Her Şey İnsan İçin Yaratıldı
Huzur içinde yaşayabilmemiz için yerde ve gökte bulunan bütün varlıklar bize hizmet ediyor, ücret de talep etmiyorlar!..
Yüce Rabbimiz bizi ve diğer bütün canlıları yaşatmayı dilediği için bu dünyayı yaşanabilir bir hâlde yarattı...
Annemizin rahminde, bize el, ayak takıldı. Ceninin aklı olsaydı bunları istemeyecekti, çünkü orada bunlar hiçbir işe yaramazlardı, hatta rahat hareket etmesine engel bile olurlardı. Fakat biz orada kalmayacaktık, dünyaya gönderilecektik, dünya hayatında da bunlarsız yapamazdık. Daha dünyaya gelmeden, dünya hayatında rahat ve huzur içinde hayat sürebilmemiz için ne lazımsa hepsini Rabbimiz yarattı ve bize ihsan eyledi.
Bunların hiçbirini biz talep etmedik, böyle bir şeyi düşünmedik, düşünebilseydik bile yapmaya gücümüz yetmezdi. Tamamı bizi yaratan Rabbimizin lütfu ve ihsanıdır. Bunun için ne kadar hamd etsek yine de azdır...
Rızkımızı daha biz dünyaya gelmeden önce annemizin göğsünde hazırlamıştır.
Sadi-i Şirazi rahmetullah-ı aleyh buyuruyor ki: "İnsanlar, rızıklarından niçin endişe ederler o dünyaya gelir gelmez rızkını hazır bulur."
Yemeden, içmeden yaşamak mümkün olmaz. Havamızı, suyumuzu, gıdamızı akıl ve hayal edemeyeceğimiz kadar güzellikte kim yaratıyor ve bizlere ihsan ediyor!..
Güneş elmaya da, bibere de aynen yansıyor, ikisi de kırmızıdır. Birisini tatlandırıyor, diğerini acılaştırıyor, ikisine de ihtiyacımız vardır. Bu nefis gıdaları bulamasaydık açlıktan ölmemek için elimize ne geçerse yemek zorunda kalacaktık...
Huzur içinde yaşayabilmemiz için yerde ve gökte bulunan bütün varlıklar bize hizmet ediyor, ücret de talep etmiyorlar, grev yaptıkları da yoktur! Mesela Güneş diyebilir ki: "Ben insanlara binlerce yıl ışık ve hayat verdim, bana bir teşekkür bile etmediler, ben de artık onlara olan bu iyiliğimi yapmayacağım, ne hâlleri varsa görsünler!.." O zaman, bizim de dünyamızın da işi biterdi...
Bu kadar mükemmel ve kusursuz bir şekilde yaratılan ve bize hizmet eden tabiatı gördükçe, düşündükçe; Rabbimizin kudretini, nelere kadir olduğunu ve bizi ne kadar çok sevdiğini gözlerimizle görüyor ve hayranlıkla seyrediyoruz. Böyle tefekkür bizlere Rabbimizi daha güzel tanıtıyor ve sevdiriyor...
Dünyaya gelmiş ve gelecek bütün insanların nazlı bir misafir gibi karşılandığına şahit oluyoruz. Bunu düşünen, bu şuurla yaşayan insan çok kıymetlidir. Henüz dünya hayatında iken cennet hayatını yaşamaya başlar. Cenneti göğsünde olur, nereye giderse onu da beraberinde götürür...
Ellerimiz ve ayaklarımız olmadan dünyada rahat edemeyeceğimiz bilindiği için annemizin rahminde bize ihsan edildi.
Ahirette de ebedi saadete kavuşabilmemiz için bize bazı emirler, bazı yasaklar bildirildi. Verilen emirleri yapar, haramlardan sakınırsak; dünyada rahat bir ömür geçirdiğimiz gibi ahirette de huzur içinde oluruz...
İbadetlerimizi ihlasla yaparsak; az da olsa kıymetlidir. Başkaları beğensin, takdir etsin diye yapılırsa çok olsa da hiçbir işe yaramaz...