www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ

FANİDUNYA NET iSLAMİ YAŞAM HAYAT TOLUM VE AİLE => İSLAMİ YAŞAM HAYAT TOLUM VE AİLE => Mutlulık Yolu İslam => Konuyu başlatan: KOYLU - Eylül 26, 2017, 03:18:15 ÖS

Başlık: ŞÜKRETMENİN ÖNEMİ
Gönderen: KOYLU - Eylül 26, 2017, 03:18:15 ÖS
ŞÜKRETMENİN ÖNEMİ

"Bazı zamanlarda şükretmek için kendimize çok büyük¸ çok özel ve büyük bir nimetin gelmesini¸ ya da çok büyük bir sıkıntımızın gitmesini bekleriz. Oysa biraz dikkat ettiğimizde insanın her anının nimet içinde geçtiğini görürüz. Hâlimize şükretmeliyiz. Şükredecek o kadar çok şeye sahibiz ki."

Şükür; gelmiş olan bir nimete¸ dil ile fiilen veya kalben mukabele etmek ve nimetin sahibine saygı göstermektir.

  İnsan¸ diliyle olduğu gibi hâliyle¸ tavrıyla¸ kalbiyle de devamlı şükretmeli¸ hamd etmeli. Seviyesiz hareketler¸ Müslüman'a yakışmayan kahkahalar¸ boş vermiş tavırlar¸ vur patlasın çal oynasın anlayışı mü'minden ne kadar uzak olmalıysa; karamsarlık ve ümitsizlik¸ çaresizlik taşıyan bunalımlı bir yüz hâli de o derece uzak olmalı.

  Hepimiz¸ zaman zaman hayatımızın anlamını sorgularız. Bazılarımız dolu dolu geçen hayatına dönüp baktığında mutlu olur¸ ama onlar kadar şanslı olduğunu düşünmeyenlerimiz de vardır. İçinde bulunduğu ortamdan memnun olmayan¸ sahip olmak istediklerine kavuşamayıp kendini mutsuz sayan birçok kişi vardır aramızda. Her zaman bizden aşağı olanları düşünmek¸ bizi hayata daha çok bağlar ve sahip olduklarımıza şükretmemizi sağlar. Allah'a şükretmek insanın önemli bir vazifesidir. Bunun önemli bir vesilesi de dili ve kalbi teşekküre alıştırmaktır. Dilimiz ve duygularımız teşekkür etmeyi bilecek ki Allah'a şükredebilelim. İnsanı bütün mahiyetiyle çok iyi tanıyan Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur. "İnsanlara teşekkür etmesini bilmeyen¸ Allah'a şükredemez." (Ebu Davud¸ Edeb 129) İnsanlara teşekkür ederken de asıl teşekkür edilmesi gerekeni unutmamak lazım.

Bazı zamanlarda şükretmek için kendimize çok büyük¸ çok özel ve büyük bir nimetin gelmesini¸ ya da bizden çok büyük bir sıkıntının gitmesini bekleriz. Oysa biraz dikkat ettiğimizde¸ insanın her anının nimet içinde geçtiğini görürüz. Hâlimize şükretmeliyiz. Şükredecek o kadar çok şeye sahibiz ki. Mesela elimiz var¸ ayağımız var¸ gözümüz var¸ aklımız var. Şükür¸ nimeti artırıyor¸ şükürsüzlük ise insanı isyana¸ mutsuzluğa¸ aç gözlülüğe teşvik ediyor. Hayat yaşanmaz bir hâl alıyor. Hayatı¸ sağlığı¸ aklı¸ beş duyusu¸ nefes aldığı hava ve bunlara benzer sayısız nimet¸ insana her an kesintisiz bir şekilde sunulmaktadır. Bu nimetlerin her biri ayrı ayrı şükretmeyi gerektirir. Allah'ı (c.c.) zikretmede ve anmada¸ derin düşünmede zayıf olduğumuzda¸ çoğunlukla gaflet içinde kalırız. Bu nimetlerin değerini onlara sahipken bilemez¸ şükrünü yeterince eda edemeyiz.  Ancak bu nimetler elimizden alındığı zaman değerini kavrarız. Allah (c.c.) İbrahim Suresi 7. ayetinde şöyle buyuruyor:  “Ve düşünün ki Rabbiniz şöyle ilân buyurdu: Celâlim hakkı için şükrederseniz¸ elbette size (nimetimi) artırırım ve eğer nankörlük ederseniz¸ haberiniz olsun ki azabım çok şiddetlidir.”

  Çok arzu ettiğimiz bir olay gerçekleştiğinde "Şükürler olsun!" diyerek Rabbimize teşekkür etmeyi bir borç biliriz. Canı gönülden şükretmek için hep sevinçli gelişmelerin gerçekleşmesini bekleriz. Oysaki sahip olduklarımız her daim şükretmeyi gerektirecek kadar büyüktür ve çoğu kez bunları elde etmek için çaba bile harcamamışızdır. Mesela çok sıkıntı çekmeden sağlıklı bir çocuğa sahip olmak¸ ebeveynler için en büyük şükür vesilesidir. Sağlıklı bir çocuğa sahip olmanın nimetleri arada unutulup gittiği gibi¸ bir de çocuk bakımı ve eğitimi konusunda eşler arasında kaygılar ve çatışmalar başlar. Oysaki şikâyet ettiğimiz¸ geleceği için telaşlandığımız çocuklarımız özürlü doğsaydı ne yapardık? Servetler feda edilse de tıbben çaresi olmayan pek çok rahatsızlıklar mevcut günümüzde. Bunun içindir ki her yönden sağlam yaratılarak bizlere ihsan edilmiş bir evladımızın bile ne kadar şükür sebebi sayılabileceğini anlamanın en iyi yolu hastanelerin genetik bölümlerini ziyaret etmek olacaktır.

  İnsan olmanın gereklerini¸ zaman zaman unutuyoruz. Bencillik¸ samimiyetsizlik¸ çekemezlik¸ saygısızlık¸ aşırı rahatlık¸ kanaatsizlik diz boyunu geçti. Unutmamalıyız ki¸ bugünün yarını da var. İnsanoğlu daha kötüsünü görmeden bulunduğu durumun farkına varamıyor maalesef.

Şükretmeyi bilmeliyiz¸ çocuklarımıza da öğretmeliyiz. Allah'a bizi yarattığı için şükür¸ anne-babaya da dünyaya gelmemize vesile oldukları için teşekkür etmeliyiz. Şükretmek¸ bize yapılanların kıymetini bilmek demektir. Yapılanların kıymetini bilen insanlar¸ teşekkür etmeyi bilirler¸ aynı zamanda şükrederler. Günümüz toplumu¸ bir şükürsüzlük toplumu hâline geldi. Çocuklarımıza¸ Allah'a ve ana-babaya şükretmesini öğretmeliyiz. Cenneti ana-babanın gönlünde aramalıyız. Allah'ın rızasının¸ ana-babanın rızasında olduğunu unutmamalıyız. Yalnız¸ Kur'an'ın ana-babaya şükür-teşekkür edilmesini emrederken¸ ana-babaya karşı evlâtların tavırlarına dikkat çekildiğini görmek zorundayız.

Çocuklarımıza dua etmesini öğretmeliyiz. Kendilerini koruyan¸ kollayan Allah'a teşekkür etmesini bilmeliler. Bilmeliler ki yeri geldiğinde istemesini de bilsinler. Yemek¸ içmek¸ gezmek neyse¸ dua etmenin de o denli gerekli olduğunu çocuklarımıza her hâlimizle göstermeliyiz. 
Çocuklarımızı sorumluluk sahibi olarak yetiştirmeye çalışalım. Çocuğun gelişimini sağlıklı sürdürebilmesi için önce kendine¸ sonra ailesine¸ topluma ve ülkesine karşı olan sorumluluklarının olduğunu öğretmeliyiz. Mesela¸ her yemekten sonra ellerini yıkamak¸ dişlerini fırçalamak¸ sağlıklı olduğuna şükretmek¸ kendisine bu nimetleri verene şükretmek gibi öğretilenler beden ve ruh sağlığı açısından çok önemlidir. İyi bir insan olması gerektiği¸ insanların en iyisinin diğer insanlara faydalı hizmetlerde bulunan kimse olduğunu sık sık telkin etmeliyiz. Böylece insanlara karşı sorumluluğu olduğunu bilerek büyüyen çocuk derslerine daha iyi çalışacak¸ daha güzel ve faziletli yaşamayı öğrenecektir. Yemekten sonra hamd ve şükür edilir ki¸ yediğimiz nimetleri ihsan eden¸ o gıdalara lezzet katan¸ bize ağız tadı veren¸ açlığımızı bunlarla gideren¸ gıdaları enerjiye dönüştüren ve yaşamımızı devam ettiren Yaratıcı'yı görmezden¸ bilmezden¸ hatırlamazdan gelmeyelim¸ nankör olmayalım.

  Kültürümüzde teşekkürü ifade eden birçok kelime vardır. Kullanmayı bilenler için sıcak bir tebessüm ve içtenlikle söylenen"‘Teşekkür ederim." cümlesinin yanında¸ yerine göre bir tebessüm de teşekkür manasına gelir. Bazen de" sağ ol!" ve "sağ olasın!" cümlecikleri teşekkür ifadesidir.

Bazı yerlerde neredeyse unutulmaya veya bilinçli olarak unutturulmaya çalışılan "Allah razı olsun." cümlesi de bizim kültürümüzde teşekkür ifadelerinden biridir. Aynı zamanda bir duadır. Evet¸ birbirimize teşekkür edeceğiz ki Allah'a da şükredelim. Kendimize teşekkür edemediğimiz için birbirimize düştük ve Allah'ı unuttuk. Nimete şükretmezsek nankörler zümresine gireriz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.)  “Aza teşekkür etmeyen kişi çoğa hiç teşekkür etmez. İnsanlara teşekkür etmeyen de hiçbir zaman Allah'a şükretmeyi bilmez. Allah'ın verdiği nimetlerin hakkını vermek şükür¸ onları unutmak ve küçümsemek ise küfürdür.” (Tirmizî) buyurmuşlardır.

  Mutluluk¸ olağan gibi görünen¸ fakat değeri bilindiğinde olağanüstü güzellikler yaşatan ayrıntılarda saklıdır. Daha fazlası da istenebilir¸ ama o an için eldeki ile mutlu olmasını bilmek gerekir. Bazıları¸ tam mutlu olacağı bir anda¸ önemsiz kusurlara kafayı takarak mutluluğuna gölge düşürmektedir. Akıllı eşler¸ birbirini üzmez. Şükretmesini bilenler mutlu olurlar.

  Vereni idrak eden ve verileni takdir ederek şükredenlerden olabilmek