zaman, Rasulullah'a bağlı olmakla iftihar eder. Onun ashabının ailesine mensup olmayı da iftihar vesilesi kabul eder. Tarih de ispatlamıştır ki, asıl ebter Rasulullah değil düşmanlarıydı. Ve şimdi de asıl ebter Rasulullah'ın(s.a.v.) düşmanlarıdır.

-------------------------------------------------------------------------------------------------------

1- (Buhari, Müslim, Tirmizi).

2-(Tefhimu'l Kur'an C.7).

 3- (En'am Sûresi/162).

4- (Fizilâlil Kur'an C.16).

 5- Taberani.

6- Hâkim böylece merfu olarak rivayet edip "sahih" demiş "mevkuf" olarak de rivayet etmiştir. Mevkuf olası daha uygundur.

İNTERNET RADYOMUZ 24 SAAT YAYINDADIR
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Kafirun Süresi Gönderen: anadolu
[Dün, 07:21:01 ÖS]


Modern Dünyada Kadın Gönderen: anadolu
[Dün, 07:12:29 ÖS]


Tağutların Egemenliğinde Rahat Yaşamak Gönderen: anadolu
[Dün, 07:07:41 ÖS]


Kevser Süresi Gönderen: anadolu
[Dün, 06:46:05 ÖS]


Karekter Eğitimi Gönderen: anadolu
[Dün, 06:36:18 ÖS]


Tevhid ve Hayat Gönderen: anadolu
[Dün, 06:30:30 ÖS]


Dünya Fanidir Aldanmayalım Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:22:29 ÖÖ]


Rasûlullah’a (S.A.V) Aşkla Bağlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:14:15 ÖÖ]


Sünnet Muhasebesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:03:46 ÖÖ]


İnsanlık İslâm’a Muhtaçtır 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:52:58 ÖÖ]


Kur’an’a Sadakatimizin Ölçüsü 4 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:44:40 ÖÖ]


Anne - Babasıyla Anlaşamayan Müslüman Gençlere Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:26:06 ÖÖ]


Ana Babaya İhsan ve Hz. İbrâhim’in a.s. Örnekliği Gönderen: gurbetciyim
[Mayıs 24, 2025, 04:28:05 ÖS]


Ana Baba ve Evlat İlişkisi Gönderen: gurbetciyim
[Mayıs 24, 2025, 04:15:26 ÖS]


Cennete Kavuşmanın Yolu Tevhid Gönderen: gurbetciyim
[Mayıs 24, 2025, 04:04:34 ÖS]


İşte Takvâ Buradadır Gönderen: gurbetciyim
[Mayıs 24, 2025, 03:59:00 ÖS]


Güçlü Olmaya Mecbursun Gönderen: gurbetciyim
[Mayıs 24, 2025, 03:55:17 ÖS]


Kendi Yaptıklarınız Yüzünden Gönderen: gurbetciyim
[Mayıs 24, 2025, 03:33:55 ÖS]


Kötülüğe Göz Yummayalım Gönderen: fanidunya NET
[Mayıs 24, 2025, 07:53:27 ÖÖ]


Önce İhlas Gönderen: fanidunya NET
[Mayıs 24, 2025, 07:37:08 ÖÖ]