Gönderen Konu: Yunus Süresi  (Okunma sayısı 64 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5777
Yunus Süresi
« : Aralık 02, 2023, 08:11:01 ÖÖ »


Yunus Süresi

Yunus suresi, Kur’an-ı Kerim’deki tertibe göre onuncu, iniş sırasına göre ise elli birinci suredir. Hicretten bir yıl kadar önce İsra suresinden sonra, Hud suresinden evvel Mekke’de nazil olan bu sure, 109 ayetten meydana gelmektedir. Bir kısım ayetlerinin Medine’de nazil olduğu şeklinde rivayetler bulunmakla birlikte (Kurtubî, el-Câmi’ li-ahkâmi’l-Kur’ân, [Beyrut: Müessesetü’r-Risale, 2006], 10/445.) bu görüş, isabetli bulunmamıştır. Zira surenin muhtevası, kullanılan ifadelerin nitelikleri bize nüzul ortamı ve zamanı hakkında fikir vermektedir. Buna göre Mekkeli müşriklerin kendilerini bıkıp usanmadan imana çağıran Allah Resulü’ne bir türlü icabet etmedikleri, iman ümidinin giderek azaldığı hatta imkânsız hâle geldiği ve Mekke döneminin tamamlanmak üzere olduğu bir dönemde surenin nazil olduğu anlaşılır. (Mevdûdî, Tefhîmü’l-Kur’ân [İstanbul: Fecir Yayınları, 1986], 2/281.)

Yunus suresi, sıralama itibarıyla Kur’an sureleri arasında bir peygamber adıyla isimlendirilen ilk suredir. Sure, ismini 98. ayetinde bir kez geçen Yunus kıssasından almıştır. (İbn Âşûr, et-Tahrîr ve’t-Tenvîr (Tunus 1984), 11/77) Surede, Hz. Nuh (a.s.), Hz. Musa (a.s.) ve Hz. Harun’un (a.s.) tevhid mücadelelerine ve kavimlerinin helak süreçlerine değinilen bölümlerden (Yunus, 10/71-93.) sonra gelen ayetlerde, bir uyarı olarak Mekkelilerden Yunus Peygamber’in kavminin kıssasına kulak vermeleri istenmekte; helak olma haberini aldıktan sonra iman edip tevbe eden ve bu nedenle azaba uğramaktan kurtulan tek kavmin Hz. Yunus’un (a.s.) kavmi olduğu bildirilmektedir. Böylece yapıp ettiklerinden pişmanlık duyup iradesini doğru istikamette kullanan kimseler için hâlâ tevbe fırsatı ve bir çıkış yolu olduğu hatırlatılmaktadır.

Söz konusu sure, Mekke’de nazil olması hasebiyle konu ve muhteva itibarıyla Enam ve İsra sureleriyle benzerlik gösterdiği gibi bir önceki Tevbe suresiyle de irtibatlıdır. Tevbe suresinin son ayetlerinde Kur’an’dan bir surenin inişi karşısında münafıkların takındıkları inkârcı ve müstehzi tutum ve davranışlar haber verilmekte, Kur’an’ın müminlerin imanlarını artırdığı ve ayetlerin inişine sevindikleri bildirilmekte, ayrıca Hz. Peygamber’in bazı vasıfları tanıtılmaktadır. Sure, Allah Teâlâ’nın resulü vasıtasıyla insanlığa yaptığı genel bir uyarıyla büyük arşın sahibinin yegâne ilah olan Allah olduğu vurgulanarak sona erer. (Tevbe, 9/124-129.) Ardından gelen Yunus suresinin başında da Kur’an’dan söz edilerek Hz. Peygamber’e inen vahiy karşısında şaşkınlıklarını ortaya koyan kâfirlerin tutumları yadırganır. (Yunus, 10/2.) Daha sonra surenin ilerleyen bölümlerinde vahiy ve risalet konularının detaylarına girilir.

Yunus suresinde iç içe pek çok konuya işaret edilmektedir. Bu çerçevede tevhid, nübüvvet, kitaplara ve ahirete iman ekseninde; Allah’ın birliği, Allah’a iman, O’nun sonsuz güç ve kudret sahibi olduğu, Hz. Peygamber’in risaleti, peygamberlerin tevhid mücadelesi, kıyamet sahneleri ve buna bağlı olarak öldükten sonra diriliş, dünya hayatında peygamberin davetine uyanlarla uymayanları ebedî âlemde bekleyen ceza ve mükâfat gibi başlıklar, surenin temel konuları arasında yer alır. (Kur’an Yolu Türkçe Meâl ve Tefsir, 3/79.) Bunun yanında geçmiş toplumların inkârcı tavırlarından örnekler verilen surede, ayrıca müşriklerin Kur’an ve Hz. Peygamber’in risaleti karşısındaki tutumlarına temas edilir. Kur’an’ın, ebedî bir mucize olduğu bildirilir.

Yunus suresi, Kur’an’ın hikmet dolu ayetlerden müteşekkil bir kitap olduğunu vurgulayan ayetle başlar, akabinde içlerinden birinin Allah’ın Resulü sıfatıyla görevlendirilmesinin müşrikler tarafından şaşkınlıkla karşılanıp “apaçık bir sihirbaz” diye nitelendirilmesinin yadırganacak bir durum olduğuna dikkat çekilir. (Yunus, 10/1-3.) Daha sonra gelen ayetlerde dünya hayatının sona ermesinin ardından insanların yeniden yaratılacakları (haşir) ve Allah’ın huzurunda toplanacakları bildirilir. İman edip yararlı işler yapanların ödüllendirileceği, inkâr yolunu tercih edip ahirete iman etmeyenlerin ise şiddetli bir şekilde cezalandırılacakları haber verilir. Daha sonra kâinatın Allah tarafından yaratılışına ve mükemmel işleyişine dair farklı misaller getirilerek bunlar üzerinde düşünülüp ibret alınmasının gereğine vurgu yapılır. Böylece O’nun ilahi sanatı, kâinattaki düzeni, incelikleri ve güzellikleri gözler önüne serilir. (Yunus, 10/4-10.)

Surenin 15-19. ayetlerinde, Cenab-ı Hakk’ın huzuruna çıkacağına dair inancı olmayan kişilerin kendilerine açıkça Kur’an okunup anlatıldığında Hz. Peygamber’den Kur’an’ın dışında başka bir Kur’an getirmesini ya da mevcut Kur’an’ı değiştirmesini istedikleri belirtilir ve Resulüllah’ın, onların bu isteklerini şu şekilde cevaplandırması bildirilir: “Onu kendiliğimden değiştirmeye hak ve yetkim yoktur, ben ancak bana vahyedilene uyuyorum. Eğer Rabbime itaatsizlik edersem şüphesiz dehşetli bir günün azabından korkarım.” (Yunus, 10/15.)

Surenin daha sonra gelen ayetlerinde bütün insanların tek bir ümmetken sonradan ihtilafa düşerek ayrıldıklarından ve aralarında inanç farklılıklarının oluştuğundan söz edilir. (Yunus, 10/19.) 21-23. ayetlerde insanların bir sıkıntıya maruz kaldıklarında Allah’a gönülden dua ederek yardım istedikleri, başlarına gelen felaketlerden kurtulmaları hâlinde bir daha kötülük yapmayacakları ve şükür içinde olacaklarına dair söz verdikleri hâlde, Allah’ın yardımı ve lütfuyla selamete çıktıklarında öncesinde verdikleri sözü unutarak yeniden haksızlık yapıp günaha daldıklarına işaret edilir.

Daha sonra gelen ayetlerde, Allah’a şirk koşanlar eleştirilerek Kur’an’ın ilahi kaynaklı oluşuna ve önce gelen vahiyleri tasdik edişlerine vurgu yapılır. Akabinde Kur’an’a inanmayanlara sadece bir sure kadar benzeri bir metin ortaya koymaları hususunda meydan okunur. Sonrasında Hz. Peygamber’e hitap edilerek bütün çabalarına rağmen sağırlara sesini duyuramayacağı ve körlere yol gösteremeyeceği bildirilir. Bununla beraber Allah’ın hiç kimseye zulmetmediği, her inkâr edenin kendi sonunu kendisinin hazırladığı beyan edilir. Bu bağlamda inkârcıların umursamazlıkları yüzünden ebedî âlemde karşılaşacakları azap hakkında açıklamalar yapılır. (Yunus, 10/34-44.)

Sonraki ayetlerde ise Kur’an’ın Allah’tan gelen etkileyici bir öğüt, manevi hastalıklar için bir şifa, inananlar için bir hidayet ve rahmet kaynağı olduğu vurgulanır. Ardından müminlerin dünyada biriktirecekleri servetle değil ondan daha değerli olan Allah’ın lütuf ve rahmetiyle sevinmelerinin gerektiği belirtilir. (Yunus, 10/57-58.) Ayrıca “İman edip kötülüklerden sakınanlar” diye tanımlanan Allah dostlarının korku ve üzüntü çekmeyecekleri vurgulanarak dünya ve ahiret için kendilerine müjdeler verilir. Aynı zamanda Allah’ın ortaklarının veya çocuğunun bulunmadığı belirtilerek buna inanmayanlara ahirette şiddetli azabın uygulanacağı bildirilir. (Yunus, 10/62-69.)

Surenin daha sonra gelen ayetlerinde hak ile bâtıl mücadelesi bağlamında geçmiş peygamberlerden örnekler verilir. Bu bağlamda kavminin içinde uzun yıllar yaşayıp da onları hak dine davet eden Hz. Nuh’un mücadelesine kısaca değinildikten sonra (Yunus, 10/71-73.) Hz. Musa ve Harun ile Firavun ve taraftarları arasındaki mücadeleye işaret edilir. Denizde boğulmak üzere iken İsrailoğullarının inandığı Tanrı’dan başka tanrı olmadığına iman ettiğini söyleyen Firavun’un bu imanının kabul edilmeyeceği bildirilir. (Yunus, 10/71-93.)

Yunus suresinin son bölümünde yer alan ayetlerde (Yunus, 10/96-103.), ısrar ve inatları yüzünden Allah’ın gazabına uğrayanların -bütün mucizelere şahit olsalar bile- elem veren azabı görmedikçe iman etmeyecekleri dile getirilir. Ardından, “Helake maruz kalan geçmiş ümmetler keşke iman etselerdi de bundan faydalansalardı!” temennisinden sonra iman eden Yunus (a.s.) kavminin bu konuda bir istisna teşkil ettiği kaydedilir. Bunun yanında Allah’ın dilemesi hâlinde yeryüzündeki bütün insanların iman edeceği beyan edilerek onların imanla küfür arasında serbest bırakıldıklarına vurgu yapılır ve Hz. Peygamber’e insanları imana zorlayamayacağı bildirilir. Bu bağlamda kâinattaki düzenin ve en üstün kudretin Yüce Allah’a ait olduğu hakikatinin daima göz önünde tutulması gerektiği belirtilerek Allah Resulü’nden inkârcılıkta direnenler karşısında maneviyatını bozmaması istenir. Ayrıca bu ayetler, başkalarını zorla imana getirme çabası içine girenlerin kendi iradelerini Allah Teâlâ’nın iradesi üstüne çıkarmaya çalışmak gibi bir yanlışlığa düşmüş olacakları uyarısında bulunur. (Yunus, 10/99-103.)

Son ayetlerde ise Resulüllah’ın şahsına yönelik bir hitap şeklinde tek Allah’tan başka hiçbir varlığa tapınmama prensibi tekrarlanarak esasen Cenab-ı Hakk’ın kişiye zarar vermeyi veya fayda sağlamayı murat etmesi durumunda buna kimsenin engel olamayacağı belirtilir. (Yunus, 10/104-107.) Surenin sonunda Resulüllah’a, “De ki: Ey insanlar! İşte size Rabbinizden gerçek gelmiştir. Artık kim doğru yolu tutarsa kendi lehine bu yolu seçmiş, kim de saparsa kendi aleyhine sapmış olur. Ben sizin adınıza hareket edecek değilim.” (Yunus, 10/108.) şeklinde bir bildiride bulunması emredilerek Rablerinden kendilerine hak dini tebliğ eden Kur’an’ın geldiğini, onu kabul edenin kendi lehine, kabul etmeyenin ise kendi aleyhine davranmış olacağını ve kendisinin insanların hidayetinden sorumlu tutulmayacağını insanlara söylemesi istenir. Sure şu ayetle sona erer: “Sen kendine vahyedilen ilahi tebliğin gereğini yerine getir ve Allah hükmünü verinceye kadar sabret. Şüphe yok ki Allah hüküm verenlerin en hayırlısıdır.” (Yunus, 10/109.)

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Asıl Derdimiz Dertsiz İnsanlar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:27:42 ÖÖ]


Hayatını Düzene Koymak İsteyen Müslüman Gençlere Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:17:49 ÖÖ]


Bizi Aldatan Bizden Değildir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:53:08 ÖÖ]


BenimKkim Olduğumu Biliyor musun Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:42:56 ÖÖ]


Çocuklarımıza Sahip Çıkmalıyız Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:35:33 ÖÖ]


Zulmün Zararları Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:22:59 ÖÖ]


Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:42:28 ÖS]


Kaza ve Kadere İmanın Keyfiyeti Üzerine Notlar Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:36:50 ÖS]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41