www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ

FANİDUNYA NET iSLAMİ YAŞAM HAYAT TOLUM VE AİLE => İSLAMİ YAŞAM HAYAT TOLUM VE AİLE => Mutlulık Yolu İslam => Konuyu başlatan: fanidunya NET - Mayıs 10, 2025, 08:42:52 ÖÖ

Başlık: İlahi Vah;yin İyilik Çağrısı
Gönderen: fanidunya NET - Mayıs 10, 2025, 08:42:52 ÖÖ
(http://www.fanidunya.net/resimler/besmele.png)

(https://i.hizliresim.com/5bovr7b.jpg) (https://hizliresim.com/5bovr7b)

İlahi Vah;yin İyilik Çağrısı

Kur’an, insanın hayat rehberi ve hidayet kaynağıdır. Bireyin, Yaradan ve diğer insanlarla ili؛kisinde ِnemli esaslar ortaya koymu؛ ve bu esaslar ayetlerde farklı yِnleriyle zikredilmi؛tir. Bu ilkelerden biri de iyiliktir. Ayetler, iyiliğin kِklü ve derin anlamlarını sunarak insanın varlık gayesine i؛aret eder. Bu anlamda, ilahi buyruğun ؛ekillendirdiği bir hayat ve bunun sonucunda ula؛ılacak ebedî saadet ِne çıkar.

Kur’an-ı Kerim’de iyilik anlamında kullanılan “birr” ifadesi sِzlükte “geni؛lik, hayırlı i؛leri geni؛letmek ve yaymak” anlamına gelir. Bu nedenle iyilik, maddi imkânlarla veya bedensel kabiliyetlerle sınırlanamayan geni؛ bir manayı ifade eder. Ayetlerde iyiliğin zihin, inanç, duygu ve davranı؛ boyutundaki yansımaları dile getirilir. “Hasene”, “hayr”, “maruf”, “hüsün” ve “nimet” gibi kavramlarla iyiliğin boyutları zenginle؛tirilir. Bِylece Kur’an, insan için çok boyutlu bir iyilik çağrısında bulunur.

“Hayr” kelimesi insanların elde etmek istediği maddi ve manevi faydaları ifade ederken “؛err” kelimesinin zıddı olarak kullanılır. Yapılan iyiliklerin yِntemine i؛aret eden, “Sadakaları açıktan verirseniz ne güzel! Fakat onları gizleyerek fakirlere verirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır ve günahlarınızdan bir kısmına da kefaret olur. Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” (Bakara, 2/271.) ayeti iyiliğin en hayırlı yِntemini vurgular. “Herkesin yِneldiği bir yِn vardır. Haydi, hep hayırlara ko؛un, yarı؛ın! Nerede olsanız Allah hepinizi bir araya getirir. ھüphesiz, Allah’ın gücü her ؛eye hakkıyla yeter.” (Bakara, 2/148.) buyrularak müminler hayır yarı؛ına davet edilir.

Ki؛i, bazen aklıyla bazen arzuları sebebiyle bazen de duygularının yِnlendirmesi neticesinde güzel ve ho؛ gِrdüğü bir duruma yِnelir. “Hüsün” kelimesi, insanın ho؛ ve güzel bulduğu bu durumları ifade ederken “hasene” kelimesi insanı sevindiren nimetleri belirtir. Bu ifade kِtü ve kِtülük anlamındaki “seyyie” kelimesinin zıddıdır. İnanan kullarına iyiliği emreden Yüce Allah, onlardan her zaman iyiyi tercih etmelerini ister. “Sِzü dinleyip de onun en güzeline uyanlar var ya, i؛te onlar Allah’ın hidayete erdirdiği kimselerdir. İ؛te onlar akıl sahiplerinin ta kendileridir.” (Zümer, 39/18.)

Akıl veya ؛eriat yoluyla iyi ve güzel olduğu bilinen hususlar için “maruf” kelimesi kullanılır. İslam, insanın hayatının her a؛amasında iyilik ve hayır yolundan sapmaması uyarısında bulunur. İli؛kilerin yıprandığı, insanların dengelerini yitirdiği ve sıkıntılı bir dِnem olan bo؛anma gibi kritik durumlarda dahi iyilik yolunun takip edilmesi ِğütlenir. “Bo؛anan kadınlar iddetlerinin sonuna varınca onları güzelce tutun yahut onlardan güzelce ayrılın.” (Talak, 65/2.) ayetinde evliliğe devam etme ya da evliliği sonlandırma kararının iyilik üzere (maruf) olması emredilir.

“Nimet” kelimesi ise iyilik hâlini ifade etmek üzere kullanılır. “Hâlbuki Allah’ın nimetini saymaya kalksanız onu sayamazsınız.” (Nahl, 16/18.) ayetinde Allah’ın insanlara bah؛ettiği sayısız nimetlere ve iyiliklere i؛aret edilir.

Kur’an insanlara çok yِnlü iyilik çağrısında bulunurken iyiliğin yegâne kaynağı olarak Allah’ı gِsterir. “ھüphesiz O iyilik edendir, çok merhametlidir.” (Tur, 52/28.) “Hayır senin elindedir. ھüphesiz sen her ؛eye hakkıyla gücü yetensin.” (آl-i İmran, 3/26.) ayetlerinde hayır ve iyi olarak her ne varsa Allah’ın kudreti ile mümkün olduğu ifade edilir. Kur’an’da iyiliğin kaynağının ve sahibinin Allah olduğu beyan edilir. “Eğer Allah sana herhangi bir zarar verecek olursa bil ki onu, O’ndan ba؛ka giderebilecek yoktur. Eğer sana bir hayır dilerse O’nun lütfunu engelleyebilecek de yoktur.” (Yunus, 10/107.) buyrularak da lütuf ve ikram sahibi Allah’ın kullarına kar؛ı iyilikleri hatırlatılır. Dolayısıyla bu yüce kaynaktan ilham alan insan, hayatının her alanına iyiliği hâkim kılmalıdır.

Yüce Allah, insana erdemli bir hayatın yolunu gِsterir. Bu hayat için gerekli olanları da emreder. “ھüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, dü؛ünüp tutasınız diye size ِğüt veriyor.” (Nahl, 16/90.) ayetinde emredilenler arasında iyilik de bulunur. İyilik konusunda ِncelikli gruplar ayetlerde zikredilerek insanlara yol gِsterilir. “Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir ؛eyi ortak ko؛mayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın kom؛uya, uzak kom؛uya, yanınızdaki arkada؛a, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin.” (Nisa, 4/36.) çağrısıyla bireyden topluma uzanan bir iyilik anlayı؛ı vurgulanır. “Biz insana anne babasına iyi davranmasını emrettik.” (Ankebut, 29/8.) buyrularak belirtilen genel grupların yanı sıra ِzellikle anne ve babaya iyilik edilmesi emredilir.

İnsanı yoktan var eden ve en iyi tanıyan Allah, insan için iyiliğin ne olduğunu da en iyi bilendir. Allah’ın insanı sevk ettiği bu iyilik yolu ise ki؛inin iç huzura ula؛arak toplumla barı؛masını sağlar. Bu açıdan Kur’an’ın emrettiği iyilik olgusunun kapsamı da oldukça geni؛tir. “Allah sizi, din konusunda sizinle sava؛mamı؛, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamı؛ kimselere iyilik etmekten, onlara adil davranmaktan men etmez. ھüphesiz Allah adil davrananları sever.” (Mümtehine, 60/8.) ayetinde dü؛manlıkları açıkça gِrülmeyen herkese kar؛ı iyiliğin, adaletin esas alınması buyrulur.

“İyilikle kِtülük bir olmaz. Kِtülüğü en güzel bir ؛ekilde sav. Bir de bakarsın ki seninle arasında dü؛manlık bulunan kimse sanki sıcak bir dost oluvermi؛tir.” (Fussilet, 41/34.) buyrularak iyilik ve kِtülüğün birbirinden farklı olduğuna dikkat çekilir. İyiyi ve iyiliği tercih edenlerin kazançlı çıkacağı hatırlatılır. Bِylece bütün eylemlerde iyiliğin hâkim olması istenir. “İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmı؛a, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (ِzgürlükleri için) kِlelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antla؛ma yaptıklarında sِzlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve sava؛ın kızı؛tığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranı؛larıdır. İ؛te bunlar, doğru olanlardır. İ؛te bunlar, Allah’a kar؛ı gelmekten sakınanların ta kendileridir.” (Bakara, 2/177.) buyruğunda iyiliğin samimi inanç ve niyetle birlikte amel yِnü gِzler ِnüne serilir. “…İyilik, evlere arkalarından girmeniz değildir. Ama iyi davranı؛, takva sahibi (Allah’a kar؛ı gelmekten sakınan) insanın davranı؛ıdır. Evlere kapılarından girin. Allah’a kar؛ı gelmekten sakının ki kurtulu؛a eresiniz.” (Bakara, 2/189.) buyrularak usulünce yapılan eylemlerin değerli olduğu, cahiliye âdetlerinin dü؛üncesizce tekrarında bir hayır olmadığı beyan edilir.

İslam ahlakına gِre bir aile içinde konumlanan ve ailelerden olu؛an toplumun bir unsuru olan Müslüman’ın uyması gereken birtakım kurallar bulunur. Bunlardan biri de “emr-i bi’l-maruf nehy-i ani’l-münker” ilkesidir. İyiliğin yaygınla؛ması ve kِtülüğün ِnlenmesi bakımından her Müslüman kendi ِlçüsünde yükümlüdür. Toplum içinde iyilik ve güzelliğin yayılmasını emreden Yüce Allah, mümin kullarının niteliklerinden bahsederken iyiliği emredip kِtülükten sakındırma i؛levini ِzellikle beyan eder: “Müminlerin erkekleri de kadınları da birbirlerinin velileridir. İyiliği emreder, kِtülükten alıkoyarlar. Namazı dosdoğru kılar, zekâtı verirler. Allah’a ve Resulü’ne itaat ederler.” (Tevbe, 9/71.) buyrularak Müslümanların vazgeçilemez bir niteliği olarak iyiliğin yaygınla؛tırılması zikredilir. “Siz, insanlar için çıkarılmı؛ en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kِtülükten men eder ve Allah’a iman edersiniz.” (آl-i İmran, 3/110.) ayetinde hayırlı bir toplum olabilmek için iyiliğin toplumda yaygınla؛tırılması vazifesi ِne çıkartılır. Elbette iyiliği emredip kِtülükten sakındırma gِrevi kolay bir vazife değildir. Nitekim Hz. Lokman oğluna ِğüt verirken “Yavrum! Namazı dosdoğru kıl. İyiliği emret. Kِtülükten alıkoy. Ba؛ına gelen musibetlere kar؛ı sabırlı ol. اünkü bunlar kesin olarak emredilmi؛ i؛lerdendir.” (Lokman, 31/17.) ifadelerini kullanır. Bِylece ki؛inin Allah’a kulluk gِrevi olan namazı, toplumsal hayattaki gِrevi olan iyiyi emredip kِtüden sakındırmayı, kar؛ıla؛ılan problemlere kar؛ı metanetle hareket ederek yoluna devam etme anlamında sabrı dile getirirken bu i؛lerin ِzen ve dikkat gerektiren meseleler olduğuna i؛aret eder.

Yüce Allah, iyi olan ve iyiliği tercih eden kullarını sever. “ھüphesiz Allah iyilik edenleri sever.” (Bakara, 2/195; آl-i İmran, 3/134.) ifadelerinin ayetlerde tekrar edilmesi, Kur’an’ın iyilik çağrısının mükâfatla sonuçlanacağını da ortaya koyar. “Allah’a kar؛ı gelmekten sakınanlara, ‘Rabbiniz ne indirdi?’ denildiğinde, ‘Hayır indirdi.’ derler. Bu dünyada iyilik yapanlara bir iyilik vardır. Ahiret yurdu ise daha hayırlıdır. Allah’a kar؛ı gelmekten sakınanların yurdu ne güzeldir.” (Nahl, 16/30.) buyrularak iyilik yolunu takip edenlerin bu dünyada güzelliği hak ettikleri gibi ahiret hayatlarının daha da hayırlı ve güzel olacağı beyan edilir. “Bizim uğrumuzda cihad edenler var ya, biz onları mutlaka yollarımıza ileteceğiz. ھüphesiz Allah mutlaka iyilik yapanlarla beraberdir.” (Ankebut, 29/69.) müjdesini veren Allah, emrettiği iyiliğin mükâfatının olacağını hatırlatır.

Nihayetinde iyiler için iyilik yarı؛ı pek çok nimetlere ve lütuflara mazhar olacakları cennet ile son bulacaktır. Zira “Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır i؛lerse onun mükâfatını gِrecektir. Kim de zerre ağırlığınca bir kِtülük i؛lerse onun cezasını gِrecektir.” (Zilzal, 99/7, 8.) buyruğunda temel bir ilke beyan eden Kur’an-ı Kerim, yapılan iyi ve kِtü amellerin kar؛ılığının olacağını hatırlatır. “ھüphesiz, iyiler Naîm cennetindedirler.” (İnfitar, 82/13.) ayetinin yanı sıra “Hayır (sandıkları gibi değil!), iyilerin yazısı ‘İlliyyûn’dadır.” (Mutaffifin, 83/18.) buyrularak Kur’an’ın iyilik çağrısına hem samimi inançla hem de salih amelle olumlu cevap verenlerin cennette üst mertebelerde olacağı haber verilir.

Kur’an ayetleri iyiliğin kaynağı olarak Yüce Yaradan’a i؛aret eder ve O’nun emrettiği bir iyilik yarı؛ından sِz eder. Bu yarı؛ta samimi bir inancın ve erdemli davranı؛ların değerli olduğu vurgulanır. İnsanın iç huzuru yakalaması ve toplumsal hayatta barı؛ın, iyiliğin yaygınla؛tırılması için hayır yolunda çalı؛mak te؛vik edilir. “Birr”, “hasene”, “hayr”, “maruf”, “hüsün” ve “nimet” gibi kavramlarla ifade edilen bu iyilik anlayı؛ı, insanı sadece bireysel anlamda değil, toplumsal ve evrensel çerçevede de değerli ve sevilen biri yapar. İyilik yolculuğunun sonunda ise Allah’ın sevdiği kullar içinde olma ve cennet nimetlerinin müjdesi yer alır.

İNTERNET RADYOMUZ 24 SAAT YAYINDADIR.
www.fanidunya.net