Gönderen Konu: Maide Süresi  (Okunma sayısı 72 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5771
Maide Süresi
« : Temmuz 03, 2023, 08:09:07 ÖÖ »


Maide Süresi

Kur’an-ı Kerim’in tertibi bakımından beşinci, nüzul sıralamasında 112. sırasında olan Maide suresi 120 ayetten oluşmaktadır. Medine döneminin sonlarına doğru nazil olan bu sure, Kur’an’daki en uzun surelerden biridir. En son inen sure olduğunu ve tamamının veda haccında arefe günü veya Hudeybiye seferi sırasında nazil olduğunu ifade eden rivayetler bulunmakla birlikte (Kurtubî, el-Câmi’ li-Ahkâmi’l-Kur’ân, Beyrut:

Müessesetü’r-Risâle, 2006, 7/243.) içerdiği konulara ve bazı ayetler hakkında nakledilen nüzul sebeplerine bakıldığında söz konusu surenin, Medine döneminde farklı zaman dilimlerinde peyderpey indirildiği anlaşılmaktadır. (İbn Âşûr, et-Tahrîr, Tunus 1984, 6/70.) Surenin 3. ayetinin son kısmında yer alan, “Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım, sizin için din olarak İslamiyet’i beğendim…” ibaresinin, Hz. Peygamber’in veda haccı sırasında Arafat’ta iken nazil olduğu rivayet edilmiştir. (İbn Kesir, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, Kâhire: Müessesetü Kurtuba, 2000, 5/47-53.)

Sure, adını 112 ve 114. ayetlerde zikredilen “maide” (sofra) kelimesinden almıştır. İlgili ayetlerde havarilerin talebine binaen Hz. İsa’nın gökten bir “yemek sofrası” (maide) indirilmesi için dua ettiği ve bir mucize olarak sofranın indirildiği haber verilmektedir. Sureye dinin ikmal edilmesinden ve bunun manevi bir nimet olmasından kinaye olarak “Maide” isminin verildiğini kabul edenler de vardır. (Elmalılı, Hak Dini Kur’an Dili, İstanbul:

Eser Neşriyat, 1979, 3/1543.) Bunun yanında söz konusu sureye ayrıca “el-Ukûd” (akidler), “el-Münkıze” (kurtarıcı), el-Ahyar ve “muba‘sire” adları da verilmiştir. (Kurtubi, 7/243.)

Maide suresi ile bir önceki Nisa suresi arasında çeşitli yönleriyle benzerlikler bulunmaktadır. Dolayısıyla bu sure muhteva bakımından Nisa suresinin devamı mahiyetindedir. Zira Nisa suresinin son kısmında yer verilen Yahudi ve Hristiyanların yanlış inanç ve tutumları, bu surede de ağırlıklı olarak ele alınmış ve bunlara yönelik eleştirilere geniş bir biçimde işaret edilmiştir. Ayrıca Nisa suresinde evliliğe ilişkin hükümler, çeşitli anlaşmalar, vasiyetler, emanetler, vekâletler gibi birtakım akitlerden söz edilmiş, Maide suresi de genel olarak bütün akitlere bağlı kalma emri ile başlamıştır. Bunun yanında Nisa suresinde içkinin haram kılınmasına ilişkin ortam hazırlanmış (Nisa, 4/43.), kesin haramlık hükmü ise Maide suresindeki ayetle (Maide, 5/90-91.) gelmiştir.

Maide suresi içerik bakımından Medine’de nazil olan diğer surelerin genel özelliklerini taşımaktadır. Ayetleri İslam toplumunun oluşumunu sağlayan hukuki yükümlülükler ve ferdî sorumlulukların yanı sıra ehl-i kitabın ve münafıkların genel karakterlerinden söz eder. Bu çerçevede söz konusu surede bazı inanç ve ahlak esaslarının yanı sıra aile ve ceza hukukuna dair hükümler, hac farizasına ilişkin bazı uygulamalar, meşru usule uygun olmayan hayvan kesimleri, abdest, gusül, teyemmüm, temizlik, şahitlik, hırsızlık, yol kesicilik ve ülkede fesat çıkarmanın cezası, içki ve kumarla ilgili hükümler yer almaktadır. Bunun yanında surede akitlere bağlılık, yardımlaşmada ölçü, helal ve haram olan yiyecekler, av ve avlanma ile ilgili hükümler, hayvanlarla ilgili bazı Cahiliye âdetlerinin yersizliği, ehl-i kitabın kestiklerini yemenin ve kadınlarıyla evlenmenin caiz oluşu, fiil ve niyette doğruluk ve adalet üzere bulunmanın gereği, yemin kefareti, vasiyet, dinden dönmenin kötülüğü, içtimai ve ahlaki münasebetler gibi dinî ve hukuki pek çok konu ele alınmaktadır. (Yaşaroğlu, “Maide Suresi”, DİA, 27/403-405.) Ayrıca surede öğüt ve ibret alınacak kıssalara da yer verilmiştir. Bu çerçevede Hz. Âdem’in iki oğlunun kıssası ile Hz. Musa ve Hz. İsa’nın hayat hikâyelerinden kesitler sunulmuştur. Söz konusu surede ahiret hâllerinden de söz edilmektedir. (Maide, 5/33, 69, 116, 119.)

Maide suresinin ilk ayetlerinde (1-5), müminlere yaptıkları akitlere uymaları emredildikten sonra “Allah’ın şiarları” denilen dinî hükümlerin ve ilkelerin ihlal edilmemesi dile getirilmekte, bu bağlamda ihram yasakları arasında yer alan avlanma yasağının akabinde kan ve domuz etinden başlamak suretiyle İslami usullere aykırı biçimde kesildiği veya öldürüldüğü için yenmesi haram kılınan hayvan etleri sıralanmaktadır. Ardından, “Mescid-i Haram’a girmenizi engellediler diye bir topluma karşı duyduğunuz kin, sakın aşırı gitmenize sebep olmasın. İyilik ve takva hususunda yardımlaşın, günah ve haksızlık yolunda yardımlaşmayın...” (Maide, 5/2.) mealindeki cümlelerle İslam’ın evrensel ahlak ilkelerinden birisi ortaya konulmaktadır. Surenin 3. ayetinde yer alan Allah Teâlâ’nın, “Müslümanlara din olarak İslam’ı seçtiği, onların üzerine nimetini tamamladığı ve dinlerini kemale erdirdiği” yönündeki açıklaması, İslam’ın bütün insanlığa gönderilen son din ve ebedî bir mesaj olduğuna açıkça işaret eder.

Surenin 6-11. ayetleri arasında abdest ve teyemmümle ilgili hükümler ele alındıktan sonra İslam’ın sosyal, hukuki ve ahlaki amaçlarının önemli bir kısmı özetlenmekte, bu çerçevede şahitlikte adaleti gözetme uyarısında bulunulmakta, Müslümanların herhangi bir topluluğa karşı besledikleri öfkenin, onları haksızlık ve adaletsizliğe sevk etmemesi gerektiği uyarısı bir kez daha hatırlatılmaktadır. Çünkü adalet, sosyal hayatın en önemli denge unsuru ve teminatıdır.

Daha sonraki ayetlerde (12-86), büyük ölçüde Yahudiler ve Hristiyanlardan söz edilmektedir. Önce İsrailoğullarının Allah’a verdikleri sözü tutmadıkları ve kendilerine iletilen hakikatleri terk ettikleri için lanetlendikleri, Hristiyanlardan bir kesimin de benzer şekilde ahde vefasızlık gösterdikleri anlatılmaktadır. Bölümün Hristiyanlarla ilgili en dikkate değer yönü, onların Hz. İsa’yı Allah’ın oğlu sayan inançlarıyla (Maide, 5/17,72.) teslis akidesinin (Maide, 5/73.) açıkça reddedilmesi ve bunların ilahi kaynaklı öğretiye ters ve küfür olduğunun belirtilmesidir. Nitekim bu husus ayette şu şekilde ifade edilmektedir: “Allah, Meryem oğlu Mesih’in kendisidir.’ diyenler, hiç şüphesiz hakikati inkâr etmişlerdir. Oysa Mesih, ‘Ey İsrailoğulları! Benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin.’ demişti...” (Maide, 5/72.) “Andolsun ki ‘Allah üç unsurdan biridir.’ diyenler de kâfir olmuşlardır. Hâlbuki bir tek Tanrı’nın dışında hiçbir ilâh yoktur. Şayet bu dediklerinden vazgeçmezlerse böylece kâfir olanları elem verici bir azaba çarptırılacaklardır.” (Maide, 5/73.) Ayrıca bu kısımda yer alan ayetlerde İsrailoğullarının Mısır’dan çıkarıldıktan sonra Hz. Musa’ya itaat etmeyip ona karşı sergiledikleri inat ve serkeşlikleri, bu sebeple yersiz yurtsuz Tih çölünde dolaşmaya mahkûm edilerek kutsal topraklara girmekten kırk yıl süreyle mahrum bırakıldıkları (Maide, 5/26.) bildirilir. Bu arada Hz. Âdem’in oğulları Hâbil ile Kâbil kıssası zikredildikten sonra (Maide, 5/27-31.) haksız yere bir cana kıyan kimsenin tüm insanlığı öldürmüş gibi olacağı, bir insanın hayatını kurtaran kişinin de bütün insanları yaşatmış sayılacağı ve bu hükmün İsrailoğullarına yazıldığı belirtilir, böylece insan hayatının dokunulmazlığına ve yaşama hakkının önemine vurgu yapılır. (Maide, 5/32.)

Sonraki ayetlerde “eşkıyalık, din, can ve mal güvenliğini tehdit etme, terör estirip halka korku salma” anlamındaki hırâbe (Maide, 5/33-34.) ve hırsızlık (Maide, 5/38-39.) suçlarının hükümlerine (Maide, 5/45.) işaret edilir. Hz. Peygamber’e, Allah’ın indirdiğiyle hükmetmesi emredilerek müminlere Yahudi ve Hristiyanları dost edinmemeleri tavsiye edilir. (Maide, 5/51.) Medine’de etkili olmadıkları hâlde ayette Hristiyanların da zikredilmesi, benzer şartların ortaya çıkması durumunda onları da dost edinmemek gerektiğini, konunun belli bir dinî kesimle değil belli bir tutumla ilgili olduğunu göstermektedir. (Yaşaroğlu, “Maide”, 27/403-405.) Surenin 57. ayetinde dostluk kurma yasağının Müslümanların dinlerini alay konusu yapan gayrimüslimlerle ilgili olduğuna işaret bulunduğu gibi diğer bazı ayetlerden de Müslümanlara karşı düşmanlık beslemeyenlerle iyi ilişkiler kurmanın yasaklanmadığı anlaşılmaktadır. (Mümtehine, 60/8.)

Maide suresinde ayetlerin akışı içerisinde, helal ve haramlara dair hükümlere uymak, onlara ait emirlere itaat etmek hususu devamlı bir şekilde hatırlatılır. Bu çerçevede ilgili surede müminlere, Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için kendilerini ve başkalarını Allah’ın yasakladığı şeyler dışında hayatın helal olan güzelliklerinden mahrum bırakma yoluna girmemeleri çağrısı yapılır. Çünkü Allah’ın temiz olarak ihsan ettiği nimetleri kendilerine haram kılanlar, hem nefislerine zulmetmiş hem de haddi aşmış olurlar: “Ey iman edenler! Allah’ın size helal kıldığı iyi ve güzel şeyleri haram saymayın, sınırı da aşmayın. Allah sınırı aşanları sevmez. Allah’ın size verdiği helal ve temiz rızıklardan yiyin ve iman etmiş olduğunuz Allah’ın yasaklarından sakının.” (Maide, 5/87-88.)

Diğer taraftan söz konusu surede yemin kefaretiyle ilgili hükümlerin bildirildiği ayetin ardından (Maide, 5/89.), Cahiliye döneminin falcılıkla ilgili bazı uygulamalarıyla içki ve kumar yasakları belirtilir. (Maide, 5/90-91.) Ardından ihramlı iken avlanma yasağı, vasiyet ve vasiyet esnasında şahit bulundurmayla ilgili hükümler hatırlatılır. (Maide, 5/95-98.) Ayrıca kitap ehlinin düştüğü durumlara düşmemeleri için Müslümanlar tekrar tekrar ikaz edilir. Allah ve Resulü’nün emrettiklerine tam anlamıyla uymaları, onlara karşı gelmemeleri istenir: “Allah’a itaat edin, peygambere de itaat edin ve tedbirli olun. Eğer yüz çevirirseniz bilin ki elçimizin görevi açık biçimde tebliğ etmekten ibarettir.” (Maide, 5/92.)

Maide suresinin son ayetlerinde (Maide, 5/110-120.) Hz. İsa’nın Allah tarafından kendisine ihsan edilen nimetler, ona has mucizeler anlatılmakta, kısaca havarilerden söz edildikten sonra Allah ile Hz. İsa arasında geçecek olan bir konuşmadan bahsedilmektedir. Böylece Hristiyanların Hz. İsa hakkındaki batıl inançlarını düzeltmeleri istenmektedir: “Allah, ‘Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara sen mi, Allah’ın dışında beni ve annemi birer tanrı kabul edin, dedin?’ buyurduğu zaman o, şu cevabı verir: ‘Hâşâ! Seni tenzih ederim. Hakkım olmayan şeyi söylemek bana yakışmaz. Hem ben söyleseydim şüphesiz sen onu bilirdin. Sen benim içimdekini bilirsin, ama ben senin zatında olanı bilmem. Gizlileri tam olarak bilen yalnız sensin. Ben onlara ancak senin bana emrettiklerini söyledim; ‘Benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin’ dedim. İçlerinde bulunduğum sürece onların yaptıklarına tanık idim. Fakat sen beni vefat ettirdikten sonra onların hâlini bilip gören sadece sensin. Sen her şeye şahitsin.” (Maide, 5/116-117.)

Maide suresi, Allah’ın mutlak hükümranlığını ve her şeye kadir olduğunu ifade eden şu ayetle sona ermektedir: “Göklerin, yerin ve içlerindeki her şeyin hükümranlığı Allah’a aittir. O her şeye kadirdir.” (Maide, 5/120.)

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap


 


* BENZER KONULAR

Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:42:28 ÖS]


Kaza ve Kadere İmanın Keyfiyeti Üzerine Notlar Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:36:50 ÖS]


İnsan Hakları, Kadın-Erkek Eşitliği ve Adalet Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:31:26 ÖS]


PCLOUD ÜCRETSİZ ÖMÜR BOYU DİLEDİĞİNİZ KADAR DEPOLAMA ALANINA SAHİP OLMAK Gönderen: andrewmemut
[Dün, 05:30:06 ÖS]


İnsan ve Dua Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:59:29 ÖÖ]


İman Etmeyenler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:33:17 ÖÖ]


Sorumluluk Bilinci Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:57:24 ÖÖ]


Resulü Müctebâ Efendimiz (S.A.V.): “10 Haslet Vardır Ki Helak Olma Sebebidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:43:20 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41