Cennetin Provası
Bir mübarek Ramazan ayını daha geride bıraktık. Hakkını verenlere ne mutlu! Hasretle, sevinçle karşılayıp, biraz hüzün ve biraz da sevinçle, ona elveda edenler kadar belki de daha mutlu kimse yoktur bugün.
Acısı, yarası, derdi de olsa ve buruk olarak geçmesi için pek çok sebep bulunsa da bugün herkes bayram sevinciyle kalkmış oldu. Nitekim bu bayram, Allah’ın bir ikramı ve rahmetidir.
Başka şekilde onu karşılamak mümine yakışmaz!
İşte bu ulvi düşünceyi kuşananlar için sabırla, metanetle göğüslediği görevi yerine getirmenin karşılığıdır akabinde Allah’tan gelen bayram.
Nasıl ki dünya imtihanını tüm zorluklarına rağmen başarıyla taçlandıranlara cennet vaad ediliyorsa, bu da öyle…
“Onun (içiminin) sonu bir misktir (ağızda misk gibi koku bırakır). İşte yarışanlar, bunun için yarışsınlar.” (83-Mutaffifîn 26)
Evet, insi ve cinnî tüm şeytanlara rağmen bugün bayram...
Allah Resulünün, Ramazan’da “Azılı şeytanlar zincire vurulur” buyurmasına rağmen bir şekilde zincirlerini kırmış ve azıyı ağızlarına almış şeytanların her Ramazan’da olduğu gibi Müslümanların kutsallarına saldırmayı görev bilmesine karşın, bugün iftar iznini bizlere bahşeden Rabbimizin emri mucibince Ramazan Bayramı’nı kutluyoruz.
Bu kutlu güne kavuşturan Allah’ımıza sonsuz hamdı senalar ediyoruz.
Hiçbir çabayı karşılıksız bırakmayan/bırakmayacak olan Allah’ımıza şükürler olsun!
“Sabret! Çünkü Allah iyilik edenlerin mükâfatını zayi etmez.” (11-Hûd 115)
Şu bir hakikat:
Şuurlu Müslümanlar hariç tüm insanlar hasretle bekliyor olmasa da Ramazan, kendi hükmünü, havasını ve rengini herkese yansıtıp, hatta kendi içinde (kısmen de olsa) renginden katmak için hepimizi şöyle bir döndürüverdi.
Cadde ve sokaklarda Ramazan’ın hükmü geçerliliğini koruyamadıysa da kuralları, –mesela çalışma saatlerini belirlemesi, iftar vakti sokakların bomboş olması gibi- herkesi kendisine “Zabt-u Rabt” ile bağladı.
Bu da ülkemizin durduğu yeri Müslüman halkıyla hâlâ koruduğunun bir işareti, elhamdülillah.
Evet, şimdi bütün acıları kısa bir süreliğine de olsa unutmanın, unutabilmenin gerektiği anı yaşamaktayız.
Allah’ın Ramazan’a has yasaklarına karşı sabredenlere tüm yasakların bugün itibariyle kaldırıldığı bir anı kutluyoruz.
Bu sevince ulaşmanın önünde engel kalmasın diye hüznün, tatsızlığın ve hatta küskünlük ve kırgınlığın bertaraf edildiği özel ve nadide günler olduğundan biz, bayrama “cennetin provası” diyoruz!
Nitekim cennete girerken de tüm acı ve ıstıraplar geride kalmış olacak…
Kırgınlar, birbiri üzerinde hakları olanlar o günün yegâne sahibi Allah tarafından barıştırılacak, helalleştirilecek ve öylece her iki taraf da birbirlerinden razı, Rableri de onlardan razı olarak cennete vasıl olacaklar.
Zira o gün, “Ey huzura kavuşmuş insan! Sen O’ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön. (Seçkin) kullarım arasına katıl ve cennetime gir!” denilecek. (89- Fecr 27-30)
Her iki durumda da önemli olan Allah’ın rızasını kazanmış olmaktır.
Nitekim o gün kimi, yaptıkları iyilikler için Rablerinden ümit içinde olacak, kimi de olup bitenlere bir anlam veremeyecek; ya da sonunun ne olacağını bilmeden, korku ve endişe içinde bekleyecek…
Evet, bugün dünyanın dört bir ucunda Müslümanların vatanları istila altında, kanları akıtılmakta… Sarılmayı bekleyen yaralarıyla kardeşlerimiz, ümmeti Muhammed’den, uzanacak bir el beklemekte…
Malumunuz, lanetli Yahudiler, Kadir gecesinden beridir Filistin’deki kardeşlerimize Ramazan’ı zehir ettiler ve muhtemeldir ki bayramda da boş durmayacaklar. Bu da bayramımızın buruk geçmesine sebep olmakta.
Tabii ki kardeşlerimizin durumlarından olup bitenlerden mustaribiz ve bu bize acı veriyor.
Ancak bu, Allah’ın “iftar ederek bugünü bayram olarak kutlayın” izin ve emrini çiğnememizi gerektirmez.
Hulasa, geçmiş yıllardan farklı olarak bu Ramazan’da belki teravihlerimizi cemaatle, camilerimizde kılamadık, birçok ibadetlerimizi kısıtlı eda ettik. Ama bunun yanında evlerimizi mescidler, itikâf ve ibadet yerleri kıldık. Diğer taraftan mazlumları, muhtaçları sadaka ve zekâtlarımızla en önemlisi de dualarımızla unutmadık ve de arayıp bir nebze de olsa gönüllerini aldık.
Şimdi vakit, eş/dost tüm sevenlerimizin bayramını telefonla da olsa arayıp sormak ve bayramlarını tebrik etmekte. Temennimiz, bir gün bu salgın hastalıkları geride bırakarak, daha rahat, huzur içinde ve ibadetlerimizi, nimetlerin, zamanın ve sıhhatimizin kadrini daha da bilerek eda edeceğimiz günleri tekrar yakalamak olacaktır, inşaallah.
Tüm sıkıntı ve zorluklardan sonra bayrama kavuşturduğu gibi Rabbimizin, dünya sıkıntılarından ve imtihanından sonra çeşitli nimetlerle hazırlamış olduğu cennetine dâhil ederek bir gün bizleri müşerref kılması duası ve temennisiyle bayramınız mübarek olsun.
Nusret Reşber.
FANİ DUNYA RADYO FORUM
