www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ
FANİDUNYA NET TARİH, KÜLTÜR, SANAT, EDEBİYAT => KÖŞE YAZARLARI - KARMA => Mahmut Tobtaş => Konuyu başlatan: fanidunya NET - Mayıs 26, 2025, 08:29:28 ÖÖ
-
(http://www.fanidunya.net/resimler/besmele.png)
Bakın Dünya Nasıl Değişir
Yarının yemeğini bugünden yiyemediğimiz.
Her günün yemeği o güne aittir.
Bu dünyaya Rabbimiz tarafından insanlara iyiliği emretmek, kötülüklerden alıkoymak için çıkarılan hayırlı bir ümmetin de, her gün için yapacağı, tanıdığına tanımadığına selam vermek, yardım etmek, yaratılmışlara iyi davranmak, ilim öğrenmek, öğretmek, helalinden rızkını kazanmak, kulluk görevlerini yerine getirmek vardır.
“Yarın yaparım” yok.
Atalarımız da “Bugünün işini yarına bırakma” demişler.
Bugünün işini bugün yap
Bir makama getirildin, hemen o günün işini tamamla; yarının kendine göre işi vardır.
“Filanın gözüne gireyim, filanları gönülleyeyim”i bırak; bütün gönülleri yaratan ve yönetenin hoşuna gidecek işlere hemen başlayıver.
Hakkın razı olduğu her iş, halkın da hoşuna gider.
Yüzlerce binlerce, milyonlarca, milyarlarca insanın gönlünü kazanmak için ömrün yetmez.
Sen, seni yaratanın rızasını kazanmaya bak.
Dilimizden dışarı çıkan her kelime, gönül kabı içine muhabbet suyuyla yumuşatılmalı, temizlenmeli, faydalı hale getirilmeli. Ayet ve hadis kalıbına uygun hale getirip inci dizer gibi küçüklü büyüklü orantılı olarak cümleler gerdanlığı şeklinde önce kulaklar sevindirilmeli, sonra gönüllere levha gibi asılmalı.
Bundan 1423 yıl önce Sevgili Peygamberimiz’in İslam’a davet için mektup gönderdiği devlet başkanlarına hitap ederken kullandığı kelimler ile bugünkülerin kullandığına dikkat ediniz:
Roma imparatoruna hitap ederken “Allah’ın Rasülü Muhammed’den, Rumların büyüğü Herakl’e…
“Allah’ın Rasülü Muhammed’den, Farsların büyüğü Kisra’ya…
“Allah’ın Rasülü Muhammed’den, Kıptılerin büyüğü Mukavkıs’a…
“Allah’ın Rasülü Muhammed’den, Habeşistan’ın büyüğü Necaşi’ye…” diye hitap ediyor.
Önce kendi adını, onların adının önüne yazıyor.
Günümüzde mektubun en sonuna mektubu yazanın adı yazılıyor.
Rum’un büyüğü, Kıptilerin büyüğü, Farslıların büyüğü, Habeşistan’ın büyüğü… gibi kelimelerle, “Sen, ancak kendi ülkenin büyüğüsün, dünya insanının büyüğü değilsin…” diyor ve kendisi için “Allah’ın elçisi” diyor da, “büyük” kelimesini kendisi için kullanmıyor.
Her ülkenin lideri, kendi halkının büyüğü olarak anılmaktan da hoşlanır.
Mektup gönderilen ülkelerle karşılıklı ticareti artırma, gümrük vergilerini azaltma, karşılıklı turizmi teşvik etme, silah ve teknoloji alışverişi yapma… konularına girmiyor Sevgili Peygamberimiz.
Başkanın gönlünü Allah’a bağlamada başarılı olursa diğer isteklerin hepsi olur.
Gazneli Mahmud’a diğer eşleri, “Neden bizim aramızda Eyaz’ı daha çok seversin?” dediklerinde, onların dördünü de altın ve ziynetlerin dolu olduğu odaya götürür ve, “Önce ziynetlerin hepsine iyice bakın ve sonra en fazla beğendiğinizin başına varıp elinizi onun üzerine koyun ve ben ‘alınız’ dediğimde alınız” demiş.
Kadınların hepsi beğendiğinin üzerine ellerini koyarlar ama Eyaz isimli kadın, elini Sultan Mahmud’un başına koyar.
Sultanı kazanan hepsini alır.
Kişilerin, doğduğu yer, ırkı, dili ve rengiyle bütün insanlar eşittirler.
Öne geçmek, Allah katında değerli olmak için bunlar önemli değil.
İslam dinine giren herhangi bir insan, İslam dini dışındaki kâfirlerin tamamından değerlidir.
Ama bu değerli oluş, onu haksızlık yapmaya götürmemelidir.
Hazreti Ömer’in atadığı Kadı/Hakim Şüreyh, Hazreti Ali zamanında da kadılığına devam ederken Hazreti Ali, Yahudi ile Hakim huzurunda davaları görülürken Hazreti Ali haklı ama şahidi yok.
Kadı Şüreyh, Yahudi’yi haklı çıkarır ve Hazreti Ali davayı kaybeder.
Bunu gören Yahudi, Hazreti Ali haklı olduğu halde benim yalanın üzerine, Hazreti Ali’nin şahit bulamaması üzerine davayı kazandığı halde gerçeği söyler ve Kadı Şüreyh’in uyguladığı, Hazreti Ali’nin haklı olduğu halde şahit olması nedeniyle kaybetmesine itiraz etmediğini gören Yahudi, Müslüman olur.
Biz, insanların gözlerine Müslümanlığımızı sokmak yerine her söz ve hareketimizde Müslümanca yaşamayı tercih edelim;
24 saat hava alır gibi, güneşlenir gibi, rahmet deryasında yüzer gibi, işimiz, aşımız, dişimiz, tırnağımız, başımız, ayağımız, toprağımız, taşımız, denizimiz, yıldızımız, çiçeğimiz, çocuğumuz… hep birlikte koro halinde İslam’ı yaşayalım;
Bakınız dünya, nasıl değişir görelim.
Mahmut Toptaş.
İNTERNET RADYOMUZ 24 SAAT YAYINDADIR
www.fanidunya.net