ARKADAŞLIK AFFETMEKTİR
Sümeyye o gün çok neşesizdi. Bir kenara çekilip oturmuş, kendi kendine düşünüyordu. Çünkü biraz önce arkadaşı Esma ile evcilik oynarken canını sıkan bir şey olmuştu. Esma hep kendisinin dediğinin olmasını istiyordu. Sümeyye de buna kızmış, oyunu bırakıp eve gelmişti. İçinde arkadaşına karşı kırgınlık vardı. Bir ara annesi Sümeyye’ye seslendi:
- Kızım, neredesin?
Sümeyye annesinin sesini duyunca isteksizce yerinden kalktı ve keyifsiz bir halde cevap verdi:
- Ne var anne?
Annesi Sümeyye’nin bu haline şaşmıştı. Çünkü daha birkaç saat önce komşularının kızı Esma ile oynarken çok neşeliydi.
- Anneye öyle cevap verilmez. Ne oldu, yüzün neden böyle asık? Söyle bakayım, yoksa seni üzen bir şey mi oldu?
Sümeyye önce omuzunu silkti, bir şey demedi. Sonra da anlatmaya karar verdi:
- Esma ile oynarken bana ters davrandı. Onun için canım sıkkın biraz.
Annesi bu olayın detaylarını sorup da kızını gıybete teşvik etmek istemedi. Onun yerine hikmetli bir hikaye anlatmayı düşündü.
- Siz arkadaşsınız. Ufak tefek şeyleri büyütmemelisiniz. Ben sana çölde yolculuk eden iki arkadaşın hikayesini anlatmış mıydım?
- Hayır, dedi Sümeyye. Annesi başladı anlatmaya:
- Bir zamanlar çölde beraberce yolculuk eden iki arkadaş vardı. Sohbet ede ede yürüyorlardı. Bir sorunla karşılaşınca işbirliği yapıyorlardı. Yiyeceklerini paylaşıyorlardı. Kısacası yolculuğun zorluklarını birlikte daha kolay aşıyorlardı.
Fakat yolculukları sırasında bir konu açıldı. O konuda görüşleri birbirine pek uymuyordu. Bir ara içlerinden biri diğerine kızdı, hatta tokat attı.
Arkadaşı bu atılan tokada çok içerlemişti ama hiçbir şey söylemedi. Karşılık da vermedi. Onun yerine kuma şöyle yazdı:
“Bugün en iyi arkadaşım bana tokat attı.”
Hiçbir şey konuşmadan yürümeye devam ettiler. Bu sırada gece olmuştu. Meğerse yürüye yürüye çölden çıkıp bataklık bir alana gelmişlerdi. Biraz önce arkadaşından tokat yiyen kişi bataklık olduğunu bilmeden yürüdü. Ayakları çamura saplanınca kurtulmak için çırpınmaya başladı. Ama çırpındıkça daha çok batıyordu.
Çamur artık boğazına kadar gelmişti. Neredeyse boğulacaktı. O sırada arkadaşı hemen bir ağaç dalı buldu, ona uzattı. Adam dalı tutunca da çekip arkadaşını bataklıktan kurtardı.
Adam bir şey söylemedi. Gidip bir taşın üzerine şu cümleyi kazıdı:
“Bugün en iyi arkadaşım benim hayatımı kurtardı.”
Arkadaşı bu cümleyi görünce biraz önceki hareketine pişman oldu. Sordu:
“Sana tokat attığım zaman bunu kuma yazdın. Ama hayatını kurtardığım zaman taşa kazıdın. Neden böyle yaptın?”
Vefalı arkadaşı şöyle cevap verdi:
“Arkadaşımız canımızı acıttığında kuma yazmalıyız ki bağışlama rüzgârı onu silebilsin. Ama bizim için iyi bir şey yaptığında taşa kazımalıyız ki hiç bir rüzgâr silemesin, asla unutulmasın.”
Sümeyye annesinin ne demek istediğini anlamıştı. Arkadaşının hareketine karşı kin beslememeye karar verdi.
Biraz sonra dışarı çıktığında arkadaşı Esma ona seslendi:
- Sümeyye! Neden oyunu bırakıp gittin? Bana o kadar kızacağını tahmin etmemiştim.
Sümeyye gülümsedi.
- O anda biraz kırılmıştım ama büyütecek bir şey yok. Sonuçta biz arkadaşız. Olur böyle şeyler, dedi. Esma:
- Haydi, bu sefer sen nasıl istersen öyle yapalım, dedi.
O gün Sümeyye ile Esma birlikte güzel güzel oynadılar. Küsmedikleri için de çok sevindiler.