Güler Yüzlü, Nazik ve Sade Olmak
Hüznü, kederi, öfkesi, gözyaşları ve endişeleri hep insanlar için olan Hz. Peygamber, insanlardan gülümseyen çehresini hiç esirgemedi. Gözyaşlarını içine akıtıp onlara, kendisine en çok yakışanı ile mukabele edip gülümseyen çehresini hiç eksik etmedi. Onun, güzel yüzünü seyretme bahtiyarlığına ermiş bir sahâbî olan Cerir b. Abdullah el-Beceli;
“Müslüman olup kendisini tanıdığım günden beri Rasûlullah’ı ne zaman gördüysem ve onunla ne zaman karşılaştıysam bana hep gülümsedi” demek suretiyle güler yüzlü bir çehrenin çevreye saçtığı mutluluktan payını aldığını sevinçle ifade etmektedir.
Toplumun her kesiminin büyük bir özlem duyduğu gülümseyen çehre kim bilir ona ne kadar da yakışıyordu? Ya bize!
Bu fıtri/beşeri gerçeği ebedileştirmek üzere güler yüzlü, nazik ve sade olmakla ilgili Kur´an-ı Kerim´de, örnek şahsiyet Hz. Peygamber´e,
* Allah´ın lütuf ve merhameti sebebiyle insanlara nazik ve güler yüzlü davranması sonucunda insanların ona daha yakın durdukları, çevresinden uzaklaşmadıkları,
* Katı ve kaba davranılsaydı insanların ondan uzaklaşacakları ve çevresinden dağılıp gidecekleri,
* Fıtri ve insanı davranışın, affedici, yumuşak ve bağışlayıcı olduğu ve muhataplarına değer vererek, onları ciddiye alarak davranmak gerektiği,
* Samimiyet ve içtenlikle Allah´a yalvaranlarla birlikte dayanışma içinde olması gerektiği,
* Dünya güzelliklerinin cazibesine kapılarak onlara sırtını ve yüzünü dönmemesi hatta biran olsun gözünü onlardan ayırmaması,
* Kötü arzuların esiri olmuş gafillere itibar etmemesi ve onların etkisiyle kendi dostlarına sırt çevirmemesi,
* Aile kurumunun reisi ve temel iki öğesi olan ana- babaya iyi davranılması ve hürmette hiçbir kusurun edilmemesi,
* Onlara büyük bir incelik ve içtenlikle davranılması, hiçbir horlayıcı tutuma itibar etmeden güzel ve gönül alıcı sözle kol kanat gerip şefkatle muamele edilmesi emir ve tavsiye edilmektedir.
Seçkin ve övülmüş bir insani erdem olan güler yüzlülük ve nezaketle ilgili özelde Hz. Peygamber´e, genelde herkese davranış ve ifade yükümlülüğü getiren ayetlerin meallerini okuyucuların dikkat ve anlayışına sunuyorum;
“Allah´ın rahmeti ile onlara yumuşak davrandın! Şayet kaba ve katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onları affet! Bağışlanmaları için dua et! Onlara danış! Karar verdiğin zaman da, Allah´a dayanıp güven! Allah, kendisine güvenenleri sever.” (Âl-i İmrân, 003/159)
“Sabah akşam Rablerinin rızasını dileyerek, dua edenlerle birlikte candan sebat et! Dünya hayatının süsünü isteyerek, gözlerini onlardan çevirme! Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, kötü arzularına uymuş ve işi gücü aşırılık olan kimseye, boyun eğme!” (Kehf,018/28)
“Rabbin sadece kendisine kulluk etmenizi, Ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine ‘Öf!’ bile deme, onları azarlama, ikisine de güzel söz söyle, onları esirgeyerek alçakgönüllülükle üzerlerine kanat ger ve ‘Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara öyle rahmet et!’ diyerek dua et. Eğer Rabbinden umduğun bir rahmet için onların yüzlerine bakamıyorsan, hiç olmazsa kendilerine gönül alıcı bir söz söyle.” (İsrâ, 17/23, 24, 28)
Prof. Dr. Ali Akyüz