Kalbi Diriliş İçin
İnsanoğlu, Kur’an penceresinde ki profiline bakmayı denedi mi hiç? Bu soruyu niye mi sordum? Yaşam sahnesinde hayatı berbad etmeye devam edenleri abesle iştigalde gördüğünüzde sizi kınayıcı gözlerle sorgularlarken görmeniz çok büyük ihtimaldir. Göğün yeryüzüne gönderdiği bütün Elçilerin ve en nihayetinde Sevgili Efendimiz Hz.Muhammed (S.A.V)’in esenlik amaçlı öğretilerinin en temel öğüdü Fatiha suresinde bulunan şu ayetlerde özetlenmiştir: “ Ancak sana ibadet eder ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi doğru yola ilet. Kendisine nimet verdiklerinin yoluna. Sapıtmışların ve gazaba uğramışların yoluna değil.” (amin)
Kulun kendisini Rabbine teslim etmesinden evla ve ala ne olabilir ki? Kul, beşeriyetin geçtiği hallerden ancak O’na sığınarak ve O’nun sonsuz kudretine dayanarak necata erebilir. Göğsüne ilham olunan latif hissiyatları göklerden yerlere serpiştiren Rabbin emanında olmaya heves etmektir kulluk…
İnsanın Rabbine muhtaçlığı evladın annesine muhtaçlığından daha elzem bir ihtiyaçtır. Tapınma, kulluk etme, ibadet etme, ululama (zikir ve tesbih etme) ve sadece başı her dara düştüğünde değil aklına her Mevlası geldiğinde, acziyetini her hatırladığında kulun Rabbi’nden yardım dilemesi onu rahata, huzura ve sükunete götüren biricik eylemlerdir.
İnsanı madden doymasına rağmen manevi doyuma muhtaç olduğu ve manevi doyum için ona bir çok sebeplerin bahş olunduğunu Rabbi Zül-Celal Hz.leri Kur’an-ı Mübin’inde “Biliniz ki, kalpler, ancak Allah’ın zikriyle mutmain olur.” Ayetiyle beyan etmiştir.
Gönül tasına maddi kirlerden, şeytani vesveselerden, dünyevi çıkar ve şehvetlerden arınmış saf, duru ve ulvi manaları dolduran müslümanın yirmi birinci asrın çalkantılarından, deccali sadmelerinden, fitne engiz dürtülerinden korumaya kollamaya yetecek devasa reçeteleri var demektir. Kevser ırmağından içer gibi Hak aşkıyla temizlediği gönül arı duru hülyaların yatağı oldu Allah’a hasredilmek üzere. Her güne şükretmek amacıyla uyanmak ve O yüce makamın nurlu ufuklarında yürümek için “iyilik” amaçlı amellere kulaç atmak…Deryaları aşan erenlerin izinde nabığalarına yeni keşiflerin haritalarını işlemek yeni nesle rehberlik etmektir asıl gaye.
Uyuyanları uyandırmak istemi ne de güzeldir bilene! Gaflet uykuları ne de derindir. O kuytusuna aldığının uyanmasını istemeyen lain şeytandan halas olmaya çalışmak ne de zor bir durumdur. Gönlünü heva ve hevesine kaptırmışların tabip özlemini bilmemeleri ve bu gereksinimlerinden bihaber olmamaları ne acıdır. Yani şifadan haberi olmayan biri hastalığıyla barışık bir yaşamıyla hazin bir sona gitmektedir.
Harput Evliyalarından Bedreddin Erzurumi yöredeki meşhur ismiyle İmam Efendi, cami cemaatine sohbet ettiği esnada, cemaatten birinin: “Efendi, bizim kaplerimiz uyumuş. Bize nasihat ver de kalplerimiz uyansın bizi gafletten kurtar!” derler. Bunun üzerine İmam Efendi şu devasa cevabı verir ve adeta onlara teşhislerini koyar: “Ben çoktandır sizi uyandırıyorum deprendürürüm deprendürürüm ama sizin kalpleriniz uyumamış ölmüş…”
Kalpleri ayetleriyle diriliğe çağıran Kelamullah’ın her bir ayetini tefekkür ederek baştan bir daha okumak okudukça yeni bir var oluşla dirilmek dirildikçe yeni bir zihni uyanış ve kalbi keşiflerle silkinmek ve en önemlisi suya kanana kadar içer gibi ab-ı hayat kaynağımız olan kutsal öğütleri lıkır lıkır gönül hanelerimize biriktirmek…Özümsedikçe daha güzel sevip daha güzel yaşayıp ve daha güzel kulluk şuuruna varacağımız amellere nail olmak ve hayatın rengini Allah’ın arzularına hasredecek kadar Müslüman olmak nasip olsun inşallah…
FANİ DUNYA RADYO FORUM
