KABİR AZABI VARDIR
İstanbul dışında olmam ve gittiğim her yerde yaptığım sohbetlerden sonra hiç alakası olmamasına rağmen kabir azabı hakkında gelen sorular üzerine yeniden yazdım. Kimin ne çıkarı var bilemem ama birilerinin kaşıdığı belli.
Sevgili Peygamberimizi devreden çıkardıktan sonra Kur’an ayetlerine istedikleri gibi mana verip sapıtacaklarını zannedenlere söyleyeyim, sizden önce denendi ve başarılı olunamadı.
Kabir azabı ile ilgili yüzlerce hadisi inkâr etseniz bile Kur’an-i Kerim’in bir ayeti kabir azabını ispata yeterlidir.
Rabbimiz, Firavun ve taraftarlarının halen azap içinde olduğunu, kıyamet gününde de devam edeceğini haber verir:
Kabir azabı yalnız bedene mi, yalnız ruha mı?
“Sabah akşam ateşe sunulurlar. Kıyamet günü geldiğinde ise, ‘Ey Fi¬ravun ailesi, azabın en şiddetlisine girin!’ (denir)” (Ğafir/Mümin süresi ayet 40/45).
Sevgili Peygamberimiz kabir azabının varlığını şöyle haber verir: Abdullah ibni Abbas anlatıyor: “Nebi sallallahü aleyhi ve sellem, iki kabir yanından geçerken bunların ikisi de azap görmekteler. Büyük bir günahtan dolayı azap değil, birisi, sidik sıçrantısından korunmuyor öbürü de laf taşıyıcılığı yapıyordu” dedikten sonra bir yaş dal aldı, ikiye ayırdı ve ikisinin kabrine dikti. “Niçin böyle yaptın” dediklerinde, “Umarım ki bu dallar, kurumadıkça bunların azabı hafifler” buyurdu. (Buhari, Sahih, Kitabül vuzu hadis no 211, babü ma cae fi gasli’il bevl).
Sevgili Peygamberimiz, arkadaşlarıyla beraber Neccaroğullarının bahçesinde iken bindiği katır onu yoldan saptırır. Orada altı, beş veya dört kabir görür ve “Bu kabirlerin sahibini kim biliyor” der. Bir adam, “Ben” der.
“Ne zaman öldüler” der.
“Müşrik olarak öldüler” der.
Peygamber Efendimiz, “Bu ümmet, kabirlerinde müptela oluyorlar. Eğer bunların tekrar defnetmemeniz durumu olmasa Allah’a dua eder, benim işittiğim kabir azabını size de işittirmesini isterdim” dedikten sonra kabir azabından, fitnenin açığından ve kapalısından, deccalın fitnesinden Allah’a sığınmalarını söyler.
Hadisin tercemesini kısaltarak verdim. (Müslim, Sahih, Kitab’ül-Cennet hadis no 5112, babü arzı makad’il meyyit).
Müslim, Sahih’inin bu bölümünde kabir azabıyla ilgili on tane hadis rivayet eder.
Hazreti Aişe’nin yanına Yahudi kadını gelir ve kabirde azap olduğundan bahseder. Hazreti Aişe, bunu onaylamayı iyi karşılamaz ve Sevgili Peygamberimiz gelince kabir azabını sorar, O da, “Kadın doğru söylüyor. Onlar öyle bir azap olunurlar ki bütün hayvanlar onların feryadını duyar” buyurmuş (Müslim, Sahih, Kitabü’l Mesacid, bab 24, hadis 586).
Ehlisünnete göre kabir azabı ittifakla hem ruha hem bedenedir. Yalnız ruh azap görür diyenler felsefecilerdir.
Kabir azabını kabul etmeyen şaz/marjinal insanlar, delil olarak Rum süresinin 52,53 üncü ayetinde, “Şüphesiz sen ölüye duyuramazsın, sağıra da dönüp gittiğinde çağrıyı duyura-mazsın” (Rum süresi ayet 30/52).
İnkârcılar da ayakta gezen canlı cenaze gibi kabul edildiklerinden, “Sen o canlı cenazelere duyuramazsın” derken bu maddi kulakları aslında duyar ama duymazdan, görmezden gelirler.
İnkârcılar da birbirinden farklıdırlar: Duyup ta duymazdan gelenler, Duyduğu halde işine gelmediği için kabul etmeyenler, Duyduğu anda hemen onu yapmaya çalışan iyi niyetliler, Duyduğu halde karşılık veremeyenler.
Peygamber Efendimizin haberine göre; “Ahiret konaklarının ilk konağı kabirdir. Eğer (kabir azabından) kurtulursa, sonrakiler kolay olur. Eğer kurtulamazsa sonrakiler daha şiddetli olur ve benim gördüğüm manzaraların en kötüsü kabir azabıdır” (Müsnedü Ahmet 1/63, Tirmizi Zühd bab 5 hadis 2309, ibni Mace zühd hadis 4267).
“Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçe veya cehennem çukurlarından bir çukurdur” Tirmizi, hadisin sened açısından garip olduğunu söyler. (Tirmizi, Sünen, Kıyame bab 27 hadis 2462). Kazılan kabirlerde çürümüş kemiklerden başka bir şey görmeyenler kabirdeki ceza ve mükâfatı sorgulamayı inkâr ettiler ve “Bir kabirde bir kaç kişi yatar olabilir. Bunlardan biri cennetlik, birisi cehennemlik. Şimdi kabir cennet bahçesi mi yoksa cehennem çukuru mu olacak?”
“Kabre koyulan insanın yanına bir teyp veya mikrofon koysak Münker-Nekir’in sorgulamasını kayda alabilir miyiz? denendi alınamadı” diyenlere zaman içinde değerli alimlerimiz şöyle cevap vermişler. “Aynı yatakta yatan karıyla kocadan birisi rüyasında güllük gülistanlık yerlerde dolaşırken öbürü korkunç bir canavarın önünde kaçmaktadır. Ama birbirlerinden haberleri yoktur. Birisi rüyasında yanar, öbürü donar da birbirinden haberleri olmaz.”
Birisi rüyasında Kur’an okur veya şarkı söyler ama yanındaki uyanık kişi onu duyamaz. Bütün bunlar bize kabir âleminde olacak şeylerin mümkün olduğunu gösterir.
Hadisleri kabul etmeyenler için “Sünnet Savunması” isimli kitabımı tavsiye ederim.
Kabir azabı konusunda yukarıda numarasını verdiğim ayete göre Firavun ve onun aile ve taraftarlarının, şu anda sabah-akşam azap gördüklerini haber vermesi yeterlidir.
Mahmut Toptaş.
FANİ DUNYA RADYO FORUM
