Dualarımıza Dikkat Edelim
Kalbimizi Allah’a teslim ettikten sonra tenimizi O’nun emrine teslim edip, kıbleye yüzümüzü çevirdiğimizde, namazın her rekâtında Fatiha süresini okurken duamızı da yaparız.
Yani Allah’tan istekte bulunuruz.
Ama istekte bulunmadan önce abdest alırız, kıbleye döneriz, “Allah-u Ekber/En büyük Allah’tır” derken dünya üzerinde kendini büyük sayanların hepsini elimizin tersiyle arkaya atar ve isteklerimizi Rabbimize sunarız.
O bizim ne isteyeceğimizi bildiği halde biz, duanın da ibadet olduğunu, hatta “duanın iliği” olduğunu bize öğrettiğinden biz, isteyeceğimiz şeyi bildiği halde kulluk görevimizi yerine getirmek için dua ederiz.
Allah’ın azameti karşısında biz kimiz ki istekte bulunalım? O Rahman ve Rahim olan Rabbimiz, isteklerimizin de öncelikli olanlarını bize bildirmiş ve biz onu yine O’ndan istiyoruz:
“Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım isteriz.
Bizi, doğru yola ilet.
Kendilerine nimet verdiğin (nebiler, sıddıklar, şehitler ve salih) kimselerin yoluna ilet, gazaba uğrayanların (Yahudilerin) ve sapıklarınkine (Hıristiyanların) değil” (Fatiha süresi ayet 1/5-7).
Şu anda siyasilerimizin gündeminde en önemli sorun nedir?
Yüz yıl önce en önemli sorun neydi?
Medine’de Sevgili Peygamberimize düşmanlık yapanların öncüleri kimlerdi?
Hazreti Ömer döneminde kimlerdi?
Alpaslan karşısındakiler kimlerdi?
Malazgirt’te ne işleri vardı?
Selahaddin-i Eyyubi ile çarpışan Haçlı ordusunun Kudüs’te ne işi vardı?
Şu anda Kudüs’te Müslüman öldüren Siyonistleri 1948’de oraya süren Avrupalılar ve şimdi öldürücü silahları veren Amerika.
Yunan’a destek veren ve bize karşı savaş gemilerinden dişini gösteren kim?
Fatiha süresi 1400 yıl önce inse de Rabbimizin kelamı olması nedeniyle ezeli ve ebedidir.
Kur’an-ı Kerim’in her ayeti, ezeli ve ebedidir.
Güneş kâinat yaratıldığı günden beri vardır.
“Güneşi güncelleyelim” diyen ise yoktur.
Serserinin biri dese kimse önem vermez.
Her gün namazımızda en önemli duamızın, “yol” seçmesi olduğunu hatırlatıyor Rabbimiz bütün insanlığa.
Yol, niyetinizle başlar. Niyet ilk adımda kişiye yolun açısını belirler.
Cennet yolu veya cehennem yolu.
Biz, huzurunda Rabbimize ellerimiz bağlı iken, “Bizi, doğru yola ilet” diye istekte bulunuyoruz.
Bütün akımlar, kendi yollarının doğru yol olduğunu söylerler.
Biz ise, “Kendilerine nimet verdiğin (nebiler, sıddıklar, şehitler ve salih) kimselerin yoluna ilet” diyoruz.
Yani Hazreti Adem’den beri denenmiş yolu istiyoruz.
Kabil’in, Ad’ın, Semud’un, Firavun’un, Karun’un, Calud’un, Ebu Cehil’in, Biden’in, Putin’in, Jinping’in, kapitalistlerin, komünistlerin yolunu istemeyiz derken “gazaba uğrayanların (Yahudilerin) ve sapıklarınkine (Hıristiyanların) değil” diyoruz ve son oturuşta selamdan önce Sevgili Peygamberimize uyarak Rabbimizin öğrettiği duayı okuruz:
“…Rabbimiz bize dünyada iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi ateşin azabından koru, derler” (Bakara süresi ayet 2/201).
“Rabbimiz, hesabın görüleceği günde beni, anne ve babamı ve bütün müminleri bağışla” (İbrahim süresi ayet 14/41).
Bakınız, bu isteklerimiz bizim bu dünyada isteyebileceklerimizin en ön sırasındadır ve bu isteklerimiz için biz, ön hazırlık yapıyoruz birçok hareketin içine giriyoruz.
“Ya Rabbi, Yahudileri kahret, Filistinlilere yardım et…” duaları çoğaldı.
Şöyle bir dua duydunuz mu?
“Ya Rabbi, AVM müşterilerini çoğalt, Mahmutpaşa’daki dükkânımızı aç, etrafı temizle, satışları yap, toplanan paraları hesaba yatır, ben internetten bakarım” diyen var mı?
Yanına varmadığı, sürmediği, ekmediği, yüzünü görmediği tarlası için, “Ya Rabbi, Konya ovasındaki tarlamdan yüz ton buğday isterim” diye dua eden var mı?
Bakanlardan, “Ya Rabbi, yolları yap, barajlar kur, elektrik tellerini çek, tüneller aç, paranın değerini koru, ihracatımızı artır, hırsızlıkları, soygunları, tacizleri, öldürmeleri, kinleri, nefretleri, yolsuzlukları durdur” diye dua eden var mı?
Kur’an-ı Kerim’de peygamberlerin hayatını verirken onlar, kul olarak yapılması gerekeni yaptıktan sonra Allah’tan yardım istediklerini görüyoruz.
Sevgili Peygamberimizin Bedir Harbi’nde savaş kurallarının hepsini uyguladıktan sonra Rabbine dua ettiğini görüyoruz.
Bakara süresinde komutan Talüt, askerlerini iyice eğittikten, eğittiklerini denemeden geçirdikten sonra Calut’un ordusuyla karşı karşıya gelince duasını yapıyor.
Tarlaya tohumu atacaksın, sulayacaksın, ziraat mühendisinden yardım alacaksın, üzerine düşen her şeyi yaptıktan sonra Allah’tan isteyeceksin.
İşsiz güçsüz, “babam sağ olsun” diyen aylak ateistin biri, “Ben bunları yaptıktan sonra olmayan Allah’tan ne isteyeyim. Tabiat bana onu verir” diye aklından geçirebilir.
Siyasetin, ticaretin, ziraatın, sanayinin içinde olan ve işini iyi yapan hiçbir insan bu ateistin söylediğini söylemez.
Çünkü uzun zaman içinde akla, hayale, hatıra gelmedik olaylar, işleri altüst ediveriyor.
Tenimiz, her saniye değil, her salisenin de altında yaratana muhtaç olduğu gibi kâinatta/evrende dönen her iş de yaratana muhtaçtır.
“Allah’ım, dünyadaki bütün mağdur ve mazlumlara yardım et” duası bizim gibi, çaresizlerin duasıdır.
Çaresiz olmadığımızı, çarenin, biz olduğumuzu, kendimize hatırlatalım ve üzerimize düşeni yapalım.
Mahmut Toptaş.