Gönderen Konu: Siz mutlu olamazsınız 1 - 2  (Okunma sayısı 124 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5829
Siz mutlu olamazsınız 1 - 2
« : Ekim 04, 2021, 08:46:31 ÖÖ »
Siz mutlu olamazsınız  1

Mutluluk eşittir para mı diye düşünüyorsunuz?

Acaba öyle mi gerçekten? Mutluluk parada mı? Evet günümüzde insana "paran kadar konuş!" diyorlar. "Parayı veren düdüğü çalar" diyorlar. Ama varlıklı birçok insan niçin intihar ediyor?

Niçin şöhretin zirvesine çıkmış birçok kimse itiraflarında hep huzursuz ve mutsuz?

Niçin bir kısmı eşinden ayrılmış… Niçin bir kısmının sonu hep hüsranla bitiyor? Niçin çoğu ne yaptılarsa da mutluluğa ulaşamamışlar…

Hatta pek çoğu, meşhur olmadan önceki hayatına özlem duyuyor…

Yoksa sahip olmak arzusu mu mutluluk için çıkar yol? Neye kavuşmak isterse ona ulaşabilmek… Alabilmek...  Sahiplenebilmek...

Eskilerin deyimiyle, "yediği önünde yemediği ardında" olmak…

Bu mu mutluluğun çaresi?..

Hiç zannetmiyorum… Peki mutluluğa kavuşmanın sırrı ne?..

İşte burada durmak gerekiyor…

Önce bu konuyu iyice incelemek gerek... Mutluluk bir duygudur. Yani manevi bir şey… Asıl yanlışlık galiba burada başlıyor...

Maddiyat ile manevi bir arzuyu yakalamaya çalışmak… Maddeyle manayı almaya kalkışmak... Mutluluğun sırrı burada yatıyor.  İnanç ve paylaşmak...

Şimdi bu şablonu, önce kendimize sonra çevremize uygulayalım… Mutluluğu yakalamak isterken, nereden nereye gelmişiz… Bizim inancımızın en güzel parolası değil mi? “Komşusu açken tok yatan bizden değildir!.."

Elinizi vicdanınıza koyup cevap verin bakalım. Haydi araştırıp soruşturmayı da bir tarafa bırakın, hangimiz kapı komşumuzun ne halde olduğunu aklımızdan geçiriyoruz?

Hangimiz komşumuza bir kap yemek ikram ediyoruz? Kendimiz evde yemek yapıyor muyuz ki komşumuza ikram edelim değil mi? Çünkü artık biz yemeği hazır söylüyoruz.

Dolayısıyla artık komşuluk diye bir kavram kalmadı… Peki yemek konusunu geçelim. Hangimiz komşumuz bir darda kaldığında imdadına koşuyoruz?

Lütfen kızmayın sinirlenmeyin ama hiçbirimiz...

Öyle sokakta gördüğümüz üç beş dilenciye cebimizde ağırlık yapan bozuk parayı vererek vicdanımızı rahatlattığımızı zannediyorsak kendimizi aldatıyoruz.

Siz mutlu olamazsınız   2

Biz paylaşmayı unuttuk arkadaşlar... Bize bir şekilde unutturdular bu güzel duyguyu…

Biz aynı şekilde yardımlaşmayı da unuttuk... Unutturdular.

Biz komşuluğu, arkadaşlığı, dostluğu unuttuk... Unutmadık, bir kenara ittik.

Biz arkadaşlığı unuttuk…

Düşene bir tekme de biz vurup geçer hâle getirildik. Bunun sonucu olarak hiçbirimizin bir diğerine karşı yüzü kalmadı...

Ve hepimiz çevremizden koptuk, yalnız kaldık... Sonra da yalnızlık sebebiyle telaşa kapıldık.

Sonra yalnızlığımızı gidermek için her birimizin eline birer akıllı cep telefonları geldi… “Oooh dedik… Ne ararsam var… İstediğim konu istediğim müzik istediğim film istediğim fantezi istediğim ne varsa bu sihirli kutucukta var…”

Öyle ki en son yüz yüze bakacak hâlimiz kaldı… Çünkü bir araya geldiğimizde de kafamızı telefondan kaldıramaz oldu…

Bu değirmenin suyu nereden gelecek? Üretmeden tüketmek nereye kadar sürecek?

Şimdi en reel arkadaşımız para… Sipariş ver ama paran kadar, konuş ama paran kadar, eğlen ama paran kadar, al ama paran kadar…

Para ile arkadaş olunca işte böyle oluyor… Paraya koşuyor, paraya sığınıyoruz.  Öyle bir hâle geldik ki, bu mücadelede birbirimizi tepeliyoruz... Çünkü para olmadığı zaman hayattan yok oluyoruz…

Hani eskiden misafirlikler olurdu, taziyeler (başsağlığı dilemeler) olurdu. Hasta ziyaretleri olurdu hani… Ama bu durumda insan mutlu olurdu… Rahatlardı… Gönlü de beslenirdi…

Şimdi hiçbir şey kalmadı hayatımızda manaya dair. Her şey maddiyat… Her şey para… Hele dostlarınız muhtaç olduğunuzu bir fark etsin, derhal sizden uzaklaşıyor...

“Aman bana yük oluverir” diye… Biraz palazlanan arkadaşınız bir bakıyorsunuz sizi artık tanımıyor...

Ya da siz, kendinizden geride olana el uzatmaktan âdeta korkuyorsunuz.

İnsan olarak insandan enerji almak onunla dost olmak varken para ile dost olmaya çalışmak…

Ne kadar zavallılık…

Sonra gelsin mutluluk… Hiç kusura bakmayın siz mutlu olamazsınız... Çünkü mutluluk gönülde, vicdanda ve maneviyatta olabilir… Onlar için de insana insan gerekir… Dost gerekir…

Muhsin Taha.

 


* BENZER KONULAR

Mutsuzluk Kilo Aldırıyor Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:26:02 ÖÖ]


İslâm Ahlâkı-Ahlâkı Güzelleştirmenin Yolu Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:16:18 ÖÖ]


Çocuklarda Çalma Davranışı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:10:15 ÖÖ]


Ayrılığın Acısı ve Tatlısı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:03:45 ÖÖ]


Son Peygamber Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:38:32 ÖÖ]


Abdullah Akbulak - Kutlu Doğum 320 Kbps + Wav Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:30:08 ÖÖ]


Sana sığınırız Ya Rabbi! Gönderen: melek
[Dün, 06:33:30 ÖS]


Kabirdeki Kişi Tekrar Dünyaya Gelse Sizce Ne İle Uğraşır Ne Yapardı Gönderen: melek
[Dün, 06:19:41 ÖS]


Fitne Adam Öldürmekten Daha Kötüdür Gönderen: melek
[Dün, 06:14:32 ÖS]


En Kötü Körlük İdrak Körlüğüdür Gönderen: melek
[Dün, 06:10:00 ÖS]


Kıyametten Sonra Mezarından İlk Diriltilecek Olanlar Gönderen: melek
[Dün, 06:05:30 ÖS]


Abdullah Akbulak - Dertli Yol 320 kbps + Wav Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 05:45:18 ÖS]


Cemaat Anlayışımızı Mümin Sorumluluklarımızı Gözden Geçirelim Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:44:31 ÖÖ]


Müslüman Gençlere Zikir Bildirisi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:27:36 ÖÖ]


Kıskanmak ve Muş Gibi Yapmak Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:20:23 ÖÖ]


Dinine Tarihine Kültürüne Bağlı Gençler Yetiştirmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:13:57 ÖÖ]


Meyyit – Ölü - Ziyârete Gelenleri Tanır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:07:16 ÖÖ]


Abdullah Akbulak - Zakirin Gözyaşı 2001 - 320 Kbps - Wav Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:37:43 ÖÖ]


Abdullah Akbulak - Sensiz Ağlar 2003 - 320 Kbps - WaV Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:34:13 ÖÖ]


Rabbin Gazabını söndüren kulunu Rabbine Sevdiren Gönderen: türkiyem
[Mayıs 04, 2024, 09:20:31 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42